Yaklaşık beş yıldır Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan işadamı Osman Kavala’nın avukatları, müvekkillerini ‘‘siyasi ve askeri casusluk’’ ile suçlayan iddianameyi hazırlayan dönemin İstanbul Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz hakkında, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na şikayette bulundu.
Kavala’nın ikinci kez hakkında şikayette bulunduğu Hasan Yılmaz, 17 Ekim 2020’den bu yana Adalet Bakan Yardımcısı olarak görev yapıyor.
Kavala: ‘‘İddia makamı hepsi yasal olan faaliyetlerimi suç eylemi haline getirebilmek için bir casusluk suçu kurguladı’’
Bugün yayınlanan yazılı açıklamasında Kavala, isim vermeden Hasan Yılmaz’ın hazırlamış olduğu iddianamede bir dizi olgusal tahrifat yaptığını savundu.
1 Kasım 2017’den beri özgürlüğünden mahrum olan iş insanı, ‘‘Henri Barkey’in 18 Temmuz 2016 tarihinde Karaköy lokantasında benimle değil Aslı Aydıntaşbaş’la yemek yemiş olduğuna dair açıklaması, benimle ilgili iddianamede yer alan kasıtlı çarpıtmayı aleni hale getirdi. İddianameyi hazırlayanı ikinci defa HSK’ya şikâyet ettik. İlk şikâyetimiz, iddianamede yalan beyanlar kullanılması ile ilgiliydi. Gezi davasından beraat ettikten sonra ne pahasına olursa olsun tutukluluğumu sürdürmek amacıyla hazırlanmış olan bu iddianame, bir dizi olgusal tahrifat içeriyor. Bunlar kadar önemli olan bir diğer husus da yasalarla ilgili tahrifat yapılması ki, bu tüm yurttaşlar için tehlike teşkil ediyor. İddia makamı hepsi yasal olan faaliyetlerimi, suç eylemi haline getirebilmek için yasadaki tanımları hiçe sayan bir casusluk suçu kurguladı. Duruşmamda bu davranışın Nazi dönemi uygulamalarıyla paralellik gösterdiğine dikkat çektim’’ dedi.
‘‘Düşman hukuku anlayışı ile yürütülen bu yargı süreci nedeniyle Aydıntaşbaş’ın açıklama yapmamış olmasını önemsemedim’’
Kavala hakkında hazırlanan iddianamede, kendisinin o gün Henri Barkey’le yemek yediği iddia edilmiş ancak yıllar sonra Amerikalı akademisyen, o gün kendisinin yemek yediği kişinin gazeteci Aslı Aydıntaşbaş olduğunu, Osman Kavala ile ayak üstü konuştuğunu dile getirmişti.
Osman Kavala, bugüne kadar bu konuyu neden gündeme getirmediğini de şu sözlerle açıkladı:
‘‘Düşman hukuku anlayışı ile yürütülen bu yargı süreci üzerinde, herhangi bir etkisi olmayacağını gördüğümden, Henri Barkey’le daha önce lokantadaki yemek konusunda konuşmamış, Aslı Aydıntaşbaş’ın da bu konuda açıklama yapmamış olmasını önemsemedim. 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Gezi davasında siyasetçe arzu edilen cezaları vermesinden sonra casusluk suçlamasının gereksiz hale gelmesi ve beraat kararı ile sonuçlanması, bu suçlamanın bir kurgudan ibaret olduğunu gözler önüne serdi.’’
‘‘Hukuksuz yargılamalara temel teşkil eden bu tür iddianamelerin önlenmesinin ülkemiz yargısının öncelikli sorunu olduğunu düşünüyoruz’’
Kavala açıklamasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nin, 11 Nisan 2022 tarihinde casusluk ile ilgili yargılamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 46. maddesini ihlal ettiğine hükmettiğini de hatırlattı.
Kavala, ‘‘AİHM son kararında tutukluluğumu sürdürmek için kurgulanan bu suçlamanın, daha önce değerlendirdiği ve suça işaret eder nitelikte bulmadığı delillere dayandırılmış olduğunu tespit etti. AİHM’in bu kararıyla, yapılanın hukuku dolanmak anlamına geldiği ve hükümetin ‘AİHM kararını uyguladık’ şeklindeki savunmasının geçersizliği ortaya konulmuş oldu. Hukuksuz yargılamalara temel teşkil eden bu tür iddianamelerin önlenmesinin, ülkemiz yargısının öncelikli sorunu olduğunu düşünüyoruz. HSK’ya yapmış olduğumuz şikâyetlerin bu amaca hizmet edeceğini ümit ediyoruz’’ dedi.
Kavala hakkında 26 Nisan’da ağırlaştırılmış müebbet hapis kararı verildi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 Nisan 2022 günü yapılan yargılamada AİHM kararına uymayarak Osman Kavala’yı ‘‘hükümeti yıkmaya teşebbüs’’ suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etti.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi aynı iddianameyle yaptığı yargılama kapsamında, 18 Şubat 2022’de Osman Kavala ve diğer şüpheliler hakkında beraat kararı vermişti.
