Türkiye, 12 Haziran 2011’deki seçimlerden 11 gün önce dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ağzından ilk kez 1940 yılında yıkılan ve yerine Gezi Parkı yapılan Taksim Topçu Kışlası'nın ihya edilmesini de içeren Taksim Yayalaştırma Projesi'nin yapılacağını duydu.
Yaklaşık üç ay sonra, 16 Eylül 2011'de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi, imar tadilatını da içeren plan tadilatı kararını hazırladı. İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, 2012 yılının Ocak ayında plan değişikliğini onayladı. TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi ve TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şubesi, 11 Mayıs 2012'de plan değişikliğini iptali için dava açtı. 24 Ağustos 2012'de yapılan Taksim Yayalaştırma Projesi ihalesinde en düşük teklif Kalyon İnşaat'tan geldi.
Taksim Gezi Parkı'nın yerine yapılması planlanan Topçu Kışlası projesi, İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından yapılan incelemeler sonucunda uygun bulunmayarak 17 Ocak 2012'de reddedilse de Başbakan Erdoğan, "Topçu Kışlası'nı yapacağız. Kurul reddetmiş. Biz de reddi reddedeceğiz. Kışlanın bir bölümü müze olabilir, diğer bölümünde İstiklal Caddesi'nin devamı niteliğinde alışveriş merkezi. Üstü rezidans ve otel" şeklinde açıklama yaptıktan 23 gün sonra, 27 Şubat 2013'te Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu, projeye yeniden onay verdi.
İlgili Haberler Erdoğan: ‘Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nı İnşa Edeceğiz’26 Nisan'da yüksek kurulun iptali için İstanbul 4. İdare Mahkemesi'ne dava açıldı. Mahkeme, 10 Mayıs'ta davayı reddetti.
Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılmasına itiraz eden Taksim Dayanışması nasıl kuruldu, kimlerden oluşuyordu?
Taksim Dayanışması'na karşı ilk inisiyatif, koruma kurulunun plan değişikliği onaylarının askıya çıkmasının ertesi günü, 15 Şubat 2012'de Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nin çağrısıyla gerçekleştirildi.
Toplantıya katılan sivil toplum kuruluşu ve parti temsilcilerinin hazırladığı metinde, "İlan edilen, aslında bir 'betonlaştırma', 'insansızlaştırma' ve 'kimliksizleştirme' projesidir. Topçu Kışlası'nın ihyası adı altında yeni inşaatlar dayatılmaktadır. Şehrimizin merkezindeki yegane park alanı, depremde sığınacağımız Gezi Parkı elimizden alınmakta ve ticarileştirilmeye çalışılmaktadır" denildi.
İlgili Haberler İBB Taksim’e Topçu Kışlası’ndan Vazgeçmiyor"Taksim Dayanışması" adı verilen inisiyatifin içinde Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Şehir Plancıları Odası'nın da bulunduğu 67 STK ve sendika ile beraber BDP (sonra HDP ve DEM), CHP, ÖDP, TKP, Yeşiller ve bugün Vatan Partisi olarak siyaset yapan İşçi Partisi de Taksim Dayanışması birleşenleri arasında yer aldı.
Taksim Dayanışması önderliğinde, 12 Mart 2012'de İBB'ye binlerce dilekçe verildi, 17 Mart'ta Taksim Meydanı'na yürüyüş düzenlendi, 27 Haziran 2012'de proje ihalesini protesto etmek için Taksim Meydanı'nda gece nöbeti tutuldu.
Taksim Dayanışma bileşenleri, 23 Ağustos 2012'de ihaleye katılan Kolin İnşaat, Özka İnşaat-AKM Yapı, Polat Yol Yapı, STY İnşaat, Silahtaroğlu İnşaat, Makyol İnşaat, Burkay İnşaat, Yapı Proje Merkezi, Öztaş İnşaat, Kalyon İnşaat, Atlı İnşaat, Fermak İnşaat, Öngün İnşaat, Nas İnşaat ve Haydar Sezen İnşaata mektup göndererek çekilme çağrısında bulundu.
Dayanışma, projeye karşı çıkan 50 bin imzayı, 18 Aralık 2012'de İstanbul 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'na teslim etti.
İlgili Haberler Taksim'de Göstericilere Polis MüdahalesiGezi Olayları nasıl başladı?
Gezi Parkı'nın Asker Ocağı Caddesi'ne (Divan Oteli cephesi) bakan duvarının 3 metrelik kısmı, ağaçlarıyla birlikte 27 Mayıs 2013'te yıkıldı. Akşam saatlerinde yapılan bu müdahalenin haberinin alınması sonrası parka gelen çevreciler, yıkımın sürmesini engelledi ve yaklaşık 20 çadır kurarak nöbet tutmaya başladı.
Ertesi sabah inşaatın devam etmesi, iş makinelerinin hareket etmesiyle gerilim arttı, polis eylemcilere biber gazıyla müdahale etti. O dönem BDP milletvekili olan TBMM Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder parka gelerek emniyet amirleriyle konuşunca güvenlik güçleri geri çekildi.
Olaylardan sonra nöbet büyüdü. 29 Mayıs sabahında polis yeniden belediye çalışanları ile birlikte parka girdi. TOMA'larla parktaki çevrecilerin üzerine basınçlı su sıkıldı. Aynı gün Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün açılışında konuşan Başbakan Erdoğan, "Biz laf üretmiyoruz. Biz iş üretiyoruz. İşte birileri geliyor. Taksim meydanında, Gezi Parkı'nda şöyle olmuş böyle olmuş. Ne yaparsanız yapın. Biz kararı verdik, tarihi yeniden ihya edeceğiz" diyerek projeden vazgeçilmeyeceğinin altını bir kez daha çizdi. Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parktaki çevrecileri ziyaret etti ve her gün CHP'li bir milletvekilinin kendilerine destek için geleceğini açıkladı.
30 Mayıs sabahı polis yeniden parktakilere müdahale etti, akşam parktaki çadır sayısı arttı. Taksim Dayanışma yaptığı basın açıklamasında İstanbullular’ın şehirlerine sahip çıkacağını söyledi.
Katılımcıların “Gezi Direnişi” miladı olarak tanımladığı 31 Mayıs'ta neler oldu?
İstanbul polisi 31 Mayıs sabahı erken saatlerde yeniden parka girdi. Bu sırada bazı polis ve belediye çalışanları bazı çadırları tutuşturdu. O dönem İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olan eski Sarıyer Emniyet Müdürü daha sonra çadırları yakma talimatı verdiği gerekçesiyle önce emniyetten ihraç edildi, ardından da 10 yıl hapse mahkum edildi.
Olayın duyulmasının ardından binlerce kişi parkın etrafında toplandı. Eylemcileri parktan çıkaran polis, yeni gelenlere de biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etti. Bu sırada kullanılan gaz fişekleri ile milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Sırrı Süreyya Önder, gazeteciler Ahmet Şık ve Osman Örsal yaralandı. Şık hastanede tedavi edildi.
Akşam saatlerinde göstericiler İstiklal Caddesi önüne toplanmaya başladı. Önce TOMA'larla caddedeki eylemcileri dağıtmaya çalışan polis daha sonra Taksim Meydanı'na çekildi. Göstericiler gece boyunca "her yer Taksim, her yer direniş" ve "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" sloganları attı.
İstiklal Caddesi, Tarlabaşı Bulvarı, Sıraselviler Caddesi ve Elmadağ'da polis ile göstericiler arasında çatışmalar sabaha kadar devam etti. Gece Fenerbahçe taraftarlarının ağırlıkta olduğu yaklaşık bin kişilik grup Kadıköy'den Boğaziçi Köprüsü'nü geçerek Beşiktaş'a kadar yürüdü.
Olaylarla ilgili haber geçmeyen ulusal haber kanalları eleştirildi. CNN Türk'ün aynı gece penguen belgeseli yayınlaması üzerine "penguenci medya" eleştirileri yükseldi.
Aynı gün, İstanbul 6. İdare Mahkemesi, Topçu Kışlası Projesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Türkiye tarihinde bir ilk: Gezi Parkı'ndan polis neden çekildi, sonra neden döndü?
1 Mayıs Cumartesi sabahı onbinlerce İstanbullu polis kontrolünde olan Taksim'e gitmek için çevre semtlerde toplandı. Bir süre sonra polis parktan çekildi ve İstanbullular Taksim Meydanı'na ve Gezi Parkı'na girdi.
Bu kararda yaşananlardan rahatsız olan dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Polis, müdahalelerinde ölçülü olmalı, demokrasiye ve çoğulculuğa inanan Türkiye'de farklı görüşler olması normaldir" çıkışının rol oynadığı belirtildi. Cumhurbaşkanı Gül'ün konuyla ilgili İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile görüştüğü de belirtildi.
Dönemin başbakanı Erdoğan ise o gün Türkiye İhracatçılar Meclisi'nde yaptığı konuşmada, "Topçu Kışlası yapılacak. Bunun girişi şehir müzesi veya AMV yapılabilir. Bu eylemlerin derhal sona erdirilmesi gerekiyor. Ben bunu eylemcilerden rica ediyorum. Kamu malına zarar daha fazla verilmeden son verilmelidir" dedi.
Erdoğan, 2 Haziran'da Habertürk TV'de canlı yayında Fatih Altaylı'ya değerlendirmelerde bulunan göstericilere "çapulcular", Twitter'a "baş belası" dedi ve isterse 500 bin kişiyle Kazlıçeşme'de miting yapabileceğini söyledi. Erdoğan ertesi gün Fas'a giderken "Yüzde 50'yi zor tutuyorum" diyerek göstericilere evlerine dönmeleri çağrısında bulundu.
Aynı gün Gül, "Demokrasi sadece seçim değil" diyerek "iyi niyetli mesaj alındı" mesajını verdi. Erdoğan'ın yerine başbakanlığa vekalet eden dönemin başbakan yardımcısı Bülent Arınç ise eylemcilere görüşme randevusu verirken "ilk gün yaşananlar için" özür diledi. Arınç aynı günlerde Taksim Dayanışması üyelerini kabul ederek birinci ağızdan taleplerini dinledi.
4 Haziran'da Beşiktaş taraftar grubunun başını çektiği göstericilerin Beşiktaş'ta bulunan Başbakanlık Ofisi'ne yönelmesiyle polisle çatışma yaşandı.
7 Haziran'da Kuzey Afrika seyahatinden dönen Erdoğan'ı havalimanında yaklaşık 10 bin kişi karşıladı. 12 ve 14 Haziran'da Taksim Dayanışması'nda yer alan grupların temsilcileri ve sanatçılarla görüşen Erdoğan, talepleri kabul etmedi. 15 Haziran'da "Milli İrade'ye Saygı" mitinginde Erdoğan, "Taksim Meydanı boşaldı, boşaldı; yoksa güvenlik güçlerimiz boşaltmasını bilir" dedi. Aynı akşam polis biber gazı ve basınçlı gaz kullanarak Gezi Parkı'nda kontrolü sağladı.
1 Haziran-15 Haziran arasında Gezi Parkı içinde dayanışma çadırları kuran, yemek çıkartan, kitap sergileri açan, tiyatro ve konserler düzenleyen çevreci eylemci gruplar böylece parktan çıkartılmış oldu.
Gezi olayları ne kadar sürdü, bu süreçte ne tür kayıplar yaşandı?
Gezi Parkı protestoları İstanbul'dan tüm Türkiye'ye yayıldı. Bayburt hariç 80 ilde Gezi sürecine destek verildi.
Gezi eylemleri sırasında Mehmet Ayvalıtaş İstanbul'da, Abdullah Cömert Hatay'da, Ethem Sarısülük Ankara'da, Ali İsmail Korkmaz Eskişehir'de hayatını kaybetti. 14 yaşındaki Berkin Elvan ise polis fişeğinin başına isabet etmesi sonucu 269 gün komada kaldıktan sonra 11 Mart 2014'te öldü.
Adana'da ise polis memuru Mustafa Sarı bir kovalamaca sırasında altgeçit inşaatından düşerek hayatını kaybetti.
Gezi olaylarının ilk altı ayında yaklaşık 5 bin eylem düzenlendi, 4 milyondan fazla insan bu eylemlere katıldı, olaylarda 7 binden fazla kişi yaralandı ve 189 kişi tutuklandı.
Taksim Dayanışması üyeleri ilk ne zaman gözaltına alındı?
İstanbul Valisi Hüseyin Mutlu'nun Taksim Gezi Parkı'nın açılacağını duyurması üzerine parka gitmek isteyen Taksim Dayanışması bileşenlerinden 50 kişilik bir grup 9 Temmuz'da gözaltına alındı.
38 kişi serbest bırakılırken aralarında Mimarlar Odası'ndan Sabri Orca ve Mücella Yapıcı, Şehir Plancıları Odası'ndan Akif Burak Atlar ve Tabip Odası'ndan Ali Çerkezoğlu'nun da bulunduğu 12 kişi tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilse de mahkeme tutukluluğa gerek görmedi.
Taksim Dayanışması üyelerinin Gezi Parkı hakkındaki ilk yargılaması ne zaman yapıldı?
Taksim Dayanışması üyelerinin içinde olduğu ilk yargılama İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
İlk duruşma 12 Haziran 2014'te yapılan yargılamanın karar duruşması 29 Nisan 2015'te yapıldı.
Aralarında Taksim Dayanışma üyeleri Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi üyesi Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Başkanı Ali Çerkezoğlu, Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin'in de bulunduğu "toplantı ve gösteri yürütüşlerine muhalefet" ve "halkı gösteri yürüyüşüne kışkırtmak" suçlamasıyla 26 sanık 1,5 yıldan 13,5 yıla kadar hapis cezasıyla yargılandı.
Yargılamada beraat kararını veren Hakim Onur Özsaraç, "İfade özgürlüğü kapsamında görüyorum. Bundan sonra dikkat edilsin, şiddet olmasın" ifadelerini kullandı.
İkinci Gezi Davası soruşturması ne zaman başladı, ilk duruşmada ne karar çıktı?
İkinci Gezi soruşturması 18 Ekim 2017'de Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın gözaltına alınmasıyla yeniden canlandı. 1 Kasım'da Kavala, "Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs, hükümeti ortadan kaldırma" iddiasıyla tutuklandı. Tutuklama talebini içeren sevk yazısında, Kavala'nın Gezi olaylarının yöneticisi ve finansörü olduğu iddia ediliyordu. Gezi Davası olarak bilinen süreç böyle başladı. 16 Kasım'da Anadolu Kültür'ün bazı yöneticilerinin de yer aldığı 13 hak savunucusu gözaltına alındı. 12 kişi serbest kalırken Yiğit Aksakoğlu tutuklandı.
Savcılık, iddianamesini 19 Şubat 2019'de mahkemeye sundu, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 4 Mart'ta iddianameyi kabul etti. 657 sayfalık iddianamede aralarında Kavala'nın da olduğu 16 kişi hakkında müebbet hapis cezası isteniyordu.
22 Mayıs 2019'da Anayasa Mahkemesi "hak ihlali" yönünde raportör görüşüne rağmen Osman Kavala'nın bireysel başvurusunda ihlal olmadığı kararını verdi.
24 Haziran 2019'da davanın ilk duruşmasında tutuklu sanıklardan Yiğit Aksakoğlu tahliye edildi.
10 Aralık 2019'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Osman Kavala'nın bireysel başvurusuyla ilgili ihlal kararını açıkladı. AİHM kararına rağmen Kavala tahliye edilmedi.
Savcı karar duruşması öncesi mahkemeye sunduğu mütalaasında Kavala ve Mücella Yapıcı hakkında müebbet, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi hakkında 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası isterken 18 Şubat 2020'de görülen celsede İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tüm sanıklar hakkında beraat, Kavala için de tahliye kararı verdi.
Mahkemenin kararına rağmen hakkında daha önce takipsizlik verilen "casusluk" soruşturması olduğu gerekçesiyle Kavala, Silivri Cezaevi'nden salıverilmedi.
İlgili Haberler Gezi Davasında Üçüncü Yargılama 21 Mayıs’taÜçüncü Gezi Davası’nda ne karar verildi?
3. Gezi Davası’nda yargılama 8 Ekim 2021’de başladı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaptığı yargılamada 52 sanık bulunuyordu. İlk duruşmada Osman Kavala “yargısız infaz” ile karşı karşıya olduğunu söyledi.
Karar duruşmasını 25 Nisan 2022’de gerçekleştiren mahkeme Osman Kavala'yı hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamasıyla TCK 312'den ağırlaştırılmış müebbet cezasına mahkum etti. Mahkeme Kavala’yı casusluk suçlamasından ise beraat ettirdi.
Aynı mahkeme, sanıklardan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye TCK 312'ye yardımdan 18 yıl hapisle cezalandırılarak, tutuklanmaları yönünde karar verdi. Son duruşmaya katılmayan Ekmekçi dışındaki tüm isimler tutuklandı.
Karar mahkemeden 1'e karşı 2 üyenin oyçokluğuyla çıktı. Üye hakim Kürşad Bektaş karara muhalefet şerhi koydu.
14 Mayıs’taki seçimlerde Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay milletvekili seçilen Avukat Can Atalay, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yerel mahkemenin karara uymaması ve dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermesi nedeniyle cezaevinden çıkamadı.
İlgili Haberler AYM Başkanı, Can Atalay kararından geri adım atmıyor: “AYM kararlarına uymak anayasal zorunluluk”Gezi Parkı davasına ilişkin kararını 28 Eylül 2023’te açıklayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı insanı Osman Kavala, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Avukat Can Atalay, belgeselci-yönetmen Çiğdem Mater, şehir plancısı ve İBB Daire Başkanı Tayfun Kahraman ve belgeselci-hak savuncusu Mine Özerden’in cezası onandı.
Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekci hakkında istenen cezalar bozuldu. Yapıcı ve Altınay kaldıkları cezaevinden tahliye edildi.
Gezi Davası’nda bundan sonra ne bekleniyor?
31 Mart’taki yerel seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in görüşmesinden sonra siyasette normalleşme beklentileri arttı.
İlgili Haberler CHP yönetimi Özel’in görüşmeleriyle ilgili Cumhur İttifakı’nın mesajlarına nasıl bakıyor?Bu normalleşmenin sonuçlarından biri olarak Gezi Davası’nda yeniden yargılama kararının çıkması olarak gösteriliyordu. Kulislerde Erdoğan’ın Özel’e, “Siz işin içyüzünü bilmiyorsunuz, bizim bu konuda bir planımız yok” dediği konuşulsa da aynı konuşmada dosyanın bir kez daha gözden geçirilmesinin de gündeme geldiği belirtiliyordu.
Adalet Bakanlığı’nın dijital ortamdaki bilgi ağı UYAP’ta Gezi Davası dosyasındaki tarama ve eklemelerin de bu kapsamda olduğu düşünülüyor.
Ancak yeniden yargılama durumu ile açıklanmış yeni bir durum yok.
İlgili Haberler Liderlerin görüşmeleri Atalay’a milletvekilliği yolunu açacak mı?Bu arada Anayasa Mahkemesi’nin önünde Gezi Davası’ndan tutuklu beş ismin bireysel başvurusu bulunuyor. Bu başvurulardan Osman Kavala ve Can Atalay’ın dosyaları ile ilgili Adalet Bakanlığı’nın görüşlerinin bildirildiği, bu nedenle bu dosyalarla ilgili yüksek mahkemenin adli tatil öncesi bir karar vermesi de ihtimaller arasında bulunuyor.
İlgili Haberler Osman Kavala'nın “yargılanmanın yenilenmesi” talebi reddedildiDaha önce Osman Kavala’nın başvurusu üzerine iki kez tutuklu ile ilgili “hak ihlali” kararı veren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) şimdi Gezi Davası’nın tamamlanması üzerinde esas hakkında karar vermeye hazırlanıyor.
AİHM, kararını vermeden önce hükümetten 16 Temmuz’a kadar bu konuda savunma yapmasını bekliyor.