Amerikan halkının devlete olan güveninin tarihin en düşük seviyesine indiği bir dönemde Demokrat Parti siyasi reform çağrılarını arttırdı.
Pew Araştırma Merkezi’nin verilerine göre, tarihin en uzun süren hükümetin kapanması sürecinin başında, Amerikalılar’ın yüzde 18’i Washington’daki siyasetçilerin her zaman ya da çoğunlukla doğru olan şeyleri yaptığına inandıklarını söyledi.
Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçiren Demokratlar bu konuyla ilgili olarak “Halkın Yasası” adını verdikleri bir yasa hazırlığıyla kaygıları ortadan kaldırma girişimi içinde. Yasa tasarısı, Amerikan demokrasisindeki yıkıcı ve kalıcı sorunlar olarak görülen konuları ele alıyor.
Tasarı, adayların seçim kampanyalarına yapılan bağışlardan, yabancıların seçimlere müdahalesine, seçmenlerin otomatik olarak kayıtlarının yapılmasından, seçmenlere yönelik baskılar konusunda Anayasa Mahkemesi kararının geri çevrilmesine kadar demokrasi alanında birçok konuda değişiklik yapılmasını öngörüyor.
Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu Başkanı Jerrold Nadler, “Bu neslin izlediği siyaset, adeta toplumu küçümsemeyi alışkanlık haline getirdi. Amerika’nın bir oligarşiye doğru evrildiğini kolaylıkla söyleyebilirsiniz. Bu durum siyasi gücün çok az sayıdaki varlıklı ve güçlü kişinin elinde toplanması anlamına geliyor” dedi.
2018 ara seçim kampanyası sırasında Georgia, Florida ve diğer bazı eyaletlerde seçmenlere baskı yapıldığı haberleri, Kuzey Carolina’da da oy vermeyenler konusundaki iddialar nedeniyle seçim süreciyle ilgili ciddi bir güven kaybı yaşandı.
Ancak Kongre’deki Cumhuriyetçiler, Demokratlar’ın siyasi reform girişimlerini seçimleri federal gözetim altında merkezileştirme çabası olarak nitelendiriyor ve bunun yerine seçimlerin eyaletler ve yerel düzeyde denetlenmesini sağlayacak bir sistemin daha iyi olduğunu savunuyor.
Senato Çoğunluk Lideri Cumhuriyetçi Mitch McConnell Washington Post gazetesinde geçtiğimiz günlerde yayınlanan makalesinde, “Demokrasiyi düzeltiyoruz ve halk adına yapıyoruz gibi klişeleri kullanarak yapmaya çalıştıkları, gücü bir yerde toplamaya yönelik. Bu girişim, net olarak Amerika’da siyasetin kurallarını bir tek partiye çıkar sağlayacak şekilde değiştirme girişimidir. Bunu aslında Demokrat Siyasetçileri Koruma Yasası olarak isimlendirmek gerekir” diye görüş belirtti.
McConnell’in bu şekilde bir açıklama yapması aslında sözkonusu tasarının Senato’dan geçmesinin neredeyse imkansız olduğuna işaret ediyor çünkü Senato’da Cumhuriyetçiler çoğunlukta. Hükümetin bir Aydan fazla kapalı kalması Demokratlar’ın yasa tasarısını Temsilciler Meclisi’ne getirmesini geciktirdi. Temsilciler Meclisi Adalet Komisyonu ilk toplantısını bu hafta yaptı ve yasaya ilişkin temel konuları tartıştı.
Seçmen kaydı
Eğer yeni teklif yasalaşırsa seçmen kaydı otomatik olarak yapılacak. Hali hazırda Amerika’da seçmen olarak kayıt yaptırmak kişilerin kendi tercihlerine bağlı. Yasa tasarısı ayrıca genel seçimlerin yapıldığı günün ulusal tatil ilan edilmesini öngörüyor. Böylece çalışmak zorunda olan seçmenlerin de sandık başına gitmesi kolaşlaşacak. Buna karşın yasanın Amerika halkınınödediği vergilerin çarçur edilmesi anlamına geleceği eleştirileri de yapılıyor.
Yasa ayrıca Amerika genelinde ağır suçlardan ceza almış yaklaşık 6.1 milyon kişinin de oy kullanma hakları konusunda düzenlemeler öngörüyor. Florida eyaleti şu an yaklaşık 1.4 milyon hükümlü hakkında bazı düzenlemeler yapmış durumda. Yasa bu konudaki düzenlemelerin farklı kriterlere göre eyaletlerde yapılmasının önüne geçmiş olacak. Sivil ve İnsan Hakları Liderlik Konferansı yöneticisi ve Başkanı Vanita Gupta, bu düzenlemelerin Amerika’daki iç savaş sonrası dönemde yapılmış önemli ırkçı etkileri bulunan uygulamalar olduğunu savunuyor. Gupta, “Söz konusu eyalet yasaları yüzünden bu ülkede yaşayan her 13 Afrika kökenli Amerikalı’dan biri oy kullanamıyor. Bu diğer Amerikalılar’la kıyaslandığında 4 kattan fazla bir oran anlamına geliyor.” dedi.
Seçmenlere baskı
Yasa tasarısı 1965 yılında kabul edilen Seçim Hakkı Yasası konusunda kongrenin denetimini arttıracak. Bu yasaya dair temel düzenlemeler 2013 yılında Shelby İlçesi’nin Anayasa Mahkemesi’ne açtığı davayla değişmişti. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararla ırkçılık geçmişi bulunan ve seçmenlere yönelik ayrımcılık yapıldığı iddialarının bulunduğu eyaletlerdeki seçimlerde federal denetim mekanizması ortadan kaldırılmıştı. Sivil hakları savunan örgütler, seçimlere yönelik yolsuzluk iddialarının genellikle siyahlar ve Latin kökenlilerin yasal olmayan şekilde oy kullandığı suçlamalarıyla kasıtlı olarak ilişkilendirildiğini ve bu kişilerin oy kullanmasını önlemek için kimlik gösterme şartı gibi yollara gidildiğini söylüyor. Kırsalda yaşayan birçok siyahla Latin kökenli Amerikalı’nın kimlik kartları olmadığı biliniyor.
Geliştirilmiş şeffaflık
Yeni yasa tasarısına göre, Başkan, Başkan Yardımcısı ve bu görevlere aday olan kişiler yasal olarak 10 yıl geriye dönük vergi beyanında bulunmak zorunda olacak. Bu konu üst düzey siyasetçilerin aksine Başkan Trump’ın ödediği vergilere ilişkin beyanda bulunmayı reddetmesiyle birlikte yeniden gündeme geldi.
Yasa ayrıca geçen yıl sosyal medya şirketlerinin üst düzey yöneticilerinin Rusya’nın Facebook ve Twitter aracılığıyla 2016 seçimlerine müdahale ettiği iddialarının ardından Kongre’de ifade vermelerinden sonra çıkarılan “Dürüst Reklam Yasası”na dair de yeni düzenlemeler öngörüyor. Buna göre sosyal medya şirketlerinden siyasi reklamlardan elde ettikleri gelirle ilgili ayrıntılı bilgi vermeleri istenecek.
Yasa tasarısı, Yabancı Ajan Kaydı Yasası olarak bilinen ve siyasilerin yabancı hükümetlerle finansal bağlantılarıyla ilgili verileri isteyen yasa hakkında da yeni düzenlemeler içeriyor. Adalet Bakanlığı bünyesinde yeni bir birim oluşturulması ve yeni cezalar getirilmesi öngörülüyor. Bu konu da eski Ulusal Güvenlik Danışmanı General Michael Flynn’in bu yasayı ihlal ettiğinin ortaya çıkmasının ardından yeniden gündeme geldi.
Seçim kampanyası finansmanı
Kampanyaların büyük bağışçılarının siyasetteki etkileri konusundaki kaygılar göz önünde bulundurularak yasa tasarısı, kampanyalar için bir kamu kaynağı oluşturulmasını gündeme getirirken bireysel bağışları da 200 dolarla sınırlıyor. Bireysel bağışçıların katkılarının da federal hükümetin saptayacağı kaynakla 6’ya 1 oranında olması isteniyor. Öneriye destek verenler bunun bireysel olarak seçmenlerin etkisini arttıracağını söylerken karşı çıkanlarsa bu durumun siyasi nedenlerle ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar getireceğini iddia ediyor.
Tasarının onaylanma şansı var mı?
Yasa tasarısının hem Temsilciler Meclisi hem de Senato’dan geçmesiyle ilgili beklentiler düşük. Ancak Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, “Bu, Temsilciler Meclisi’nin Senato’yla Amerika Başkanı’na, Amerikan halkını desteklemesi için sunulmuş bir seçenektir” dedi.
Yasa tasarısının parçalara bölünmesi ve bazı konularda Cumhuriyetçiler’in desteğini de alarak Demokratlar’la uzlaşma yoluna gidilmesi daha olası görünüyor.
Cumhuriyetçi Parti’nin yasa tasarısına muhalefetini eleştiren Temsilciler Meclisi İlerici Grup Başkan Yardımcısı Pramila Jayapal, “Bu Cumhuriyetçiler için bir kayıp olacak. Amerikan halkı, siyasete yeniden güvenmek istiyor, bunun için de bu yasa şart” dedi.