Çin ve ABD, aralarındaki yoğun rekabeti çatışmaya dönüşmeden dengelemeye çalışma konusunda anlaştı. Ancak ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in Pekin'e yaptığı nadir ziyaret sırasında önemli bir gelişme kaydedilmedi. Blinken, Pekin'den en büyük talebi olan ordular arası daha iyi iletişim konusunda istediği yanıtı alamadı.
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, genellikle devlet başkanlarını karşılamak için ayrılan büyük bir mekan olan Büyük Halk Salonu'nda Blinken ile el sıkıştıktan sonra ilişkilerdeki "ilerlemeyi" övdü.
Hem Bliken hem de Xi, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında yaşanacak herhangi bir çatışmanın küresel bir kargaşaya yol açacağından, daha istikrarlı bir ilişkiye sahip olmanın önemini vurguladı.
Ancak Çin, Washington'un askeri iletişim kanallarını yeniden açma teklifini reddetti ve engel olarak ABD yaptırımlarını gösterdi.
İki taraf, Tayvan'dan ticarete, ABD'nin Çin'in çip endüstrisine yönelik eylemleri, insan hakları ve Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı dahil her konuda pozisyonlarında kararlılığını korudu. İkili, gelecek haftalarda ve aylarda daha fazla ziyaretle diplomatik temaslarını sürdürme konusunda mutabık kaldı.
Blinken, 2018'den bu yana bir ABD dışişleri bakanı tarafından gerçekleştirilen ilk ziyaret olan iki günlük Pekin gezisinin sonunda düzenlenen basın toplantısında Washington'un, endişelerini doğrudan dile getirmek, diyalog kanalları kurmaya çalışmak ve işbirliği alanlarını araştırmak dahil, gezinin hedeflerine ulaştığını söyledi.
Askeri iletişimde ilerleme yok
İki tarafın, dünyanın geneli için büyük bir endişe kaynağı olan, ordular arası düzenli iletişim kurma konusunda ise ilerleme kaydedemediğini belirten Blinken, önümüzdeki haftalarda daha fazla Amerikalı üst düzey yetkilinin Çin'i ziyaret etmesini beklediğini söyledi.
Blinken, Çin'in askeri temasları yeniden başlatmaya hazır olmadığını söyledi ki bu ABD'nin özellikle Tayvan konusunda yanlış hesaplama ve çatışmadan kaçınmak için çok önemli gördüğü bir şey.
Londra'daki Ukrayna'nın yeniden inşası konferansına gitmeden önce gazetecilere verdiği demeçte, askeri iletişim konusunu "defalarca" gündeme getirdiğini söyleyen Blinken, "Bu tür iletişime sahip olmamız kesinlikle hayati önem taşıyor. Bu konu üzerinde çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
Blinken ülkeden ayrılmadan önce yaptığı açıklamada, "İlişkiler istikrarsız bir noktadaydı ve her iki taraf da bunu istikrara kavuşturmak için çalışma ihtiyacının farkındaydı. Ancak ilerleme kaydetmek zordur. Zaman alır. Ve bu tek bir ziyaretin, tek bir gezinin, tek bir görüşmenin ürünü değildir. Umudum ve beklentim ileride daha iyi iletişim kuracağımız ve daha iyi angajman içinde olacağımız" diye konuştu.
Yaklaşık 30 dakika süren görüşmenin Xi ile ABD Başkanı Joe Biden arasında yılın ilerleyen dönemlerinde bir zirve yapılmasının önünü açabileceği umuluyordu.
Biden ve Xi en son Kasım ayında Endonezya'nın Bali kentinde düzenlenen G-20 zirvesi sırasında biraraya gelerek daha sık iletişim kurma taahhüdünde bulunmuşlardı; ancak o zamandan bu yana ilişkiler Tayvan, casusluk suçlamaları ve başka meseleler nedeniyle kötüleşti.
Xi pembe lotus çiçekleriyle süslenmiş uzun bir masadaki görüşmede Blinken'a, "İki taraf da ilerleme kaydetti ve bazı spesifik konularda anlaşmaya vardı. Bu çok iyi" dedi.
Blinken ise iki ülkenin ilişkilerini yönetme "yükümlülüğü ve sorumluluğu" olduğunu ve ABD'nin "bunu yapmaya kararlı olduğunu" ifadeleriyle karşılık verdi.
Xi'nin sözlerinden hangi ilerlemeden bahsettiği hemen anlaşılamadı, ancak Çin’in görüşme ile ilgili yazılı açıklamasına göre Blinken'la konuşmasında Pekin'in "sağlam ve istikrarlı bir Çin-ABD ilişkisi görmeyi umduğunu" ve iki ülkenin "çeşitli zorlukların üstesinden gelebileceğine" inandığını söyledi.
Açıklamaya göre Xi ayrıca, ABD'yi Tayvan gibi potansiyel parlama noktalarına işaret ederek "Çin'in meşru hak ve çıkarlarına zarar vermemeye" çağırdı.
ABD Dışişleri Bakanlığı da Blinken'ın Tayvan, insan hakları, Kuzey Kore'nin provokasyonları ve ABD'nin Pekin'in Küba'daki istihbarat faaliyetleriyle ilgili endişeleri gibi tartışmalı konuları gündeme getirdiğini açıkladı.
Temel mesele Tayvan
Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasında istikrarlı ve açık iletişim kanallarının olmaması dünya genelinde tedirginlik yaratırken, Pekin'in Washington'la askeri kanallardan düzenli olarak askerden askere görüşmeler yapma konusundaki isteksizliği Çin'in komşularını endişelendiriyor.
Görüşmelerin ardından gazetecilere konuşan üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Yang Tao, ABD yaptırımlarının askeri iletişimin geliştirilmesi konusunda ilerleme kaydedilmesini engellediğini söyledi.
Mart ayında göreve gelen Çin Savunma Bakanı Li Shangfu, Rusya'nın ana silah ihracatçısı Rosoboronexport'tan savaş uçağı ve ekipman alımı nedeniyle 2018'den bu yana yaptırım altında.
Yang, iki tarafın ne tür bir ilerleme kaydettiği sorusuna, ilişkilerde aşağı doğru bir sarmalın önlenmesi konusunda anlaştıklarını söyledi. Yetkili, Çin Dışişleri Bakanı Qin'in, ABD'yi ziyaret etmesi konusundan Blinken'dan gelen talebi kabul ettiğini de kaydetti.
Ancak uzmanlar, Xi'nin yorumlarının ve ziyaretin diplomatik kurgusunun, ilerleme kaydetme isteğine işaret ettiğini söyledi.
Şanghay'daki Fudan Üniversitesi Amerikan Araştırmaları Merkezi'nde profesör ve direktör olan Wu Xinbo, Pekin'in verdiği mesajların oldukça olumlu olduğu görüşünü paylaştı; "Çin, ilişkileri istikrara kavuşturmak ve geliştirmek için ABD ile birlikte çalışmayı hala umduğunu gösterdi. Bence Çin, ikili ilişkiler konusunda iyimser olmasa da umudunu yitirmiş de değil" dedi.
Blinken bugün erken saatlerde Çin’in en kıdemli diplomatı, Komünist Partisi Dış İlişkiler Merkez Komisyonu Ofisi Direktörü Wang Yi ile üç saatten fazla süren görüşmeleri sırasında rekabeti yönetmek için açık iletişim kanallarının öneminin altını çizdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı görüşmeyi ‘’verimli’’ olarak nitelendirirken, ilişkileri ‘’zayıf bir noktada’’ olarak tanımlayan Wang, bunun temel nedeninin Washington'un Çin'i yanlış algılaması olduğunu söyledi.
Çin Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Wang, Blinken ile görüşmesinde "İnsanlara, tarihe ve dünyaya karşı sorumlu bir tutum takınmalı ve ABD-Çin ilişkilerindeki aşağı yönlü sarmalı tersine çevirmeliyiz" dedi.
Blinken'ın Şubat ayında planlanan gezisi, şüpheli bir Çin casus balonunun ABD hava sahası üzerinde uçmasının ardından ertelenmişti. Ziyaretin nihayetinde yapılması, ilişkilerin daha da kötüleşmesinin finansal piyasalar, ticaret faaliyetleri ve rotaları ile tedarik zincirleri üzerinde küresel etkileri olabileceği için dünya çapında yakından takip edildi.
Blinken'ın ziyareti boyunca Pekin'in Tayvan konusundaki tonu özellikle dikkat çekiciydi. Çin'in açıklamasına göre ise Wang "Çin'in uzlaşmaya ya da tavize tahammülü olmadığını" söyledi.
ABD, Tayvan'a yönelik bir saldırıya askeri olarak karşılık verip vermeyeceği konusunda uzun süredir "stratejik belirsizlik" politikasını sürdürüyor.
ABD Başkanı Joe Biden geçen yıl kendisine sorulan bir soru üzerine Çin'in saldırması halinde Washington'un Tayvan'ı savunacağını söylemiş; ancak daha sonra yardımcıları Biden'ın yorumlarının uzun süredir devam eden "tek Çin" politikasından bir sapmayı yansıtmadığını açıklamışlardı.
ABD'nin Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemediğinin vurgulayan Amerikalı yetkililer ise Blinken’ın görüşmelerinde büyük bir ilerleme kaydedilmesini olası görmüyorlar. Ancak bu ziyaretin, önümüzdeki aylarda Maliye Bakanı Janet Yellen ve Ticaret Bakanı Gina Raimondo'nun olası Çin gezileri dahil daha fazla ikili görüşmenin önünü açmasını bekliyorlar.
Blinken görüşmelerinde ayrıca Çinli yetkililere, tutuklu ABD vatandaşlarını serbest bırakmaları ve ABD'deki opioid krizini körükleyen fentanil hammaddelerinin üretim ve ihracatını engellemek için adım atmaları konusunda bastırdı.
Blinken'ın Şubat ayındaki gezisinin iptal edilmesinden bu yana bazı üst düzey temaslar gerçekleşti. CIA başkanı William Burns Mayıs ayında Çin'e gitti; Çin Ticaret Bakanı ABD'yi ziyaret etti ve Biden'ın ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan Mayıs ayında Viyana'da Wang Yi ile bir araya geldi.
Ancak bu görüşmeler, her iki ülkenin Tayvan Boğazı, Hint-Pasifik'teki daha geniş niyetleri, Çin'in Rusya'yı Ukrayna'ya karşı savaşı nedeniyle kınamayı reddetmesi ve Washington'un Pekin'in Küba dahil dünya çapındaki gözetleme yeteneklerini arttırmaya çalıştığı yönündeki ABD iddiaları üzerine sert söylemlerle noktalandı.
Çin Savunma Bakanı'nın bu ayın başlarında, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'ın Singapur'da düzenlenen bölgesel güvenlik forumu çerçevesinde görüşme talebini reddetmesi de hoşnutsuzluğun devam ettiğinin bir göstergesiydi.