Erişilebilirlik

Türkiye’de öğretmenler okullardaki şiddete karşı “tek yürek” eylemiyle meydanlarda


Tüm yurtta olduğu gibi Gaziantep’te de yüzlerce öğretmen 1 günlük iş bırakarak sokaklara döküldü.
Tüm yurtta olduğu gibi Gaziantep’te de yüzlerce öğretmen 1 günlük iş bırakarak sokaklara döküldü.

Eyüp’te Irak uyruklu bir öğrenci tarafından okul müdürü İbrahim Oktugan’ın öldürülmesinin ardından öğretmenler, ülke genelinde bugün iş bırakma eylemi yaparak, “Öğretmenler Tek Yürek” sloganıyla meydanlara çıktı.

İstanbul’un Alibeyköy semtindeki özel bir okulda, 17 yaşındaki Irak uyruklu Y.K. tarafından okuldan uzaklaştırma cezası aldığı gerekçesiyle üç gün önce 74 yaşındaki okul müdürü İbrahim Oktugan’ın öldürülmesi olayı, farklı boyutlarıyla gündemde.

Öğretmenler, meslek örgütleri aracılığıyla yaşanan olayı “göçmen politikası” kaynaklı olarak görmediklerini açıklayarak, eğitimdeki sorunlar için iktidar politikalarını tartışmaya açtı. Ancak bu olay, kimi kesimlerce özellikle sosyal medyada olaydaki Irak uyruklu öğrenci kimliği nedeniyle Türkiye’de göçmen nüfusu boyutuyla da eleştirildi.

Türkiye’de öğretmenler okullardaki şiddete karşı “tek yürek” eylemiyle meydanlarda
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:54 0:00

Eğitim – İş Sendikası, KESK’e bağlı Eğitim Sen, Türkiye Kamu Sen’e bağlı Türk Eiğtim Sen, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası gibi meslek örgütleri ise, okullardaki şiddeti ve eğitim koşullarını protesto etmek üzere bugünkü iş bırakma eylemine öncülük etti. Okullarda iş bırakma eylemi sözkonusuyken, öğretmenler meydanlardan seslerini iktidara duyurmaya çalıştı.

Ankara’da protesto eyleminin adresi Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önüydü ve buradan “Okullarda ölmek istemiyoruz” sloganıyla TBMM’ye yürüyüş düzenlendi. İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda buluşan öğretmenler, “Susma haykır eğitimde şiddete hayır”, “Laik, bilimsel, anadilde eğitim”, “Şiddete ceza eğitimci ye güvence” gibi sloganlarla tepkilerini gösterdi. Gaziantep’te valilik ve Diyarbakır’da il milli eğitim müdürlüğü önünde toplanan öğretmenler, okullardaki şiddete ve eğitim koşullarına tepkilerini paylaştı.

Öğretmenler, çözüm üretmek yerine yaşanan sorunlarda kendilerini öğrenciler ve veliler karşısında korumasız bıraktığı gerekçesiyle Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya çağırdı. Bunun yanısıra eylemlerde, eğitimde devletin varlık göstermesi yerine özel sektördeki büyüme, öğretmen-öğrenci-veli üçgenindeki ilişkiye artık müşteri memnuniyeti gibi bakılması gibi başlıklar vardı.

Ankara’daki eylemde iktidara mesaj: “Sorun öğretmende, müfredatta değil sorun sizde, zihninizde”

Başkentte MEB’in önünden başlayarak yapılan yürüyüş sonunda TBMM Çankaya Kapısı önünde öğretmen sendikalarınca ortak açıklama yapıldı.

Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay’ın seslendirdiği ortak açıklamada, öğretmenler adına iktidara şu mesajlar verildi:

“Milli Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidarın eğitim emekçilerine yönelik söylem ve yaklaşımlarıyla birlikte Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerinden emeğimizin değersizleştirildiği, mesleğimizin itibarsızlaştırıldığı koşullarda savaşlarda bile hedef alınmayan okullarda eğitim emekçileri şiddetin hedefi olmaya devam ediyor. Her suç gibi bu suçun da azmettiricileri olduğunu biliyor ve onları çok iyi tanıyoruz: Her fırsatta bizleri aşağılamaya çalışan siyasi iktidardır, onların atadığı yandaş yöneticilerdir. Öğretmenliğin aynı zamanda bir uzmanlık mesleği olduğunu görmezden gelenlerdir. Okulda şiddeti körükleyenler, eğitime dair önerilerimize yıllardır kulak tıkayanlardır, gerçek sorunları görmezden gelenlerdir. Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı önlemek için bir an önce Eğitimde Şiddet Yasası çıkarılmalıdır. Somut bir eylem planı eğitimcilerle, gücünü örgütlüğünden alan bizim gibi sendikalarla hazırlanmalıdır. 22 yıllık iktidarda dördüncü kez müfredatta değişiklik yapıyorlar, onlarca defa sistem değişikliği, eğitim sisteminin başı döndü. Her seferinde sorun için müfredatı, öğretmeni, öğretmeni işaret ettiler. Sorun müfredatta değildi siz gelene kadar, sorun öğretmende değildi siz gelene kadar, sorun öğrencide değildi siz gelene kadar. Sorun sizde, sorun sizin zihniyetinizde. Artık yeter, can korkusuyla çalışmak istemiyoruz.”

Öğretmenler Diyarbakır’da da iş bıraktı: “Sorun mülteciler değil şiddet politikaları”

Eğitim-Sen tarafından alınan karar doğrultusunda iş bırakan öğretmenler, sorunun mültecilerle değil şiddet politikalarıyla ilgili olduğunu savundu.

Eğitim-Sen’in aldığı karar doğrultusunda Diyarbakır’da da Eğitim-Sen üyeleri iş bıraktı.
Eğitim-Sen’in aldığı karar doğrultusunda Diyarbakır’da da Eğitim-Sen üyeleri iş bıraktı.

Diyarbakır’da Kayapınar ilçesindeki Rojava Parkı’nda toplanan Eğitim-Sen üyesi öğretmenler, meslektaşlarının öldürülmesini alkışlarla protesto etti.

Ellerinde Türkçe ve Kürtçe pankartlar taşıyan öğretmenler adına konuşan Eğitim-Sen 1. Nolu Şube Eş Başkanı Faruk Ercan, eğitimde yaşanan olumsuzlukların sorumlusu olarak öğretmenlerin gösterilmesine tepki gösterdi. “Okulda şiddeti önlemek için daha kaç eğitim emekçisinin can vermesi gerekiyor?” diye soran Ercan, okullardaki güvenlik açığının faturasını öğretmenlerin ödediğini söyleyerek, “Okullarda yaşanan şiddet olaylarındaki korkutucu tırmanışı engellemek için bir an önce eğitimde şiddet yasası çıkarılmalıdır” dedi.

Öğretmenler basın açıklamasından sonra oturma eylemi yaptı.
Öğretmenler basın açıklamasından sonra oturma eylemi yaptı.

Eğitim kurumlarının tümünde şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri ne yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı hazırlanması gerektiğini ifade eden Ercan, “Failler toplumun vicdanını rahatlatacak ve yeni olaylar açısından caydırıcı olacak şekilde cezalandırılmalıdır. Özel ya da devlet okulu fark etmeksizin derhal tüm okulların güvenliği sağlanmalıdır. Ahlak mekçiliğine soyunan RTÜK'ün toplumsal şiddeti başlıca gündemi haline getirip mafya ve suç temalı TV yapımlarını denetlemesi sağlanmalıdır” diye konuştu.

Açıklamanın ardından VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan öğretmenler, sorunun mülteciler değil şiddet politikaları olduğunu söyledi. Öğretmenler açıklamanın ardından oturma eylemi yaptı.

Öğretmenler Gaziantep’te tek ses: “Şiddete karşı omuz omuza’’

Tüm yurtta olduğu gibi Gaziantep’te de yüzlerce öğretmen 1 günlük iş bırakarak sokaklara döküldü.

“Şiddete karşı omuz omuza, okulda şiddet istemiyoruz” gibi sloganların atıldığı yürüyüş sonrası yapılan basın açıklamasında, savaş bölgelerinde bile uluslararası sözleşmelerin koruması altında olan okulların Türkiye’de şiddet sarmalına dönüştüğü belirtildi, Milli Eğitim Bakanlığı ve hükümet bu soruna karşı harekete geçmeye çağrıldı.

Öğretmenler, okullardaki şiddetin kaynağını yanlış eğitim politikaları olarak işaret ederek, protesto eyleminde bulundu.
Öğretmenler, okullardaki şiddetin kaynağını yanlış eğitim politikaları olarak işaret ederek, protesto eyleminde bulundu.

Protesto sonrası VOA Türkçe’ye konuşan Eğitim-Sen Gaziantep Şube Başkanı Ömer Parlakçı, okullardaki şiddet olaylarının sorumlusu olarak iktidarın yanlış politikalarını gösterdi.

Eğitimde şiddet yasasının çıkarılmasını talep ettiklerini ifade eden Parlakçı, “Öğretmenin kaybedilen itibarının geri verilmesini istiyoruz. Biz öğretmenler olarak sadece fiziki şiddete uğramıyoruz, yıllardır aynı zamanda ekonomik anlamda da şiddete maruz bırakılıyoruz. Yıllardır çalışma koşulları anlamında da şiddet altındayız. Özellikle medyada ve bazı çevrelerde bu olayın bir göçmen karşıtlığına dönüşmesini kınıyoruz. Çünkü bu şiddet her kesimden maruz kalınan bir şiddet” diye konuştu.

Bakan Yusuf Tekin yasa değişikliği vaadinde bulunmuştu

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise, Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında eğitimde şiddet ile ilgili değişiklikler öngörüldüğünü açıklayarak, “Bu acı olay, eğitim camiası olarak üzerinde sürekli düşündüğümüz ve derinlemesine mücadele ettiğimiz bir konu olan eğitim şiddetin kökünü çabamızın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi. Öngörülen cezalar yüzde 50 oranında arttırılmalı. Hazırladığımız taslak metin önümüzdeki günlerde TBMM’ye gelecek” demişti.

Tekin, dünkü açıklamasında kanun taslağıyla ilgili, “Eğitim çalışanlarına yönelik şiddet içeren fiillerle ilgili olarak şu hükümlere de taslakta yer verdik: Bu türden fiillere karşılık ceza kanunlarında öngörülen cezaların yüzde 50 oranında arttırımlı olarak verilmesi ve bu fiilleri işleyenlerin hapis cezalarıyla, cezalarının ertelenmesinin engellenmesini talep ettik. Bu fiillerin doğrudan tutuklama sebebi sayılarak bu fiilleri işleyenlerin tutuksuz yargılanması yolunun kapatılmasını talep ettik. Bir de özel öğretim kurumlarına görev yapan öğretmen ve diğer eğitim çalışanlarının da görevleri sebebiyle kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılmalarını teklif ettik” bilgilerini verdi.

İGAM Başkanı Çorabatır: “Mültecilere yönelik nefret söylemeli durmalı”

İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır ise, öğretmenlerin haklı bir tepki olarak yürüttüğünü belirtmekle beraber, okullarda mülteci çocuklara karşı büyük bir ayrımcılık ve şiddetin uygulandığını da söyledi. Çorabatır, mültecilere karşı nefret söylemine son verilmesi ve iktidarla muhalefetin bu olayı partiler üstü şekilde ele alması gerektiğini kaydetti.

İGAM Başkanı Çorabatır: “Mültecilere yönelik nefret söylemeli durmalı”
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:03:42 0:00

Çorabatır, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, olayla ilgili adli süreç başladığı için olayın kendisini değil ama Türkiye’deki mülteci nüfusuyla ilgili algılanmasını konuşmak gerektiğini söyledi. Çorabatır, “Her şeyden önce çok üzücü, trajik bir olay. Bir eğitimcinin bu olaya maruz kalması daha da üzücü. Bir öğrencinin bu cinayeti işlemesi ayrıca üzücü. İnsanın isyan edeceği geliyor. Muhakkak bu cinayetin failinin yargılanarak en ağır ve caydırıcı da olacak şekilde cezalandırılacağına inanıyoruz. Öte yandan olayın bir de toplumsal boyutu var. Bu üzücü olayın bir kere faali olarak basında bizim öğrendiğimiz, medyadan duyduğumuz, açıklamalardan duyduğumuz bir mülteci deği. Iraklı maddi koşulları yerinde bir ailenin özel bir okula gönderilen çocuğu. Milliyeti, pasaportu önemli değil. Neticede çocuk yaştaki bir öğrencinin bu cinayeti işler duruma gelmesi çok düşündürücü” ifadesini kullandı.

Olayla ilgili adli süreç başladığı için bu olay üzerinde daha fazla yorum yapılmaması gerektiğini kaydeden Çorabatır, “Ancak ülkemizde bir fay hattı oluştu. Maalesef siyasetçilerin başta (Zafer Partisi Lideri) Sayın Ümit Özdağ olmak üzere yarattığı bir fay hattı bu. Toplumsal temele, aşağı katmanlara dogru nefret söylemi olarak ortaya çıkıyor. İki seçim sürecinde de söylemler, nefreti ve karşı tarafı mülteci olan insanlara karşı nefreti körükleyen bir söylem. Bu durum, dünün olayı da değil, bugünün olayı da değil maalesef son 4 - 5 yıldır artarak devam ediyor. Mülteci çocuklar artık okullarına gidemiyorlar. Okullarını terk etmek zorunda kalıyorlar. Bu çünkü akran zorbalığına yol açıyor. Bugün öğretmenler yürüyor haklı olarak, bir tepki olarak. Ama o öğretmenlerin de bir kısmı bu mülteci çocuklara karşı büyük bir ayrımcılık, şiddet uyguluyorlar. Olayı artık bu noktadan çıkartmamız lazım. Hepimiz insanız, Türk vatandaşı da insan, yabancı da insan, mülteci de insan. Temel yaşam hakkı başta olmak üzere haklarımız var. Bu nefret söylemini durdurmamız lazım. İktidarla muhalefet artık bu olayı partiler üstüne taşımalı. Bu olayın niteliği siyaset dışı olmasıdır. Rengimiz, ırkımız, dilimiz, cinsimiz ve siyasi görüşümüze bakılmaksızın insan olduğumuzu idrak ederek bu olaya Türkiye’de çözüm bulmamız lazım. Bizde kapsamlı mevzuat değişikliği yapılması lazım” diye konuştu.

Forum

XS
SM
MD
LG