TRABLUSGARP —
Türk şirketleri önceki yıl Libya’da eski lider Muammer Kaddafi yönetimine son veren ayaklanma ve iç savaş yüzünden yarım bıraktıkları işlerin tazminatını almak için bir yıldır mücadele veriyor. Türkiye’nin son dönemde bölgedeki nüfuzunun artmasıyla birlikte iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler yeniden canlandı. Bundan dolayı da bu şirketlerin tazminat beklentilerinin karşılanması umudu artmış durumda.
Libya’daki son devrimde yarım kalan sözleşmelerinin tazminatını almaya çalışan Türk işadamları, aylardır alacaklarının ödenmesine yardım edecek birini bulmak için Trablusgarp’ta bakanlıkların ve beş yıldızlı otellerin mermer koridorlarını arşınlıyor.
Yakın bir zamana kadar arayışları sonuç vermedi. Libya’nın genç hükümeti, Türk işadamlarının alacaklarını ödemekten çok, daha çetin ve acil sorunlara ağırlık vermeyi tercih etti. Ancak kısa bir süre önce Ankara’ya resmi ziyarette bulunan Libya Başbakanı Ali Zeydan, bürokratik engelleri aşma sözü verdi.
‘Türk şirketleri daha az masraflı’
Libyalılar ülkelerini yeniden imara çalışıyor. Bunda da Türk şirketleri önemli role sahip olacak. Libyalı milletvekili Abdurrahman el Şatır, Türk şirketlerin Avrupalı rakiplerinden çok daha az maliyete çalıştığını söylüyor. “Türklerin avantajı siyasi nüfuzlarından değil, maliyetten kaynaklanıyor” diye konuşan el Şatır, Türk şirketlerin, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan şirketlere göre kaliteli işi daha az maliyetle yaptığını belirtiyor.
Şubat 2011’de 3 bin Türk vatandaşı Libya’yı terk etti. Yaklaşık yüz Türk şirketinin toplam 20 milyon dolar alacağı olduğu tahmin ediliyor. Ankara hükümeti çoğu inşaat sektöründen olan kendi işadamlarının alacaklarının, diğer ülkelerin şirketlerinden daha önce ödenmesi için Libya hükümetiyle yoğun temas halinde.
Tüm bu çabalar sonuç vermişe benziyor. Türk şirketlerinin alacaklarının yarısının, üstüne belli miktar tazminatla birlikte birkaç hafta içinde ödenmesi bekleniyor. Ancak bu şirketler alacaklarının ödenmesi için yarım kalan işlerine dönüp yeniden başlamak zorunda.
Türkiye ve Libya arasında ticaret hacmi geçen yıl 2,5 milyar dolardı. Türk şirketleri bu hacmi arttırmayı umuyor. Geçen yıl Libya’nın düzenlediği inşaat fuarına katılan 800 şirketin yarıdan fazlası Türk şirketiydi.
Türkiye’nin bölgede siyasi nüfuzu artıyor
İki ülke arasındaki alacak sorununun giderilmesi, aslında Türkiye’nin bölgede giderek artan siyasi nüfuzuna işaret ediyor. Arap Baharı ayaklanmalarının başından beri Türkiye bölgede aktif bir dış politika izliyor. Türk inşaat sektörü de Arap Baharı sonrası dönemde bölge ekonomilerinin yeniden canlanmasında kilit role sahip olacak.
Libya’daki Amerikan Ticaret Odası temsilcisi Richard Griffiths, Türkiye ve Libya arasında gelişen ekonomik ilişkilerde siyasetin payı olmadığı yönünde Libyalı milletvekili el Şatir’in görüşlerine katılmadığını söylüyor. “Türkler sözkonusu olduğunda iki unsur birbirine karışmış durumda” diyen Griffiths, Türkiye’nin Libya’da egemen tavır izlemeyen bir siyasi desteğe sahip olduğunu, hem de ekonomik alanda faal olduğunu ve varlığını hissettirdiğini söylüyor. Amerikan şirketlerinin de benzer bir yaklaşım izlemesini arzuladığını söyleyen Griffiths, “Ne zaman bir heyet gelse ya da ticari etkinlik olsa, en kalabalık ekip Türkler” diyor ve Türklerin bu çabaların ödülünü topladıklarını sözlerine ekliyor.
Birçok Libyalı da Türkiye’ye yönelik doğal bağ hissediyor. Ülkenin modernizasyonundan sorumlu İslamcı kesimler, Türkiye’yi modern, ticari başarıya sahip demokratik bir Müslüman devlet olarak örnek alıyor.
Artan çıkarları dolayısıyla Körfez ülkelerinin kendi içişlerine müdahaleci bir yaklaşım izlemesinden kaygı duyan Libyalılar için özellikle Türkiye, dengeleyici bir seçenek olarak ortaya çıkıyor.
Libya’daki son devrimde yarım kalan sözleşmelerinin tazminatını almaya çalışan Türk işadamları, aylardır alacaklarının ödenmesine yardım edecek birini bulmak için Trablusgarp’ta bakanlıkların ve beş yıldızlı otellerin mermer koridorlarını arşınlıyor.
Yakın bir zamana kadar arayışları sonuç vermedi. Libya’nın genç hükümeti, Türk işadamlarının alacaklarını ödemekten çok, daha çetin ve acil sorunlara ağırlık vermeyi tercih etti. Ancak kısa bir süre önce Ankara’ya resmi ziyarette bulunan Libya Başbakanı Ali Zeydan, bürokratik engelleri aşma sözü verdi.
‘Türk şirketleri daha az masraflı’
Libyalılar ülkelerini yeniden imara çalışıyor. Bunda da Türk şirketleri önemli role sahip olacak. Libyalı milletvekili Abdurrahman el Şatır, Türk şirketlerin Avrupalı rakiplerinden çok daha az maliyete çalıştığını söylüyor. “Türklerin avantajı siyasi nüfuzlarından değil, maliyetten kaynaklanıyor” diye konuşan el Şatır, Türk şirketlerin, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan şirketlere göre kaliteli işi daha az maliyetle yaptığını belirtiyor.
Şubat 2011’de 3 bin Türk vatandaşı Libya’yı terk etti. Yaklaşık yüz Türk şirketinin toplam 20 milyon dolar alacağı olduğu tahmin ediliyor. Ankara hükümeti çoğu inşaat sektöründen olan kendi işadamlarının alacaklarının, diğer ülkelerin şirketlerinden daha önce ödenmesi için Libya hükümetiyle yoğun temas halinde.
Tüm bu çabalar sonuç vermişe benziyor. Türk şirketlerinin alacaklarının yarısının, üstüne belli miktar tazminatla birlikte birkaç hafta içinde ödenmesi bekleniyor. Ancak bu şirketler alacaklarının ödenmesi için yarım kalan işlerine dönüp yeniden başlamak zorunda.
Türkiye ve Libya arasında ticaret hacmi geçen yıl 2,5 milyar dolardı. Türk şirketleri bu hacmi arttırmayı umuyor. Geçen yıl Libya’nın düzenlediği inşaat fuarına katılan 800 şirketin yarıdan fazlası Türk şirketiydi.
Türkiye’nin bölgede siyasi nüfuzu artıyor
İki ülke arasındaki alacak sorununun giderilmesi, aslında Türkiye’nin bölgede giderek artan siyasi nüfuzuna işaret ediyor. Arap Baharı ayaklanmalarının başından beri Türkiye bölgede aktif bir dış politika izliyor. Türk inşaat sektörü de Arap Baharı sonrası dönemde bölge ekonomilerinin yeniden canlanmasında kilit role sahip olacak.
Libya’daki Amerikan Ticaret Odası temsilcisi Richard Griffiths, Türkiye ve Libya arasında gelişen ekonomik ilişkilerde siyasetin payı olmadığı yönünde Libyalı milletvekili el Şatir’in görüşlerine katılmadığını söylüyor. “Türkler sözkonusu olduğunda iki unsur birbirine karışmış durumda” diyen Griffiths, Türkiye’nin Libya’da egemen tavır izlemeyen bir siyasi desteğe sahip olduğunu, hem de ekonomik alanda faal olduğunu ve varlığını hissettirdiğini söylüyor. Amerikan şirketlerinin de benzer bir yaklaşım izlemesini arzuladığını söyleyen Griffiths, “Ne zaman bir heyet gelse ya da ticari etkinlik olsa, en kalabalık ekip Türkler” diyor ve Türklerin bu çabaların ödülünü topladıklarını sözlerine ekliyor.
Birçok Libyalı da Türkiye’ye yönelik doğal bağ hissediyor. Ülkenin modernizasyonundan sorumlu İslamcı kesimler, Türkiye’yi modern, ticari başarıya sahip demokratik bir Müslüman devlet olarak örnek alıyor.
Artan çıkarları dolayısıyla Körfez ülkelerinin kendi içişlerine müdahaleci bir yaklaşım izlemesinden kaygı duyan Libyalılar için özellikle Türkiye, dengeleyici bir seçenek olarak ortaya çıkıyor.