Üç yılı aşkın süredir Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon verisi (TÜFE) kamuoyunda tepkilere neden oluyor.
Özellikle bağımsız bir araştırma grubu olan ENAG’ın hesapladığı enflasyon verileri ile TÜİK arasındaki makasın uzun zamandır açık olması kamu kurumunun güvenilirliğini de tartışma konusu haline getirdi.
Bu ay başında TÜİK yıllık enflasyonu yüzde 71,41 olarak açıklarken ENAG’a göre geçtiğimiz yılın aynı ayında yüzde 113,08 artış gerçekleşti. Bir başka enflasyon göstergesi olan İstanbul Ticaret Odası’nın İstanbul Ücretliler Geçinme Endeksi ise yüzde 82,14’di.
TÜİK’e yönelik eleştiriler sadece bu farktan kaynaklanmıyor. Yirmi yıl boyunca enflasyona esas madde fiyatlarını TÜFE verileriyle birlikte kamuoyuna duyuran istatistik kurumu, 2022 yılının Haziran ayından itibaren 400’ü aşkın maddenin ortalama fiyatını ilan etmekten vazgeçti.
Üstelik işçi konfederasyonlarından DİSK’in madde fiyatlarının açıklanması için TÜİK’e Ankara İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemeleri’nde açtığı davaları kazanmasına ve kurumun Danıştay’a yaptığı başvurunun da reddedilmesine rağmen kurum bu fiyatları açıklamayı reddediyor.
TÜİK’in enflasyon verisinde ev kirası 6 bin liranın altında, bir litre zeytinyağı 113 lira
“Nasıl Bir Ekonomi” adlı gazetenin yazarı Alaattin Aktaş dün, “İşte TÜİK’in devlet sırrı gibi sakladığı madde fiyatları” başlıklı köşe yazısında iki yıl sonra ilk kez enflasyona esas madde fiyatlarını kamuoyuna açıkladı.
Aktaş’ın yayınladığı tabloda, ev kirası 5 bin 845 lira, uzman doktor muayenesi 34 lira, bir litre zeytinyağı 113 lira, ekmek arası döner 77 lira, beyaz peynir 148 lira, bebek bezi 3 lira 59 kuruş görünüyordu.
Açıklanan enflasyon verilerine dayanak olan fiyatların özellikle büyükşehirlerdeki fiyatların çok altında olması sosyal medyada büyük tepki topladı.
TÜİK Başkanı: “Hiçbir şey ifade etmediği için madde fiyatlarını yayınlamayı bıraktığımız için çok dayak yedik”
Eleştirilerin artması üzerine 2022 yılının Ocak ayından bu yana TÜİK Başkanı olarak görev yapan Erhan Çetinkaya, ilk kez düzenlediği basın toplantısında Alaattin Aktaş’ın aktardığı fiyatları teyit ederken madde fiyatlarını bir ekstra gün mesai gerektiğinden yayınlamadıklarını dile getirdi.
TÜFE için (Tüketici Fiyat Endeksi) her ay 608 bin 594 fiyatın derlendiğini belirten Çetinkaya, “Madde sepeti olduğu yerde duruyor, yayınlanmayan tablolar madde fiyatlarıdır. Geçmişte açıklanan madde fiyatlarının bir gösterge niteliği yoktu. Madde fiyatlarının açıklanması için ekstra bir gün daha çalışma yapmak gerekiyor. Bu sebeple TÜİK, 2022 Mayıs ayında madde fiyatlarını açıklamayı durdurdu. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir ülke bunu yapmıyordu. Hiçbir şey ifade etmediği için madde fiyatlarını yayınlamayı bıraktığımız için çok dayak yedik” dedi.
Prof. Küçükkale: “Madem bir güne daha ihtiyaç var, TÜFE dördünde açıklansın; açıklanan enflasyon sepeti hangi gelir grubuna ait?”
Ancak iktisatçılar TÜİK Başkanı’ndan farklı düşünüyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Yakup Küçükkale madde fiyatlarının açıklanmasının güven tesisi bakımından büyük önem taşıdığı görüşünde.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Prof. Küçükkale, “Madem bir güne daha ihtiyaç var. O zaman ayın dördünde açıklansın TÜFE ve ÜFE verileri. Anlıyorum ki personel kısıtı var, olabilir. Ama madde fiyatları mühim. 2022 Mayıs’ına kadar bu verileri açıklayanların bunu nasıl becerdikleri de bu sözlerle bir muammaya dönüşüyor. Sorun sadece bu olsa iyi. Başta TÜİK olmak üzere, enflasyon hesabı yapan kurumlarımızın neredeyse hepsi, tek bir sepet hesabı yapıyor? Bu sepet üst gelir grubunun mu, orta gelir grubunun mu alt gelir grubuna mı ait? Kimin sepeti bu? Doğrusu her gelir grubu için ayrı enflasyon hesabı yapmaktır” dedi.
TÜİK Başkanı: “Türkiye'deki şirketler bu enflasyonist ortamı kullanarak fahiş kârlar elde ediyorlar; bu kârlar enflasyon üzerinde arttırıcı etkiye sahip”
TÜİK Başkanı’nın sunumunda “Türkiye’deki şirket kârları enflasyonu yukarı taşıyan bir etkiye sahiptir, akademik olarak bu gösterilmiştir. Avrupa’da da durum böyledir: şirket kârlarının enflasyon üzerindeki etkisi yüzde 45, işçilik maliyetlerinin ise yüzde 4,5. Ayrıca Türkiye’de şirket kar artışları fahiş, yurtdışında değil” ifadelerine yer veriliyor.
Erhan Çetinkaya sorular üzerine, “Türkiye'deki şirketler bu enflasyonist ortamı kullanarak normalde yapması gerekenden çok daha fahiş kârlar elde ediyorlar. Şirket kârları enflasyon üzerinde arttırıcı bir etkiye sahip, bu görülüyor. Marketlerdeki kârlılık da bir miktar artıyor; ama ‘enflasyonu yukarıya çekiyorlar’ tespiti sert olur” yorumunu yaptı.
Prof. Günçavdı: “TÜİK Başkanı, Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası’nın kucağına pimi çekilmiş bir bomba bıraktı”
İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Ömer Günçavdı, TÜİK Başkanı’nın şirket kârları hakkındaki yaklaşımının Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nı boşa düşürdüğü görüşünde.
VOA Türkçe’nin konuştuğu Prof. Günçavdı, “TÜİK Başkanı ‘fahiş fiyatları açıklayarak kamuoyunda olumsuz bir algı yaratmak istemiyoruz’ diyor. Fiyatları fahiş olmayan düzeye indirdiğini dolaylı itiraf etmek bir görev aşımıdır. TÜİK’in görevi fiyatların fahiş olup olmadığını tespit etmek değildir. Bir fiyatın olması gereken düzeyine nasıl karar verebilir TÜİK Başkanı? O zaman fiyatları ‘olması gereken düzeye’ kendileri çekiyor. Kamuoyu henüz uyanmadı ama TÜİK Başkanı, Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası’nın kucağına pimi çekilmiş bir bomba bıraktı. Merkez Bankası’nın yayınladığı üç aylık raporlarda ‘aşırı kârlar enflasyonun sebebidir’ diye bir önerme ileri sürülmedi. TÜİK Başkanı doğru söylüyorsa o zaman Merkez Bankası bunu neden telaffuz etmiyor. Bir de Mehmet Şimşek, asgari ücretin Türkiye’yle benzer ülkelerin çok üzerinde olduğunu söyledi. Ve o çevreler asgari ücretin enflasyonu arttırdığını savunageliyor. İşçi maliyetlerinin enflasyon üzerindeki etkisi yüzde 4,5 ise neden kamuoyunu işçi ücretlerinin enflasyonu arttırdığına ikna etmeye çalışıyorlar?” diye sordu.
IMF’yi referans veren TÜİK Başkanı, Haziran’da ertelenen kamu zamlarının Temmuz enflasyonunu yarım puan ya da daha fazla arttıracağını söyledi
TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya, Haziran ayında enflasyonun piyasa beklentisinin altında yüzde 1,64 çıkmasını “kamu zamlarının Temmuz ayına ertelenmesi”, “kurdaki istikrar” ve “yaz aylarındaki tarımsal ürünlerin fiyat düşüklüğü” ile açıklarken ertelenen zamların Temmuz ayında yarım puan ya da daha fazla bir artışa neden olacağını ifade etti.
Temmuz ayındaki artış emekli maaş artışlarına yansımayacak.
TÜİK'in IMF Türkiye Masası’na “orada bir şeyler mi dönüyor” diye şikayet edildiğini de söyleyen Çetinkaya, “IMF Türkiye Masası şefi geldi, hesaplamalarımıza baktılar. Sadece Türkiye'de değil dünyada diğer ülkelerde de ÜFE'nin TÜFE'nin üzerine çıkmış olduğunu farkettiler ve ‘Biz bunu araştıralım’ diye gittiler. Yakın zamanda derecelendirme kuruluşları da istatistikleri inceledi, onlar da tatmin edici yanıtları alarak döndüler” diye konuştu.
Günçavdı, “ağırlıklandırma” sorununa işaret etti, Küçükkale “113 liraya nerede zeytinyağı var?” diye sordu
TÜİK Başkanı’nın bu açıklamasını şaşırtıcı bulan Prof. Öner Günçavdı, “Elin yabancısına TÜİK verilerini açıyorsunuz ama biz yerli ve milli iktisatçılar bunları göremiyor. Ama asıl önemlisi şu. Bu açıklamalarda ağırlıklandırma yok, göremiyoruz. 5 bin liralık bir kira ile 50 bin liralık kiranın aritmetik ortalamasını aldıklarını söylüyorlar. Örneklerden kaçı 5 bin kaçı 50 bin? Bunu görmeliyiz. Bunu bizden saklıyorlar” dedi.
Prof. Yakup Küçükkale de TÜİK Başkanı’nın Aktaş’ın verilerini teyit etmesine dikkat çekerek, “TÜİK’in dikkate aldığı düşük rakamların enflasyonu etkilemediği tespiti doğru değil, bu abesle iştigal. Uzman doktor ücreti 34 liraymış. Bugün bir doktor muayenesi 500 liradan başlıyor, 2 bin 500 liraya hatta daha yukarı çıkıyor. 113 liraya zeytinyağı nerede var? Varsa ben 50 kilo alacağım” değerlendirmesinde bulundu.
Özgür Özel’den TÜİK’e “ihanet” suçlaması
Muhalefet partilerinin TÜİK verilerine güvensizliği de devam ediyor.
Bugün partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Türkiye'de yoksullara, dar gelirlilere bizzat bir devlet kurumu eliyle yapılan, sürdürülen açık bir ihanet ile karşı karşıyayız. Bugün TÜİK bu iktidara oy veren ve vermeyen herkesin cebinden para çalıyor. Maaşına 3 bin lira zam alacak birisi varsa TÜİK olmasaydı, doğru rakam olsaydı 6 bin lira alacaktı. TÜİK kurumdur, o kurumu yöneten birileri vardır ve onları atayan biri vardır. Diyor ya ‘sorumlusu benim’. İşte cebinizden parayı çalan TÜİK Başkanı'nı atayandır" dedi.
Tuncer Bakırhan: “Halkın sofrası yine yangın yerine dönmüş durumda, TÜİK enflasyonu düşük göstermeye çalışıyor”
DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan da “TÜİK’in hilelerinin hesabını demokratik bir yargıda soracaklarını” söyledi.
DEM Parti TBMM Grubu’na hitap eden Bakırhan, “TÜİK dediğimiz şey emekçiye ve işçiye düşmandır. Büyük bir haksızlık ve hukuksuzluk yapıyorlar. Bunu yapanlar akşamları nasıl başını o yastığa koyuyor anlamakta güçlük çekiyorum. Halkın sofrası yine yangın yerine dönmüş durumda, TÜİK de bunları açığa çıkarmak yerine enflasyonu nasıl daha düşük gösterebilir onu düşünüyor. Enflasyon farkını emekçiler, yoksullar almasın diye hileye başvuruyor; yoksulların sofrasından, işinden ve aşından çalmaya çalışıyor” diye konuştu.
Forum