Dünyanın en büyük 7 ekonomisini bir araya getiren G7 Liderler Zirvesi sona erdi. Zirvenin sonuç bildirgesinde, Moskova’ya yönelik yaptırımlar listesine Rus petrolüne fiyat üst sınırının eklenmesinin hedeflendiği duyuruldu.
Evsahibi Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un açıkladığı bildirgede, Moskova'nın ham petrol satışlarından elde ettiği geliri sınırlamak için belli bir fiyatın üstünde satılan Rus petrolünün taşınmasına da yasak getirilmesinin planlandığı açıklandı.
Rusya'nın Ukrayna'ya yasadışı ve meşru gösterilemez saldırısının kınandığı vurgulanan bildirgede, "Ortaklarımızla Rusya'nın petrolünün deniz yoluyla taşınmasına yardımcı olacak tüm hizmetlere yönelik olası bir kapsamlı yasak seçeneğini değerlendireceğiz" denildi.
Ukrayna savaşı nedeniyle özellikle yoksul ülkeleri tehdit eden küresel gıda ve enerji krizine dikkat çeken Scholz, G7 ülkelerinin Ukrayna'nın Karadeniz'deki limanlarına ablukayı kaldırmasını talep ettiğini ifade ederek, "Rusya’nın, Ukrayna'nın tarım mal ve ekipmanının gaspını sona erdirmesini istiyoruz" dedi.
Scholz, savaş sonrasında Ukrayna’nın yeniden yapılanması konusunda "üst düzey bir uluslararası uzman konferansı" fikrinin de kabul gördüğünü belirtti. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’ya yapılan Marshall planına atıfta bulunan Scholz, benzer bir sistemin Almanya’nın yıl sonuna dek sürecek G7 liderliği döneminde oluşması için çaba göstereceğini açıkladı.
İklim Kulübü fikrine kabul
Olaf Scholz, G7 ülkelerinin iklim değişikliğini azaltmak için birlikte çalışacaklarını duyurdu. Scholz, "G7 liderleri iklimin korunması, enerji arzı ve dünyadaki açlıkla mücadeleyi kolaylaştırmak için işbirliğinin arttırılması konusunda görüş birliğine vardı" derken, dünyanın en büyük yedi ülkesinin açlık çeken ülkelere yardım için 4,5 milyar dolar yardım kararlaştırdığını duyurdu.
Scholz, daha önce söz verilen yardımlarla toplam miktarın 14 milyarı bulacağını bildirdi. Başbakan Scholz, zirve sonrası yaptığı açıklamada, küresel ısınmayı durdurmak için, kendi önerdiği dünya çapında "İklim Kulübü" oluşturulması fikrinin diğer G7 ülkeleri tarafından kabul edildiğini açıkladı.
Kulübün iklim dostu olarak çalışan şirketleri teşvik etmeyi ve rekabet dezavantajlarını azaltmayı hedeflediğini aktaran Scholz, G7 dışında Paris İklim Anlaşması’na imza atmış tüm ülkelerin bu kulübe katılabileceklerini, altyapısının ise yıl sonuna kadar oluşturulacağını açıkladı.
Çin’e ticaret ve Uygurlar eleştirisi
Kapanış bildirgesinde Çin’le olan ilişkilere de yer verildi. G7 ülkeleri Çin'i dünya ticaretinde haksız uygulamalar yapmakla suçladı. Çin‘in, "şeffaf olmayan ve pazar kurallarını zedeleyen müdahalelerle" ticareti olumsuz etkilediği öne sürülürken, G7 ülkelerinin Çin'in Uygurlar’a karşı politikaları da eleştirildi.
Scholz, yaptığı açıklamada, "G7 ülkeleri olarak bizleri bir araya getiren en önemli faktör demokrasi ve insan haklarının üstünlüğüdür" şeklinde konuştu.
G7 liderleri dün yaptıkları görüşmelerde, Başkan Joe Biden‘ın, dünyanın değişik noktalarında altyapı çalışmaları için yüz milyarlarca dolar yatırım yapmayı planladığı açıklamasına destek vermişti.
G7 üyesi Avrupa ülkeleri adına Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa ülkelerinin Çin'in 2013 yılında başlatmış olduğu "Kuşak ve Yol Girişimi"ne bir alternatif oluşturmak için 300 milyar Euro’yu seferber edeceğini söylemişti.
Biden, 2027’ye kadar 600 milyar doları bulacağını söylediği yatırımlar sayesinde iklim koruma konusunda da önemli adımlar atılacağını bildirdi.
Pazar günü başlayan G7 Zirvesi’nde kuşkusuz en önemli konu Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş ve Batılı ülkelerin Rusya’ya karşı tepkileri oldu.
Ancak zirvede gıda, sağlık ve iklime yalnızca 90 dakika ayrılması, dünya gündemindeki diğer konuların yeteri kadar önemsenmediği şeklinde eleştirilere neden oldu.
Başkan Biden, G7 Zirvesi’ni öğleden önce terk ederek, Madrid’deki NATO Zirvesi’ne katılmak üzere Almanya’dan ayrıldı.
NATO Zirvesi öncesinde bir açıklama yapan Scholz, Almanya’nın artık ABD’den sonra NATO’ya katkıda bulunan ikinci ülke konumuna geldiğini söyledi.
"Avrupa’nın ortasında en büyük orduya sahip olmamız, NATO’nun kendini koruyabilmesi açısında da önemli" diyen Scholz, Alman hükümetinin ordunun modernizasyonu ve yeni silahlar için 100 milyar Euroluk ek bütçe ayırdığını hatırlattı.