Uzmanlar Omicron’un, daha önceki baskın varyant olan Delta'ya kıyasla solunum yollarını kaplayan dokularda 70 kat daha hızlı çoğaldığını belirledi. Bu özellik Omicron'un insandan insana yayılmasını hızlandırabilecek bir unsur olarak görülüyor. Ancak Omicron varyantı, akciğerlerde, Corona virüsünün ilk türüne kıyasla 10 kat daha yavaş çoğalıyor. Bu özelliği de Omicron'un yol açtığı Covid-19 hastalığının seyrinin daha hafif olmasına katkıda bulunuyor.
Omicron varyantının solunum yolu ve akciğerlerdeki çoğalmasına ilişkin bulguların raporu, yayınlanmadan önce bağımsız uzmanlar tarafından değerlendiriliyor. Hong Kong Üniversitesi tarafından yapılan açıklamada araştırmanın lideri Dr. Micheal Chan Chi-wai, "Hastalığın insanlardaki seyrinin ağır olup olmadığının sadece virüsün çoğalmasına bağlı olmadığının altını çizmek önemli" dedi. Uzman, her hastanın enfeksiyona verdiği bağışıklık yanıtının önemli olduğunu kaydederek bu yanıtın bazen hayati tehlike oluşturan enflamasyona yol açabileceğini hatırlattı.
Dr. Chan, "Son derece bulaşıcı bir virüsün hastalığa yol açma kapasitesi daha düşük olsa da çok daha fazla sayıda insanı enfekte ederek daha ağır hastalık ve ölüme neden olabilir" dedi.
Omicron hücrelere daha sıkı tutunuyor, antikorlara karşı direniyor
Araştırmacılara göre Omicron varyantının hücrelere ve antikorlara nasıl tutunduğunu gösteren yapısal model, Omicron'un davranışıyla ilgili ipuçları sağlayacak ve virüsü etkisiz hale getirecek antikorları tasarlamaya yardımcı olacak.
Omicron varyantının üzerindeki çıkıntılı spike proteininin bilgisayar modellerini kullanan uzmanlar, bu çıkıntıların hücre yüzeyindeki ACE2 adı verilen proteinlere tutunduğunda oluşan moleküler etkileşimi inceledi. ACE2 reseptörleri, virüsün hücre içine giriş yaptığı kapı olarak tanımlanıyor.
New Jersey eyaletindeki Rutgers Üniversitesi'nden Joseph Lubin, Corona virüsünün ilk ortaya çıkan türünün hücre içine girmek için ACE2 reseptörleriyle adeta ”el sıkıştığını” ancak Omicron'un hücreyi kavrayışının "parmakları iç içe girecek şekilde el tutuşmaya" benzediğini söylüyor. Uzman, bu tutunma şeklinin "moleküler anatomisinin," Omicron'un mutasyonlarının işbirliği yaparak virüsün hücreyi enfekte etmesine nasıl yardımcı olduğunu gösterdiğini kaydediyor.
Araştırmacılar ayrıca virüs yüzeyindeki spike proteinini, proteine saldırmaya çalışan farklı antikorlarla da modelledi. Rutgers Üniversitesi'nden Lubin, antikorların farklı açılardan virüse saldırdığını, birinin önden, diğerinin arkadan virüse tutunduğunu söylüyor. Bu esnada virüs, bazı antikorları üzerinden silkelemeyi başarsa da diğerleri etkili olmayı sürdürüyor. Takviye aşılar antikor seviyelerini yükseltiyor, bu da virüse karşı daha fazla savunma gücü oluşturuyor. Lubin, yüksek antikor sayısının, "kişinin antikorlarının zayıf tutunma gücünü bir yere kadar telafi edebileceğini" söylüyor.
Lubin, bağımsız kurul değerlendirmesi tamamlanmadan Pazartesi günü bioRxiv sitesinde yayınlanan bulguların doğrulanması, bu doğrulamanın özellikle de "insanlardan alınan gerçek örneklerle" yapılması gerektiğini söyledi. Lubin, "Moleküler yapı tahminlerimiz Omicron'a ilişkin son söz anlamına gelmiyor, ancak bu tahminler umarız küresel toplumun daha hızlı ve etkili bir yanıt vermesini sağlar" şeklinde konuştu.
Her 10 enfekte kişiden 4'ü virüsü bilmeden yayıyor
Tıp dergisi JAMA Network Open'da Salı günü online olarak yayınlanan bir araştırma, hastalık belirtisi göstermeyen enfekte kişilerin Corona virüsünün yayılmasına ciddi katkıda bulunuyor olabileceğine işaret etti. Corona enfeksiyonu olanların yüzde 40,5'i hastalık belirtisi göstermedikleri için enfekte olduklarının farkına varamayabiliyor.
Uzmanlar, Corona enfeksiyonu doğrulanmış toplam 19 bin 884 kişiyi kapsayan 77 araştırmadan elde edilen verileri biraraya getirdi. Buna göre genel toplum içindeki enfekte kişilerin yüzde 40'ı, hastalık belirtisi göstermiyor. Hamile kadınların yüzde 54'ü, hava yoluyla seyahat edenlerin ve uzun yol gemilerine binenlerin yüzde 53'ü, yaşlı bakımevi sakinleri ya da çalışanlarının yüzde 48'i ve sağlık çalışanları ya da hastanede yatan hastaların yüzde 30'u, enfeksiyonu herhangi bir belirti olmadan geçiriyor.
