Türkiye, AB zirvesinde Ankara ile pozitif atmosferi ilerletme yönünde ortaya konan çabaları memnunlukla karşıladığını, ancak doğu Akdeniz’deki faaliyetleri konusundaki eleştirileri kabul etmediğini bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, ‘‘AB Zirvesi Sonuç Bildirisinde temel alınan AB Komisyonu Başkan Yardımcısı/AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilci Borrell ve AB Komisyonu tarafından hazırlanan ‘Türkiye ile AB arasında siyasi, ekonomik ve ticari ilişkilerin durumu’ başlıklı raporun, değerlendirme bölümünde olumlu gündemin gereği vurgulanmış olsa da, birkaç üye ülkenin dar görüşlü iddialarının etkisinde ve Türkiye-AB ilişkilerine tek yönlü bakış açısıyla kaleme alındığı görülmüştür. Bununla birlikte, Türkiye-AB ilişkilerini olumlu gündem temelinde ilerletme konusunda raporla ortaya konulan çabayı ve Zirve Bildirisine yansıtılmaya çalışılan söylemi memnuniyetle karşılıyoruz’’ denildi.
Açıklamada atılan olumlu adımların belli alanlarla sınırlı olması ve koşullara bağlanması eleştirilerek, ‘‘Bu bağlamda, AB tarafından olumlu gündem temelinde somut ve yapıcı adımlar atılması haklı beklentimizdir. Bu adımların Zirve bildirisinde koşullara bağlanması, sadece belli alanlara değinilmesi ve Haziran’a ertelenmesinin ise, yakalanan olumlu ivmenin kaybolmasına sebebiyet vermemesini umut ediyoruz’’ denildi.
AB ve Türkiye arasında 18 Mart 2016 tarihinde yapılan mülteci mutabakatı konusunda AB’nin seçici davrandığı ve muğlak ifadeler kullandığı kaydedilen açıklamada bunların AB açısından ‘‘zayıf adımlar’’ olduğu belirtildi. ‘‘Hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanlarında diyalogdan öte, katılım müzakereleri çerçevesinde fasıl bazında çalışılması gerektiğini düşünüyoruz’’ denilen açıklamada, ‘‘Bu çerçevede, AB’nin 23 ve 24. fasılları, yeni genişleme strateji çerçevesine de uygun olarak, açmasını bekliyoruz’’ ifadesi kullanıldı.
Türkiye’nin Libya, Suriye, Güney Kafkasya gibi bölgesel krizlerin çözümü yönündeki çabalarını sürdüreceği kaydedilen metinde bu konularda AB ile işbirliği, bölgesel barış ve istikrarın güçlendirilmesi ile ortak çıkarların ilerletilmesine katkı sağlanacağı vurgulandı.
Açıklamada ‘‘Bu bakımdan sadece bölgesel konularda ve sağlıkta değil, ekonomi, enerji, ulaştırma, terörle mücadele, göç yönetimi ve vize serbestisi gibi ortak çıkarlarımıza hizmet eden tüm alanlarda yerleşik üst düzey diyalog mekanizmalarının derhal başlatılmasından yanayız’’ sözlerine yer verildi.
‘‘Yunan-Rum ikilisinin maksimalist tutumunu, tek yönlü kışkırtıcı faaliyetlerini görmezden gelen ya da AB dayanışması ruhuyla engelleyemeyen AB’nin, ülkemizin ve KKTC'nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerini yasadışı olarak nitelendirmesi uluslararası hukuka aykırıdır’’ denilen açıklamada şunlar kaydedildi:
‘‘AB'nin bu konuda yetki ve yargı hakkı da bulunmamaktadır. Kıbrıs konusundaki ifadeler ise Kıbrıs Rum tarafının çıkarlarını savunmaya yönelik, gerçeklikten kopuk yazımlardır ve olası bir uzlaşıya da katkıda bulunmamaktadır. Bildiride Kıbrıs Türklerine ve meşru hak ve çıkarlarına yine atıfta bulunulmaması da, AB’nin Kıbrıs konusunda taraflı ve önyargılı tutumunun devam ettiğini göstermektedir. AB’nin ortak çıkarlarımız yönünde atacağı olumlu adımlar, aday Türkiye tarafından olumlu adımlarla karşılanacaktır.’’