İSTANBUL - 14 Mayıs seçimlerine giderken seçimlerdeki iki büyük ittifak topluma ekonomide iki farklı model öneriyorlardı.
Muhalefetteki Millet İttifakı ekonomi vitrininde DEVA Partisi Genel Başkanı eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Princeton Üniversitesi mezunu Wharton İşletme Okulu profesörü İYİ Parti'li Bilge Yılmaz ile ortodoks ekonomiye dönüş mesajları veriyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhur İttifakı ise Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “epistemolojik kopuş” olarak tarif ettiği “düşük faiz düşük kurla” somutlaşan “heterodoks” iktisat politikaları ile 2021 yılı sonbaharında yeni ekonomi modelinde ısrar edeceğini vurguluyordu.
Ancak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk tur ile ikinci turu arasında iktidar bloğunda kayda değer bir gelişme yaşandı. Mart ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede yeni dönemde görev almayacağını söyleyen Ali Babacan sonrası AK Parti’nin en “piyasa dostu” ismi kabul edilen eski Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, 28 Mayıs’taki ikinci tur öncesi memleketi Batman’da Erdoğan’ın mitingine katıldı.
Şimşek’in dönüş fotoğrafı memleketi Batman’da verildi
Şimşek’in Batman’dan verdiği fotoğrafta yanında Nureddin Nebati öncesi Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğunda oturan Lütfi Elvan ve yine piyasa dostu bilinen eski Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz da vardı. Piyasalara seçim sonrası için “Şimşek’li kabine” fotoğrafı gerçek oldu.
Erdoğan’ın açıkladığı bakanlar kurulunda Cevdet Yılmaz, Fuat Oktay’ın yerine Cumhurbaşkanı Yardımcısı olurken Mehmet Şimşek daha önce altı yıl yaptığı Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna bir kez daha oturdu.
Seçimlerden bir hafta önce CNN International’e verdiği röportajda “Faiz ile enflasyon doğru orantılıdır. Faizi ne kadar düşürürseniz enflasyon da o kadar düşer” tezini yineleyen Erdoğan’ın, bu görüşe karşı olduğu için 2018’de “Kendi ayağına da kurşun sıkamazsın. Bu faiz belasından Türkiye'yi, faizi aşağı indirmek suretiyle enflasyondan kurtaracağız. Enflasyonun anası da babası da faizdir. Bunu bilmeyenler bilsin. Bunun aksini yapmaya kalkanlar da kusura bakmasın karşılarında beni bulur” sözleriyle eleştirdiği Mehmet Şimşek’e ne kadar alan açacağı ise merak konusu.
“İlk fırsatta tekrar ortodoks olmayan politikalara geri mi dönülecek onu bilmiyoruz”
Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Selva Demiralp, Erdoğan’ın Mehmet Şimşek tercihin “taktik mi stratejik mi”, “kısa vadeli mi uzun vadeli mi olduğu”na dair güçlü bir işaret alamadığını söyledi
VOA Türkçe’nin konuştuğu Profesör Demiralp, “Muhtemelen elde artık kuru tutabilecek kaynaklar çok ciddi bir şekilde daraldığı için bu politikalar sürdürülemediği için Mehmet Şimşek isminde bir fikir birliğine varıldı. Mehmet Şimşek’in geçmişteki icraatlarında hep ortodoks bir çerçeveye yakın duruş sergilemesi yapısal reformlara gerektiğinde faiz artışlarına izin veren bir şekilde enflasyonu kontrol altına almayı tercih eden politik anlayışa sahip olduğunu biliyoruz. Esas kafamızdaki soru işaretleri Eylül 2021 sonrasında yürürlüğe konan yeni ekonomik programın öldüğü kabul edilip de tamamen Ortodoks bir çerçeveye mi geçilecek yoksa geçici bir süre için bir ara dönemde bu Ortodoks politikalar uygulanıp özellikle ödemeler dengesi ile ilgili ciddi sıkıtılar yaşıyorduk. Bunların önüne geçilip sonra ilk fırsatta tekrar o Eylül 2021 sonrası uygulanan ortodoks olmayan politikalara geri mi dönülecek onu bilmiyoruz” dedi.
“Mehmet Şimşek’in mutlaka sınırları olacaktır”
Türkiye her ne kadar cumhurbaşkanlığı seçimleri ile genel seçimleri geride bırakmış olsa da seçim takvimi işlemeye devam ediyor. Mart ayının sonunda Türkiye yerel seçimlere gidecek ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikinci turdan sonra yaptığı konuşmalarda “İstanbul’u yeniden almak” istediğini dile getirdi.
Profesör Demiralp’e göre, yerel seçim baskısı Mehmet Şimşek’in elini zorlaştıracak güçlü bir faktör olacak.
Demiralp, “Mehmet Şimşek’in mutlaka sınırları olacaktır. Bir tanesi sekiz ay sonraki yerel seçimler. Balkon konuşmasında Sayın Erdoğan’ın düşük faiz politikalarına devam etme sinyali verdiğini biliyoruz. Kendisinin böyle bir inancı olduğu için ben yüksek faiz politikasına ne kadar izin verir, izin verse de onun süresi ne kadar olur o konuda kafamda ciddi soru işaretleri var. Bir faiz artışı olacaksa orada altta yatan motivasyonun ödemeler dengesi ile ilgili bir tıkanmayı engellemek olduğunu düşünüyorum. Ama enflasyonun konusunda yüzde 39’lardan yüzde 5’lere gitme konusunda öyle bir kararlılık sergileneceğini zannetmiyorum. Dün yine Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘büyümeden feragat etmeyeceğiz’ şeklinde bir demeci var. Ama kısa vadede ‘hem büyüme olsun hem enflasyon düşsün’ ikisini birden elde edebilmek çok mümkün olamayacaktır. Ya sıkı para politikası uygulanacak ki bu en başta büyümeden feragati ister istemez getirebilir ya da büyüme ile biz devam edeceğiz denebilir ki bu noktada düşük faiz politikasında devam edilirse büyüme konusunda daha ağır bir maliyet ödeyebileceğimiz düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“650 baz puanlık artış geri tepebilir, hayal kırıklığı yaratır”
Mehmet Şimşek’in göreve geleceğinin belli olması sonrası döviz kurları yukarı gitmeye başladı. Çarşamba günü yüzde 7,5 civarında artışla Dolar kuru 23 lirayı Euro ise 25 lirayı aştı. Yaşananlar piyasa oyuncuları Merkez Bankası ve kamu bankalarının kurlara müdahaleden vazgeçtiği şeklinde yorumlandı.
Peki bunu 22 Haziran’da güçlü bir faiz artışı izleyebilir mi?
Profesör Selva Demiralp, sıradan bir artışın piyasayı ikna edemeyeceğini söyledi ve “Merkez Bankası kredibilitesi ciddi olarak erozyona uğramışken birtakım haberlerde gördüğümüz 650 baz puanlık bir artış geri tepebilir. Ve hayal kırıklığı uğratır. Enflasyonun yüzde 40’larda olduğu bir ülkede politika faizi iken en azından 25’lere çekmek gerekecektir. Sinyal olarak biz niyetinizde ciddiyiz gerekirse devamını da yapacağız şeklinde onun altından bir faiz artışı şu anda oluşan iyimser beklentilerin tekrar geriye dönmesine sebep olur ki onu tekrar çevirip de bir kredibilite kazanmak daha da zor olur diye düşünüyorum” dedi.
“Enflasyonun yüzde 30’ların altına düşecek kadar şahin duruş sergileneceğini de pek sanmıyorum”
Türkiye ekonomisinin bir başka sıkıntılı konusu 2019’un Eylül ve Ekim aylarını saymazsak altı yıldır tek haneli seviyeleri göremeyen enflasyon. Üstelik Türkiye İstatistik Kurumu’nun en son yüzde 39 olarak açıkladığı enflasyon rakamı toplumun dikkate değer kısmı tarafından gerçekdışı görülüyor. Selva Demiralp, yeni bakan Şimşek’le birlikte enflasyonun nasıl bir seyir izleyeceğini öngörmek için erken olduğu düşüncesinde.
Demiralp, “Şu anda para politikası ile ne kadar şahin olacaklarını bilmediğimiz için enflasyonla ilgili tahmin yapabilmek zor. Ben mevcut seviyelerinden çok ciddi aşağı inebileceğini sanmıyorum. En azından yüzde 40’lardan aşağı çekecek bir baz etkisi yok. Faiz artışlarının bu enflasyonu aşağı çekmesi beklenir ama (Çarşamba günü) kurun dakika dakika yukarı arttığını görüyoruz. Bu da enflasyonu yukarı yönlü ittirecektir. Enflasyon üzerinden kurdan gelen geçişkenlik etkisini bertaraf edecek kadar güçlü bir faiz artışına izin çıkar mı? Bunu bilmediğim için sene sonu enflasyon tahminini vermekten imtina ediyorum ama yüzde 30’ların altına düşecek kadar şahin duruş sergileneceğini de pek sanmıyorum” şeklinde konuştu.