26 Şubat Amerikan Basınından Özetler

Your browser doesn’t support HTML5

Washington Post, Başkan Trump ve Kuzey Kore lideri Kim Jong Un'un Vietnam'ın Hanoi kentinde yapacakları zirve toplantısı öncesindeki durumu aktarıyor. Gazete, istihbarat kadrosunun Kuzey Kore'nin nükleer silahlardan vazgeçme olasılığının düşük olduğu yönündeki uyarılarına ve danışmanlarının Başkan'ın alelacele anlaşma yapmak için bazı ödünler verebileceği şeklindeki kaygılarına rağmen Trump'ın Kim Jong Un'la görüşmekte ısrar ettiğini bildiriyor. Habere göre sadece tarihin yönünü değiştirmek değil, siyasi mirasını da şekillendirmek isteyen Trump, Kim Jong Un'la kurduğuna inandığı dostane ilişkinin meyve vereceğine inanıyor. Küresel yerleşik düzene şüpheyle bakan iki lider, Hanoi'deki zirveye, güçlerini pekiştirmek ve birbirleri üzerinde hakimiyet elde etmek amacıyla giriyor. Gazete, 70'li yaşlarındaki Trump'la milenyum kuşağından Kim Jong Un'un geçtiğimiz Haziran ayındaki ilk görüşmelerinden beri birbirlerinin egolarını tatmin etmekle meşgul olduklarını, Trump'ın nükleer silahsızlanma, Kim Jong Un'unsa ekonomik canlanma ve küresel arenada itibar kazanma amacıyla birbirlerine övgüler yağdırdıklarını yazıyor. Trump'ın Kim Jong Un'a ”ekselansları” şeklinde hitap etmesi, Kuzey Kore liderininse Başkan'a hayranlık sözleri dolu mektuplar göndermesi, iki liderin karşılıklı oluşturdukları ilişkinin özeti niteliğinde. Ancak uzmanlar, bu sıcak ve samimi ilişkinin Kuzey Kore'nin nükleer silahsızlanmayı kabul etmesine ön ayak olacağına şüpheyle bakıyor. Trump'ın Kuzey Kore'deki insan hakları ihlallerini gözardı etmesi ise kaygı uyandırıyor.

Wall Street Journal ise ağır ekonomik yaptırımlara rağmen Kuzey Kore ekonomisinin ayakta kalmayı başardığını yazıyor. Gazete, Amerika'nın Kuzey Kore'yi nükleer silahlardan vazgeçirmek için giderek sıkılaştırdığı ekonomik yaptırımlarının işe yaramadığı yorumunda bulunuyor. Habere göre ekonomik veriler, Kuzey Kore'de gündelik ticari faaliyetlerin yaptırımlara direnç gösterdiğini ortaya koyuyor. Gazetenin görüş aldığı Kuzey Koreli mülteciler, insani yardım çalışanları, hükümet yetkilileri ve uzmanlara göre 1990'lı yıllarda çok daha çetin şartlara göğüs geren Kuzey Koreliler'in piyasa güçlerine uyum sağladığı gözleniyor. Ekonomik yaptırımların etkisiz olması ise Hanoi'de Kuzey Kore lideriyle ikinci kez bir araya gelecek olan Başkan Trump'ın elini zayıflatıyor. 2016 ve 2017'de yürürlüğe giren dış ticaret yaptırımları, Kuzey Kore rejiminin ve elitlerin başta Çin olmak üzere başka ülkelerle ticaret yapması için gereken geliri kesmişti. Ancak bunun dışında Kuzey Kore ekonomisinin ayakta kalmayı başardığı görülüyor. Pirinç fiyatları istikrarını korurken yaptırımlardan sonra artan benzin fiyatları, 2017 sonbaharından bu yana düşüşe geçmiş durumda. Kuzey Kore para biriminin değerinin dolar karşısında sabit kaldığı, Pyongyang'deki inşaat projelerinin devam ettiği, ülke içindeki fabrikaların üretimi arttırmasıyla daha önce Çin'den ithal edilen ürünlerin yerini yerli malların aldığı, Kuzey Kore ekonomisine ilişkin başka gözlemler. Kömürün ucuzlaması ve elektrik üretiminin artması ise halkın gündelik yaşam kalitesini yükselten etkenler. Amerikan istihbarat dairelerinde Kuzey Kore uzmanı olarak görev yapan Georgetown Üniversitesi profesörü William Brown, Kuzey Kore'nin başının belada olduğuna dair hiçbir belirgin işaret olmadığını, hatta özel sektörün büyüdüğünü gösteren veriler olduğunu ifade ediyor. Ancak gazete yine de Kuzey Kore'de şartların çok daha ağır olduğu kırsal kesimlere erişim olmaması nedeniyle ekonomik verilerin tam bir tablo çıkarmayı zorlaştırdığı görüşünde.

New York Times ise 2020 başkanlık yarışına soyunan Demokrat Partili aday adaylarının Amerika'da Pas Kuşağı olarak bilinen ve bir zamanlar imalat ve sanayinin kalbi sayılan Orta Batı ve Kuzey Doğu eyaletleriyle Güneş Kuşağı olarak adlandırılan ve doğudan batıya uzanan güney eyaletlerine odaklanma arasında ikilem yaşadığını yazıyor. Gazete, 1980'lerde sanayi üretiminin durma noktasına gelmesiyle nüfusu azalan ve ekonomik darboğaza düşen eyaletlerin Trump'a 2016 seçimini kazandırdığını, Arizona ve Georgia gibi güney eyaletlerdeyse Demokratlar'ın seçimi kazanmasının daha kolay olduğunu hatırlatıyor. Habere göre aday adayı olduğunu ilan eder etmez ilk ziyaretini Wisconsin'e yapan Minnesota Senatörü Amy Klobuchar, Pennsylvania, Michigan ve Wisconsin gibi Pas Kuşağı eyaletlerinde üstünlük elde etmenin önemli olduğunu işaret ediyor. Henüz yarışa girdiğini açıklamamış olan Ohio Senatörü Sherrod Brown ise ilk olarak Amerika'nın önemli tarım eyaletlerinden Iowa'yı ziyaret etti. Eski başkan Obama Iowa'yı 2012'de, Trump'sa 2016'da kazanmıştı. Ancak kimi uzmanlar Demokratlar'ın beyaz nüfuslu, mavi yakalı kırsal kesimlerin oyunu kazanmaya çalışmak yerine Demokrat Parti'ye daha yakın olan ırksal azınlıklar ve büyük kentlerin banliyölerinde yaşayan kararsız seçmenlere odaklanması gerektiği görüşünde.