New York tarihinde ilk kez görevdeki bir belediye başkanı aleyhine federal ceza davası açıldı. New York Belediye Başkanı Eric Adams’ın aleyhine beş ayrı suçlamanın yer aldığı iddianamede, görevdeki belediye başkanın üst düzey Türk diplomatlar, Türk kurumlarının ABD’deki temsilcileri ve Türk iş insanlarıyla girdiği karşılıklı çıkar ilişkileri yer aldı.
İddianamede, Türkiye "yabancı ülke," Türk vatandaşları "yabancı ülke vatandaşı," Türkiye diplomasisinde üst düzey bir yetkili "hükümet yetkilisi," Türk Hava Yolları "Türk havayolu," Türk Hava Yolları New York Müdürü "havayolu müdürü" olarak tanımlanıyor. Ayrıca, Adams’ın uluslararası halkla ilişkilerini yürüten kişi "Adams çalışanı," otel sahibi olan zengin Türk iş insanı ve Adams’a Türkiye gezilerinde eşlik eden kişi "girişimci" olarak belirtiliyor. ABD'de özel üniversitesi olan ve farklı sektörlerde iş yapan Türk iş insanları da (örneğin, Türk iş insanı 1 gibi) numaralandırılarak isimleri gizli tutuluyor.
VOA Türkçe’nin konuştuğu, Amerika’daki Türk toplumunu yakından bilen hukukçular, iddianamede yer alan kişilerin bazılarının Adams ile yakınlaşma nedeninin çıkar beklentisi olduğu belirtiliyor. “Girişimci” olarak iddianamede adı geçen kişinin, Adams’a Türkiye’yi gezdirirken onun sayesinde çevresindekilere de ulaşmak istediği belirtiliyor. ABD’de özel üniversitesi olan ve iddianamede “Türk iş insanı 1” olarak tanımlanan kişinin de karşılaştığı Adams’a Brooklyn’de iş kurmak istediğini belirttiği ifade ediliyor.
“Türkiye’deki gibi karşılıklı çıkar ilişkisine girmeye çabaladılar”
New York’ta Türk toplumunu yakından tanıyan ve 30 yılı aşkın süredir avukatlık yapan Cahit Akbulut, iddianamede isimleri gizli tutulan kişilerin neredeyse tamamını tanıdığını, hatta bazılarını geçmişte müvekkil olarak temsil ettiğini ifade ediyor.
Adams iddianamesini VOA Türkçe’ye değerlendiren Avukat Akbulut, “iddianameden Türkiye ve Türkler’in ders çıkarması gerektiğini” düşünüyor. Akbulut, Türklerin Adams’a çıkar için yaklaştığını belirten Akbulut, “Türkiye’deki siyasi ve iş ahlakının bozulmasının buraya yansıması. Bir takım Türk iş insanları Adams’a bağış yaparak gelecekte yapacakları işler için önlerinin açılacağını düşündüler” dedi.
Akbulut, New York Belediye Başkanı Eric Adams’a karşı açılan yolsuzluk davasının büyük ölçüde Türkiye ve Türkler’i kapsamasının üzüntü verici olduğunu ifade etti. "Bu davada 'hükümet görevlisi' olarak anılan kişinin Türk olması dikkat çekici. Adams yolsuzlukla suçlanıyor ve iddianamede adı geçen kişiler arasında bir Türk diplomat, Türk Hava Yolları’nın Amerika’daki temsilcisi ve kodlanmış isimlerle yer alan iş insanları var. Bu kişiler, hem Türkiye’den hem de burada yaşayan Türk toplumundan oldukça yakından tanıdığımız isimler," dedi.
Akbulut, Adams aleyhine açılan davanın Türkiye’deki yolsuzluk ve rüşvet davalarına göre düşük profilde değerlendirildiğini belirtti. “Bu dava Türkiye’dekinin aksine daha düşük profilde görülse de, yolsuzlukların Amerika’da ne denli titizlikle incelendiği ve siyasetçi ile devlet görevlilerinin en küçük usulsüzlüklerinin bile yakından takip edildiği gerçeği bu iddianame ile açığa çıkıyor. Türkiye ve Türkler olarak bu durumdan ders çıkarmamız gerekiyor. Bir takım Türk iş insanları ve ABD’deki bir takım Türkler, sanki kendi ülkelerindeymiş gibi burada da normal olmayan, fakat uzun zamandır normalleşmiş sayılan usulsüzlük ilişkilerini sürdürmeye devam ediyorlar,” dedi.
“Türkler’in Adams ile ilişkisi Brooklyn ile başladı”
Akbulut, Türkiye ve Türkler’in Eric Adams ile olan yakın ilişkilerinin yalnızca New York Belediye Başkanlığı dönemine dayanmamakla birlikte, bu ilişkinin Brooklyn Belediye Başkanı olduğu döneme kadar uzandığını vurguladı. Adams’ın, New York’ta Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgede Türk toplumu, iş insanları ve Başkonsolosluk ile sıkı ilişkiler kurduğunu belirten Akbulut, “Politikacılarla yakın olmanın sakıncası yok, ancak önemli olan bu ilişkinin derecesidir. Destek olma kapasiteniz ve başkanın size ne kadar sempati gösterdiği burada belirleyicidir. Bu bağlamda, Türkiye, Türk yetkililer ve Türk iş insanları ile Eric Adams arasındaki ilişkinin sınırlarının aşıldığını görmekteyiz,” dedi.
Avukat Akbulut, iddianamede ayrıntılarıyla yer verilen, Türkler’in Adams’a sağladıkları bu ayrıcalıkların sonrasında bir karşılık beklediklerini belirterek, “Bunu da Türkevi binasını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinden önce hazır hale getirip açmak isteyen bir diplomatın iddianamede yer aldığı gibi, yangın denetiminden geçemeyecek olmasına rağmen Adams’ın araya girmesiyle, İtfaiye Teşkilatı'nın binanın açılmasına onay vermesine yardımcı olduğunu görüyoruz. Burada anladığım kadarıyla Belediye Başkanı Adams, yapması gerekenden fazlasını yapıyor ve araya girerek yangın prosedürüyle ilgili birçok eksiği henüz tamamlanmamış olan Türkevi’ne ruhsat verilmesini sağlıyor. Bir Türk diplomatın da, iddianamede Türk iş insanı olarak kodlarla isimlendirilen kişilerin de Adams’tan verdiklerinin karşılığını almak gibi bir çaba içine girdiklerini görüyoruz’’ dedi.
“İş insanları, yapacakları bağışların ve Adams’a yakın olmanın gelecekteki işlerinde kendilerine avantaj sağlayacağını düşündüler”
Akbulut, ABD’de politikacıların seçim kampanyalarına maddi destek sağlamakta yasalara göre bir sakınca olmadığını belirterek, “Ancak, yapılan bağışların limitleri aşmayacak ve yasalar çerçevesinde olması gerekiyor. İddianamede, Türk iş insanlarının ‘usulsüz bağış’ olarak adlandırılan bağışlarda kendi çalışanları ve tanıdıkları isimlerle kampanyaya maddi katkı sağladıkları öne sürülüyor. Burada Türk iş insanlarının bazıları Adams’ın New York Belediye Başkanı olmasıyla kendilerine yeni iş alanları açabilecekleri, inşaat ihaleleri alabileceklerini düşünerek bu bağışları yaptılar. Türk iş insanları Adams’a sağlayacakları bağışlarla gelecekte yapacakları işler için önlerinin açılacağını düşündüler. İş insanı Türkler arasında, Adams’ın belediye başkanlığından Amerikan başkanlığına yükseleceğini düşünenler de olmuştur. Adeta kim daha çok bağış yapacak diye bir rekabet içine girdiler’’
İddianamede, Başkan Adams'ın "sahte bağış" yöntemiyle Türk iş insanlarından usüle aykırı bir şekilde seçim kampanyasına para sağladığı iddia ediliyor. Bu yöntemde, yasal olarak yabancı ülkelerden (Türkiye kastediliyor) bağış yapması yasak olan veya ABD'de bulunup bağış limitini aşan kişilerin, Adams'ın kampanyasına çalışanları aracılığıyla bağış yaparak yasaları deldiği öne sürülüyor.
“Türkiye’deki siyaset ve iş ahlakı bozukluğunun buraya da yansıması”
Bir takım Türk iş insanlarının, “Amerika’da yaşadıklarını unutup her şeyi Türkiye’deki gibi yapmaya çalıştıklarını” belirten Akbulut, “Bu kişiler yıllarca burada yaşasalar da, iş alanında yakınlıklar üzerinden avantaj sağlama alışkanlıklarını sürdürmeye devam ediyor. Bu desteği normların dışına çıkarak gerçekleştirip bir çıkar elde etme niyetindeler. Bazı Türk iş insanlarının maalesef bu alışkanlıklarından vazgeçmediklerini görüyoruz. Son zamanlara kadar ne Türkiye’de ne de Amerika’da normal olan, ancak onların normal olarak gördükleri yaklaşımlar yoktu. Türkiye’deki rüşvet olaylarının doğal hale gelmesi ve siyasi ahlak bozukluğunun buraya yansıması, Eric Adams davasında da kendini gösteriyor. Türkiye’de bu işler hukukun üstünlüğü çerçevesinde yapılsa, kimse burada bir belediye başkanıyla bu tür ilişkiler kurmaya cesaret edemezdi. Bu cesareti, Türkiye’deki yanlışlardan alıyorlar; orada rüşvet olaylarının cezasız kalmasından güç alarak, ‘Türkiye’de oluyor, burada neden olmasın’ anlayışıyla hareket ediyorlar.”
Forum