Amerika ve Çin arasında ekonomik ve diplomatik savaşın hız kazandığı bir ortamda, iki büyük güç arasında kendisine yer edinmeye çalışan Avrupa Birliği'nin yöneticileri, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile biraraya geldi.
Çin ile karşılıklı yatırım anlaşmasını görüşen AB, Birliğin Çin şirketlerine tanıdığı olanakların aynısını, Çin'in de AB'li şirketlere tanımasını istedi. AB Konseyi Başkanı Charles Michel, "Çin'le karşılıklı, sorumlu ve adil bir ilişki kurmak istiyoruz. Çin'in oyun alanı değil, oyuncu olmak istiyoruz" diye konuştu.
Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Dönem Başkanı Almanya Başbakanı Angela Merkel, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile video konferans yoluyla biraraya geldi.
AB dönem başkanlığını yürüten Almanya, anlaşmanın Eylül ayı sonunda Leipzig'de yapılacak AB-Çin zirvesine yetişmesini istiyordu. Ancak, Corona virüsü nedeniyle zirve azaltılmış formatlı bir video konferansa dönüştü ve anlaşmanın sonuçlanması yıl sonuna kadar ertelendi.
Pekin yönetimi ile 7 yıldır süren yatırım anlaşması müzakerelerini ele alan AB yöneticileri, Çin lideri Xi'ye, eğer 2020 sonunda bir anlaşmaya varmak istiyorsa, AB'li şirketlere pazarlarını açması gerektiği görüşünü iletti.
Toplantının ardından basın toplantısı düzenleyen AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen, "Yıl sonunda bir uzlaşmaya varılabilmesi için daha çok ilerleme gerekiyor. Çin pazarına erişim ve engelleri aşma gerçeğini çok ciddiye alıyoruz. Çin'in bizi bir anlaşma imzalamaya değeceğine ikna etmesi gerekiyor" diyerek konunun artık Çin'de olduğunun altını çizdi. Von der Leyen, Çin'in telekom ve otomobil sektörlerinde AB'ye daha açık olması gerektiğini savundu.
Avrupa Birliği, Çin ve AB'li şirketlerine eşit rekabet koşulları uygulanmasını istiyor. Avrupalılar'a göre, bu yatırım anlaşması, Çin ile ticarette fikri mülkiyete daha fazla saygı gösterilmesini talep ediyor. Çin'deki yabancı şirketlere uygulanan teknoloji transferlerine ve Çin kamu kuruluşlarına aşırı sübvansiyona son verilmesini istiyor.
"Oyun alanı değil, oyuncu olmak istiyoruz"
Toplantıda, ekonomi, ticaret, uluslararası ilişkiler, insan hakları, iklim değişikliği, Corona virüsü konularını ele aldıklarını belirten AB Konsey Başkanı Charles Michel de, Çin'le ilişkileri dengeli biçimde sürdürmek istediklerini ve işbirliği alanlarını belirlemek üzere çalışmaları sürdüreceklerini belirtti. Michel, "Naif değiliz, Çin'in ekonomi kurallarının farklı olduğunu görüyoruz. Ancak Çin ile karşılıklı, sorumlu ve adil bir ilişki kurmak istiyoruz. Avrupa, Çin şirketleri için bir oyuncu olmalı, bir oyun alanı değil" diye konuştu. Michel, Çin ile, 100 Avrupalı-100 Çinli coğrafi işaretlerin kabulü üzerinde de anlaştıklarını belirtti.
Amerika ve Çin yetkililerinin Avrupa'ya ziyaretleri, her iki tarafın da Avrupa'nın iki taraf arasında süren ekonomik ve diplomatik çekişmede nasıl bir yol seçeceğini önemsediklerini gösteriyor. Ancak Avrupa Birliği de, her iki tarafın savaş alanı, kozlarını paylaştığı bir mekan olmak istemiyor. Tam tersine ikisine de ihtiyaç duyduğunu vurguluyor ve seçim yapma konusunda isteksiz davranıyor.
Çin'i "hem vazgeçilmez bir partner, hem de sistemik rakip" olarak gören AB yöneticileri, AB'nin Çin'e karşı kendi çıkarlarını ve değerlerini savunarak işbirliği yapmak istediklerini dile getirdi.
Tarafların ele aldığı bir başka dosya ise, iklim değişikliği oldu. Karbon gazı salımını 2050 yılına kadar sıfırlamayı hedefleyen AB, Çin'den de 2060 yılına kadar sıfır seviyesine ulaşmasını, bunun için de kömürle çalışan elektrik santrali inşaatlarını durdurmasını istiyor. Charles Michel, "Çin'in küresel sera gazı salımının azaltılmasında kilit bir ortak olduğunu, AB'nin çıtayı yükselttiğini, Çin'in de aynı şekilde yapacağına inandıklarını" söyledi.
Uygur halkı için uluslararası gözlemci önerisi
Görüşmede Çin yönetiminin Müslüman Uygur halkına uyguladığı baskı politikası ve büyük çaplı gözaltılar konusu ile Hong Kong'daki demokratik muhalefetin talepleri de gündeme geldi. AB, Çin'den, Şincan bölgesine, bağımsız uluslararası gözlemcileri kabul etmesini istedi.
Fransız Le Monde gazetesi, Fransa'nın Ankara'ya karşı takındığı sert tutumu hatırlatarak "Paris’in Türkiye’ye karşı çok katı, hatta askeri tavrı ile Uygur halkına baskı uygulayan Çin’e yönelik tavırları arasındaki karşıtlık çok çarpıcı" yorumunu yaptı. Gazete, "Pekin pazar gücü, uluslararası ilişkilerdeki rolü ve Amerikan tek taraflılığına karşı denge unsuru oluşuyla, önemli bir ortak" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a mektup yazan 30 Fransız milletvekili, Çin yönetiminin Uygur Türkleri'ne uyguladığı politikalara karşı tavır almasını istedi. Macron, bu vekillerden Aurelien Tache'ye 6 Eylül'de yanıt vererek, Çin'in "toplama kampları, toplu gözaltılar, kaybolmalar, zorla çalıştırma ve ibadethanelerin gözetimine ilişkin belgelenen politikaları" olduğunu söyledi. Macron, yanıtında Çin'in Uygur halkına uyguladığı "kabul edilemez politikaları sert bir dille kınadıklarını" söyledi.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin, Ağustos ayı sonunda Avrupa'ya yaptığı son turu değerlendiren Le Monde, "Bu temaslar, AB üyesi devletlerin Pekin karşısında, Trump yönetimiyle de topyekün çatışmayı seçmeden, daha net bir şekilde kendi çıkarlarını ve ilkelerini savunmak istediklerini gösterdi. Artık Çin'in ayaklarına serilen kırmızı halının sınırları var" yorumunu yaptı