Avrupa Birliği üyesi 27 ülke lideri, Corona virüsü salgını ardından yaşanan ekonomik krizin üstesinden gelmek için hazırlanan 500 milyar Euro'su hibe, toplam 750 milyar Euro’luk yardım planı ve AB'nin 2021-2027 Bütçesi'ni görüşmek üzere bir araya geldi. Ancak, AB ekonomilerinin ağır bir gerilemeye girmesi tehdidine rağmen, zirve öncesinde de görüş ayrılıkları giderilemedi. Kuzey 4'lüsünün direnişi ile zorlu geçen görüşmeler öncesi AB Dönem Başkanı, Almanya Başbakanı Angela Merkel, "müzakereler çok zor geçecek" dedi.
İlk yüz yüze zirvede dirsek selamı
Corona virüsü krizi nedeniyle Şubat ayından bu yana video konferans yöntemiyle toplanan liderler, 5 ay sonra ilk kez Brüksel'de yüz yüze görüşmek üzere bir araya geldi. Toplantı öncesi liderlerin bir araya geldiği salon derin bir temizlikten geçirildi. Liderlerin dokunduğu masa, sandalye ve vitrinler dezenfekte edildi. Oturma düzeninde her sandalye arasına iki metre mesafe konuldu. Liderler toplantı sırasında el sıkışmak yerine dirsek selamı verdi, salonda da maskelerini takmaya devam etti.
AB Konseyi Başkanı, Belçikalı politikacı Charles Michel için zirve, AB'nin geleceğinin yanı sıra, Konsey'de etkili ve uzlaştırıcı bir rol oynayıp oynayamadığını da ortaya çıkaracak. Toplantı girişinde müzakerelerin zor olacağına işaret eden Michel, "Bu sadece bir yardım konusu değil, aynı zamanda AB'nin geleceği ve birliği söz konusu. Eğer politik cesaretle adım atarsak bir uzlaşmaya varacağımıza inanıyorum" dedi.
“Krizi aşarak AB’yi modernize etmeliyiz”
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de girişte yaptığı açıklamada, zirvenin önemine dikkat çekti ve "Uzlaşma için bütün şartlar masada ve uzlaşma noktasına ulaşmak mümkün. Tüm dünyanın gözü üzerimizde, Avrupa bu krizin üstesinden birlik içinde gelebilir mi, buna bakıyorlar. Krizi aşarak hep birlikte AB'yi modernize etmeyi başarmalıyız" dedi.
Angela Merkel, toplantı öncesinde "çok zorlu müzakereler bekliyorum" diyerek toplantının uzun olacağının ilk işaretini verdi. Merkel "Üye ülkeler arasındaki görüş ayrılıkları derin. Bu sefer bir uzlaşmaya varır mıyız, bir öngörüde bulunmak güç" dedi.
Merkel’den “zorlu zirve” mesajı
Alman politikasında büyük bir tabuyu yıkarak, AB Komisyonu'nun kendi adıyla borç bularak, bunu ihtiyacı olan ülkelere hibe olarak vermesini kabul eden Merkel, 1 Temmuz'da devraldığı dönem başkanlığında bu başarıya imza atan lider olmak istiyor. Avrupalı diplomatlar ise, dönem başkanlığının resmi bir görev yüklemediğini, ancak Merkel'in "şahsi ağırlığının" krizin aşılmasında etkili olmasını beklediklerini dile getiriyor.
Merkel ile birlikte AB'nin yeniden ayağa kalkması için AB tarihinin en radikal planlarından birisini öneren Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "Bu Avrupa için doğru ve hırslı olma zamanıdır. Bir uzlaşma bulacağımıza inanıyorum ama temkinliyim" dedi.
Kuzey-Güney direnişi
Sabah saat 10.00'da başlayan görüşmelerde önce Corona krizi sonrası ekonomileri çökme noktasına gelen AB ülkelerine ve sektörlere verilmesi öngörülen yardımın nasıl bir modelle dağıtılacağı ve geri ödeme takvimi tartışıldı. Tartışmalarda iki kamp arasında kıyasıya görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Bundan dört ay önce Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de desteklediği, ancak Corona krizinin boyutları nedeniyle terk ettiği kuzey AB ülkelerinden oluşan "Tutumlular" kampı ile güney ülkeleri karşı karşıya geldi.
Hollanda, İsveç, Avusturya ve Danimarka liderlerinden oluşan Kuzey 4'lüsü, İtalya ve İspanya başta olmak üzere bütçesini doğru yönetemeyen ülkelere 500 milyar Euro hibe yapılmasına karşı çıkıyor. Hibe miktarının azaltılmasını ve geri ödeme biçiminin de şartlara bağlanmasını istiyor. Kuzey ülkeleri, bu hibeden faydalanan ülkelerin ekonomilerinde reforma gitmelerini ve bu reformları yerine getirip getirmediklerinin AB tarafından kontrol edilmesini de istiyor.
İtalya ve İspanya ise, böyle bir şartı kabul etmeyeceklerini, ekonomilerinin bağımsız politikalarla yönetileceğini dile getiriyor. AB yönetimi ise, reform şartının 2008 krizinde Yunanistan'a dayatılan şartlarda olduğu gibi, halkı zorlayan sert kemer sıkma politikalarının AB karşıtı bir hava yaratmasını istemiyor.
Rutte herkese karşı direniyor
Kuzey 4'lüsünün başını çeken Hollanda Başbakanı Mark Rutte, toplantıdan önce, "Bir konunun içeriği hızından daha önemlidir. Eğer hızla hareket edip yetersiz bir anlaşmaya imza atarsak, bu Avrupa'yı ileriye götürmez. İyimser değilim, uzlaşma ihtimalini yüzde 50'den az görüyorum. Dayanışmaya evet ama bu ülkelerin bir dahaki sefere kendi problemlerini kendilerinin çözmesini sağlamak gerekir. İstihdam pazarı, emeklilik reformu, bu alanlarda adım atmaları şart" dedi.
Öğrenci olduğu apartman dairesinde yaşamaya devam eden, Başbakanlık binasına bisikleti ile giden Rutte, uzlaşma şansının düşük olduğunu ve diğer liderleri bu planın eksik yanları konusunda "veto tehdidiyle değil, diyalogla, anlatarak" ikna edeceğini söyledi.
Mark Rutte, bir ülkeye karşılığında bir takım şartlar konulmadan bu kadar yüksek hibe verilemeyeceğini savunuyor. Rutte, bu ülkelerin yardım karşılığında, ekonomilerinde bütçe açığına yol açan politikalarda da reforma gidilmesini istiyor. AB Konsey Başkanı Michel'in "kararın oy çokluğuyla alınması" önerisine de karşı çıkan Mark Rutte, böyle bir planın ancak "27 ülkenin onayıyla" alınabileceği konusunda da diretiyor.
Güney ülkelerinden "indirim" resti
Kuzey'in "savurgan" eleştirilerine karşı İtalya, İspanya ve Fransa da masada "indirim" kartını oynuyor. Kuzey ülkeleri ve Almanya'nın AB bütçesinden faydalandığı indirimlerin kaldırılmasını, böylece devletlerin Avrupa bütçesine katkılarının azalacağı görüşünü savunuyor.
Corona krizinden ekonomileri en çok zarar gören İtalya ve İspanya toplantı sonucunu büyük umutla bekliyor. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, "Biz yapıcı bir tavır alacağız ve bir uzlaşmaya varılması için çalışacağız" dedi. İtalya Başbakanı Guiseppe Conte de, AB üyeleri arasında farklılıklar olduğunu ancak "bu farklılıkların üstesinden gelmekte kararlı olduklarını" belirtti.
Hukuk devleti şartı
Toplantıda tartışma yaratan bir başka konu da, "hibe karşılığında hukukun üstünlüğü şartının getirilmesi" önerisi. AB Komisyonu'nun önerisi üzerine ilk kez bütçeye yazılacak olan bu şart, hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı politika izlediği için eleştirilen Polonya ve Macaristan'ın tepkisini çekiyor. İki ülke, böyle bir şart karşısında, oy birliği ile kabul edilecek yardım planını veto edecekleri uyarısında bulunuyor.
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, toplantı girişinde, "Bütçe ve hukukun üstünlüğü, bu tamamen farklı iki alan. Bu alanları birbirine bağlayamazsınız. Polonya olarak bunu kabul edemeyiz" dedi.