Anayasa Mahkemesi’ne HDP’nin kapatılması ve 600 siyasetçiye yasaklama getirilmesi talebiyle dava başvurusu konusunda benzer süreç yaşamış AKP’den henüz tepki gelmezken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere muhalefet cephesinde tepkiyle karşılandı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın henüz iki hafta önce, 2 Mart günü HDP’yle ilgili inceleme dosyası açtığı kamuoyuna yansımışken adeta “jet hızı” ifadesiyle yorumlanan şekilde parti aleyhine iddianame hazırlığını tamamlaması başkent gündeminde. TBMM’de temsiliyle AKP ve CHP’nin ardından Türkiye’nin üçüncü büyük partisi konumundaki Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik iddianame hazırlığıyla birlikte kamuoyunda yakından tanınmış pek çok siyasetçiye yönelik siyaset yasağı kararı talep edilmesi dikkat çekti. İddianame, Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edildiği takdirde HDP hakkında resmen kapatılması talepli dava süreci başlamış olacak.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) dosyaya ilişkin detaylı hukuki çalışma yapılması amacıyla iddianameyle birlikte yapılan HDP’nin kapatılması başvurusu için raportör görevlendirmesi yapması bekleniyor. Raportör tarafından hukuki görüş yazısı hazırlanması ve o yazıda AYM’ye “kapatma” veya “kapatmama” yönünde görüşünü de belirtmesi söz konusu oluyor. Anımsanacağı üzere; AKP aleyhine açılmış parti kapatma davasında 2008 yılında “kapatılmasın” yönünde görüş bildirmiş olan o dönemki AYM Raportörü Osman Can, ilerleyen dönemde AKP’den TBMM’nin 25. Dönemi’nde İstanbul Milletvekili seçilmişti. Sonrasında AKP’den ayrılan Can, son aylarda iktidar partisini eleştirel görüşler beyan ediyor. HDP konusunda raportör görüşü ortaya çıkması sonrasında AYM’nin konuya ilişkin değerlendirme toplantısı yapması ve karar oylamasında bulunması bekleniyor. AYM’deki süreç birkaç ay sürüyor. Örneğin AKP davasında iddianame 14 Mart 2008’de sunulmuş, karar ise 30 Temmuz 2008’de alınmıştı. AYM, 6’ya karşı 5 üye oyu ile iktidardaki AKP’nin kapatılmamasına karar vermişti. Ancak AKP’ye Hazine yardımı kesintisi kararı alınmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in HDP hakkında dava açılması için iddianamesini AYM’ye gönderdiği yazılı açıklamayla duyurduğu andan itibaren gece boyunca iktidar partisi AKP cephesinden “Türkiye’de yeniden parti kapatma süreci yaşanacak” olmasıyla ilgili açıklama gelmedi.
AKP’nin Cumhur İttifakı ortağı ve HDP’nin kapatılması talebini geçtiğimiz yıl 1 Ekim’den bugüne gündemde tutmaya devam eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ise bugünkü (Perşembe) parti kongresi açılış konuşmasında konuyu ele alması bekleniyor.
Okullarda “Türküz, doğruyuz” gibi ifadeler içerikli “Andımız” metninin okunması gerektiği görüşündeki MHP, son olarak Danıştay’ın Milli Eğitim Bakanlığı talebiyle okunmaması yönünde karar almasına sert tepki göstermiş ve bu durum “Cumhur İttifakı’nda gerilim” olarak yorumlanmıştı. Bugün HDP’li Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi ve ardından HDP hakkında iddianame hazırlandığının duyurulması ise başta HDP olmak üzere muhalefet cephesi tarafından “AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bahçeli’ye kongre jesti” gibi yorumlara yol açtı.
AKP’lilerden değil Fahrettin Altun’dan açıklama geldi
AKP’li parti yöneticileri ve siyasetçilerce açıklama yapılmadığı ortamda, HDP’yle ilgili iddianame konusunda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un İngilizce olarak Twitter paylaşımlarıyla açıklama yapması dikkat çekti. Altun, Türkiye saatiyle 23.20’de İngilizce açıklamasında, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bugün Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak, HDP’nin kapatılmasını talep etmiştir. HDP’nin terör örgütü PKK ile organik bağları olduğu inkar edilemez bir gerçektir. HDP’nin üst düzey yöneticileri ve sözcüleri, açıklamaları ve faaliyetleriyle, defaatle ve istikrarlı olarak PKK’nın siyasi kanadı olduklarını kanıtlamıştır. Bu ilişkinin, HDP’nin kapatılmasını veya bir başka cezai yaptırıma maruz bırakılması gerektirip gerektirmediği sorusu ise ancak Anayasa Mahkemesi tarafından cevaplandırılacaktır. Herkesi bağımsız Türk yargısına saygı göstermeye davet ediyor, adli sistemimizin adaleti tecelli ettireceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu: “Gelişmeler ülkede demokrasi olmadığını göstermiştir”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’deki gelişmeler sonrasında HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ı telefonla aradı. Kılıçdaroğlu’nun görüşmede, "Gelişmeler ülkede demokrasi olmadığını bir kez daha göstermiştir" dediği aktarıldı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, HDP’ye kapatılma davası açılmasına ve HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesine ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Eski Başbakan Davutoğlu, “Siyasi partileri kapatmak, seçilmiş milletvekillerinin haklarını ellerinden almak Türkiye’nin önünü açmaz; toplumsal barışı bozar. 2053 hedefi koyanlar, yeni Anayasadan bahsedenler Türkiye’yi 1990’ların girdabına sokmak istiyor. Sonuna kadar demokrasiyi ve siyaseti savunacağız” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı ve eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, halk iradesine yönelik hukuksuz gasp yapıldığı görüşünü paylaşarak, “Arkadaşımız, milletvekilimiz Mustafa Yeneroğlu Meclis’te. Biz de sizin yanınızdayız. Bu haksız kararı kuvvetli bir şekilde kınıyoruz. Meclis, milletvekillerinin dokunulmazlıkları çerçevesinde farklı görüşlerin ifade ve müzakere edildiği çatıdır. Bağımsız ve tarafsız olduğu şüpheli yargı kararlarıyla vekilliklerin düşürülmesi demokratik toplum düzeninin gerekliliklerine aykırıdır” dedi. Sonrasında Babacan, HDP’yle ilgili iddianame hazırlığı için “Siyasi meşruiyet toplum desteği ile sağlanır. 6 milyon oy alan bir partiyi yargı yoluyla engellemeye çalışmak oy veren milletimize saygısızlıktır. Demokrasimiz, farklı fikirlerin konuşulduğu bir ortamda gelişebilir. Siyasetin yolunu kapatmak ülkeyi çözümsüzlüğe hapsetmektir” açıklaması yaptı.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Birol Aydın ise, Gergerlioğlu üzerinden millet egemenliği anımsatması yaptı ve “’Bu kadar da olmaz’ denilen ne varsa bir bir gerçekleşiyor maalesef. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, siyasi tarihimize kara bir leke olarak geçecektir. Bu karar, meşru siyaset alanını inatla ve ısrarla başka zeminlere itmek isteyen bir anlayışın tezahürüdür. TBMM’ni daha da zayıflatan, millet egemenliğini yok sayan ve hukukun üstünlüğünü hiçe sayan bu kararı doğru bulmuyoruz! Hukuku, siyasi amaçların mezesi yapan, dönemine göre ‘seçmeli suçlar’ icat eden tavır ve tutumlardan artık vazgeçilmelidir” çağrısı yaptı.
Bu arada İyi Parti’nin sessizliğini koruması dikkat çekiyor.