Washington, Türkiye’nin PKK sorununun çözümü için en uygun yolları bulabileceğine tam bir güven duyduğunu açıkladı.
Amerika Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tom Casey günlük basın toplantısında, Türkiye’nin, Irak’taki kara operasyonunun iki hafta içinde bitmesi yönünde açıklama yapan Savunma Bakanı Robert Gates’i de destekledi.
Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ayrıca, PKK’nın terör örgütü olarak görüldüğünü ve birlikte masaya oturulacak bir taraf olmadığını söyledi. Tom Casey, PKK terör örgütünün devre dışı bırakılmasının Türkiye, Amerika ve Irak’ın ortak çıkarı olduğunu sözlerine ekledi.
Casey, “Türkiye, iyi bir dost, müttefik ve bağımsız bir ülkedir. Bu sorunun tamamıyla çözümlenmesi yönünde Türk liderlerin en uygun önlemleri geliştireceğine yönelik güvenimiz tamdır,” diye konuştu.
Türkiye’nin 1990’lı yıllardan bu yana Irak’ta bulundurduğu küçük üslerin durumu sorulan Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, bu konunun Türk ve Irak hükümetleri arasında çözülmesi gerektiğini kaydetti.
Hiltermann: 'Operasyon Kürt Liderlere Uyarı Gönderiyor'
Türk-Amerikan ilişkileri ve Irak’ın kuzeyindeki durum, bir süre önce Washington’da bir toplantıda da ele alındı. Jamestown Vakfı tarafından düzenlenen toplantıya katılan Uluslararası Kriz Grubu temsilcisi, Türkiye’nin kara harekatının Irak’taki Kürt yönetime de bir uyarı mesajı vermeyi amaçladığını vurguladı.
Uluslararası Kriz Grubu’nun Orta Doğu ve Kuzey Afrika direktör yardımcısı Joost Hiltermann, Türkiye’nin PKK’yla mücadele için Irak’ın kuzeyinde düzenlediği kara harekatını değerlendirdi. Hilterman harekatın iç politika gerekçeleri olduğu gibi, bir diğer amacın da, Irak’taki Kürt yönetimine uyarı mesajı göndermek olduğunu söyledi.
Hiltermann, Washington’daki Jamestown Vakfı’nın düzenlediği “ “Türk-Amerikan İlişkileri ve Kuzey Irak” konulu konferansta, Irak’taki Kürt yönetiminin uzun vadede ‘Kerkük’ün denetimini ele geçirme ve bağımsız olma arzusu’ taşıdığını bildirdi. Hilterman, Kürtler’in bu iki amacının, istikrarlı bir Irak oluşturmayı amaçlayan Amerika’nın da çıkarlarına uymadığını belirtti. Hilterman Amerika’nın bu nedenle Türkiye’nin kara operasyonuna göz yumduğunu kaydetti.
Brüksel merkezli örgütün Türkiye’de yerleşik temsilciliğini yürüten Joost Hilterman, Ankara ve Kürt yönetimi arasındaki ilişkilere de değindi. Hilterman Kürt yönetiminin, Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinin yarattığı ortamı, bağımsızlık amaçlarına ulaşma fırsatı olarak kullandığına dikkat çekti.
1990’lı yıllarda göreceli olarak Bağdat hükümetinin idaresinden ayrı yaşayan Kürt bölgesinin, o dönem yalnızca Habur sınır kapısı ticaretiyle Türkiye’ye bağımlı olduğunu hatırlatan Joost Hilterman, 1 Mart tezkeresinden sonra dengelerin önemli ölçüde değiştiğini söyledi. Hilterman 2003’te Amerika’nın işgaliyle birlikte, Kürt yönetiminin ülkenin her bölgesine erişim sağladığını ve Türkiye’ye bağımlılığının da o oranda azaldığını söyledi. “Irak fiiliyatta Amerikan egemenliğine girdi,” diye konuşan Hilterman, Bölgesel Kürt Yönetimi Lideri Mesut Barzani’nin, Amerika’yla yaptığı ittifak sonucu kendini çok daha güçlü ve yetkili hissettiğini belirtti:
Joost Hilterman, Barzani’nin eskisi gibi Türkiye’nin yanında, PKK’yla savaşmak yerine, terör örgütünü Türkiye’ye karşı koz olarak kullanmaya başladığını kaydetti. Hilterman, Barzani’nin PKK’yı Türkiye’ye karşı koz olarak kullanma gerekçelerinden birinin ‘Kerkük konusu’ olduğunu belirtti.
2007 sonunda Kerkük’ün geleceğinin belirlenmesini amaçlayan referandum, Birleşmiş Milletler’in girişimiyle altı ay ertelenmişti.
Uluslararası Kriz Grubu temsilcisi Hilterman, Türkiye ve Irak’taki Kürt yönetimi arasında temas olsa da, bu temasın resmi düzeyde olmadığını belirtti ve bu ilişkilerin başlatılması önerisinde bulundu. Joost Hilterman, Türkiye ve Kürt yönetiminin ekonomik ve siyasi açıdan uzun vadede ortak çıkarı olduğunu kaydederek, aralarındaki PKK ve Kerkük anlaşmazlıklarını çözmeleri gerektiğini sözlerine ekledi. Hilterman bu şekilde aradaki gerginliğin azalacağını ve durumun bölge halkı açısından daha iyi olacağını belirtti.