AB Komisyonu, Mayıs ayında kabul edilen zorlu Göç ve İltica Anlaşması’na daha da sert hükümler getiren yeni bir çalışmayı Avrupa Briliği ülkelerinin hükümetlerine gönderdi.
Göç Yasası’nı yetersiz bulan ve ek uygulamalar isteyen AB başkentlerinin talebi üzerine harekete geçen Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 27 AB hükümetine gönderdiği mektupla Avrupa Komisyonu'nun Mayıs ayında kabul edilen Göç ve İltica Anlaşması’nın yetersiz bulunması karşısında, “düzensiz göçmenlerin sınır dışı edilmesini teşvik edecek yeni bir mevzuat önereceğini” duyurdu.
AB ülkelerinde yükselen aşırı sağın dinamo ülkelerde dahi iktidara yaklaşması, Almanya’nın bir süreliğine Schengen sınırlarını kapatma kararı, İtalya’nın Akdeniz’den gelen göçmenleri Arnavutluk’a göndermeye başlaması, Polonya’da AB Göç ve İltica Anlaşması’nın referanduma açılması önerisi, Fransa’da hükümetin “Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen göçmenlere ilişkin zor maddeleri yeniden getirme” çalışması başlatması, AB Komisyonu’nu harekete geçirdi.
Üye ülkelerde göç konusunda yükselen rahatsızlığı gören Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, 14 Ekim Pazartesi akşamı AB üyesi 27 ülke hükümetine bir mektup göndererek, “Avrupa Komisyonu'nun düzensiz göçmenlerin sınır dışı edilmesini teşvik edecek yeni bir yasal çalışma” önereceğini duyurdu.
Göç tartışmalarına AB nezdinde ortak çözüm bulmayı öneren Von der Leyen, 17-18 Ekim’de Brüksel'de yapılacak ve ağırlıklı olarak göç sorununu tartışacak olan AB Liderler Zirvesi öncesinde, tüm üye ülkelere gönderdiği mektupta, “Harekete geçme kapasitemizi güçlendirmek için yeni bir yasal çerçeveye ihtiyacımız var” dedi.
Von der Leyen mektubunda, “Komisyonun, geri dönen kişiler için açık işbirliği yükümlülüklerini ve geri dönüş sürecini etkili bir şekilde kolaylaştırma arzusunu içeren” yeni bir yasa teklifi sunacağını açıkladı. Alman politikacı böylece AB üyesi birçok devletin talebine de yanıt vereceklerini ekledi.
Kayıtsız göçmenlerin geri gönderilmesini kolaylaştırabilmek için özellikle “farklı hükümetler tarafından alınan kararların karşılıklı tanınmasını sağlamayı” hedeflediklerini belirten Von der Leyen, “Bir ülkeye geri dönme kararına tabi olan göçmenlerin, bu geri dönüşü önlemek için, AB ülkeleri arasındaki farklılıkları ve sistemdeki boşlukları kullanmalarını önleyecek bir düzeyde, uyum ve güven inşa etmeliyiz” ifadelerine yer verdi.
“Düzensiz göçmenlerin yalnızca yüzde 20’si sınır dışı ediliyor”
AB Komisyonu Başkanı’nın mektubunda verdiği bilgilere göre, Schengen ülkelerine giren düzensiz durumdaki göçmenleri sınır dışı etmeye yönelik kararların yüzde 20'den azı takip ediliyor.
Bu oranı yükseltmek için AB’ye göç veren üçüncü ülkelerle masaya oturulmasını öneren Komisyon Başkanı, örneğin “gönderdiği göçmeni geri almayan ‘inatçı ülkelere’ vize verilmesinin zorlaştırılması yoluyla, güçlendirilmiş işbirliği” öneriyor.
Von der Leyen, bu politikanın uygulandığı Bangladeş ve Gana'yı örnek vererek, “Bu ülkelerle vize uygulamalarının uyumlu hale getirilmesi, AB'ye yönelik düzensiz hareketleri yönetmek için önemli bir araç olduğu kanıtlandı” dedi.
Komisyon Başkanı ayrıca, Libya veya Tunus'ta halihazırda yapılmış olduğu gibi, ‘transfer ülkeleriyle stratejik ilişkilerin geliştirilmesini’ de önerilerine ekliyor. Avrupa Birliği, Afrika’dan gelen göçmenlerin Avrupa’ya geçiş yolu olan bu ülkelerle, göçmenlerin kendi topraklarından AB'ye gidişini yavaşlatmayı, hatta onları kendi ülkelerine geri göndermeyi amaçlayan anlaşmalar imzaladı.
Ursula von der Leyen, AB tarafından finanse edilen operasyonlar aracılığıyla, bu transit ülkelerden, kaynak ülkelere dönüşlerin 2024’te 17 bin 700'e ulaştığını kaydediyor. Von der Leyen’e göre, Tunus veya Libya'da yürürlüğe konulan bu anlaşmalar sonunda, göçmenlerin Orta Akdeniz üzerinden AB'ye düzensiz girişleri yüzde 66 oranında azaldı.
Ancak Von der Leyen, Batı Akdeniz ve Atlantik üzerinden İspanya'ya gelenlerin Eylül ayı sonunda yıllık bazda yüzde 56 oranında arttığının da altını çiziyor. İspanya’ya yaşanan bu göç akınının frenlenmesi için de, “AB’nin, Moritanya gibi ülkelerle de ortaklığını güçlendirmesini” tavsiye ediyor.
Göç sorunu liderler zirvesinde
Avrupa Birliği'nin içişleri bakanları geçen hafta Lüksemburg'da, göç politikasının daha da sıkılaştırılması konusunu tartıştılar. Birçok Avrupa ülkesi, sınır dışı edilmeye ilişkin kuralları uyumlu hale getirmeyi amaçlayan “2008 geri dönüş direktifinin” revize edilmesi yönünde çağrıda bulundu.
Brüksel’de Perşembe ve Cuma günleri yapılacak AB zirvesinde, Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları, bu yılın başlarında kabul edilen “Göç ve Sığınma Anlaşması'nın uygulanmasının hızlandırılması” konusunu tartışacak.
Almanya, İspanya ve Fransa, 2026'da tam olarak yürürlüğe girecek olan anlaşmanın en azından bir kısmının erken uygulanması yönünde kamuoyuna çağrıda bulundu. Berlin hükümeti zirvede, “Mayıs ayında kabul edilen Göç ve İltica Anlaşması'nın bazı bölümlerinin hızlandırılmış sürelerle uygulanması” yönünde girişimde bulunmaya hazırlanıyor.
Almanya tarafından önerilen taslakta, Konsey’in Avrupa Komisyonu'ndan, “İltica başvurularında, anlaşmanın temel unsurlarının, özellikle de sınır prosedürlerinin, Dublin Prosedürü uyarınca transferlerine ilişkin revize edilmesi” talebi yer alıyor. Taslakta ayrıca mültecilerin parmak izlerinin “Eurodac sistemine” kaydedilmesi, “Dublin III Tüzüğü kapsamındaki transferlerin genel uygulamasının iyileştirilmesi” de yer alıyor.
Fransa, İspanya ve Almanya’nın da içinde olduğu pek çok AB hükümeti, Göç ve İltica Anlaşması’nın bazı bölümlerinin daha hızlı uygulanmasına yönelik şikayetlerini artırmış durumda. Fransa’nın muhafazakar İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, hafta başında toplanan AB İçişleri Bakanları toplantısında, tıpkı Alman ve İspanyol bakanlar gibi, “Göç Anlaşması’nın hızlandırılmasını” savundu.
Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde huzursuzluk
Almanya’nın bir süreliğine Schengen sınırlarını kontrol altına alma kararı Polonya ve Çek Cumhuriyeti hükümetleri tarafından eleştiriliyor. Zira, bu ülkelere gelen göçmenlerin önemli bölümünün nihai hedefi Almanya’ya iltica etmek.
Göç ve İltica Anlaşması, Avrupa hükümetlerinin, göç alan sınır ülkelerine gelen sığınmacıların paylaşımını ya da onlara maddi yardım sağlamayı zorunlu kılacak şekilde Dublin Düzenlemesini revize edecek. Dublin Tüzüğü'nde “dayanışma mekanizması” adıyla yer alan bu revizyon “gönüllülük esasına” dayanıyor.
AB’de Mayıs ayında kabul edilen yasada “dayanışmanın zorunlu hale getirilmesine” karşı, “gönüllülük esasına” dönüştürülen göçmen dayanışması da zirvenin önemli tartışma maddelerinden birisi olmaya aday.
“Arnavutluk modeli”
İtalya’nın aşırı sağcı lideri Giorgia Meloni ise, Tiran hükümeti ile imzaladığı anlaşma çerçevesinde ülkesine özellikle Akdeniz üzerinden giriş yapan göçmenleri gemilerle Arnavutluk’a taşımaya başladı. Akdeniz'de bir İtalyan gemisi tarafından kurtarılan göçmenlerin yarın Arnavutluk'a indirilmesi bekleniyor.
Meloni’nin “Arnavutluk modeli” AB’nin diğer başkentlerinin de ilgisini çekiyor. Ancak İtalya, Arnavutluk’taki merkezlerin inşası için 65 milyon, gönderilen göçmenler için de yılda 160 milyon Euro ödeyecek.
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, diğer Avrupa başkentleri tarafından da yakından takip edilse de, Roma ile yapılan anlaşmanın İtalya ile sınırlı olacağını tekrarlıyor. Rama haftasonu yaptığı açıklamada, “Almanya'nın başka bir ortak bulması gerekecek. Arnavutluk bunu herkesle yapamaz” dedi.
Forum