Türkiye’nin önde gelen minyatür sanatçılarından Şermin Ciddi, çalışmalarını Amerika’da sürdürme kararı aldı. Çağdaş minyatürün tuval üzerindeki en önemli temsilcilerinden biri olan Ciddi, Washington’da Torpedo Factory adlı Sanatçılar Birliği tarafından kabul edildi ve kendine Birlik çatısı altında bir atölye açtı. Amerika’nın Sesi, parlak renklerin hüküm sürdüğü bu atölyenin konuğu oldu.
Minyatür sanatı denince akla gelen klasik eserlerin ötesinde, kendisini farklı bir alanda konumlandırmış bir sanatçı o. Şermin Ciddi, havayollarındaki kariyerini bırakarak hayallerinin peşinden uçmaya karar vermiş: “Çok gençken akademi imtihanında bütün idealim ressam olmaktı, 400 kağıt içinde ilk ona giren kompozisyon imtihanında başarılı geldim. Fakat o zaman havayolunda çalıştığımdan dolayı takip ve devam imkanım olmadığından misafir sanatçı olarak akademide üç sene çalışmalarıma devam ettim. Çok kıymetli hocalarla, Dinçer Erimez atölyesinde çalıştım. Daha sonra bu aşkımı, 22 sene oluyor minyatür çalışmalarıma başladım. 22 senedir aktif olarak çalışıyorum tabii ki tezhip sanatıyla başladım. Daha sonra klasik minyatür eğitimi aldım ve şimdi de modern minyatür üzerine çalışmalar yapıyorum epey senelerdir bu işin içindeyim.”
Ciddi, minyatürü tuvale aktararak daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Bugün, çağdaş minyatürün en önemli temsilcilerinden biri: “Normal resim çalışmalarımdan sonra minyatür beni çok etkiledi. Etkilenme noktaları başında bir sayfada birçok konuyu anlatabilmem çok hoşuma gitti. Perspektifin olmaması bu imkanı bana veriyordu, bunun üzerine Klasik'in minyatür eğitiminden sonra resim öğrenir gibi size sadece teknikler öğretiliyor. Nasıl minyatür renkleri kullanabileceğiniz tekniklerinizi öğreniyorsunuz daha sonra tamamen kendi başınasınız ve de istediğiniz yöne geçebiliyorsunuz ben daha ziyade klasikte kalmak yerine klasikle kaldığın zaman tamamen tekrarı olabiliyor ama modern ve çağdaş minyatüre geçtim ne zaman kendinizi ve kendi yolunuzu ifade etme şansına girişiyorsunuz bu yolda çalışmalarımı yapmaya başladım.”
Eserlerinde Anadolu’nun tarihi şehirleri ve elbette İstanbul’u resmeden sanatçı, Amerikalı sanatseverlerin de ilgisini çekmeyi başardı: “Istanbul benim büyük aşkım, doğduğum büyüdüğüm şehir, ona ait çalışmaların yanı sıra Türkiye'deki diğer valilikler ve belediyelerin bizlerden ekip olarak arzuları üzerine 9 10 şehirdeki, onikinci onüçüncü Osmanlı ve Selçuklu sanatı üzerine çeşitli çalışmalarımız oldu. Geçen sene 2017’de Torpedo Factory’nin yıllık sanatçı alımında iki aşamalı yarışmasında jüri tarafından seçilerek Torpedo Factory artistleri arasında sanatçılar arasında girmiş oldum. Bu tabii hayatımda bir dönüm noktası oldu, bu çok onore bir durumdu hem kendim açısından hem de Türkiye'deki bir sanatçı olarak burada Türkiye'yi temsil etme açısından benim için bir dönüm noktasıydı ve çalışmalarıma Amerika’da Torpedo Factory’de devam etme kararı aldım. Ağustos’tan beri buradayım ve burada bir stüdyom var, çalışmalarıma burada devam ediyorum.”
Şermin Ciddi, Washington’daki çalışmalarında Amerikalılar’ın da bilgi sahibi olduğu yeni konular işlemeyi planlıyor: “Gelecek ay burada, stüdyoda yeni bir konuyla ilgili resimlerim olacak. O da beni çok etkileyen Zümrüdüanka bizim lisanımızda ama Amerikalılar onu Phoenix olarak biliyorlar, Dragon’lailgili bir serim olacak. Bu tamamen biliyorsunuz mitolojik bir hikaye fakat Amerikalılar da biliyorlar, birkaç çalışmama şahit oldular, atölyede çalıştığım için. Onun çok uzun yaşayan bir kuş olduğunu ve zamanı geldiğinde kendi kendini yakarak kendi küllerinden yeniden doğduğunu hepimiz biliyoruz. Bu çok güzel bir konuydu. buna ait çalışmalar yaptım. Burada tamamen konuyla ilgili bir durum var. Kırmızı, çok enerjik, çok hareketli bir renk. Daha önce de bunu Fatih: Avrupa'nın kaderini Değiştiren Adam konulu tablomda da kullanmıştım; çünkü Fatih'in yaptığı işler de çok enerji, ölümüne rağmen hala onun enerjisini, onun yapıtlarını, onun ilerleyişini iyi resmetmek içindi. Dragon ve Phoenix’te de kırmızıları kullandım çünkü orada da çok büyük yangınlar, kendi kendini küllerinden doğuşları, savaşları aynı zamanda da, şimdi burada göremiyorsunuz tabii, mavi çok çünkü su var.”
Minyatürün en zor yanlarından biri tuvale aktarılan küçük detaylar. Peki bir eserini ortaya çıkarması, Ciddi’nin ne kadar zamanını alıyor?
Şermin Ciddi, “Mesela Istanbul'larda herhangi bir Ayasofya veya Kız Kulesi herhangi bir konuda araştırma yapmam gerekiyor. Bu bir mimari araştırma oluyor, fotoğraf çekiyorum çünkü yaptığım resimde gerçeğine uyması orantılarının çok önemli. Yerine gidip içerden ve dışardan fotolarını çektiğim gibi o konu hakkında araştırma yapıp muhakkak okuyorum. Bu bir süreç. Ondan sonra topladığım bilgiler dahilinde kompozisyonu üzerinde yalnız çektiğim fotolar gerçeği anlatması bakımından benim yapacağım tuval üzerinde bir sanat oluşturmuyor, onu bir kompozisyon halinde tuvale aktarmam gerekiyor. Burada benim hayal gücüm, renk dünyam, grafik ve resim bilgilerim çok ön plana geçiyor çünkü minyatür yapmanız için resim eğitimi de çok gerekli oluyor, aldığım resim eğitimi şu anda bana çok faydalı kompozisyon açısından, dengeli bir grafik açısından, renkleri kullanma açısından da bu çok önemli. Sonra onu hayal etme ve tuvalime aktarma en sıkıntılı bir dönemim diyebilirim ama esas zevkli dönem renklerle başlayacağım ana geliyor. Şöyle diyeyim ben size, 100’e 120 gibi bir eseri iki ay gibi bir zamanda bitirebiliyorum çünkü gördüğünüz gibi tablolarımda detay çok fazla, detayı ve çizgileri çok seviyorum. Onun yanı sıra dediğim gibi bazen uzayabiliyor, bazen kısalabiliyor. İki ay dediğim fakat şöyle diyeyim günde en az 6-7 saat çalışarak,” diyor.
Hayatını minyatüre adayan sanatçının hedefi, eserlerinin aksine sade ve yalın.
Şermin Ciddi, "Renkler konular bence dünyanın her tarafında hangi ülkede olursanız olun insanlara mutluluk veren, tebessüm veren, gözlerinin içerisindeki pırıltıları değiştiren bir durum. Benim misyonum da bu. Dünya her zaman her dönemde muhakkak sıkıntıları oldu ama o sıkıntılı dönem arasında insanlara biraz olsun birkaç dakikalığına bile mutluluk verebiliyorsam bu benim için çok önemli, onların gülümsemeleri onların hoş vakit geçirmeleri benim için çok önemli,"