Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın HDP hakkında hazırladığı iddianamede, partinin ‘Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı’ haline geldiği gerekçesiyle kapatılması istendi. İddianamede aralarında Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder, Figen Yüksekdağ, Pervin Buldan, Sezai Temelli, Mithat Sancar, Meral Danış Beştaş, Ertuğrul Kürkçü, Ayhan Bilgen, Leyla Zana ve Ahmet Türk gibi isimlerin bulunduğu 687 kişi için 5 yıl süreyle siyaset yasağı istendi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in, hazırladığı iddianamede, HDP’nin eski ve yeni üyeleriyle yöneticileri hakkında açılan dava ve soruşturmalara geniş yer verildi.
İddianamede HDP’nin PKK’nın siyasi kanadı gibi faaliyet gösterdiği vurgulanarak şu görüşlere yer verildi: “Davalı Halkların Demokratik Partisi, Anayasa ve yasalara göre kurulmuş olmasına rağmen; terör örgütü PKK'ya bağlı, PKK'nın görüşleri ve talimatları doğrultusunda PKK'nın siyasi kanadı şeklinde faaliyet göstermiş ve göstermektedir.” İddianamede PKK, “terörist eylemlerle sivil, asker, polis, kadın, çocuk, bebek ayrımı gözetmeden onbinlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan, çocukları kaçırarak zorla silah altına alan, haraç toplayan, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı gibi faaliyetlerde bulunan Marksist-Leninist ve etnik ayrılıkçılık temelli ideolojiye sahip” terör örgütü olarak tanımlandı.
Kobani soruşturması iddianamede
İddianamede HDP’ye isnat edilen suçlar arasında Kobani olayları da yer aldı. İddianamede, “Suriye'nin Türkiye sınırında bulunan Ayn el-Arap (Kobani) kentinde -PKK'nın Suriye kolu olduğu kabul edilen- PYD ile DAEŞ arasındaki çatışmalar, 2014 yılının Eylül ayı sonunda ve Ekim ayı başında yoğunlaşmıştır. 7.09.2014 tarihinden itibaren PKK-KCK Silahlı Terör Örgütünün üst düzey yöneticileri ve müzahir yapılanmaları tarafından PKK-KCK’nın güdümünde yayın yapan internet haber sitelerinden ve sosyal medya hesapları üzerinden eylem çağrıları yapılmıştır” denildi.
“Aslında HDP ile PKK-KCK arasında bir fark yoktur”
HDP’nin PKK’nın bir organı gibi hareket ettiği iddia edilen iddianamede, “Davalı Halkların Demokratik Partisi MYK’nın ve üst düzey yöneticilerinin silahlı terör örgütü PKK-KCK ile eşzamanlı ve terör örgütünün güdümünde olduğunu gösterir şekilde aynı dönemde PKK-KCK ile aynı doğrultuda yaptıkları çağrı ve açıklamalar vardır. Davalı, Halkların Demokratik Partisi terör örgütü PKK-KCK’yı açıkça desteklemekten öteye geçerek onun bir organı gibi faaliyette bulunmuştur. Aslında HDP ile PKK-KCK arasında bir fark yoktur. HDP silahlı terör örgütü PKK-KCK’nın emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet yürüten yaptıkları veya yapmadıkları bakımından halka değil terör örgütü PKK-KCK’ya hesap veren, terör örgütünün siyasi görünümlü bir uzantısı, organıdır. Başka bir deyimle HDP; PKK’nın partisidir. Aslında buna şaşırmak gerekir. Çünkü Partinin Eş Genel Başkanlığını yapmış Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş açıkça HDP’nin terör örgütü lideri Öcalan’ın projesi olduğunu, Öcalan’ın HDP fikriyatında büyük emeği olduğunu belirterek açıkça söylemekten çekinmemişlerdir. Bu hususu örgüt elebaşı da kabul etmektedir” görüşlerine yer verildi.
HDP’lilerin katıldığı eylemler iddianamede
HDP milletvekili ve yöneticilerinin katıldığı bazı eylemler de iddianamede şöyle yer aldı:
- “Davalı partinin bir kısım milletvekillerinin Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının, birliğinin, bütünlüğünün sembolü olan TBMM’de bölücübaşı ve PKK lehine slogan attıkları, sözde gerilla marşını okudukları,
- Terör örgütü üyelerinin yakalanmasını önlemek amacıyla operasyon bölgelerinde toplanıp canlı kalkan oldukları, operasyonları engelleyerek teröristlerin kaçmasını sağladıkları,
- Terör örgütünün dağ kadrosunda yer alanlar olduğu,
- PKK–KCK silahlı terör örgütlerine yakın duran ailelerden veya şahıslardan terör örgütü adına para temin ettikleri,
- Davalı parti üyelerinin yerel ve genel seçimler öncesi bölge halkı üzerinde HDP’ye oy vermeleri yönünde baskı oluşturdukları, yapılan baskılara direnen vatandaşları kırsalda faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarına şikayet ettikleri, bazı vatandaşların kırsalda kurulan sözde adalet komisyonu adlı mahkemede cezalandırılmaları için götürüldüklerinin anlaşıldığı,
- Belediye başkan adaylarının PKK/KCK terör örgütü tarafından belirlendiği, seçildikten sonra iş ve işlemlerinin terör örgütü mensuplarınca yönetildiği ve denetlendiği,
- Örgütün talimatları ile; belediyede çalışanlarından örgüte destek için zekat adı altında para toplandığı, belediye araç ve gereçlerinin PKK’nın hizmetine sunulduğu, belediye çalışanlarının haberi olmadan çalışmadıkları halde fazla mesai ücreti yazılıp bunu da çalışanın haberi olmadan terör örgütüne aktardıkları,
- Belediyede işe alımlarda PKK-KCK terör örgütünce değer ailesi olarak tanınan ailelerin veya terör suçlarından haklarında işlem yapılan kişilerin gözetildiği, belediye bütçesinden değer ailesi olarak tanımlanan ailelere yardım yapıldığı, her türlü yardımda PKK ile iltisaklı kişilerin seçildiği,
- Çalıştığı hastanede çatışmalarda yaralı olarak getirilen terör örgütü militanlarını kayıt dışı olarak tedavi ettiği, terör örgütüne ve üyelerine yardım ettiği, örgütün çağrısı üzerine açlık grevine iştirak ettiği,
- Devletin yanında yer alan belediye çalışanlarının işten çıkarıldıkları, yerlerine terör örgütü ile iltisaklı terör suçlarından mahkumiyetleri bulunanların işe alındığı ya da ailesinde PKK’lı olan kişilerin veyahut güvenlik güçleri ile çatışmaya girip ölen teröristlerin yakınlarının işe alındığı,
- Teröristlerin isimlerinin verildiği mezarlıkların inşa edildiği, terörist cenazelerinin belediyeye ait araçlarla taşındığı, yaralı teröristlerin tedavisi ile ilgilenildiği,
- Cezaevindeki örgüt mensupları ile PKK arasında karşılıklı talepleri taşıyan kurye vazifesi gördükleri, terör örgütü adına ev ev dolaşıp para topladıkları,
- Hendeklerin kazıldığı, barikatların kurulduğu bölgede silahlı faaliyet yürüten örgüt mensuplarına aktif destek verdikleri,
- Terör suçu işleyen bazı kişilerin yargılanmasını bertaraf etmek için seçilebileceği yerlerden milletvekili adayı olması için çaba sarfedildiği,
- Para transferinde merkez konumda bulunduğu, toplanan paraların PKK-KCK’nın terör faaliyetlerinde kullanıldığı anlaşılmıştır.”
“Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü tehdit altında”
İddianamede HDP’lilerin eylemleri nedeniyle “Türkiye Cumhuriyeti devletinin bağımsızlığı, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün ne kadar büyük bir tehdit altında olduğu daha iyi anlaşılacaktır” denildi. HDP’lilerin hiçbir milli meselede Türkiye’nin yanında yer almadığı savunulan iddianamede şöyle denildi: “Türk devletinin ve milletinin karşısında yer alan kim varsa haklı olup olmadıklarına bakmaksızın ön kabülle onların safında yer almayı tercih etmiştir. Bunun son dönemdeki örnekleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak amacıyla yaptığı Fırat Kalkanı Harekatı, İdlip Operasyonu, Zeytin Dalı Harekatı, Barış Pınarı Harekatı, Bahar Kalkanı Harekatı ile Gara Operasyonuna karşı takındığı olumsuz tavırdır.”
“Temelli kapatma yaptırımını meşru, orantılı ve zorunlu”
HDP’nin Kürt siyasetinin daha önce kapatılan partilerinin çizgisini takip ettiği için kapatılmasının zorunlu olduğu da iddianamede yer aldı. İddianamenin bu bölümü şöyle: “Davalı HDP demokratik sistemin çerçevesini çizdiği bir siyasi partiden çok bölücü terör örgütü ve lideri tarafından yönetilen ve yönlendirilen ulusal ya da uluslararası her ortamda örgüt amaçları doğrultusunda faaliyet gösteren bir oluşum niteliğini haizdir. Geçmişte de aynı vasıftaki partilerin yine aynı nedenlerle açılan davalar sonucu kapatılmış olmalarına rağmen davalı partinin ısrarla geçmişteki kapatılan diğer bölücü partilerin yolundan gitmesi, terör örgütü PKK-KCK ve elebaşının direktifleri ile faaliyetlerde bulunması temelli kapatma yaptırımını meşru, orantılı ve zorunlu kılmaktadır. “
İddia makamı hangi taleplerde bulundu?
HDP’nin ‘Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği’ iddia edilen iddianamede, aralarında Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, Figen Yüksekdağ Şenoğlu, Pervin Buldan, Sezai Temelli, Mithat Sancar, Meral Danış Beştaş, Nursel Aydoğan, Selma Irmak, Ertuğrul Kürkçü, Ayhan Bilgen, Leyla Zana ve Ahmet Türk gibi isimlerin de bulunduğu 687 kişi için 5 yıl süreyle siyaset yasağı talep edildi. İddianamede ayrıca HDP’nin hazine yardımlarından tamamen yoksun bırakılması, varsa banka hesabında blokesine ve hazine yardımı ödenmiş ise aynı miktarın hazineye iadesi ve davalı partinin üye kayıtlarının durdurulması istendi.