Rusya ve Ukrayna arasında süren gerilim nedeniyle hızlanan diplomasi trafiği bugün Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuelle Macron arasındaki buluşmayla devam etti.
Scholz, selefi Angela Merkel'den görevi devraldıktan 24 saat sonra ilk yurtdışı ziyaretini Paris’e gerçekleştirmiş, Macron’u en kısa zamanda olmak üzere Berlin’e davet ettiğini söylemişti. Macron’un iade-i ziyaretinde Fransa’nın AB ve Almanya’nın G7 dönem başkanlıklarının ana madde olacağı açıklanmıştı. Ancak Ukrayna krizi, bugünkü görüşmenin ana gündem maddesi oldu.
"Tek çözüm yolu diyalog"
İki lider kapalı kapıların ardındaki görüşmeye girmeden önce basınla biraraya geldi. Başbakan Scholz, krizin giderek büyüdüğünü belirterek, gerilimi azaltabilmek için gerekli her türlü girişimi sürdürdüklerini ve diyaloğun devam etmesine şu an için alternatif olmadığını belirtti. Bununla birlikte, her fırsatta Moskova’ya askeri bir operasyonun çok ağır sonuçları olacağını hatırlattıklarını belirten Scholz, Ukrayna’ya saldırı durumunda Rusya’ya ağır yaptırımların uygulanacağını belirtti.
Almanya’nın Ukrayna’ya neden silah yardımında bulunmadığı şeklinde bir soru üzerine, Almanya’nın tarihsel nedenlerle başka yöntemlerle Ukrayna’ya yardım ettiğini söyleyen Scholz, "Ukrayna’nın, ülkedeki demokrasinin ve hukuk devletinin sürekliliği için Almanya yıllardır en büyük yardımı yapan ülkelerden biri. Ayrıca Ukrayna’nın bir gaz transit ülkesi olması konusunda Almanya’nın garantör olduğunu da hatırlatmak istiyorum" dedi. Scholz, Avrupa’daki barışın sadece ülkelerin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve egemenliğinin dokunulmazlığının tanınmasıyla korunabileceğini de belirtti.
Macron: “Almanya ile hemfikiriz”
Fransız Cumhurbaşkanı Macron, ülkesinin ve Almanya’nın Ukrayna’daki kriz ve Rusya’ya karşı tavır konusunda tümüyle hemfikir olduğunu ifade ederken, Rusya ve Ukrayna arasındaki sınırda yaşanan gelişmeleri son derece ciddiye aldıklarını ve yakından takip ettikleri açıkladı. Macron, Scholz gibi sorunun çözümü için diyalog çağrısı yaparken, tarafların biraraya gelebileceği ve arabuluculuk için 'Normandiya Dörtlüsü' gibi çok sayıda daimi format olduğunu hatırlattı. Ülkesinin Ukrayna ile dayanışma içinde olduğunu söyleyen Macron, Rusya’nın olası saldırısının ağır bedeli olacağını açıkladı. Macron, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile görüşeceğini de açıkladı. Görüşmenin Cuma sabahı telefonla yapılacağını söyleyen Macron, Putin’e konuyla ilgili gerilimin azaltılması için bir somut plan sunacağını, aynı zamanda Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik olası bir askeri operasyonun çok ciddi sonuçlar doğuracağını hatırlatacağını ifade etti.
“Almanya bizi yalnız bırakıyor"
Berlin’deki Scholz-Macron buluşması, Almanya'nın yeni hükümetine yönelik, Ukrayna krizinde yeteri kadar net bir tavır almadığı yönündeki eleştirilerin yoğunlaştığı bir döneme rastladı. Nitekim Ukrayna'nın Berlin Büyükelçisi Andrey Melnik, Berlin’in Ukrayna’ya silah vermemesini bir kez daha sert sözlerle eleştirdi ve "Ukrayna, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük tehditle karşı karşıya. Ancak Almanya bizi yalnız bırakıyor" şeklinde konuştu. Almanya’nın Rusya'ya karşı yeterince sert bir tavır koymadığını söyleyen büyükelçi, ülkesinin acil yardıma ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Sosyal Demokrat Parti SPD, Yeşiller ve liberal FDP'den oluşan koalisyon hükümeti, Ukrayna konusunda yoğun diplomasi trafiğinde baş rollerden birini oynarken, aynı zamanda sıklıkla Moskova ile diyaloğun kopmaması çağrısında bulunuyor. Başbakan Scholz ve partisi SPD, Rusya ile enerji başta olmak üzere birçok alanda ticari ilişkilerin zarar görmemesine özen gösterirken, öte yandan Almanya’nın tarihi sorumluluğu nedeniyle Rusya’ya karşı kullanılabilecek silahların Ukrayna’ya satılmasına da karşı çıkıyor.
Koalisyonda Ukrayna çatlağı
Scholz, Ukrayna'yı silahlandırmanın sadece gerilimi tırmandıracağını da savunuyor. Buna karşılık ABD, İngiltere ve Baltık ülkeleri Ukrayna'ya olası bir işgale karşı savunma yapabilmesi için silah göndermeye başladı. Ancak Ukrayna konusunda koalisyon içinde tam ortak bir çizgi de yok. Nitekim Yeşiller, Kuzey Akım 2 boru hattı projesinin açılışının durdurulabileceğini ya da bu bağlamda yaptırımların gündeme gelebileceğini açıkladı. SPD ise, Almanya’nın enerji gereksinimi nedeniyle hattın devreye girmesine sıcak bakıyor. Uzmanlar, Berlin'in adımlarının diğer Batı ülkelerinin başkentlerinde kafalarda soru işareti yarattığını vurgularken, Macron’un Putin’le görüşmesinin amacının AB içinde bu konuda yaşanan karmaşıklıkta inisiyatifi kendi eline almayı hedeflediği öne sürülüyor.