31 Aralık’ta, 2020’ye veda edilirken, 31 Ocak’ta resmileşen İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma süreci Brexit artık fiilen de hayata geçecek. Ancak tarafların bu ‘boşanma’ sonrasında nasıl bir ilişki kuracağı hala belirsizliğini koruyor. Sürdürülen görüşmelerde henüz bir uzlaşmaya varılamadı. Yeni yılla birlikte İngiltere ile AB arasında kurulacak yeni ilişki Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor.
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Türkiye açısından bakıldığında İngiltere’nin, Almanya’dan sonra, ikinci önemli ticari ortak olduğunu söyledi: “Özellikle otomotiv, makine ve tekstil gibi sektörlerin önemli ihracatı olduğunu biliyoruz. Son rakamlara göre iki ülke arasında ticaret hacmi 16,3 milyar dolar olmuş ve bunun 11,2 milyar doları Türkiye’nin yaptığı ihracattan oluşuyor. Türkiye’nin ticaretinde sürekli fazla kaydettiği bir ülke olarak Birleşik Krallık ile ticaretimizin artarak devam etmesi büyük önem taşıyor.”
“Ticaret hacmi azalabilir”
İngiltere’nin AB’den çıkarak Gümrük Birliği’nden de çıkmış olacağını hatırlatan Zeytinoğlu, “Birleşik Krallık bu süreç içinde AB ile anlaşma imzalarsa, Ankara’nın da Londra ile bir serbest ticaret anlaşması imzalayarak, ticari kayba uğramaması mümkün olabilecek. Ancak Brexit’in anlaşmasız gerçekleşmesi halinde, yani ‘hard Brexit’ dediğimiz olayın gerçekleşmesi halinde, Türkiye’nin Birleşik Krallık ile ticari ilişkileri de belirsiz bir duruma girmiş olacak. Gümrük Birliği yükümlülükleri uyarınca Türkiye’nin AB ticaret politikası ve ortak gümrük tarifesini uygulaması gerekiyor. AB’nin ticaret anlaşması imzalamadığı bir ülke ile Türkiye’nin bir serbest ticaret anlaşması imzalaması Gümrük Birliği’ne aykırı bir durum oluşturabilir. Öte yandan Türkiye böyle bir serbest ticaret anlaşması imzalamazsa Birleşik Krallık ile ticaret hacmi azalabilir. Ticari engellerle karşılaşabilir. Bu durum da önemli bir ikilem oluşturacak ve ticari kayıplara yol açacak” dedi.
TIR’ların gümrüklerden kontrolsüz geçişi çok önemli
AB uzmanı Can Baydarol da Türkiye ile İngiltere arasındaki ticaretin büyük ölçüde karayolu üzerinden TIR’larla gerçekleştiğini hatırlattı. VOA Türkçe’ye konuşan Baydarol, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Avusturya gibi bazı Avrupa ülkelerinin araçların kontrolsüz geçişinde Türkiye’ye karşı miktar kısıtlaması anlamına gelebilecek bir tür üstü kapalı kota sistemi uyguladığını hatırlattı. Baydarol, “Türkiye’den çıkan araç Bulgaristan veya Yunanistan sınırını geçtiği andan itibaren AB üzerinde artık Schengen alanında dolaşıyordu. İngiltere’ye de Gümrük Birliği münasebeti içinde doğrudan kontrolsüz giriş söz konusuydu. İngiltere’ye yılda iki milyon araç gümrük kontrolü olmadan giriş, çıkış yapıyordu. Şimdi gümrük kontrolü söz konusu olacaksa her araç için 20 dakika bekleme süresi koyarsanız bunun ticareti daraltıcı etkisinin yaklaşık yüzde 30 olacağı gibi hesaplar var. Dolayısıyla bizim araçlar da İngiltere’ye girişlerde bu bekleme sürelerine tabi olacak. Bu da bizim açımızdan kısıtlayıcı bir etki” diye konuştu. Baydarol, Türk TIR’larının bundan etkilenmemesi için İngiltere ile AB arasında varılacak olası bir anlaşmada bu konuda bir ibare olması gerektiğini söyledi.
Ankara Anlaşması ne olacak?
Eğer İngiltere ve AB bir anlaşmaya varamazsa Türkiye, şu ana kadar Gümrük Birliği çerçevesinde sahip olduğu gümrük vergisi avantajlarını da kaybedebilecek. İKV Başkanı Zeytinoğlu, “Birleşik Krallık, Brexit sonrasında uygulayacağı tarifeleri yayınladı. Burada farklı ürün gruplarına yönelik uygulamalar görülüyor. Gümrük Birliği’nde sanayi ürünlerine ve işlenmiş tarım ürünlerine sıfır gümrük vergisi ve kota uygulaması olduğu için, bu avantajların sona ermesi Türkiye’nin Birleşik Krallık pazarında giderek artan bir rekabet ile karşı karşıya kalması anlamına gelecek” ifadesini kullandı.
AB’nin Birleşik Krallık ile varacağı olası bir anlaşmanın Türkiye’nin bu ülkeyle yapacağı Serbest Ticaret Anlaşması’nın da çerçevesini oluşturacağını vurgulayan Baydarol, “Gümrük Birliği’nden bağımsız bir anlaşma yapacak pozisyonda değiliz” dedi. Baydarol, birçok Türk vatandaşının İngiltere’de yaşamasına, iş kurmasına ve okumasına olanak sağlayan 1963 tarihli Ankara Anlaşması’nın da belirsizliğe gireceğini kaydetti: “Ankara anlaşması çerçevesinde çok sayıda Türk vatandaşı İngiltere’de iş kurdu, çalışmaya başladı. Bugüne kadar olanların pozisyonu değişmeyecek. Ama bundan sonra nasıl bir durum olacak, o da henüz belli değil.”
AB ile mekanizmalardaki tıkanıklık çözümü engelliyor
Zeytinoğlu, yaşanan belirsizliği şu sözlerle ifade etti: “Özellikle Ticaret Bakanlığımız Birleşik Krallık ile bir süredir bir Serbest Ticaret Anlaşması için görüşmelerini tamamlanma aşamasına getirdi. Şu anda tek beklenen AB ile Birleşik Krallık arasındaki müzakerelerin tamamlanması. Anlaşmasız Brexit durumunda ne yapılacağı ise en üst düzeyde siyasi karara bağlı. Gümrük Birliği yükümlülüklerinin bir tarafa bırakılması AB ile zaten halihazırda sorunlu olan ilişkiyi daha da sorunlu hale getirebilir. Öte yandan Birleşik Krallık ile ticaretimizin düşmesi daralma ile karşı karşıya olan ekonomi açısından son derecede olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Sektörler kendilerini böyle bir riske karşı hazırlamak için bazı tedbirlere başvurdular. Ancak belirsizlik sektör ve firmaların da kararlı bir şekilde harekete geçmelerini imkânsız kılıyor. Bir diğer önemli sorun AB ile Türkiye ilişkilerinin son derecede olumsuz bir noktada olması. Bu konuların görüşülebileceği platformlar işlemiyor. Ortaklık Konseyi veya yüksek düzeyli ekonomik diyalog gibi mekanizmalar toplanmıyor. Gümrük Birliği güncelleme müzakereleri bir türlü başlatılamadı. Bu da bu gibi sorunların çözümünü engelliyor. AB ile kapsamlı bir diyalog sürecinin yeniden başlatılması büyük önem taşıyor. Gümrük Birliği partneri olarak Türkiye’nin durumu hatırlatılmalı, Türkiye ekonomisi ve Birleşik Krallık ile ilişkiler açısından ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçlar göz önüne alınmalı.”
Baydarol ise İngiltere’nin AB’den ayrılmasıyla dış politika dengelerinde bazı değişiklikler olabileceğine dikkat çekti: “Malum, Birleşik Krallık içerideyken AB cephesinde kendimize yakın bir ülke bulabiliyorduk. Ama maalesef o ayak düştü. 10-11 Aralık’ta AB, esas itibariyle Türkiye’yi konuşmak üzere toplanacak. Türkiye-Avrupa ilişkilerine bir şekil verilecek. O şekil verilirken maalesef bizim savunuculuğumuzu yapacak bir ülke orada olmayacak. Ama onun ötesinde de özellikle Ortadoğu ve Doğu Akdeniz meselelerinde belki AB’den çok daha bağımsız olarak yanımızda yer alması muhtemel bir İngiltere’yi de görebileceğiz.”