Gezi davasında müebbet hapis cezasına çarptırılan Osman Kavala hakkında gözaltına alındığı 19 Ekim 2017 tarihinden bu yana birçok kez açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul’da iktidara yakın sivil toplum kuruluşları temsilcileri için verilen iftarda yaptığı konuşmada Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı’nı bir kez daha hedef aldı.
Erdoğan, ‘‘Herkes ‘biz hukuk devletiyiz’ derken biz de ‘guguk devleti değiliz hukuk devletiyiz’. En son bir zat ile ilgili verilen karar bazı çevreleri rahatsız etti. Peki kimdi bu adam? Bu adam Türkiye'nin Soros'u idi. Bu adam Gezi olaylarının perde arkası koordinatörüydü. Yargımız onunla ilgili nihai kararını verdi. Bu karar malum çevreleri rahatsız etti. Kusura bakmasınlar bu ülkede yargı var bu ülkede hukuk var. Dolmabahçe Camii'ni hatırlayın. Bira kutularıyla oturan o müptezeller. Camiden buradaki makamımıza kadar geldiler, Gezicilerle birlikte Taksim Meydanı’na yürüdüler’’ dedi.
Osman Kavala: ‘‘Ellerinde ip olsa, beni asacaklardı, Türkiye’ye itibar kaybettirdiler’’
Bugün bir kez daha Erdoğan tarafından ‘‘Türkiye’nin Soros’u’’ ve ‘‘Gezi’nin finansörü’’ olarak itham edilen Osman Kavala ise kendisini ziyaret eden Cumhuriyet Halk Partisi TBMM Grup Başkan Vekili Özgür Özel’e Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin çürüttüğü delillerle mahkum edildiğini söyledi.
Silivri Cezaevi’nden çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulunan CHP Grup Başkan Vekili, ‘‘Osman Kavala, ‘Beni bu kadar içeride tuttuktan sonra beraat ettireceklerini beklemiyordum. Ama bu kadarını da beklemiyordum. Bir zaman birbirlerine ip atanlar, ellerinde ip olsa, beni asacaklardı. Ağırlaştırılmış müebbet cezası idam hükmünde. Bu delillerin hepsi, AİHM yargıçlarınca, tarafsızlıklarına hiç şüphe olmayan yargıçları tarafından incelendi, çürütüldü ve bu delillerle verilen tutukluluğa devam kararının hak ihlali olduğuna karar verildi. ‘Bu delillerle bana ağırlaştırılmış müebbet verdiler. Verilen karar, Türkiye’nin AİHM nezdindeki savunmasını boşa düşüren bir karardır. Türkiye’ye büyük itibar kaybettirdiler’ dedi’’ diyerek Kavala’nın düşüncelerini kamuoyuna aktarmış oldu.
Akşener: ‘‘1908’de istibdada karşı koyan ruh neyse, Gezi de odur’’
Dün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gezi davasıyla ilgili eleştiri yüklü konuşmasından sonra bugün İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de TBMM grup toplantısında Gezi süreci ile 2. Abdülhamit’i tahttan indiren 2. Meşrutiyet dönemi arasında bağ kurdu.
Asıl mesleği tarih öğretmenliği olan Akşener, ‘‘Gezi ülkücüsünden solcusuna, dindarından sekülerine, gençlerimizin müstemleke rejimine karşı sergilediği bir direniştir. Türk gençlerinin bu direnişi, AK Parti’nin, FETÖ ile el ele verip, milli egemenliğimize kastetmesine karşı yapılmıştır. Gençlerimiz, uğruna ölecekleri vatanları, Sayın Erdoğan’ın inşaat baronlarına, peşkeş çekilmesin diye bu direnişi gerçekleştirmiştir. Vatan sevgisine yabancı olan Sayın Erdoğan’ın, Gezi direnişine, iyi gözle bakmasına imkan yoktur. Bu sebeple, ‘Gezi’ kelimesinden hep korkmuştur ve şahsi bir intikam kovalamaktadır. Akıl ve vicdan sahibi, hiçbir Türk evladı, istibdada boyun eğmez. Şanlı tarihimizin, her dönemi, ‘yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat’ diye haykıran, cesur vatan evlatlarıyla doludur. 1908’de istibdada karşı koyan ruh neyse, Gezi de odur’’ diye konuştu.
Mimarların Adalet Nöbeti’nde konuşan Muhçu: ‘‘Tutuklama yargı bağımsızlığına darbe’’
Dün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda avukatların başlattığı Adalet Nöbeti’den sonra bugün de mimar ve mühendisler önceki gün tutuklanan Mücella Yapıcı ve Avukat Can Atalay’ın da çalıştığı İstanbul Mimarlar Odası’nın önünde Adalet Nöbeti’ne başladı.
Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, “Arkadaşlarımız, Gezi Parkı’na olmayan bir Topçu Kışlası yapılarak ideolojik ve rant amaçlı bir dayatmaya karşı kamu görevlilerini Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası adına uyarmışlardır. Onlar tarihi Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nı koruyarak mesleki ve toplumsal sorumluluklarının gereğini yapmışlardır. Eğer bunu yapmasalardı, meslek odalarını ve meslektaşlarımızı suçlayanlar haklı olurlardı. Bunu yapmamak görevimizin ihlali anlamına gelirdi. Saray memuru iki kişinin verdiği hukuksuz kararlarla arkadaşlarımız tutuklandı. Bu hukuk devleti ilkesine ve yargı bağımsızlığına indirilen açık bir darbedir. Bu kararın saray talimatı olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
Giritlioğlu: ‘‘Arkadaşlarımızı en kısa sürede oradan alacağız”
Toplantıda konuşan TMMOB Şehir Plancıları İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu kent için mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.
Giritlioğlu, “Kent için, çevre için, doğa için mücadelemizi sürdürürüz ve bunun için varız. Bizim varlık sebebimiz budur. Ormanlar kesilirken oradaydık, su havzaları talan edilirken oradaydık, parklar yağmalanırken, ağaçlar kesilecekken oradaydık ve orada olmaya devam edeceğiz. Çünkü, meslek odaları olarak asli görevimiz budur. Tıpkı aslında ilgili bakanlıkların da asli görevi bu olduğu gibi. Dayanışma içinde olacağız ve arkadaşlarımızı en kısa sürede oradan alacağız” şeklinde konuştu.
Barolar Birliği’ni ziyaret eden CHP’li Altay: ‘‘Yargı eliyle muhalefeti sindirmek, diktatörlerin son numarasıdır’’
Cumhuriyet Halk Partisi TBMM Grup Başkan Vekili Engin Altay başkanlığında bir grup CHP milletvekili Türkiye Barolar Birliği’ni ziyaret etti.
Ziyaretten sonra gazetecilere açıklamalarda bulunan Altay, ‘‘Gezi’de milyonlar vardı. Gezi, on milyonların olacak Erdoğan, bunu unutma Erdoğan'a bir tavsiyem var. Eğer bu kafa ile gidecekse 50 milyonu içine alacak bir hapishane yapsın kardeşim. Bu karar, kesinlikle siyasi bir karardır. Bu karar göstermiştir ki yönetenlerin muhalefete tahammülleri kalmamıştır. Ama herkes emin olsun, yargı eliyle muhalefeti sindirmek, diktatörlerin son numarasıdır ve faydasızdır. Biber gazları, plastik mermiler, coplar, tazyikli sular yetmedi beyefendiye, şimdi diyor ki muhalefet yok, Gezi paranoyası Erdoğan’da tam gaz devam ediyor. Şunu herkesin ve kendisinin bilmesini isterim; 8 kişiyi cezaevinde tutarak milyonları susturamazsın. Gezi’de milyonlar vardı’’ diye konuştu.
TBB’yle görüşmelerinde Nisan ayında yaşanan iki intihar olayıyla birlikte yaklaşık 165 bin avukat ile mevcut tabloyu ve sıkıntılarını ele aldıklarını kaydeden Altay, “Bir yandan avukatların içinde bulunduğu vahim tablo gündemimizdeyken, elbette şüphesiz ziyaretimizin ana gerekçesi Pazartesi günü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yaşanan hukuk adına vahim tablodur. Bu karar, kesinlikle siyasi bir karardır. Bu karar göstermiştir ki yönetenlerin muhalefete tahammülleri kalmamıştır. Beraat verilen bir davada, yeni hiçbir delil yokken, karşı oy yazan hakimin söyledikleri gibi dinlemeler hukuksuz ve dosyada hiç delil yokken ağırlaştırılmış müebbet verilmesi hadisesi bana şunu hatırlattı: Biz Ergenekon ve Balyoz davalarını, ‘FETÖ projesi’ olarak bilir idik. Ama görüyorum ki aynı projeksiyon AK Parti tarafından mükemmel bir şekilde uygulanabiliyor’’ ifadelerini kullandı.
TBB Başkanı Sağkan: ‘‘Yargı bağımsızlığı tartışılır halde’’
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan da, “Beraat kararı verildikten sonra hiçbir delil eklenmediği halde cezalandırma kararı verilmiş olması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmaması, tutuklama için hiçbir gerekçe olmadığı halde haksız gerekçelerle ve keyfi bir tutumla tutuklama kararları verilmesi, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını son derece tartışılır hale getirmiştir. Kamuoyunda Gezi Davası olarak bilinen davanın kararı vicdanları yaralamıştır” dedi.
TTB Başkanı yargıda bağımsızlığı söylemle değil hukuki güvenlik duygusuyla sağlamak gerektiğini söyledi.
Sağkan, "Ayrıca mahkeme kararları eleştirilemez değildir. Özellikle Gezi Davası’ndaki gibi içerisi başından sonuna soru işaretleriyle dolu olan bir yargılama süreci tabii ki en başta bir hukuk kurumu olarak Türkiye Barolar Birliği tarafından eleştirilebilir bir karardır. Türkiye'nin acilen Anayasal, demokratik hukuk devleti çizgisine geri girmesi gerektiği yönündeki uyarımızı buradan tekrarlamak istiyorum” diye konuştu.
Karamollaoğlu: ‘‘Ben adalete bugün Türkiye’de güvenmiyorum’’
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise, ikinci kez yerel mahkemece yürütülen Gezi Davası’nda öncesinde beraat cezası verilmiş isimlere hapis cezaları hükmedilmesini eleştirdi.
Karamollaoğlu, “Osman Kavala meselesine çarpıtıldığı için hiç girmedim. İktidarı kollayan hakimler bu ülkenin hukukunu koruyan hakimler olamaz. Ama hakimler yetkililerin ağzına bakarak karar verirse orada adalet olmaz. Hakimleri bu şekilde değiştirdiler. Kendileri gibi düşünmeyen hakimleri sürerlerse ortaya çıkacak vaziyet bu. Hakimler özel olarak seçiliyorlar ki iktidarın istemediği kararlar alınmasın. Kavala diye cezalandırmaya karar vermiş bu arkadaşlar. Ben Kavala’yı tanımam, fikirlerini bilmem ancak usule bakıldığı zaman verilen kararların isabetli olmadığı endişesi var. Bir hakim itiraz ediyor, yüzlerce avukat karar hukuksuz diyor. Bir sivil, neyin casusluğunu yapacak? Ben bu yaklaşımda yanlışlık olduğu kanaatindeyim. Bu söylediğimi AK Parti'nin içinden birisi söylüyorsa ve hemen cezalandırma yoluna gidiliyorsa burada bir hata var demektir. İktidar pusulayı şaşırdı. Bundan sonra bu hatayı daha çok yapacak. Daha da fazla zulmetme yoluna gidecek. Böylece kendisiyle beraber olan insanlar da yavaş yavaş çözülecek bu gidişle. Ben olsam o partiden bugün istifa ederdim. Ben adalete bugün Türkiye'de güvenmiyorum. Hakimler bunu da bilsinler bugünler geçecek. Gerçekleri çarpıttığı takdirde bunların hesabını veremez” diye konuştu.
Diyarbakır’da da STK’lar Gezi davasındaki tutuklamalara tepkili
Gezi davasında verilen mahkumiyet kararları Diyarbakır’da da protesto edildi. Sendika, meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan ‘Emek ve Demokrasi Platformu’ isimli grup Yenişehir ilçesindeki Hazal Park’ta kararı protesto etti. Ellerinde karara tepki sloganları içeren afiş ve dövizler taşıyan grup önce bir süre slogan attı.
Eylemde ilk söz alan Eğitim-Sen 1 No'lu Şube Başkanı Emine Akşahin, tutuklananların bırakılması çağrısı yaptı. Kararın siyasi olduğunu savunan Akşahin, “Maalesef siyasi iktidar uzun bir zamandır kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yaşamayan, kendisine yandaş olmayan tüm kesimleri hedefe koyup, tüm gücüyle saldırmakta, sindirmeye çalışmaktadır. Biz siyasi iktidara bu politikalardan vazgeçmesi, toplumsal barış ve demokrasi için gerekli adımları bir an önce atması için çağrıda bulunmak için biraraya geldik. Siyasi kararla tutuklanan herkesin derhal serbest bırakılması çağrısında bulunuyoruz” dedi.
‘‘Dava konusu ve yargılanan kişilere göre hukuk yaratılmamalıdır’’
Daha sonra eyleme katılan kurumlar adına ortak açıklamayı yapan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, Gezi davası sanıklarını savunmayı sürdüreceklerini söyledi.
Adil yargılanma hakkının esas alınması gerektiğini savunan Turan, şöyle konuştu: “Dava konusu ve yargılanan kişilere göre hukuk yaratılmamalıdır. Adil yargılanma hakkı bu davalarda ve tüm davalarda esas alınmalıdır. Bu kararların adaletle değil siyasetle oluşturulduğu gün gibi açıktır. Toplumsal muhalefeti sindirerek, demokrasiyi yok ederek alınacak bir yol yoktur. Buradan uyarıyoruz ve en temel hak ve hürriyetleri ihlal edilen kurmaca Gezi davası sanıklarını savunmayı sonuna kadar sürdüreceğimizi belirtiyoruz.”
Açıklamanın ardından VOA Türkçe’ye konuşan katılımcılar, kararın hukuksuz olduğunu savundu.