Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), 2020 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ni açıkladı. Listenin ilk sırasında Norveç, son sırasında Kuzey Kore yer alırken 2018 ve 2019’da 157. sırada bulunan Türkiye, üç basamak ilerleyerek 154. sıraya yükseldi.
RSF’nin yayınladığı endekste her zaman olduğu gibi Doğu Avrupa ve Orta Asya bölümünde yer verilen Türkiye’nin, Rusya gibi bölge ülkelerine ‘kötü örnek’ olduğu belirtildi.
Raporda, “Bölgenin otoriter veya istikrarsız rejimlerinin yeni teknolojilerdeki artan uzmanlıkları, medyanın daha fazla sansürlenmesi sonucunu doğurabilir. Bölgesel ‘ağır sıkletler’ Moskova ve Ankara kötü birer örnek olmayı sürdürüyor. Doğu Avrupa ve Orta Asya'nın hemen hemen her yerinde güçlü insanlar haber ve bilgi üzerindeki hakimiyetlerini pekiştiriyor. Medyanın, özellikle de online medyadaki sansürün arttığı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye’si da buraya dahil oluyor. Türkiye’nin endekste 157. sıradan 154. sıraya yükselmesi diğer ülkelerin düşmesinin bir sonucu’’ deniyor.
‘‘Türkiye her zamankinden daha otoriter’’
24 Ekim 2019’da Resmi Gazete’de yayınlanan 1. Yargı Paketi sayesinde gazetecilerin tahliye edilmesinin ‘geçici’ olduğunu vurgulayan Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi raporu, Libya’da hayatını kaybeden MİT mensubunun cenaze töreni ile ilgili yaptıkları haber nedeniyle Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Ferhat Çelik ve Aydın Keser adlı gazetecilerin Mart ayında tutuklanmasına da değiniyor.
Raporda, ‘‘Türkiye her zamankinden daha otoriter. Yasadışı PKK veya Suriye Demokratik Güçleri’nin yayınladığı bir bildiriden alıntı yapmak veya hükümetin güvenlik politikalarına sosyal medya üzerinden itiraz dillendirmek doğrudan tutuklanmayla sonuçlanabiliyor. Güvenlik politikalarına uymak doğrudan hapse neden olabilir. Üçü, kapatılmış olan Odatv muhabiri olmak üzere altı gazetecinin Libya krizini dair haberleri nedeniyle hapse atılması örneklerden sadece biri. Rusya’nın başına çektiği Türkiye’nin komşuları da daha ayrıntılı yöntemler kullanarak interneti kontrol etme çabalarını sürdürüyor’’ ifadeleri yer alıyor.
Önderoğlu: ‘‘Türkiye demokratik inşa sürecine geri dönmelidir’’
Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi ve Bianet medya özgürlüğü raportörü Erol Önderoğlu da Türkiye’nin basın özgürlüğü alanındaki karnesinin düzelmediğini söylüyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Erol Önderoğlu, ‘‘RSF, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ni ilk kez 2002 yılında yayınlandı. Türkiye, endeksin yayınlandığı ilk yıl sıralamada 99. sırada yer aldı. İki yıl sonra 101. sıraya geriledi ve bir daha bu seviyeleri hiç göremedi. Son iki yıl 180 ülkenin bulunduğu endekste Türkiye 157. sıradaydı. Bu yıl, üç basamak yukarı çıkması ise Singapur, Ruanda ve Irak gibi ülkelerin gerilemesinden kaynaklanıyor. Birinci Yargı Paketi’nde ondan biraz fazla gazeteci serbest bırakıldı. Ancak iyileşmenin kalıcı olmadığını gördük. Türkiye, hukuk devletine yeniden sarılmadıkça, söz söyleme ve eleştirmeyi dokunulmaz bir hak olarak görmedikçe politik baskıyla yaygınlaşan korku iklimi, gazeteciler kadar özellikle internet üzerinden de tüm toplumu esir almayı sürdürecektir. Türkiye demokratik inşa sürecine geri dönmelidir’’ dedi.
Listenin zirvesinde Norveç, dibinde Kuzey Kore var
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nin ilk beş sırasında Avrupa’nın kuzeyindeki beş ülke var. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi ilk iki sırada Norveç ve Finlandiya yer alırken onları Danimarka, İsveç ve Hollanda takip ediyor.
Endeksin son sırasında geçtiğimiz yıl olduğu gibi Kuzey Kore bulunuyor. Kuzey Kore’nin üzerinde yer alan diğer altı ülke ise Suriye, Vietnam, Cibuti, Çin, Eritre, ve Türkmenistan.
Fransa ve İngiltere, Namibya ve Gana’nın ardında kaldı
Afrika kıtası ülkeleri arasında basın özgürlüğüne en çok dikkat eden iki ülke olarak Namibya ve Gana görülüyor. Namibya 23, Gana 30. sırada yer alırken modern dönemde demokrasi ve özgürlüklerin beşiği olarak kabul edilen Fransa ve İngiltere ise 34 ve 35. sıralara kadar gerilemiş durumda.
Endekste 42. sırada yer alan Güney Kore ile 43. sırada yer alan Tayvan ise Asya kıtasında basın özgürlüğüne en çok dikkat eden iki ülke konumunda.