Merkezi Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nin Avrupa Birliği ile ABD arasında savunma ve güvenlik işbirliğini güçlendirmeyi amaçlayan yıllık sempozyumunun 10’uncusu çevrimiçi olarak başladı.
Toplantının açış konuşmalarını AB’nin Washington Büyükelçisi Stavros Lambrinidis yaptı. Ardından AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve ABD Başkanı Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Jonathan Finer, küresel tehditleri değerlendirdi.
Güçlü toplumların savunma hattının en önünde yer aldığını söyleyen Lambrinidis, ‘’Avrupalılar olarak, güvenlik tehditlerini ele alma, savunma harcamalarını arttırma ve yeteneklerini geliştirme sorumluluklarımızı güçlendirmek için elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerektiğini anlıyoruz’’ dedi.
Savunma alanında sadece daha fazla bütçe ayırmakla kalmayıp, aynı zamanda daha iyi harcama yapacaklarını söyleyen Lambrinidis, ‘’Savunma alanında AB ile ABD arasında işbirliğini hızlandırmayı da dört gözle bekliyoruz. ABD'nin PESCO Askeri Hareketlilik projesine katılması, AB ile daha yakın ortaklığı ve Avrupa’nın savunması yolunda önemli ve somut bir adımdır. Bu, savunma konusundaki operasyonel işbirliğimizi tamamen yeni bir seviyeye taşıyacaktır. Daha güçlü güvenlik ve savunma ile AB, ABD için de daha güçlü bir ortak olacaktır ve bu NATO'nun Avrupa ayağını güçlendirir’’ dedi.
Avrupa Birliği'nin 23 üyesi 2017 yılında savunma alanında daha sıkı işbirliği ve koordinasyon için PESCO olarak bilinen Daimi Yapılandırılmış İşbirliği Savunma Anlaşması'na imza atmıştı.
‘’Çin’e karşı koordinasyon Avrupa’dan başlıyor’’
Biden’ın dış politikada her adımın kilit ortaklıklar ve ittifaklarla atılacağına dair taahhüdünü yerine getirdiğini kaydeden ABD Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Jonathan Finer da, ‘’Bu sadece söylemde kalmıyor. Biden, göreve gelmeden önceki dört yıl boyunca açıkça körelmesine izin verilen bu yaklaşımı, ABD'nin büyük bir ‘’kuvvet çarpanı’’ ve stratejik avantajı olarak görüyor’’ dedi.
Bu noktada konuyu Çin’e getiren Amerikalı yetkili, ‘’Çin’in kesinlikle en büyük stratejik önceliğimiz olduğunu ilan ediyoruz, ancak Çin'e karşı yükümlülüklerimizin bile kilit ortaklarımız ve müttefiklerimizle yakın koordinasyon içinde yürütülmesi gerek ve bu gerçekten Avrupa'da başlıyor’’ diye konuştu.
Trump yönetiminin büyük güç rekabetine, Obama yönetimin ulus ötesi tehditlere öncelik verdiğini hatırlatan Jonathan Finer, ‘’Göreve geldiğimizde bu iki sorundan birini seçme lüksümüz olmadığını gördük. Hem ABD hem ortaklarımız ve müttefiklerimiz iki sorunla da karşı karşıya. Bu nedenle gözümüzü her iki konudan da ayırmamalıyız’’ ifadelerini kullandı.
Biden’in Avrupa temaslarında da Çin, Rusya, iklim değişikliği, pandemi ve aşı dağıtımı gibi çeşitli konuların görüşülmesinin, her iki sorunun de örneği olduğunu söyleyen Finer, ‘’Bence Başkan ‘demokrasiye karşı otokrasiden’ bahsederken demek istediğinin özü bu. İki sistem arasındaki Soğuk Savaş tarzı mücadeleden bahsetmiyor. Esasen hangi sistemin ülkelerimizdeki insanlarımız için daha iyi hizmet edebileceğine, hangi sistemin karşı karşıya olduğumuz büyük sorunları en iyi şekilde ele alabileceğine dair bir yarıştan bahsediyor. Biz demokrasiden yana bahse giriyoruz. Başkan’ın sık sık söylediği gibi 'ABD'ye karşı demokrasiye karşı bahis oynamak iyi bir bahis değildir.' Tarihsel olarak buna inanıyoruz’’ şeklinde konuştu.
'’Rusya’yı sorumlu tutacağız’’
Biden’ın önce G-7 ardından NATO ve AB liderleriyle biraraya gelmesinin tesadüfi bir sıralama olmadığına da dikkat çeken Finer, bu sayede Rusya'nın yarattığı fırsatlar ve tehditler konusunda Batı’nın aynı görüşte olduğu mesajının verildiğini söyledi. ‘’Bizimle nasıl bir ilişki istediğine Rusya karar verecek’’ dedi.
Başkan Biden’ın Putin’le ister yüz yüze, ister telefon görüşmelerinde, Rusya’nın siber olaylarla ilgisi, çevre bölgesindeki saldırgan tutumu, yurtiçi ve yurtdışındaki vatandaşlarına muamelesinin kabul edilemez olduğunu ilettiğini belirten Finer, bir yandan da stratejik istikrar ve nükleer silahların kontrolu konularında beraber çalışabilecekleri çıkar noktalarının sunulduğuna dikkat çekti.
Son aylarda ABD firma ve kurumlarına yönelik saldırılara dikkat çeken Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı, ‘’Rusya'nın bu alanda olumlu bir değişim getirebileceği önerisini test edeceğiz. Ruslar’ı, ister devlet ister suçlular tarafından yürütülen faaliyetler olsun, kendi topraklarından gelen eylemlerden açıkça sorumlu tutacağız’’ dedi.
Çin ve bir dereceye kadar Rusya konusunda, ABD'nin, AB ve genel anlamda Avrupa ile olan angajmanının, sorumlu devletlerin uyacağı kuralları kimin yazacağıyla ilgili olduğunu dile getiren Finer, ‘’Siber alanda, ABD siber politikasını güncelledi. NATO ve ABD, siber politikalarını yedi yıldır ilk kez birlikte güncellediler ve bu da açıkçası bu konuların sorumlu ülkeler tarafından nasıl ele alınması gerektiği konusunda büyük bir adım. Bu daha sonra rakiplerimizle de yapılacak konuşmalara kadar uzanacak’’ mesajını verdi.
ABD ve AB ülkelerinin ticaret ve teknoloji anlaşmazlıkları çözme konusunda önemli adımlar attığını da vurgulayan Finer, ‘’ Yakınlaşma sürdükçe, Çin ve uluslararası sistemin nasıl işlemesi gerektiği konusunda Batı uluslarından farklı bir konsepte sahip olan herkesle başa çıkmada elimiz güçlenecektir’’ şeklinde konuştu.
Borrell: ‘’AB yeni ABD yönetiminden memnun’’
AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de yeni ABD yönetiminde, Avrupa’da karşılaşılan ortak zorlukları ele almak için Avrupa ile yakın bir şekilde birlikte çalışma yaklaşımını görmekten memnun olduklarını dile getirdi.
‘’AB ve ABD, küresel tehditlerle yüzleşmede ortak normların tanımlanması ve ortak değerlerin savunulması alanlarında birlikte çalışmalıdır ve çalışacaktır’’ diyen Borrell, birliğin daha güvenilir bir küresel güvenlik sağlayıcısı olarak hareket etme kapasitesini arttırmak istediğini kaydetti.
Borrell, “Avrupa Birliği Güvenlik ve Savunma Girişimi, NATO ile tutarlılığı sağlamak ve transatlantik yük paylaşımına daha dengeli bir katkıda bulunmak için tasarlandı. Örneğin, Avrupa genelinde ve ötesinde kuvvetlerin ve askeri teçhizatın hareketinin iyileştirilmesi, ortak güvenliğimizin anahtarıdır. Bu nedenle ABD'yi PESCO projesine katılmaya davet etmemiz, savunma ve savunma ortaklıklarımızda çok önemli bir adım’’ ifadelerini kullandı.