Şam hükümetine yönelik uluslararası baskılar artıyor. Avrupa Birliği Beşar Esad’a görevini bırakma çağrısında bulunurken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Suriye’ye yönelik yaptırımlar üzerinde çalışılıyor. Öte yandan Arap Birliği’nin kan dökmeye son verme ve uluslararası gözlemcileri davet etmesi yolunda Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’da tanıdığı süre doluyor. Amerikan hükümeti Arap Birliği’nin Suriye’ye verdiği ültimatoma destek veriyor. Bu destek Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın Yakın Doğu İşleri Bölümü sözcüsü Andy Halus tarafından dile getirildi:
“Amerika Arap Birliği’nin kararına destek veriyor. Arap Birliği’nin kararı, uluslararası toplumun Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kendi halkına yönelik şiddet eylemleri ve cinayetlere son vermesi yönündeki çağrı ve kınamalarla aynı çizgide. Washington Suriye halkını destekleme yolunu tercih etti. Suriyeliler barışçı protestolara karşılık öldürülmek istemiyorlar, Esad rejiminin demokrasiye geçişe izin vermesini istiyorlar. Uluslararası toplum da Esad rejiminden bağımsız gözlemcilerle basına izin vererek ülkesinde olup bitenleri ortaya çıkarmak istiyor. Beşar Esad şimdiye kadar bu çağrıları reddetti. Bunlara izin vermemesinin nedeni, cinayetlerden ve şiddet olaylarından kendisinin sorumlu olması.”
Arap Birliği’nin Suriye’ye tanıdığı sürenin dolması durumunda ne gibi önlemler alacağı bilinmiyor, ancak Washington’daki Brookings Enstitüsü uzmanlarından Halid Elcindi’ye göre Arap Birliği Libya’daki gibi bir askeri müdahaleye razı değil:
“Arap Birliği Suriye’ye daha temkinli yaklaştı. Çünkü bu örgüt, Libya’daki NATO harekatında olduğu gibi dışarıdan bir uluslararası gücün Suriye’ye müdahalesini istemiyor. Arap Birliği bu tarz bir müdahalenin bölgede istikrarı bozacağını düşünüyor. Bu konuda Arap devletleri ve Batı görüşbirliği içinde. Askeri seçenek masada olmadığı için Suriye’ye daha güçlü ekonomik ve diplomatik baskı uygulayabilirler. Arap devletleri Suriye’deki durumun ciddiyetine dikkati çekmek için bu ülkeye karşı başka türlü yaptırımlar düşünüyor.”
Amerika, Almanya, İngiltere ve Fransa¬ Suriye’nin kınanması için Birleşmiş Milletler nezdindeki girişimlerini sürdürüyor. Yine Brookings Enstitüsü’nden savunma uzmanı Michael O’Hanlon’a göre Suriye’ye yaptırımların etkili olması için uluslararası toplumun birarada hareket etmesi şart:
“Uluslararası toplum bir askeri müdahale kararı almazsa, Suriye’deki durumu değiştirebilecek güce sahip değiliz. Böyle bir şey zaten olmayacak. Önemli olan Arap Birliği ve uluslararası toplumun Devlet Başkanı Beşar Esad’da daha sert yaptırımlar uygulaması, diplomatik baskıyı arttırmasında yatıyor. Hatta Beşar Esad’ın söz dinlememesi ya da daha fazla şiddete başvurması durumunda, ileride petrol ihracatını ya da deniz ticaretini yasaklama gibi daha da sert cezalandırma yöntemleri alınacağının işareti verilmeli. Uluslararası toplum birleşik hareket ederse bu tarz önlemler gerçekleşebilir. Rusya ve Çin dışında uluslararası toplum birleşik bir tavır sergiliyor. Gerçekte Arap Birliği ve NATO işbirliği yaparsa, Rusya ve Çin’in yardımına ihtiyaç olmaksızın Suriye’ye daha fazla baskı uygulayabilir. Yine de bu bile Suriye liderliğinde bir değişiklik olacağının garantisi değil. Devlet Başkanı Esad iki konuda nihai karara sahip: Ya halkını ve kendini daha fazla cezalandırma yoluna giderek ülkeyi yıkıma sürükler, ya da uluslararası toplumla işbirliği yaparak bir şekilde yetki paylaşımı konusunda anlaşır, bir süreliğine daha iktidarda kalmaya devam eder. Bence ikinci yolu seçmeli. Çünkü ülkesinde büyük acı ve sefalete neden oldu. Bu yüzden de görevini artık bırakmaya zorlanmalı.”