Dünya doğal felaketlerle boğuşuyor. Biri bitmeden diğeri başlayan doğa olayları nedeniyle birçok ülke zor günler geçiriyor.
Ağustos ayında Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta meydana gelen ve yaklaşık 200 kişinin hayatını kaybettiği patlamanın izleri silinmeden, bu kez bir lastik deposunda çıkan yangın, gökyüzünün dumanlarla kaplanmasına neden oldu.
Senagal’in başkenti Dakar yakınlarındaki Keur Massar, 7 saat süren yağışın ardından sel sularının altında kaldı. Sel felaketi yaşayan bir başka ülke de Sudan’dı. Birleşmiş Milletler Nil Nehri’nin taşması sonucu evlerini ve işlerini kaybeden onbinlerce kişiye yardım eli uzattı.
Colorado’nun Denver kentinde hava sıcaklığı 24 saat içinde 34 derece düştü. Sonbaharın ilk günlerinde Kanada’dan gelen soğuk havanın etkisiyle başta Coloroda ve Montana olmak üzere bazı eyaletler, kar yağışı ve şiddetli rüzgarın etkisi altında kaldı. Bölge bir gecede kışı aratmayan görüntülere sahne oldu.
Bir ay içinde Doğu kıyılarını iki kez kasırga vurdu. Amerika’nın Alabama kıyılarını vuran Sally kasırgası, okyanus sularının yükselmesine ve şiddetli yağmurlara neden oldu, Florida’nın kuzeybatı kıyılarından Mississippi’ye uzanan bin kilometreden fazla bir alanı günlerce etkisi altına aldı.
George Mason Üniversitesi Atmosfer Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Zafer Boybeyi’ne göre, yaşanan seller, kasırgalar, orman yangınlarının temelinde iklim değişikliği var.
Your browser doesn’t support HTML5
Boybeyi, kasırganın karaya vurduğu an rüzgar şiddetinin hızla düştüğünü hatırlatarak, kasırgalarda asıl zarar verenin yüksek hızlı rüzgarlar değil, aşırı yağışlar ve sel felaketleri olduğunu söyledi.
California'daki yangınlar yüzünden San Francisco semaları turuncu bulutlarla kaplandı. Batı yakasında 28 bin itfaiye görevlisi belki de bölge tarihinin en büyük yangınlarını kontrol altına almaya çalışıyor.
Yangınların neden olduğu dumanlar, önce ülkenin doğusundan daha sonra da Avrupa’dan bile görüldü. Yangınların boyutunu açıkça ortaya koyan duman bulutları insan sağlığı açısından da büyük bir tehdit.
Zafer Boybeyi, yangınlar nedeniyle havaya dağılan parçacıkların solunum yollarına zarar verdiğine de dikkat çekti.
Bu yangınların en büyük farkının, kuraklığın önceki yıllara göre çok daha erken başlaması olduğunu dile getiren Boybeyi, California Valisi’nin 22 Mart’ta acil durum ilan ettiğini hatırlattı. Boybeyi, ‘’Kuraklıkların uzun olması, sıcaklıkların artması, hakim rüzgarların yamaç rüzgarlarının hızını arttırması… Bunların hepsi iklim değişikliğiyle alakalı” diye konuştu.
Yaşananların meteorolojik birer olay olarak değerlendirilse de birçok sosyo-ekonomik sonuç da doğurduğunu dile getiren Boybeyi, “Eğer deniz seviyeleri yükselirse, tarım alanlarını kaybederseniz, bulunduğunuz kara alanlarını kaybederseniz bunların sosyal ve ekonomik etkileri tahmin edemeyeceğimiz düzeylere çıkabilir. Ani sıcaklık değişikliklerinin de çevreye çok büyük zararları var. Mesela tren yollarına, köprülere çok büyük zararları var” dedi.
Yeni felaketlerin önüne geçebilmek için bireylere düşen görevse doğaya biraz daha saygı göstermek.