Erişilebilirlik

Aşı Karşıtları ‘Komplo’’ Bilim ‘‘Aşı Tek Çözüm’’ Diyor


Türkiye'de geçen haftasonu Corona virüsü salgınını ‘‘küresel oyun’’ olarak gören ve aşıya karşı çıkan yaklaşık 5 bin kişi, İstanbul Maltepe’de bir açıkhava toplantısı düzenledi.

‘‘Büyük Uyanış’’ adı verilen mitingin izin başvurusunu yapan Anadolu Birliği Partisi (ABP), sosyal medya hesaplarından ikincisi 26 Eylül’de Ankara’da yapılacak açıkhava toplantısına katılım çağrıları yapmaya başladı.

Her ne kadar etkinliğin iznini ABP alsa da miting alanında çoğu sosyal medyada çeşitli hesaplar altında etkileşime geçen çok farklı siyasal görüşten ‘‘aşı karşıtı’’ vardı.

Cumartesi günü mitinge katılan ‘‘Sabit Yeryüzü İnsani Gelişim Hareketi’’ de sosyal medya üzerinden örgütlenen "COVID aşıları’’ ve ‘‘küresel komplo’’ karşıtı gruplardan biri.

İstanbul'da Aşı Karşıtları Ne Diyor?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:09:34 0:00

‘‘Küresel operasyon olduğunu görmüyoruz, biliyoruz’’

Miting esnasında VOA Türkçe’nin konuştuğu hareketin kurucusu Kemal Koçak, kendisini ‘‘beyin antrenörü’’ ve ‘‘sevgipolog’’ olarak tanımlıyor. Yıllarca emniyet mensuplarına konferanslar vermiş bir gazeteci olduğunu söyleyen Koçak, dünyanın küresel komployla karşı karşıya olduğunu söylüyor.

Koçak, ‘‘Küresel operasyon olduğunu görmüyoruz, biliyoruz. Fahrettin Koca’nın nasıl bağlandığını Recep Tayyip Erdoğan’ın nasıl susmak zorunda kaldığını görüyoruz. Valilerin emniyet müdürlerimize uyguladıkları baskıyı biliyoruz. Dolayısıyla şu kalabalık onlar adına bir nebze işarettir. Ben bu son COVID ile ilgili aşı olmadım olmayı da düşünmüyorum bana aşı yapabilecek bir kuvvet de yok. Çünkü bugün sağlık kurumlarında birçok başhekimin bu işin finansmanı içinde olduklarını biliyoruz. Elimizde belgeler var, gizli kamera ses kayıtları var. Bunları gerekli mercilere iletiyoruz biz. Türkiye’de böyle bir simsarlık başladı’’ dedi.

‘‘Dünya tarihinden Türkler'i çıkarırsanız tarihten geriye bir şey kalmaz’’

Bu küresel oyunun ana hedefinin Türk halkı olduğunu savunan Kemal Koçak, bu propagandaya araç olan televizyonları da seyretmediğini belirtiyor.

Sabit Yeryüzü İnsani Gelişim Hareketi kurucusu, ‘‘Dünya tarihinden Türkler'i çıkarırsanız tarihten geriye bir şey kalmaz. Dolayısıyla Türkler'i geçerlerse dünyayı ele geçirirler. Bizleri geçemezlerse inanın geleceğin insani gücü biz olacağız. Benim ne kadar yaşayacağımdan yaşamayacağımdan sana ne. Ben ölmeyi arzu eden birisiyim zaten. Şehitlik kavramını bizim genetiğimizden silemedikleri için korkuyorlar. Bakın onlara meydan okuyoruz. Bakın bu toplumun içerisinde aç kalan bir köpeği doyurmayacak, miyavlayan bir kediyi doyurmayacak bir insan çıkmaz buradan. Bugün batı toplumunun çözemediği bu. ‘Batı zebaniyeti’ diyoruz biz onlara, medeniyeti demiyoruz. Biz kendi ceketimiz içinde güneşi kaybettiğimiz için kendimizdeki aşağılık kompleksini yemeye gayret ettiğimiz için bizi televizyonlarla uyutmaya çalışıyorlar’’ diyor.

‘‘Biz plan-demiye karşıyız; bütün devletler bu ‘hareket’e mahkum’’

Kemal Koçak’ın hazırladığı ‘‘zihin işgal olmadan ülke işgal olmaz; beyin işgal olmadan beden aşı olmaz; beyinler aşılanmışsa beden kalmaz’’ pankartını taşıyan Erol Avdaş ise meydandaki birçokları gibi 18 aydır Türkiye’yi dünyayı etkileyen COVID-19 salgının pandemi değil ‘‘plan-demi’’ olduğu görüşünde.

‘‘Biz plan-demiye karşıyız. Faydalı olan aşılara karşı değiliz hiçbir zaman hiçbir şekilde. Planlı olan bu harekete karşıyız. On gün önce benim oğlum 18 yaşında taş gibi yoğun bakımlık oldu. Birinci aşı sonrasında aynı akşam hastaneye kaldırdık kalp çarpıntısı ile. Hiçbir şey de çıkmadı. Bu benim başıma gelen somut olay sadece. ‘İyileştireceğiz’ derken çocuğumuzu öldürüyoruz biz. Çocuklarımızı öldürüyoruz’’ diyen Avdaş, ‘‘Hükümet, Sağlık Bakanı, doktorlar neden aşıyı, maskeyi tavsiye ediyor’’ sorusuna ise ‘‘Çok büyük bir güç var bu hareketin arkasında. Bütün devletler o harekete mahkumlar. Bizim devletimiz de onlara mahkum. Ekonomik olarak başka türlüsü mümkün değil, Türkiye’ye sıcak para gelmiyor’’ yanıtını veriyor.

‘‘Aşı oldum ama dünya üzerinde oyun oynandığını düşünüyorum; köle olmak istemiyorum’’

COVID-19 hastası olmamak için aşı olduğunu söyleyen Beyhan Sakaoğlu ise yine de insanlık üzerinde oyun oynandığı iddiasında.

VOA Türkçe’nin konuştuğu Sakaoğlu, ‘‘Ben aslında aşıya karşı değilim ancak dünya üzerinde oyun oynandığını düşünüyorum ve buna dur demek zorundayım. Onun için buradayım. Yeni bir dünya düzenine geçmek istiyorlar. Bizi de denek olarak kullanıyorlar. Bunun için ‘hayır’ diyorum. Aşı oldum, evet. Ama buradayım çünkü durmayacaklar. Bu devam edecek çünkü bize evleri kapatabileceklerini gördüler. Daha önce SARS da falan da denediler. Bir iki hamle oldu, domuz gribi filan, orada olmadı Fakat bu sefer başardılar. Bu sefer istedikleri an bizi eve hapsedebiliyorlar. Köle olmak istemiyoruz. Bu dünyada Allah beni göndermiş özgür olmak istiyorum özgürce yaşamak istiyorum’’ diyor.

‘‘Büyük oyunu görmemek için kör olmak gerekir’’

Bir atölyede çalışan Murat Öznam ve yayınlanmış kitapları olan Hüseyin Yılmaz ise ilaç ve tıp sektörüne güvensizlik duyuyor.

Öznam, ‘‘Ben aşı olmadım. Çevremdeki herkese aynı şeyi söylüyorum. ‘Aşı olmayın’ çünkü uzun vadede sonuçları belli değil kısa vadeli sonuçları açıklanmadı orta vadeli sonuçlar ortada yok. Neye göre aşı olacağız? MRNA ile marina teknolojisi ile yapılan hiçbir sonuç yok ortada. Kalp sorunları çıkabilir, sinir sistemine saldırabilir. Bunlar ortadayken neden aşı olalım? İlaç mümessili doktorları kaale almıyorum’’ diyor ve aşı üretim sürecinde 23 yazılım firması devreye girdiği için Türkiye’de üretilecek olan aşıya da güvenmediğini ilave ediyor.

Yazar Hüseyin Hüseyin Yılmaz ise ‘‘insanlığın imhasına neden olacak bir tertibe karşı durmak için bugün buradayım. Ben sürü mantığına hiçbir zaman inanmadım imtihan tek kişiliktir herkes kendi imtihanını kendisi verir. Başbakanların devlet başkanlarının doktorların mühendislerin ne düşündüğü bir yere kadar umrumda. Mantık ve muhakeme vurmadan hiçbir şeyi kabul etmem. Bu pandemi dedikleri plandemi ile ilgili başından beri o kadar çok birbirine tezat eden düşünceler tavırlar hareketler var ki bunların hepsini salim kafayla değerlendirdiğinizde bunun arkasındaki büyük oyunu görmemek için benim baktığım yerden bakarsanız kör olmak gerekir. Bu salgın arkasında kim duruyor? İlaç ve tıp sektörü duruyor. İkisi de dünyanın en tehlikeli kartel sektörüdür. Siz bunlara hastanızı teslim ediyorsunuz güvenerek teslim ediyorsunuz ama o açgözlü tüccar gibi kapısına gelmiş insanları ilaçlarla hastalıklara mahkum ediyor’’ diyor.

‘‘Aşı karşıtlarını değil bilimi dinleyin’’

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdiği 1983 yılından bu yana hekimlik yapan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Recep Koç, Corona virüsü aşısı karşıtlarının iddialarının bilimle bağdaşmadığını vurguluyor.

"Aşı Karşıtlarını Değil Bilimi Dinleyin"
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:10:35 0:00

Recep Koç, ‘‘Bildiğiniz gibi bu aşılar bütün dünyada yapılıyor. Amerika’da Avrupa’da, İsrail’de eğer zaten böyle bir komplo olsa ne Amerika ne İsrail kendi vatandaşına böyle bir aşı yapar mı? Bize gelen aşıyla tüm dünyaya dağıtılan aşılar aynı aşılar. Tabi bu biraz cahillikten cehaletten ileri geliyor. Öyle bir şey var ki bazı kişiler duyduklarını gördüklerini gerçek sanarak hiçbir bilimsel dayanağı olmayan şeyleri birbirine atarak kendileri de inanmaya başlıyor. İşte diyorlar ki uluslararası şirketler, emperyalizm, böyle bir şey olabilir mi? Hükümetle ihtilaflarımız var ama bizler Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak ‘tedirgin olmayın, aşı yaptırın aşıdan bir zarar gelmez başka bunun tedavisi ilacı yok’ diyoruz. Bizler bunun öncülüğünü yapıyoruz. Kötü bir şey olsa ben bir hafta sonra dördüncü işimi yaptıracağım, bunu niye yaptırayım? Çocuklarıma niye aşı yaptırdım? Eşime, yaşlı anneme niye yaptırdım? Bu meslekte 38 yılımı bitirdim, birçok aşı kampanyaları yürüttüm. Bizler aşı olur muyuz?’ Akıl var mantık var’’ dedi.

‘‘Aşı olmak, hastanede tedavi olmaktan çok daha ucuz’’

Recep Koç, ilaç ve tıp sektörünün daha fazla gelir elde etmek için salgını ve aşıları gündeme getirdiği iddialarının gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmadığına dikkat çekiyor.

İstanbul Tabip Odası yönetim kurulu üyesi, ‘‘ Aşı, hastalıktan koruyan bir şey ya da hastalığı hafif atlatmamıza yol açan bir şey. Zaten hasta olunduğu zaman aşı masrafının en az 50 katı 100 katı masraf oluyor. Daha fazla ilaç harcanıyor, hastanede yatak harcanıyor, emek harcanıyor. Kişi maliyeti daha çok oluyor ve elbette aşılar daha ucuza geliyor. Biz doktorları ilaç şirketleri ile ilişkili göstermek çok yanlış. Biz halk sağlığı için çaba harcıyoruz ve risk altındaki yüzde ikiyi korumaya çalışıyoruz. Ama burada bilen de konuşuyor, bilmeyen de. Bu aşılar bizim genetik yapımızı değiştiren maddeler değil. Yok maymun olurmuş yok, üç ayaklı yok iki ayaklı. Genetiğin ne olduğu biliyor musun? Bazı hekimler de bu koroya katıldı. Kimi bitkisel ilaç satıyor, kimi kitap. Kimi ünlü olma peşinde. Peki onlardan o ilaçları satın alanlar fazlarını soruyorlar mı? İzinlerine bakıyorlar mı? Hiçbirinin sağlık bakanlığı onayı yok’’ dedi.

‘‘İktidarın ve Sağlık Bakanlığı’nın bazı söylemleri güven sarsıyor’’

Sağlık Bakanlığı’nın süreci şeffaf götürmemesinin soru işaretlerini derinleştirdiğini belirten Recep Koç, aşıların ‘‘ölümsüzlük meleği’’ olmadığının da altını çiziyor.

Koç, ‘‘Biz 50 milyon kişiye aşı yaptık, aşı ölümsüzlüğü vermiyor bize. Aşı olan ölmeyecek diye bir şey yok. 70 yaşında 80 yaşında bağışıklık sistemi çok düşük, ya da böbrek yetmezliği, kanser gibi hastalıklar yaşayanlar riskli gruptalar. Bunları da aşılıyoruz korumak için ama elbette kayıplar olacaktır. Aşı olan hasta olmayacak diye bir kaide yok ama iktidarın ve Sağlık Bakanlığı’nın bazı söylemleri güven sarsıyor. Bu kişiler de buna dayanıyor. Ocak ayında Çin aşılarını getirtebildik ve tek bir eşyaya mahkum kaldık. Böyle olunca da Sağlık Bakanlığı bu aşıların çok iyi olduğunu MRNA aşılarının ne olduğunu bilmediğini ifade eden söylemlerde bulundu. Tabi bu da insanlara güven vermedi. Haziran gibi MRNA aşıları gelmeye başlayınca da bu sefer söylem değişti ama güvensizlik kaldı. Geçen yıl pandeminin başladığı günlerde Avrupa’da hem vakalar fazlaydı hem ölümler fazlaydı. İsveç ve İngiltere bir süre sürü bağışıklığı politikası izledi ama ölümleri engellemedi. Tekrar kapanmaya başladılar. Tüm Avrupa kapandı. Şimdi aşıların çıkması ile birlikte yine vakalar var vakalar bitmiş değil ama ölüm olayları çok azaldı. Bizde de aynı şekilde. Virüsün mutantlarını görüyoruz, devamlı varyantlar çıkıyor. Şu an üçüncü aşı olduk, yarın dördüncü aşı olabiliriz. Beşinci olabiliriz. Şunu bilelim ki bu hastalığın başka bir ilacı yok’’ dedi.

‘‘Aşılaması düşük olan yerlerde pozitif vaka sayısı daha çok’’

Yoğun bakımlarda yatan hastaların ağırlıklı kısmını aşısız ya da aşı protokolünü tam olarak tamamlamamış olanların oluşturduğunu belirten İstanbul Tabip Odası yönetim kurulu üyesi, daha yoğun aşılamanın yapıldığı il ve ilçelerde vaka sayılarının azaldığını hatırlatıyor.

Recep Koç, ‘‘Şu an İstanbul’da daha çok aşı yapılan ilçelerimizde günlük pozitif vaka sayısı çok daha az. Kadıköy, Beşiktaş, Şişli gibi merkezi yerlerde ekonomik durumu iyi olan yerlerde elimize gelen verilere göre vaka sayıları şu ana kadar çok az. Buna karşı Sultangazi, Sultanbeyli gibi sosyoekonomik düzeyi düşük yerlerde aşılama oranları düşük olduğu gibi pozitif vakalar daha çok. Diyarbakır, Batman, Siirt gibi illerde aşılama oranları düşük. Buralarda daha çok pozitif görüyoruz. Karadeniz’de vakalar çok ama ölüm olayları daha az. Çünkü aşılama çoğalmış. Aşı %100 korumuyor ama hastalığı hafif geçirmemize yol açıyor’’ dedi.

XS
SM
MD
LG