Dünyada en çok trafik sıkışıklığı olan kentler listesinde, İstanbul ilk sıralarda yer alıyor. 16 milyon nüfusa sahip kentte, TÜİK’in en son verilerine göre, trafiğe kayıtlı 4 milyon 190 bin araç bulunuyor. Trafiğe çıkan yüzbinlerce aracın yarattığı yoğunluk, uzmanlar ve İstanbullu sürücülere göre, Corona virüsü önlemleri kapsamında hafta içi her gün 21'de başlayan sokağa çıkma kısıtlaması kararı, akşam saatlerinde oluşan yoğunluğu daha da arttırdı. İstanbullular'ın her gün ortalama 1,5 saatini trafikte geçirdiğini belirten Trafik FM Genel Yayın Yönetmeni Cezayir Doğan, İstanbul trafiğinde yaşanan sıkıntıları VOA Türkçe’ye anlattı.
Hafta içi akşam saatlerindeki trafik yoğunluğunun, saat 21’de başlayan sokağa çıkma kısıtlamasıyla daha da arttığını ve bu uygulamanın trafik güvenliğini tehlikeye soktuğunu ifade eden Doğan, “Akşam saatleri özellikle 17.00-20.00 saatleri arası zaman zaman çok yoğun olur. Kaza, araç arızası gibi faktörler de devreye girerse o yoğunluklar daha da artar. Saat 21'de başlayan sokağa çıkma kısıtlaması kararıyla var olan o bahsettiğimiz yoğunluk yükü daha da arttı. Çünkü İstanbul’da trafikte kaybedilen süre ortalama 1,5-2 saat. Dolayısıyla eve 21.00 öncesi varabilmek için en geç 19.00-19.30 gibi yola çıkmak gerekiyor. Bu da tahmin ettiğimiz gibi bir sıkışmaya yol açtı ve normalden çok daha etkili yoğunluklar oluştu” diye konuştu.
“Eve yetişme telaşı trafik güvenliğini tehlikeye sokuyor”
Yasak saati öncesi evine varabilmek için insanların arabalarını daha agresif kullandıklarına dikkat çeken Doğan, sözlerine şöyle devam etti: “Akşam saatlerinde kaza oranlarındaki artışı yavaş yavaş görmeye başladık. Eve yetişme telaşı trafik güvenliğini tehlikeye sokuyor, sürüşte agresifliğe sebep oluyor. Trafik yoğunluğu da başka bir stres konusu olunca, kavganın ve gürültünün eksik olmadığı bir süreç yaşanıyor. Tedirgin ve telaşlı sürücülerin ortaya çıkması, trafik güvenliğini ciddi anlamda etkilemeye başladı. Hem yük arttı hem de trafik güvenliği açısından bir endişe ortaya çıktı.”
“Kısıtlama kararı esnetilmeli”
Cezayir Doğan, trafik yükünün ve trafik güvenliğinin giderilmesi için öncelikli yapılması gerekenlerle ilgili “İstanbul gibi trafik yükünün çok yoğun olduğu bir metropolde, bu saatin esnetilmesinden yanayız” dedi.
“Koordinasyon eksikliği ortadan kaldırılmalı”
İstanbul trafiğinde çözüm isteniyorsa koordinasyon eksikliğinin ortadan kaldırılması gerektiğini belirten Doğan, trafiğin yoğun olduğu saatlerde emniyet, İBB, Karayolları ve AKOM’un bir araya gelerek trafik konusunun tek merkezden yönetileceği bir yapıya geçmesi gerektiğinin önemine vurgu yaptı.
Doğan “Koordinasyon bizce sihirli kelime. Cuma günleri özellikle yoğun olan trafiği biz her Cuma yaşıyoruz, niye yaşıyoruz? Çünkü böylesi durumlarda kimin ne yapacağıyla ilgili birliktelik sağlanamıyor. Eğer çözüm isteniyorsa emniyetin, İBB’nin, AKOM’un ve karayollarının ne yapacağıyla ilgili bir araya gelip trafik konusunu, ulaşım konusunu tek merkezden yönetip idare edebileceği bir yapıya geçmesi lazım” diye konuştu.
“Kademeli mesai saati uygulaması en iyi çözümlerden biri olur”
Kademeli mesai saati uygulaması başladığından bu yana sabah trafiğinde gözle görünür bir rahatlamanın olduğuna dikkat çeken Doğan, uygulamanın pandemi sonrası okul ve bütün iş kollarında hayata geçirilmesi durumunda İstanbul trafiğine olumlu yansımalarının olabileceğini belirtti.
Doğan “Kademeli saat uygulaması zaten İstanbul’da en iyi çözümlerden biri olur. Koordinasyon ilk kelimemizse ikincisi kademeli mesai saatidir. Avrupa’daki örnekleri gibi fabrikaların çok erken açılması lazım. 7’de özel sektör, 8’de kamu, 9’da esnaf ve 10’da da öğrenciler. 6’dan 10’a kadar olan bölümde 1 saatlik zaman dilimiyle insanların bir anda trafiğe çıkmalarının engellenmesi gerekiyor. Aynı şekilde dönüşler de böyle bir sıralamaya tabi tutulursa, bu akşam trafiğine de olumlu yönde yansıyabilir” şeklinde konuştu.
“Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde indirim uygulanmalı”
Bir diğer çözüm yolunun da yap-işlet-devret modeliyle hayata geçirilen Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi ücretli yolların çok yoğun olan saatlerde ücretsiz olması ya da bu yollardan indirimli geçiş sağlanmasının olumlu etki yaratabileceğini şu sözleriyle açıkladı: “O yollardaki ücretler insanlara gerçekten çok yüksek gelebiliyor. Rakamlar düşürülürse bu da İstanbul trafiğine olumlu yönde katkı yapabilir. En son Avrasya Tüneli’ne yapılan zamla beraber oradaki sabah saatlerinde yaşanan yoğunluk ortadan kalktı. Tünele olan ilgi azaldı, köprüye olan ilgi doğal olarak arttı. Mesela bu bir örnektir. Tünel ve 3. köprü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün daha sık kullanılması için yetkililerin bir hamlede bulunması gerekiyor.”
“Deniz ulaşımının payı yetersiz”
Deniz ulaşımının önemine de vurgu yapan Doğan, “Her tarafımız deniz ama İstanbul ulaşımındaki payı çok düşük. Bu payın yüzde 10-15’leri bulması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca arabalı vapur sefer sayılarının da arttırılması gerekiyor. Tüm bunların İstanbul trafiğine olumlu yansıyacağı kanaatindeyim. Metropollerde trafik sorunu çözülmez ama katlanılabilir bir düzeye çekilebilir. Pik saatlerde bile 20-30 hızla gidiyorsan, evet başarı sağlanmış demektir” dedi.
“Trafik bilincinin anaokulundan başlayarak öğretilmesi gerekiyor”
Türkiye’de insanların şehir hayatında ve trafikte beraber yaşamak gibi kavramları henüz oturtamadığını belirten Doğan, bu bilincin bugünden yarına çözülebilecek bir mesele olmadığını kaydetti. Doğan, “Bunun için zaman lazım, çaba lazım ve eğitim lazım. Anaokulundan başlayarak herkesin bu çarkın içerisine dahil edilmesi lazım. O bilinç oluşursa zaten sorunlar yavaş yavaş çözülecektir kanaatindeyim. Tabi ki sadece bilinç de yetmez. Caydırıcı cezaların uygulanması ve sürekli denetimin sağlanması gerekiyor” ifadesini kullandı.
“Trafik canavarı diye bir şey yok, canavar biziz”
Medyanın trafiğe bakış açısının da kazalardan ibaret olduğunu söyleyen Doğan “Ne yazık ki televizyon kanallarımız, gazetelerimiz işin eğitici ve öğretici boyutunda yer almıyor. Ayrıca kullandığı dil de trafik kültürünün oluşmamasında önemli bir faktör. Trafik canavarı diye bir kavram var mesela. Suçu işleyen, hatayı yapan kişi ama suçu, olmayan bir varlığa adeta yüklüyoruz. Trafik canavarı yok, canavar biziz. Bu dilin de medyada değişmesi gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
İstanbullu Sürücüler Ne Diyor?
Peki İstanbullular kısıtlama kararının trafiğe etkisini nasıl değerlendirdi? VOA Türkçe, İstanbul trafiğindeki sürücülerle konuştu.
30 yıldır taksi şoförlüğü yaptığını kaydeden Şevket Yorgun, kısıtlamanın olduğu saatlerde trafiğin tamamen kilitlendiğini belirtti ve şöyle devam etti: “Müşteri gideceği yere gidemiyor. Bize yasak yok ama yolcu eve yetişmeye uğraştığı için gaza bas diyor. Bu defa da biz ceza yiyoruz ve kaza riskimiz artıyor. Bir başka sorun da devletin kurumlarının birbirinden haberi olmaması. Vatan emniyeti, müşterinin izin belgesi yoksa şoföre de ceza yazarım diyor. Bağcılar emniyeti, taksi şoförü beni ilgilendirmez, beni yolcu ilgilendirir diyor. Bir başka şube her ikinize de ceza yazarım, yolcu almayacaksın diyor. Hangi biriyle uğraşacaksın” diye konuştu.
“Esneklik yapılmasını istiyoruz”
İşten geç çıktığında bunu yetkililere anlatamayacağını ifade eden Kadir Karagöz, şunları söyledi: “Saat 20.00’da işten çıktığımda kısıtlama başlamadan önce eve yetişemezsem, işten geç çıktığımı kimseye anlatamam ki. Saat dolduğunda cezayı kesiyorlar. Bu kısıtlamayla ilgili esneklik yapılmasını istiyoruz.”
“İnsanlar kendilerini ona göre ayarlamalı”
Pandemi döneminde herkesin anlayışlı olmasını ve kurallara uymaya çalışmaya özen göstermesi gerektiğini savunan Kadir Saygı’ysa “İnsanların kendilerini o saate göre ayarlamaları gerekiyor. Ayrıca cezaların da caydırıcı olmasını ve uygulanmasını istiyorum” şeklinde konuştu.
“Trafik stresi bütün toplumu etkiledi”
Kısıtlamanın olduğu saatlerde dışarıya çıkmamaya çalıştığını ifade eden Kemalettin Erbaş “Trafikteki yoğunluk sıkıntılı. Her geçen gün daha da yoğunlaşıyor. Bu stres bütün toplumu etkilemiş durumda. Ben kısıtlamanın başladığı saatlerde dışarıda olmamaya çalışıyorum. Ama oldu ki çıktık, yapacak bir şey yok. Mecbur trafiğe katlanmak zorundayız” diye konuştu.