Türkiye’de siyasetin zirvesi yolsuzluk skandalıyla çalkalanırken uzmanlar bugüne kadar üç bakanın işlerini kaybetmelerine neden olan kavganın kaynağının ekonomide yaşanan durgunluk olduğunu söylüyor
LONDRA —
Haftasonu HSYK’ya yönelik yeni düzenlemelerin ele alındığı TBMM komisyonu tartışmaları kavgaya dönüştü. Muhalefet partileri, önerilen yasanın amacının yolsuzluk davalarını savuşturmak olduğunu söylüyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise yolsuzluk iddialarının dış güçlerin desteklediği bir yargı darbesi olduğunu söylüyor.
Erdoğan “Çok ciddi bir iftira kampanyası var… Maalesef devletin içinde yapılaşmaya giden bir örgüt, bir çete de var,” diye konuştu.
Ankara’da geçen hafta 10 bin yolsuzluk karşıtı gösterici sokaklardaydı.
Londra’daki Royal Holloway Üniversitesi’nden Gül Berna Özcan, suçlamaların iş dünyası ve hükümetin en üst kademelerini dahi ilgilendirdiğini söylüyor.
Ülkede yolsuzluğun ekonominin büyümesi ile arttığını söyleyen uzman, hükümetteki yolsuzluğun en büyük kalemlerini kamu ihaleleri, belediye hizmetleri, kent planlaması ve özelleştirmenin oluşturduğunu söylüyor.
Skandal, kabineden üç bakanın istifasını getirdi. Birkaç emniyet müdürünün yanı sıra binden polis ve savcı görevden alındı, ya da sürüldü. Onlarcası ise tutuklandı.
Uzmanlar tutuklamaların, Fethullah Gülen’in Hizmet Hareketi’ne karşı yapıldığını söylüyor.
Gül Berna Özcan, Gülen Hareketi’nin bir dayanışma platformu olarak, gelişen ekonominin oluşturduğu ilişkilerin bir parçası olduğuna dikkat çekiyor. Hareketin üyeleri de özelleştirme ve belediye arazileri üzerindeki anlaşmalardan kar etmiş. Ancak Özcan hareketin üyelerinin son dönemlerde bu karlı ilişkilerin dışına itilmiş olabileceğini söylüyor.
Türkiye son on yıl içinde yılda ortalama yüzde 5,2 hızında ekonomik kalkınma yaşadı. Bu da Başbakan Erdoğan’ın üst üste üç kere seçilmesini sağladı. Ancak Londra Chatham House’dan Fadi Hakura, büyümenin 2011 yılından bu yana düştüğünü söylüyor.
Uzman, bir yandan pasta ufalırken diğer yandan iki tarafın da bu pastadan daha büyük dilim istediğini ve bunun da iki taraftaki muhafazakarlar arasında ciddi bir çatışma yarattığını belirtiyor.
Hakura, Türkiye’nin ekonomistlerin orta gelir tuzağı dedikleri seviyede takıldığını söylüyor.
Uzman, önemli olanın üretim verimliliğinde artış, insani sermaye, güçlü devlet kurumları, şeffaflık ve hukukun üstünlüğü olduğunu ve Türkiye’nin bu konularda ciddi eksiğinin olduğunu belirtiyor.
Gül Berna Özcan, yolsuzluk iddialarının ekonominin geleceğini için iyi olmadığını düşünüyor.
Hukukun üstünlüğünün ciddi tehlike altında olduğunu söyleyen Özcan, hiçbir yatırımcının, hukuk kurumlarının hükümetin kontrolünde olduğu bir ülkeye yatırım yapmayı istemeyeceğini söylüyor.
Başbakan Erdoğan ise bu iddiaları yalanlıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise yolsuzluk iddialarının dış güçlerin desteklediği bir yargı darbesi olduğunu söylüyor.
Erdoğan “Çok ciddi bir iftira kampanyası var… Maalesef devletin içinde yapılaşmaya giden bir örgüt, bir çete de var,” diye konuştu.
Ankara’da geçen hafta 10 bin yolsuzluk karşıtı gösterici sokaklardaydı.
Londra’daki Royal Holloway Üniversitesi’nden Gül Berna Özcan, suçlamaların iş dünyası ve hükümetin en üst kademelerini dahi ilgilendirdiğini söylüyor.
Ülkede yolsuzluğun ekonominin büyümesi ile arttığını söyleyen uzman, hükümetteki yolsuzluğun en büyük kalemlerini kamu ihaleleri, belediye hizmetleri, kent planlaması ve özelleştirmenin oluşturduğunu söylüyor.
Skandal, kabineden üç bakanın istifasını getirdi. Birkaç emniyet müdürünün yanı sıra binden polis ve savcı görevden alındı, ya da sürüldü. Onlarcası ise tutuklandı.
Uzmanlar tutuklamaların, Fethullah Gülen’in Hizmet Hareketi’ne karşı yapıldığını söylüyor.
Gül Berna Özcan, Gülen Hareketi’nin bir dayanışma platformu olarak, gelişen ekonominin oluşturduğu ilişkilerin bir parçası olduğuna dikkat çekiyor. Hareketin üyeleri de özelleştirme ve belediye arazileri üzerindeki anlaşmalardan kar etmiş. Ancak Özcan hareketin üyelerinin son dönemlerde bu karlı ilişkilerin dışına itilmiş olabileceğini söylüyor.
Türkiye son on yıl içinde yılda ortalama yüzde 5,2 hızında ekonomik kalkınma yaşadı. Bu da Başbakan Erdoğan’ın üst üste üç kere seçilmesini sağladı. Ancak Londra Chatham House’dan Fadi Hakura, büyümenin 2011 yılından bu yana düştüğünü söylüyor.
Uzman, bir yandan pasta ufalırken diğer yandan iki tarafın da bu pastadan daha büyük dilim istediğini ve bunun da iki taraftaki muhafazakarlar arasında ciddi bir çatışma yarattığını belirtiyor.
Hakura, Türkiye’nin ekonomistlerin orta gelir tuzağı dedikleri seviyede takıldığını söylüyor.
Uzman, önemli olanın üretim verimliliğinde artış, insani sermaye, güçlü devlet kurumları, şeffaflık ve hukukun üstünlüğü olduğunu ve Türkiye’nin bu konularda ciddi eksiğinin olduğunu belirtiyor.
Gül Berna Özcan, yolsuzluk iddialarının ekonominin geleceğini için iyi olmadığını düşünüyor.
Hukukun üstünlüğünün ciddi tehlike altında olduğunu söyleyen Özcan, hiçbir yatırımcının, hukuk kurumlarının hükümetin kontrolünde olduğu bir ülkeye yatırım yapmayı istemeyeceğini söylüyor.
Başbakan Erdoğan ise bu iddiaları yalanlıyor.