Çok değil üç ay önce Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’i İstanbul’da Vahdettin Köşkü’nde ağırlarken gülümseyen Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan, bugün Ege ve Akdeniz’de sorunlar yaşadığı Atina yönetimi hakkında yaptığı iki sert açıklama Türkiye ile Yunanistan arasında bu yaz aylarının da oldukça çetin geçeceği gösterir nitelikteydi.
Ege Denizi’nde gerçekleştirilen Efes 2022 Tatbikatı’na bahriyeli kıyafeti ile katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iç politika hesapları ile hareket eden Yunan siyasetçilerin tarih önünde hesap vereceklerini söyledi.
İzmir Seferihisar’da Seçkin Gözlemci Günü’nde konuşan Erdoğan, “Bazı Yunan siyasetçiler dünyada eşi benzeri görülmemiş bir pervasızlıkla gündem olmaya çalışıyorlar. Halbuki bu tür konuların iç politikaya yönelik şımarıklıkları kaldırmayacak kadar hassas olduğunun ve ağır sonuçlar doğurabileceğinin sayısız örneği önümüzde durmaktadır. Bir kez daha Yunanistan'ı gayri askeri statüdeki adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye, uluslararası anlaşmalara uygun davranmaya davet ediyoruz. şaka yapmıyorum, ciddi konuşuyorum. Doğu Akdeniz'de ülkemiz ana karasına 2 kilometreden daha az, Yunanistan'a ise 600 kilometreden daha fazla mesafedeki Meis adası için 40 bin kilometrelik deniz yetki alanı talep etmenin anlamını uluslararası camianın takdirine bırakıyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı, Yunanistan’ın 1923’te Anadolu’yu işgal etme hayalinin felaketlerle sonuçlandığını dile getirdi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gayri askeri statüdeki adaların çeşitli tatbikatlara dahil edilerek NATO ve üçüncü taraf ülkelerin de bu hukuksuzluğa alet edilmeye çalışılması sonu felaketle bitecek bir çabanın ötesinde bir anlama sahip değildir. Sayın Miçotakis herhalde adalara turistik çıkarma yapıyor. Bununla bir yere varmak mümkün değil. Esasen bu ülke kurulduğu tarihten beri hep birilerine sırtını dayayarak birilerinin hesaplarına alet olarak benzer hamleler yapmıştır. Yunanistan'ı tıpkı bir asır önce olduğu gibi pişmanlıkla sonuçlanacak hayallerden, söylemlerden ve eylemlerden uzak durması, aklını başına alması konusunda tekrar ikaz ediyoruz kendine gel. Türkiye Ege'deki haklarından vazgeçmeyeceği gibi adaların silahlandırılması konusunda uluslararası anlaşmaların kendisine tanıdığı yetkileri gerektiğinde kullanmaktan da geri durmayacaktır.
Erdoğan’dan Yunanistan’a uyarı: “Sonu felaketle bitecek bir çaba”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi sosyal medya hesabından İngilizce, Yunanca ve Türkçe yaptığı açıklamalarla görüşüne biraz daha netlik kazandırdı.
Cumhurbaşkanı, “Türkiye kimsenin hakkını, hukukunu çiğnemez ama kendi hakkını, hukukunu da kimseye çiğnetmez. Doğu Akdeniz'de ülkemiz ana karasına 2 kilometreden daha az, Yunanistan'a ise 600 kilometreden daha fazla mesafedeki Meis adası için 40 bin kilometrelik deniz yetki alanı talep etmenin anlamını uluslararası camianın takdirine bırakıyoruz. Gayrı askerî statüdeki adaların çeşitli tatbikatlara dâhil edilerek NATO ve üçüncü taraf ülkelerin de bu hukuksuzluğa alet edilmeye çalışılması, sonu felaketle bitecek bir çabanın ötesinde anlama sahip değildir. Türkiye, Ege'deki haklarından vazgeçmeyeceği gibi adaların silahlandırılması konusunda uluslararası anlaşmaların kendisine tanıdığı yetkileri gerektiğinde kullanmaktan da geri durmayacaktır” dedi.
Türkiye’nin iki yıldır askeri heyetlerin toplantı yapması için yaptığı tekliflere cevap bile verilmediğini söyleyen Erdoğan, Ankara’nın sabırlı ve soğukkanlı tutumunun Atina tarafından kabul görmediğini belirtti.
Loğoğlu: “Karşılıklı gerginlik ve söylemlerin ciddi bir dönüşüme uğrayacağını düşünüyorum”
Eski Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu, hem Türkiye’nin hem de Yunanistan’ın gerginliği arttırarak bir aksilik olmazsa her iki ülkede de gelecek yılın ilk yarısında yapılacak seçimler öncesi kendi oylarını yeniden konsolide etmek istediklerini düşünüyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Loğoğlu, “Karşılıklı çıkışlar, karşılıklı söylemler hem nicelik hem nitelik olarak çok sert. Üstelik bu sert tavrın yumuşama döneminden sonraya geldiği için çok dikkat çekici. Türkiye bakımından var olan iç politika kaygılarının aynısı Yunanistan bakımından geçerli. Özellikle Türkiye ile ilişkileri iç siyaset bakımından kullanıyorlar. Olağan dışı tablo ile mi karşı karşıyayız? Ben bu sefer farklı olduğunu düşünmüyorum. İki ülke sorularının atılacak yanlış adımların nerelere gidebileceğini yakın geçmişteki tecrübelerle gayet iyi biliyorlar. Karşılıklı gerginlik ve söylemlerin ciddi bir dönüşüme uğrayacağını düşünüyorum” dedi.
Solakoğlu: “NATO üyeleri arasında silah patlama ihtimali sıfır”
Mesleki kariyerinde Lefkoşa, Paris ve Brüksel görevleri bulunan emekli diplomat Engin Solakoğlu da iki ülkedeki bu sertliğin sıcak ve güçlü bir temasa dönüşeceğine ihtimal vermeyenlerden.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Solakoğlu, “Bu durum Erdoğan açısından kendisine muhalif olan kesimi de konsolide etme fırsatı sağlıyor bu cazip hedef. Bunun geniş halk kitlelerinde karşılığı olduğu kanaatinde değilim. NATO üyeleri arasında silah patlama ihtimali sıfır. Çünkü böyle bir savaş çıktığında da 24 saat içinde atacak füze kalmıyor. Bir de tabii Yunanistan’ın Amerika ile yakınlaşmasından duyduğu rahatsızlıkta hır çıkarmasına neden oluyor. Ama Amerika yumurtaları yanış sepete koyacak bir ülke değil. Yunanistan’ın başında Metaxas’tan beri en sağcı hükümet var. Bunun nedenleri arasında Syriza’nın yanlış politikaları da var. Syriza üyeleri bir taraftan Ege Denizi’ni ‘barış denizi’ olarak tanımlıyor, bir başka üyeler Türkiye’nin tahriklerini konuşuyor” dedi.
“Türkiye’nin uyarılarının ABD dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum”
Miçotakis’in ABD Kongresi’nde yaptığı ve Türkiye’ye F-16 satışına tepki gösterdiği konuşmanın, Ankara’da yarattığı rahatsızlığın altını çizen Eski Washington Büyükelçisi, yine ABD’nin Yunanistan’daki askeri güç arttırımına gitmesinin de bu rahatsızlıkları pekiştirdiğine dikkat çekiyor.
Faruk Loğoğlu, “ABD son dönemde Yunanistan’da askeri gücünü ve kapasitesini arttırdı. Bunlar Amerika bakımından daha çok Karadeniz ve Rusya’yı hedef alan adımlar. Ama Yunanistan kendi topraklarında bu kuvvet artırımını gerektiği taktirde Türkiye’ye karşı kullanabileceğini düşünüyor. Amerika’nın niyetleri ile Yunanistan’ın niyetleri en son güne kadar uyuşur diye bir şey yok. Rusya ve Karadeniz üzerinde varlık göstermek olmakla birlikte Yunanistan bir sıkıntı olursa Türkiye’ karşı kullanırım diye bir hesap içinde olduğu bir sır değil. Türkiye’nin uyarılılarının ABD dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
“Talebimizin önündeki en büyük handikap konjonktür”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sosyal medyadan Yunanistan ile ilgili yaptığı paylaşımların müttefikleri tarafından dinlenmeyeceğini düşünen Engin Solakoğlu ise metinde Türkiye’nin taraf olmadığı, 1982 tarihli Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne atıfta bulunmasının da geleneksel dış politikaya aykırı olduğunu vurguluyor.
Emekli diplomat, “Meis’in Türkiye’ye çok yakın olması argümanının uluslararası sözleşmeler bakımından bir faydası yok. Eğer adada yerleşim olmasa 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi lehimize çalışabilirdi ama yüzlerce yıldır Meis’te yerleşim var. Silahsızlandırılmış adalarda ısrar edilmesi başka bir mevzu. Ege Ordusu var, Gökçeada’da tank birliği var. Bu argümanlar zor. Ama asıl önemlisi adaların silahsızlandırılması talebimizin önündeki en büyük handikap konjonktür. O adaların silahlandırılması, Soğuk Savaş döneminde sıcak denizlere inmek isteyen SSCB’yi engellemek amaçlıydı. Şimdi de Ukrayna Savaşı ve Suriye Savaşı var. Bu konuyu uluslararası arenada 70 yıldır konuşuyoruz ama baştan kaybettiğimiz bir dava” dedi.