Erişilebilirlik

Kobani davasında sona geliniyor mu? Mahkemenin karar vermesi bekleniyor


HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 2016 yılından bu yana tutuklular.
HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 2016 yılından bu yana tutuklular.

Eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da aralarında yer aldığı 18’i tutuklu, 108 Kürt siyasetçinin yargılandığı Kobani davası karar aşamasına geldi. Daha önce iki kez kararı açıklamayı erteleyen Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Perşembe günkü celsede karar vermesi bekleniyor.

Aralarında akademisyen, yazar, milletvekili ve hukukçuların da aralarında yer aldığı 159 kişi, 13 Mayıs'ta ortak bir açıklama yaparak, dava kapsamında tutuklananların serbest bırakılması çağrısı yaptı.

Kamuoyunda Kobani olayları olarak bilinen sokak gösterileri 10 yıl önce yaşandı. Karar aşamasına gelen, 108 sanığın yargılandığı davaya ilişkin soruşturma da o günlerde başladı.

IŞİD'ın, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinin güneybatısında, Türkiye sınırının hemen altındaki Kobani’ye saldırmasının ardından kenti terk eden binlerce kişi Türkiye’ye sığındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Kobani düştü düşecek" sözleri özellikle Güneydoğu’da tansiyonu yükseltti.

Çatışmalar sürerken Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) MYK toplantısında, IŞİD saldırılarının ve Türkiye’nin tutumunun protesto edilmesi amacıyla gösteri çağrısı yapıldı. Birçok kentte aynı anda başlayan olaylar bir süre sonra kontrolden çıktı. Güneydoğu illerinde 12 Eylül’den yıllar sonra ilk kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi, askerler sokaklarda devriye gezmeye başladı. Eylemciler, yollara barikatlar kurarak güvenlik güçleriyle çatışırken, bazı yerlerde çatışmalara Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) yandaşları da katıldı.

35 ile yayılan olaylarda savcılık, ölü sayısını 37 olarak açıkladı. Ancak İnsan Hakları Derneği'nin raporuna göre olaylarda ülke genelinde 46 kişi öldü, 682 kişi yaralandı ve 323 kişi tutuklandı. Anadolu Ajansı'nın verilerine göre de 1113 bina hasar gördü.

Olayın ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlarını Soruşturma Bürosu’nca soruşturma başlatıldı. Olaylardan yaklaşık altı yıl sonra savcılık 35 il ve 96 ilçedeki soruşturma dosyalarıyla delilleri toplayarak, 25 Eylül 2020'de operasyon için düğmeye bastı. Ankara merkezli yedi ilde 82 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Gözaltına alınanlar arasında dönemin Kars Belediyesi Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, HDP RTÜK üyesi Ali Ürküt, HDP Dış İlişkiler Komisyonu Üyesi Nazmi Gür, HDP’nin eski MYK eyesi Can Memiş, HDP’nin eski Ankara milletvekili Sırrı Süreyya Önder’le HDP’nin eski Diyarbakır milletvekili Altan Tan gibi isimler vardı.

Olayların simge ismi: Yasin Börü

Çatışmalar sırasında Diyarbakır’da kurban eti dağıtırken öldürülen Yasin Börü, olayların simge ismi oldu. AK Parti, Börü’nün öldürülmesinden HDP ve dönemin Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı sorumlu tuttu ve birçok platformda bunu dile getirdi. Olaylardan bir yıl sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, dönemin HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş hakkında soruşturma başlattı. Demirtaş, HDP eş genel başkanıyken 4 Kasım 2016’da Diyarbakır’da gözaltına alınarak tutuklandı ve Edirne F Tipi Cezaevi’ne gönderildi. Hakkında çok sayıda dava ve soruşturma bulunan Demirtaş, sadece “Kobani Olayları” davası nedeniyle tutuklu bulunuyor.

3 bin 500 sayfalık iddianamede iç savaş iddiası

Yaklaşık altı yıl süren soruşturma sonunda 3 bin 500 sayfalık bir iddianame hazırlandı. İddianamede 27'si tutuklu, altısı adli kontrollü, 75'i yakalamalı olmak üzere 108 şüpheli yer aldı. Tutuklular arasında eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da bulunuyordu. 2 bin 676 mağdur müştekinin bulunduğu iddianamede tüm şüphelilerin, "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma", "37 kez adam öldürme" ve "31 kez öldürmeye teşebbüs", "bayrak yakma" ve "Atatürk'ü Koruma Kanunu'na" muhalefet gibi suçlardan da cezalandırılmaları isteniyor. İddianame, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilerek yargılama süreci başladı. Davanın ilk duruşması 26 Nisan 2021’de görüldü.

Olaylarla ilgili “Yapılan çağrılarla, PKK/KCK silahlı terör örgütünün Kobani bölgesi başta olmak üzere ülke sınırlarında oluşturmak istediği terör koridoru ile birlikte demokratik özerklik ilanı, akabinde sözde ‘Kürdistan’ devletini kurmak için başlayan silahlı çatışmaları ülke geneline yaymak istenildi” yorumunu yapan savcılık, iddianamede şu görüşe yer verdi:

“Ülke genelinde terörün amaçlarından olan korkutma, sindirme, bombalı, silahlı saldırı sonrası kaos ortamı yaratarak ülkenin bölünmez bütünlüğüne, üniter yapısına ve halkı devlete karşı isyana davet etmek suretiyle iç savaş yaratılmasının amaçlandığı anlaşılmıştır."

HDP her fırsatta davaya tepki gösterdi. Davayı kumpas olarak değerlendiren dönemin HDP Eş Genel Bakanı Pervin Buldan, 82 kişi hakkında verilen gözaltı kararından sonra yaptığı açıklamada, operasyonun IŞİD saldırıları sırasında Kobani’ye insani yardım yapanları hedef aldığını savundu.

Dokuz milletvekili hakkında fezleke

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Kobani Olayları soruşturması kapsamında aralarında Eş Genel Başkan Pervin Buldan’ın da bulunduğu HDP'li dokuz milletvekili hakkında, dokunulmazlıklarının kaldırılması talebiyle fezleke hazırlandı. Milletvekilleri Fatma Kurtulan, Garo Paylan, Hüda Kaya, Meral Danış Beştaş, Hakkı Saruhan Oluç, Serpil Kemalbay Pekgözegü, Sezai Temelli, Pero Dundar ve Pervin Buldan hakkında hazırlanan fezleke TBMM’ye sunulmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderildi.

Savcı ceza istedi

Tartışmalı yargılama sürecinde dava hakkında mütalaasını geçen yıl veren savcı, sanıklar için ceza istedi. 13 bölümden oluşan 5 bin 268 sayfalık mütalaada, meydana gelen olaylardan sanıkların “müşterek fail olarak” sorumlu tutulması gerektiği ifade edildi. 36 sanık hakkında "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. 26 sanık hakkında, altı kişinin öldürülmesine ilişkin "nitelikli insan öldürme" suçundan altışar kez daha ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılması talep eden savcı, sözkonusu sanıklar hakkında, mala zarar verme, hürriyeti tahdit, öldürmeye teşebbüs, kasten yaralama ve hırsızlık suçlarından ise farklı oranlardan süreli hapis cezası istedi. Savcı aralarında PKK yöneticilerinin de bulunduğu 72 sanığın dosyasının ayrılmasını istedi.

Demirtaş’tan 10 gün süren savunma

Savcının mütalaasına karşı söz alan Demirtaş, aralıklarla 10 gün savunma yaptı. Savunması sürerken babası Tahir Demirtaş’ı kaybeden Demirtaş, cenaze törenine katılmadı. Demirtaş savunmasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” sözlerine atfen “Buyurun Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Öcalan, ben, üçümüz biraraya gelelim, kim kime hesap veriyor konuşalım” dedi.

“Kürt sorununun bir tek çözüm yolu var o da Kürt’ün olduğu gibi kabul edilmesi” diyen Demirtaş, hakkındaki suçlamaların tamamının yürüyüş ve konuşmalardan ibaret olduğunu savundu. Mahkemeye Kürt sorununun çözümüne ilişkin yedi maddelik bir öneri listesi sunan Demirtaş, savunmasının bu bölümünde, Abdullah Öcalan’a “Sayın” diye hitap etmesi nedeniyle kendisine yöneltilen suçlamalara yanıt verdi. Demirtaş, Öcalan’a “Sayın” dedikleri için eleştirilebileceklerini, ancak bunun dava konusu yapılamayacağını söyledi. Demirtaş ayrıca, AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Zafer Partisi liderlerine, özerkliği tartışma çağrısı yaptı.

Sanıkların son sözlerini dinleyen mahkeme karar için duruşmayı Mart ayına erteledi. Mahkemenin 19 Mart 2024’te yapılan duruşmada hükmünü açıklaması bekleniyordu. Ancak bu beklenti gerçekleşmedi ve duruşma 17 Nisan’a ertelendi. Ertelenme kararı alınmasına gerekçe olarak 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler gösterildi.

17 Nisan’dan bir gün önce avukatları arayan mahkeme kalemi, karar verilmeyeceğini bildirdi. Duruşma sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilerek 16 Mayıs’a ertelendi.

Mahkemenin kararı AK Parti’nin “normalleşme” stratejisini etkileyecek mi?

Türkiye’de yerel seçimlerden sonra AK Parti ve diğer partiler arasındaki ilişkilerin “normalleşmesi” gündeme geldi. Bu kapsamda AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüştü. Gezi davasından tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması gerektiğine değişik kesimler vurgu yaptı. Ancak normalleşme tartışmalarında Demirtaş ve Kobani davası sanıklarının adı neredeyse hiç zikredilmedi.

Geçen hafta aralarında VOA Türkçe muhabirinin de bulunduğu bir grup gazeteciyle biraraya gelen DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit, hükümetin normalleşme çabalarına vurgu yaptı. Kobani davasında verilecek karara dikkat çeken Koçyiğit, bu davada verilecek kararla “normalleşmede Kürtler hariç mi dahil mi” sorusuna yanıt verilebileceğini söyledi. Normalleşmenin sadece Osman Kavala ile sınırlı olamayacağını ifade eden Koçyiğit, “Osman Kavala’yı söylediğinizde Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ ya da Gülten Kışanak’ı söylemiyorsanız orada zaten bir normallik algısı oluşturmuyorsunuzdur. O bir normal değil. Normal olan onları da söylemek. Normalleşme dediğinizde Kürtler hariç normalleşemezsiniz. AKP iktidarı ifadelerinden biz şunu anlıyoruz; ‘Evet normalleşelim ama Kürtler hariç normalleşelim’” dedi.

159 isimden çağrı: “Ülkenin geleceğini etkileyecek bir kararın eşiğindeyiz”

Öte yandan aralarında akademisyen, yazar, milletvekili ve hukukçuların da yer aldığı 159 kişi, Kobani Davası’na ilişkin ortak bir açıklama yaparak, tutukluların serbest bırakılması çağrısı yaptı. Yerel seçim sonuçlarının, toplumun siyasi yumuşama, barış ve huzur beklentisini güçlendirdiği vurgulanan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

“Bu beklenti ve umudun gerçekleşmesinin ön koşulu, yargının siyasal otoritenin emrinden çıkıp Anayasa’nın hukuk devleti ilkesi uyarınca adalet dağıtan bağımsız bir kuruma dönüşmesidir. Bu bağlamda, ülkenin geleceğini etkileyecek bir kararın eşiğindeyiz. Önümüzdeki günlerde görülecek Kobane Davası'nda çıkacak karar gerek iç gerekse barış ve demokrasiden yana dış kamuoyunda, iktidarın bağımsız yargı ilkesine saygı duyup duymayacağının göstergesi olacaktır. Kobane tutukluları derhal serbest bırakılmalıdır. Hükümet ve yargının, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin kararını dikkate alması, Avrupa Konseyi üyeliğinin getirdiği bir yükümlülüktür.”

Bakırhan: “Eğer gerçek bir normalleşme istiyorsanız yol belli, en başta Kobani kumpas davasına son verin”

DEM Parti’nin gündeminde de Kobani davası vardı. DEM Parti’nin haftalık grup toplantısında konuşan Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan, davayı siyasi darbe olarak nitelendirerek eski Başbakan Adnan Menderes’in idam edilmesine vurgu yaptı.

Menderes’in idamını da siyasi darbe olarak nitelendiren Bakırhan, Kürtler'in, devrimcilerin ve aydınların yargı yoluyla ezildiğini savundu. Türkiye’nin normalleşmesi için Kobani davasının fırsat olduğunu dile getiren Bakırhan, “'Kobani kumpas davası başta olmak üzere demokratik siyaset hakkını ihlal eden siyasi davalara son verin' diyoruz. Bugün 'yeni Anayasa yapalım, darbecilerin izini silelim' diyenlerin ilk yapması gereken şey Kobani kumpas davasına son vermektir. Eğer gerçek bir normalleşme istiyorsanız yol belli, en başta Kobani kumpas davasına son verin” diye konuştu.

Forum

STÜDYO VOA

ABD’nin İsrail’in Hizbullah’a yönelik saldırısından haberi yok – 18 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG