Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, yaşlı olarak kabul edilen 65 yaş üstü nüfusun oranı son beş yılda yüzde 16 arttı. Türkiye’de, 2014 yılında 6 milyon 200 bine yakın yaşlı varken bu rakam 2018’de 7 milyon 200 bine yaklaştı. TÜİK’in Yaşlılara Saygı Haftası çerçevesinde açıkladığı rakamlara göre, yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2014 yılında yüzde sekiz iken, 2018 yılında yüzde 8,8'e yükseldi.
Bir zamanlar genç ve dinamik bir nüfusa sahip olan Türkiye’nin gelecek projeksiyonları da yaşlı nüfus oranının giderek artacağını gösteriyor. TÜİK, yaşlı nüfus oranının 2023 yılında yüzde 10,2, 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağını öngörüyor.
Mutlu yaşlıların oranı azaldı
Veriler, eğitimli ve internet kullanan yaşlıların oranında da bir artış olduğunu gösteriyor. Ancak mutlu olduğunu söyleyen yaşlıların oranında bir gerileme var. TÜİK’e göre mutlu olduğunu beyan eden yaşlı bireylerin oranı 2017 yılında yüzde 66,1 iken bu oran 2018 yılında yüzde 61,2'ye düştü.
60 yaş üstü bireylere hizmet veren Tazelenme Üniversitesi’nin Ege Üniversitesi’ndeki kampüs yürütücüsü Doç. Dr. Sevnaz Şahin’e göre sağlıklı yaş almanın üç temel ayağı var: “Birincisi tabii ki hastalıklardan korunma. İkincisi fiziksel ve ruhsal aktivitelerin devam etmesi, egzersiz son derece önemli. Üçüncü ayağı ise, yaşlının toplum içinde kendini ifade edebilmesi, hayatına toplumla birlikte devam edebilmesi, izole olmaması.”
“Toplumsal izolasyon engellenmeli”
VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Şahin, “kıdemli vatandaş” olarak tanımladığı yaşlı bireylerin yapabilecekleri her işi yapmalarına imkan tanınması gerektiğini vurguladı ve ekledi: “Kültürel değerlerimizden kaynaklanıyor olsa gerek, yaşlılara bir şey yaptırmama, onları biraz kenara çekme eğilimi olabiliyor. Ama bu, bir sosyal izolasyona neden oluyor. Evlerinde kaçınılmaz sonu bekleyen yaşlılar yaratıyoruz. Bunun ortadan kaldırılması gerekiyor. Hayatının sonuna kadar bağımsız ve toplum içinde, diğer kuşaklarla iletişimde olacak şekilde hayatın içinde olmasına müsaade etmek gerekiyor.”
Doç. Dr. Sevnaz Şahin yılların tecrübesine sahip olan yaşlıların da üretmeye devam etmeleri gerektiğini belirtti ve yaşam boyu öğrenme ilkesinin önemini vurguladı.
Yaşlı nüfusun artması ekonomik ve sosyal politikalarda da buna uygun düzenlemelere gidilmesini gerektiriyor. Kamu kurumları son yıllarda yaşlı nüfusun hem zihinsel hem de bedensel olarak faaliyette bulunabilecekleri olanaklar sunmaya çalışıyor. Bunlardan biri de İzmir Karşıyaka Belediyesi’nin Bilge Çınarlar Sağlıklı Yaş Alma Merkezi.
“50 yaşımdan sonra üniversite bitirdim”
Merkez’de resim, pilates, Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, örgü, bilgisayar, aşçılık ve tango gibi birçok farklı etkinlik düzenleniyor. Emekli bir banka çalışanı olan Sevgi Güral, tango kursuna katılanlardan biri. Güral, emekli olduğunda ilk başta bir boşluk hissettiğini, ancak daha sonra dağcılık, tenis, tango gibi faaliyetlerle uğraşmaya başladığını ifade etti. Akranlarına “köşelerinde oturmasınlar, hep hareket etsinler” diye seslenen Güral şunları söyledi: “Ben 50 yaşımdan sonra üniversite okudum. Kızlarım ‘böyle boş oturmak olmaz’ dediler ve üniversite imtihanlarına girdim. Kamu Yönetimi Bölümü’nü dört yılda hiç kalmadan bitirdim.”
Merkez’deki faaliyetlere katılanların ortak motivasyonu sosyalleşmek, öğrenmek ve hareket etmek. Türk Sanat Müziği ve tango kurslarına katılan Cengiz Akın, buraya geldikten sonra sağlının da düzeldiğini söyledi: “Evde durup hareket etmeyen ya da akşama kadar kahvede vakit geçiren yaşıtlarım kendilerine çok yazık ediyorlar. Biraz hareket etseler, yürüyüş yapsalar çok daha iyi olur. Buraya gelmeye başladıktan sonra benim bütün hayatım değişti. Çok mutluyum buraya geldiğim için.”