ABD’de nükleer savaş emri verme ya da olası bir nükleer saldırı karşısında misilleme yapma konusunda “tek imza yetkisi” başkana ait. Ancak Demokrat Başkan Joe Biden’ın kendi partisinden Kongre üyeleri bu tek taraflı yetkinin kaldırılması çabasında.
Temsilciler Meclisi’nin 31 Demokrat üyesi, ortak kaleme aldıkları bir mektupta, sözkonusu yetkiyi bir kişiye vermenin “ciddi riskler taşıdığını” savundu. Mektupta, “Geçmişte bazı başkanların farklı ülkeleri nükleer silah saldırısıyla tehdit ederek ya da benzer yaklaşımlarda bulunarak diğer Amerikalı yetkilileri endişeye soktuğu durumlar oldu” denildi.
Temsilciler Meclisi’nide California eyaletini temsil eden Jimmy Panetta ve Ted Lieu’nun öncülüğünde hazırlanan mektupta Başkan Biden ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi dahil yönetimdeki tüm liderlere bu yetkiyle ilgili yasanın gözden geçirilmesi çağrısı yapıldı.
Amerika’nın Sesi’ne (VOA) konuşan Jimmy Panetta, “Diğer milletvekilileri ve ben ülkemizin nükleer silahlarla ilgili yetki yapısının açık bir şekilde gözden geçirilmesini istiyoruz. Ulusal güvenliğimizi riske sokmak yerine daha da güçlendirmek için nasıl daha güvenli bir nükleer silah yetki sistemi oluşturulabileceğinin belirlenmesini talep ediyoruz” dedi.
Panetta ayrıca, “Biden’ın nükleer silah kontrolu alanındaki ayrıcalıklı geçmişi ve liderliğine dayanarak, nükleer silah yetki ve kontrol yapısında güçler ayrılığı konusunda, profesyonel yaklaşımını sürdürmesini bekliyoruz” dedi.
Middlebury Enstitüsü James Martin Silahsızlanma Araştırmaları Merkezi Direktörü Jeffrey Lewis’e göre, Beyaz Saray’a gönderilen bu mektup, “başkana nükleer silah kullanımında verilen kontrolsuz, nihai tek imza yetkisinin yerine çeşitli alternatif yetki sistemlerinin incelenmesini” öneriyor.
Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, 8 Ocak’ta, eski Başkan Donald Trump’ın destekçileri arasından bir grubun Kongre binasına saldırısından iki gün sonra, “ABD Genelkurmay Başkanı’na, ileride istikrarsız bir başkanın nükleer silah kullanma emri verme olasılığının önüne geçilmesi gerektiğini söyledim” demişti.
Pelosi yazılı mesajında, “Bu dengesiz başkanın yarattığı durum daha tehlikeli olamaz. Amerikan halkını başkanın ülkemize ve demokrasimize yönelik kontrolsuz saldırısından korumak için elimizden gelen herşeyi yapmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
31 Demokrat Temsilciler Meclisi üyesinin Biden’a gönderdiği mektupta Trump’ın ismi dipnot olarak verilirken, eski Başkan Richard Nixon’ın 1974 yılının Ağustos ayında istifa etmesinin öncesinde ruhsal sağlığıyla ilgili duyulan endişeler de hatırlatıldı.
Jimmy Panetta, “Mevcut sistemimizde ciddi riskler var ve bunu eski başkanın eylemlerinde de açıkça gördük. Yönetimin, daha güvenli bir nükleer silah kullanma yetkisinin değerlendirmeye almasını sağlamak bizim görevimiz” dedi.
Yürürlükte olan yetki yasasının geçmişte güvenilir olarak kabul edilmesinin “seçim sisteminin güvenilirliğine” dayandığının altını çizen Lewis de, “Trump’ın başkan seçilmesi, bu göreve uygun olmayan, etik ilkeleri bulunmayan ve tehlikeli bir kişinin de Amerika’da gücü ele alabileceği gerçeğini gösterdi” dedi.
Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ile uzlaşmazlık yaşadığı bir dönemde, kendi elindeki nükleer gücün “Kim’in elindeki nükleer güçten çok daha büyük” olduğunu söylemişti.
Cumhuriyetçiler’den nükleer yetki değişimi önerisine tepki
Demokratlar’ın nükleer yetki sisteminde değişiklik önerisi Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu’nun üç kıdemli Cumhuriyetçi üyesi tarafından eleştirildi. Liz Cheney, Mike Rogers ve Mike Turner, ortak yayınladıkları açıklamada, ABD başkanının “nükleer caydırma mekanizmasını kontrol etme ve yönetmede ayrıcalıklı bir yetkiye sahip olması” gerektiği görüşünü savundu. Açıklamada ayrıca, “Demokratlar’ın nükleer emir ve kontrol sürecimizi yeniden yapılandırmaya yönelik tehlikeli çabaları Amerika’nın güvenliğini tehlike altına atıyor” ifadelerine yer verildi.
Cheney, Rogers ve Turner’a göre, Demokratlar’ın önderdiği şekilde başkanın nükleer silah kullanımında tek imza yetkisinin kaldırılması halinde, “Amerikalılar kırılgan bir konuma sokulacak, nükleer denge bozulacak ve nükleer çatı altında müttefiklerin ABD’ye olan güveni sarsılacak. Bu da Rusya lideri Vladimir Putin ve Çin Delet Başkanı Xi Jinping’i sevindirecek!”
Amerikan Enterprise Enstitüsü’nden (AEI) uzman John Maurer de Amerika’nın Sesi’ne (VOA) yaptığı açıklamada yetkinin kimde olduğunun açık ve net olmasının hızdan daha önemli olduğunu savundu ve “Düşmanları caydırmanın yolu, onlara belirli durumlarda Amerikan savaş başlıklarının uçuşa geçeceğini göstermekten geçiyor. Daha da önemlisi, müttefiklerin de bunu bilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Maurer, mevcut yasalarda nükleer güç kullanma yetkisi alanında güçler ayrılığı ilkesinin yer aldığına değinerek, “Başkan yardımcısı ve kabine üyeleri Anayasa’nın 25’inci değişiklik maddesi uyarınca, başkanın akıl sağlığından gerçekten endişe duydukları bir durumda olası bir nükleer saldırı emri yetkisinin önüne geçebiliyor” dedi.
Ordu mensuplarının da başkanın yasadışı emirlerine karşı gelme yetkisi olduğunu hatırlatan Maurer’e göre, nükleer silah kullanımı emriyle ilgili yürürlükte olan yasalarda yeteri düzeyde güçler ayrılığı mevcut.
Kongre’nin, başkanın nükleer yetkisini kontrol etmesinin Anayasa’ya uygun olup-olmayacağının da tartışmaya açık olduğuna söyleyen Maurer, “Anayasaya göre başkan ABD ordusunun başkomutanı konumunda. Bu nedenle Kongre’nin başkana nükleer silahlar konusunda ne yapması gerektiğini söylemesi kısıtlı olacaktır” dedi.
“Tek imza yetkisi Soğuk Savaş döneminden kalma”
Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’ndan nükleer politika alanında kıdemli uzman Ankit Panda ise tek imza yetkisinin Soğuk Savaş döneminde işe yaradığını ancak günümüz koşullarına uymadığını söyledi.
Panda VOA’a yaptığı açıklamada, “Soğuk Savaş sonrasında ve özellikle de Başkan Trump dönemi sonrasında tek imza yetkisi artık bir sorun olarak görülüyor” dedi ve emir komuta zinciri sistemlerinin hala modernleşme sürecinde olduğunu savundu. Panda, “Amerika alternatif yöntemler araştırmalı” dedi.
Panda ayrıca nükleer silah kullanma karar yetkisinin hangi koşulda olursa olsun riskli olacağını ancak en az risk taşıyan bir yöntemin devrede olması gerektiğini belirtti.
Beyaz Saray’dan kıdemli bir yetkili, Biden’ın Demokratlar’ın mektubuna nasıl yanıt vereceğiyle ilgili bir soruya, “Mektubun ayrıntılarıyla ilgili yorum yapamayız ancak başkanın Kongre ile bir dizi konuda sürekli temas halinde olduğunu söyleyebiliriz” dedi.