Erişilebilirlik

“İmralı ziyareti” yeni yıl öncesinde gerçekleşecek mi?


PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın tutuklu olduğu İmralı Hapishanesi.
PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın tutuklu olduğu İmralı Hapishanesi.

Türkiye’de iktidardaki AK Parti’nin ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısı yapması için İmralı Adası’na ziyaret trafiği başlatılması gerektiğini açıkladı. Ancak DEM Parti cephesi Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeleri de bu süreçte belirleyici görüyor.

TBMM’de 1 Ekim’de yapılan yasama yılı açılışında, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi partiler açısından “iç cephe” oluşturulması çağrısıyla tetiklenen süreçte gözler İmralı ziyaretine çevrildi.

Adalet Bakanlığı’nın İmralı’ya yapılacak ziyaretin zamanlaması ve yer alacak siyasi aktörlere karar vereceği süreçte Bahçeli açıklamalarıyla önemli rol oynuyor.

MHP lideri Bahçeli, Erdoğan’ın 1 Ekim’de kürsüdeki konuşması üzerine DEM Parti Grubu’yla tokalaştı ve ardından 22 Ekim’de “Kitabından ortasından konuşacağım” diyerek İmralı Adası’nda hükümlü Öcalan’ın PKK’ya silah bıraktırması gerektiğini söyledi.

O gün “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” diyen Bahçeli, 26 Kasım’da ise DEM Parti’nin Öcalan’la İmralı’da görüşmesi gerektiğini belirtmişti.

Aynı gün DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ile Tülay Hatimoğulları, İmralı ziyareti için Adalet Bakanlığı’na izin başvurusunda bulundu.

Şimdi Adalet Bakanlığı’nın, DEM Parti yönetimine değil, ancak geçmişte de İmralı’yla görüşme sürecini yürüten isimler Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder’in Öcalan’la görüşmesine izin vereceği belirtiliyor.

Adalet Bakanlığı’nın izni ile ilgili AK Parti tarafı, geçmişteki İmralı’yla görüşmelerdeki tecrübesi nedeniyle Buldan ile Önder’in yeni süreçte rol almasının öngörüldüğü aktarıldı.

Suriye’de Beşar Esat’ın devrilmesinin ardından Fırat Nehri’nin doğusunda PYD-YPG’nin kontrolündeki bölgedeki gelişmelere de bağlı olarak, Türkiye açısından Kürt sorununun çözümünde nasıl ilerleme sağlanabileceği tartışılıyor.

DEM Parti cephesi, Öcalan’ın kamuoyuna hangi mesajları vereceği konusunda, “Suriye’nin kuzeyindeki özerk yönetim yapısının korunması gerektiğini dile getirecektir” görüşünde.

VOA Türkçe’nin görüştüğü DEM Parti kaynakları; Bakırhan ile Hatimoğulları’na izin verilmemesine ve parti heyeti olarak Buldan ile Önder’in belirlenmesine karşı çıkılmayacağını söylüyor.

Heyette Sırrı Sakık’ın da olacağının iddia edilmesine karşın sadece diğer iki isim için Adalet Bakanlığı’nın için vereceği beklentisini paylaşan kaynaklar, DEM Parti içinde Buldan ile Önder’in gitmesine karşı herhangi bir tepki ve eş genel başkanlar açısından herhangi bir sıkıntı oluşmayacağını ifade etti.

DEM Parti’ye göre; “Esas olan, Öcalan’la yeniden düzenli temas kurulması ve Türkiye’nin yanısıra Suriye’de kalıcı barışı sağlayacak önerilerini kamuoyuna taşıyabilmek”.

Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler konusunda endişelerini vurgulayan kaynaklara göre; “Abdullah Öcalan, geçmişteki açıklamaları itibariyle de, Suriye’deki Rojava’ya özerklik tanınması gerektiği görüşünü koruyor.”

Öcalan’ın Rojava olarak adlandırılan bu bölgenin askeri olarak Türkiye tarafından hedef alınmasına karşı tutum alacağı belirtiliyor.

Bu durumu “Öcalan’ın kırmızı çizgisi Rojava” olarak özetleyen kaynaklar, “Türkiye, Rojava yönetimiyle müzakere süreci başlatarak Kürt sorununda yeniden çözüme doğru adım atabilecektir” yaklaşımını dile getirdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İmralı’nın rolünü vurgulamakta “çok haklı” olduğunu belirten kaynaklar, “Öcalan, kesinlikle hem Rojava hem de Kandil açısından mesajlarıyla süreçte belirleyici rol oynayacaktır” diyerek, “Suriye’de yeni bir askeri çatışma oluşmaksızın barış için Türkiye’nin önümüzdeki günlerde İmralı’yla görüşme için gerekli izni vermesini bekliyoruz” mesajını verdi.

DEM Parti kaynakları, 1 Ekim’den bugüne iktidar cephesi yani AK Parti ile MHP’yle arka planda zaten pazarlık yapıldığını ve hali hazırda İmralı’daki Öcalan’ın nasıl açıklama yapılacağına karar verildiği yönündeki iddiaları ise yalanladı.

Kaynaklar, “Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un İmralı’ya ziyaret izniyle açıklamalarını sizler gibi takip ediyoruz biz de. Bize herhangi bir bilgi iletilmedi. İmralı ziyareti için bilgi geldiğinde bunu partimiz hemen kamuoyuna açıklayacaktır” ifadesini kullandı.

Bahçeli Suriye başlığında İmralı’yla DEM Parti’ye sınır çizdi

MHP lideri Devlet Bahçeli ise, DEM Parti’yle İmralı’daki Öcalan arasında görüşme sağlanması gerektiği görüşünü dünkü açıklamasıyla yineledi.

Ancak Bahçeli’nin, Öcalan’ın DEM Parti’yle olası görüşmesinde Suriye konusuna nasıl yaklaşılması gerektiğine sınır çizdiği de gözlemlendi.

MHP Genel Merkezi’nde Pazar günü gündemdeki başlıkları değerlendiren Bahçeli, “Suriye terörden arındırılmalıdır. Suriye'de PKK/YPG’ye kesinlikle yer olmamalıdır. Kürtler kardeşimizdir. Terör örgütü iki cihan hasmımızdır. DEM Parti ise CHP’nin istismar siyasetine alet olmadan Türkiye partisi olma yönünde kararlı adımlarla yürümelidir. İmralı ile sağlanacak görüşmeler sonucunda terörün bittiği, terör örgütünün lağvedildiği ortak gelecek ideali, insan ve millet sevgisi çerçevesinde açıklanmalıdır. Barış, huzur ve kardeşlik kazanacak. Türkiye ve Suriye kazanacak, emperyalizmin kaos planları kaybedecektir” dedi.

Geçmişte Dolmabahçe Mutabakatı çıkmış ancak uygulanmamıştı

Türkiye’de “Kürt sorunu” olarak adlandırılan ancak iktidardaki Cumhur İttifakı’nın ve özellikle Bahçeli’nin “terör sorunu” olarak ifade ettiği PKK’nın silahlı varlığını sonlandırması ve toplumsal barış atmosferi sağlanması meselesi 2015 yılında çözümsüz kaldı.

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile PKK arasında Norveç’in başkenti Oslo’da 2009 yılındaki görüşmelerle başladığı vurgulanan “Çözüm Süreci”, 2010 yılında Öcalan’ın ve o dönemki AK Parti yönetiminin açıklamalarıyla ilk kez gündeme taşındı ancak somut adım ortaya çıkmadı.

O yıllarda MHP lideri Bahçeli’nin çok sert sözlerle karşı çıktığı süreçte, avukatları aracılığıyla İmralı’dan mesajlar paylaşan Öcalan’ın Kürt siyasi hareketi temsilcisi aktörlerle görüştürülmesi trafiği Ocak 2013’te başladı.

İlk önce Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) heyeti olarak Ahmet Türk ile Ayla Akat Ata’nın 3 Ocak 2013’teki İmralı ziyareti sonrasında BDP’liler Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ile Altan Tan’dan oluşan heyet 23 Şubat 2013’te İmralı’daydı.

Sonraki heyetlerde Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, Leyla Zana, Hatip Dicle ve Ceylan Bağrıyanık gibi isimler de yer aldı.

BDP’nin yerini Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) aldığı dönem de dahil o dönemki İmralı trafiğinde Buldan ile Önder’in ağırlıklı olarak ziyaretçi olduğu görüldü.

İmralı’nın yanısıra Kandil’e ziyaret trafiği sonucunda 2015 yılında Öcalan’ın silahsızlanma çağrısında bulunması kararlaştırıldı ve 28 Şubat 2015’te 10 maddelik Dolmabahçe Mutabakatı kamuoyuna açıkladındı.

Dolmabahçe Sarayı’nda dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, Öcalan’la görüşmeleri yürüten eski MİT başkan yardımcısı, Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu ve İmralı Heyeti’nden Sırrı Süreyya Önder ile İdris Baluken’in bulunduğu toplantı tarihi dönemeç oldu.

PKK’nın Kandil yönetimi, silah bırakma konusunda Öcalan’ın serbest bırakılması yönünde süreçte yeni gelişmeler beklediklerini açıkladı.

Sonrasında Kürt siyasi hareketi açısından İmralı’yla görüşme trafiği, 19 Mart 2015’teki ziyaret ile fiilen sona erdi.

O gün HDP Grup başkanvekilleri Pervin Buldan ile İdris Baluken, HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, DTK Eş Başkanı Hatip Dicle ve Ceylan Bağrıyanık’tan oluşan heyet, İmralı Adası'na gitti.

Bunun ardından heyet, Kandil’deki PKK yönetimiyle ve AK Parti hükümetiyle görüşmeler yaptı. Ancak Erdoğan’ın olumsuz tavrını açıkça ilan etmesi üzerine ilerleme sağlanamadı.

7 Haziran 2015’teki Genel Seçimler’de AK Parti’nin ilk kez TBMM’de tek başına hükümet kurma çoğunluğunu sağlayamamasıyla birlikte süreç tümüyle rafa kalkmıştı.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

Forum

XS
SM
MD
LG