Başkan Joe Biden, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya'dan oluşan G-7 grubunun liderlerine hitaben yaptığı konuşmada, Amerika'nın ortaklıklarının yıllar içinde büyüdüğünü çünkü bu ortaklıkların köklerinin "beraber paylaşılan demokratik değerlere dayandığını" söyledi ve "Bu ortaklıklar al-ver ilişkisine dayanmıyor, herkesin sesinin önemli olduğu bir gelecek vizyonuna dayanıyor" dedi. Biden, bu yaz İngiltere'nin ev sahipliğinde düzenlenecek ve yüz yüze yapılacak zirvede G-7 liderleriyle bir araya gelmeyi planlıyor.
Amerika ve müttefiklerinin Çin, İran ve Rusya'nın oluşturduğu tehditlere karşı sağlam bir duruş sergilemesi gerektiğini söyleyen Biden, Rusya'nın transatlantik ittifakı zayıflatmaya çalıştığını söyledi ve Çin'in haksız ekonomik uygulamalarına karşı koymak için birlik çağrısı yaptı.
"Kremlin demokrasilerimize saldırıyor ve yolsuzlukları silah haline getirerek yönetim sistemlerimize zarar vermeye çalışıyor” diyen Biden, "Putin, Avrupa projesini ve NATO'yu zayıflatmanın yollarını arıyor, transatlantik birliğe ve kararlılığımıza zarar vermeye çalışıyor" şeklinde konuştu.
Amerika'nın 30 üyeli NATO ittifakına olan "sarsılmaz" bağlılığını vurgulayan Biden, dünyanın bir dönüm noktasında olduğunu, ileriye yönelik en iyi yolu demokrasilerin gösterdiğini kaydetti.
Nükleer silahların yayılması, iklim değişikliği ve siber güvenlik gibi alanlarda Rusya ve Çin gibi rakip güçlerin oluşturduğu zorlukların üstesinden gelmek için büyük piyasa ekonomilerine ve demokrasilere ihtiyaç olduğunu söyleyen Biden, özellikle Çin'i hedef aldı. Çin'in uluslararası standartlara uyum sağlamadığını kaydeden Biden, yapay zeka gibi yeni teknolojileri yönetecek kuralları demokratik ülkelerin şekillendirmesi gerektiğini vurguladı.
Çin firmalarının da Amerikan ve Avrupa firmalarına uygulanan standartlara tabi tutulması gerektiğini söyleyen Biden, "Çin hükümetinin ekonomik istismarlarına ve uluslararası ekonomik sistemin temellerini zedeleyen baskılara karşı durmalıyız" dedi.
Başkan Biden, İran'ın nükleer programı konusundaysa Amerika'nın anlaşmayı yeniden canlandırmak için diplomatik çabalara girişmeyi dört gözle beklediğini söyledi.
Dünya ekonomisinin yaklaşık yarısına egemen olan G-7 ülkeleri, Corona pandemisi sonrasında serbest ticaretle ekonomileri yeniden inşa etme ve Çin'in "pazar dışı" ekonomi politikalarına karşı koyma konusunu da ele aldı.
Biden yönetimi Rusya'yı G-7'ye davet etmeyecek
Öte yandan Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jen Psaki, Biden yönetiminin Rusya'yı G-7 grubuna davet etme niyeti içinde olmadığını söyledi. Eski Başkan Donald Trump yönetimi, Rusya'nın G-7 grubuna dahil edilmesini destekliyordu.
Air Force One uçağında konuşan Psaki, G-7 grubuna katılması için Rusya'ya uzatılacak bir davetin, grubun tüm üyelerinin ortaklığıyla gerçekleştirilebileceğinin altını çizdi.
Eski Başkan Trump, G-7'yi "modası geçmiş" olarak tanımlamış ve Rusya, Avustralya, Güney Kore ve Hindistan'ı da gruba davet etmek istediğini söylemişti.
Çin'in insan hakları ihlalleri de gündem maddesiydi
Kanada Başbakanı Justin Trudeau ise G-7 liderlerinin Çin'deki insan hakları ihlallerini de ele aldıklarını, bu mesele üzerinde birlikte hareket etme ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Trudeau, gazetecilere yaptığı açıklamada, "Ülke olarak değil, dünya olarak Çin'de devam eden insan hakları ihlallerini kabul etmeliyiz. G-7 görüşmemizde bu konuda ileriye yönelik olarak eşgüdümlü hareket etmemiz gerektiğini konuştuk" dedi.
Zirvenin açılışını G-7 dönem başkanı İngiltere Başbakanı Johnson yaptı
G-7 grubunun dönem başkanlığını yürüten İngiltere'nin Başbakanı Boris Johnson, Cuma günü başlayan zirve toplantısında, Corona virüsü pandemisi nedeniyle ağır darbe alan dünya ekonomisini yeniden inşa etmek için iddialı bir plan hazırlanması gerektiğini söyledi.
Johnson, bunun için iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik bir plan yapılması gerektiğini, bu planın milyonlarca kişiye istihdam sağlayabileceğini kaydetti.
"Bu pandemiden sonra istihdama ve büyümeye ihtiyacımız olacak" diyerek G-7 zirvesinin açılışını yapan Başbakan Johnson, ABD’nin yeni Başkanı Joe Biden ve İtalya’nın yeni başbakanı Mario Draghi’ye "Gruba hoşgeldiniz" dedi.
İngiltere, Brexit sonrasında kendisini teamüllere ve kurallara dayalı uluslararası sistemin koruyucusu olarak yeniden konumlandırmaya çalışıyor. Başbakan Johnson, Brexit’i desteklemeyen ve geçen yılki başkanlık kampanyası sırasında İngiltere’yi İrlanda’daki barışı tehlikeye atmaması konusunda uyaran Biden’la yakın ilişki kurma konusunda istekli.
Küresel aşı girişimi COVAX G-7’nin ana gündem maddelerinden biri
Amerikalı yetkililerin Biden yönetiminin COVAX’a 4 milyar dolarlık katkı sağlama taahhüdünde bulunacağını söylemesinden sonra Avrupa Birliği’nin de COVAX’a yapmayı planladığı katkıyı iki kat arttırarak 1 milyar euroya çıkaracağını açıklaması bekleniyordu.
Avrupa Birliği’nin ayrıca aşılama sürecine destek olmak amacıyla Afrika ülkelerine 100 milyon euro destek vermesi bekleniyor.
COVAX programına 766 milyon dolarlık katkıda bulunan G-7 dönem başkanı İngiltere, zirvede, diğer üye ülkelerin sağladığı payı arttırmaları çağrısı yaptı.
Toplantının sonuç bildirisinde de, G-7 ülkelerinin Corona virüsü salgınına karşı mücadelede işbirliğini arttıracakları vurguladı.
Joe Biden ABD Başkanı olarak ilk kez uluslararası toplumun önünde
Associated Press haber ajansına göre Beyaz Saray'dan Cuma günü başlayan G-7 zirvesi ve Münih Güvenlik Konferansı öncesinde yapılan açıklamada Başkan Biden ve yeni ABD yönetiminin Amerika'yı eski Başkan Donald Trump'ın Önce Amerika söyleminden uzaklaştırmak için hızla adım attığı belirtildi.
Geçmişte senatör, Başkan Yardımcısı ve son olarak sıradan vatandaş olarak Münih Güvenlik Konferansı'na birkaç kez katılan Biden, konferansta iki yıl önce yaptığı konuşmada, Trump'ın Önce Amerika politikası karşısında şaşkınlık içinde olan müttefiklere ”Bu da geçecek. Geri döneceğiz. Bundan hiç şüpheniz olmasın” mesajı vermişti.
Beyaz Saray yetkilileri, Başkan Biden'ın Corona virüsü pandemisinin yarattığı kamu sağlığı krizi ve ekonomik darboğazdan çıkmaya çalışan uluslararası toplumu nelerin beklediğine odaklanacağını kaydetmişti. Biden'ın G-7 zirvesinde, Amerika'nın yoksul ülkeler için Corona virüsü aşısı satın alınması ve dağıtılması amacıyla COVAX aşı girişimine yakında 4 milyar dolarlık katkı sağlayacağını açıklaması bekleniyordu. Eski Başkan Trump, Amerika'nın bu programa destek vermesini reddetmişti.
Hem G-7 zirvesi hem de Münih Güvenlik Konferansı, bu yıl Corona pandemisi nedeniyle telekonferans yöntemiyle düzenlendi.
ABD yeniden Paris İklim Anlaşması'nda
Biden'ın küresel siyasi arenada yaptığı ilk konuşma, Amerika'nın Paris İklim Anlaşması'na resmi olarak yeniden katıldığı Cuma gününe denk geldi. Eski Başkan Trump, Amerikan ekonomisine zarar verdiği gerekçesiyle Amerika'yı anlaşmadan çıkarmıştı.
Başkanlık koltuğundaki ilk gününde Amerika'nın Paris anlaşmasına yeniden katılımını sağlamak için bir kararname imzalayan Başkan Biden, kararnamenin yürürlüğe girmesi için 30 gün beklemek durumundaydı. Biden, yönetiminin iç ve dış politikada alacağı her büyük kararın arkasında iklim değişikliğiyle mücadele fikrinin yer alacağını söylemişti.
Biden'ın uluslararası arenaya Cuma günü yaptığı bu ilk çıkış, birçokları tarafından selefi Trump'ın politikalarını geri çevirme girişimi olarak algılandı. Ancak Biden, iç ve dış politikadaki önceliklerinin sadece Trump döneminde atılan adımların geri çevrilmesinden ibaret olmayacağının altını çizmişti.
G-7 ülkelerine COVAX girişimine destek verme çağrısı
Başkanlık kampanyası sırasında Amerika'nın uluslararası toplum içindeki liderlik rolünü yeniden sağlama vaadinde bulunan Biden, bu vaadin bir parçası olarak G-7 ortaklarını, Dünya Sağlık Örgütü tarafından başlatılan küresel aşı girişimi COVAX'a destek vermeye çağırdı.
Amerika'yı Dünya Sağlık Örgütü'nden çıkaran eski Başkan Trump, 190'dan fazla ülkenin katıldığı aşı programı COVAX'a katılmayı da reddetmişti.
Öte yandan ABD'deki Demokrat Partili yeni Biden yönetiminin Amerika'da imal edilen Corona virüsü aşılarının bir kısmını yabancı ülkelere dağıtması konusunda yapılan çağrıların son dönemde arttığı gözleniyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Perşembe günü Financial Times gazetesine verdiği söyleşide, Amerika ve Avrupa ülkelerine, mevcut aşı arzının yüzde 5'ini gelişmekte olan ülkelere vermeleri çağrısında bulundu. Macron'un altını çizdiği aşı diplomasisi yaklaşımı, Çin ve Rusya tarafından uygulanmaya başlandı.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, hafta başında yaptığı açıklamada Corona virüsü aşılarının "adaletsiz" dağıtımını sert bir dille eleştirmiş, 10 ülkenin tüm aşıların yüzde 75'ini aldığının altını çizmişti.
Biden yönetimi yetkilileri ise Temmuz ayına kadar 300 milyon kişinin aşılanmasına yetecek kadar aşı tedarik edileceğini açıklayan Başkan'ın şimdilik her bir Amerikan vatandaşının aşılanmasına odaklandığını kaydediyor.