ABD Kongresi'nde Demokrat ve Cumhuriyetçi Partililer'in siyasi çıkarları doğrultusunda izledikleri riskli politikalar, son 10 yılda, harcama yasasının çıkamaması yüzünden hükümetin kapanmasını ülke yönetiminin rutin bir parçası haline getirdi. Ancak mevcut 31 trilyon 400 milyar dolarlık borçlanma tavanının yükseltilmesine ilişkin iki parti arasında yaşanan son tartışmanın çok daha riskli olduğu yorumları yapılıyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Hükümet kapanması nedir?
ABD Kongresi'nin her yıl 1 Ekim'de başlayan mali yıl için ayrıntılı harcama yasası çıkarması ya da hükümetin işlevini sürdürmesi için yasanın geçici olarak süresini uzatması gerekiyor.
Bu yasaların Kongre'den geçmemesi halinde Savunma Bakanlığı ve Vergi Dairesi gibi kurumlar, işlevlerini sürdürebilmek için ihtiyaçları olan parayı alamıyor. Bu durumda kurumların faaliyetlerini durdurarak kapanması ya da çalışma kapsamlarını daraltması gerekiyor.
İlgili Haberler ABD’de Hükümet Borçlanma Tavanına UlaştıSon 10 yılda ABD hükümeti 3 kez kapanmak zorunda kaldı. 2013 yılı Ekim ayında sağlık hizmetleri harcamalarına ilişkin çekişme hükümetin 16 günlüğüne kapanmasıyla sonuçlandı. 2018 yılı Ocak ayında göçmenlikle ilgili tartışmalar 3 günlük, 2019 yılı Ocak ayındaysa 35 günlük kapanmaya yol açtı.
Kongre Bütçe Dairesi'ne göre 2018-2019 yılındaki kapanma süreci, devam ettiği zaman dilimi boyunca Amerika'daki ekonomik faaliyetlerin 11 milyar dolar azalmasına neden oldu. Ancak hükümetin açılmasından sonra kaybedilen bu büyümenin çoğu, telafi edildi. Kongre Bütçe Dairesi, hükümet kapanmasının ekonomiye yaklaşık 3 milyar dolara mal olduğunu, bunun gayrisafi yurtiçi hasılanın on binde ikisine denk geldiğini bildirdi.
Borçlanma tavanı nedir?
ABD Kongresi'nin bir başka önemli mali işlevi, hükümetin faturalarını ödemesini sağlamak. Buna Kongre üyelerinin üzerinde anlaştığı harcama kalemlerinin masrafları da dahil.
Birçok ülkeden farklı olarak Amerika, borçlanabileceği miktara sınırlama getiriyor. Bunun sonucunda Kongre'nin düzenli olarak borçlanma tavanını yükseltmesi gerekiyor çünkü hükümet her yıl topladığından daha çok para harcıyor ve bu durum, ulusal borcun artmasına neden oluyor.
Daha fazla borçlanmaya onay vermek istemeyen ancak aynı zamanda hükümetin temerrüde düşmesinden de kaçınmak isteyen Kongre üyeleri için bu, tatsız bir durum. Kongre bazen borçlanma tavanını, eski başkan Donald Trump döneminde, 2019 yılı Ağustos ayında olduğu gibi, sessizce yükseltiyor. Bazen de 2011'deki gibi borçlanma tavanı son dakikada yükseltilene kadar mali politikalar üzerinde yürütülen hararetli tartışmalar gündemi belirliyor.
Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçi Partililer'in, Başkan Joe Biden harcama sınırlamasını kabul edene kadar borçlanma tavanını yükseltmeyeceğini kaydetmesi, 2011 yılındaki tartışmaların bir benzerinin yaşanabileceğine işaret ediyor. Beyaz Saray ise borçlanma limitinin hiçbir koşul olmadan yükseltilmesi gerektiği konusunda ısrar ediyor.
Borçlanma sınırının yükseltilmemesinin sonucu ne olur?
ABD Maliye Bakanı Janet Yellen, 19 Ocak'ta, Amerika'nın mevcut 31 trilyon 400 milyar dolarlık borçlanma limitine eriştiğini, ancak farklı hesaplar arasında hareketlilik sağlayarak Haziran ayına kadar faturalarını ödemeye devam edebileceğini kaydetti.
Olağanüstü önlemler olarak adlandırılan bu yöntemlerin de tüketilmesi, Maliye Bakanlığı'nın bono ödemeleri, maaşlar, Sosyal Güvenlik çekleri ve diğer faturalarını ödemek için vergi gelirlerinden yeterince gelir elde edememesiyle sonuçlanacak.
Bu durum ekonomiyi nasıl etkiler?
Uzmanlar, hükümetin kapanmasından farklı olarak, ABD hükümetinin faturalarını ödeyemeyecek duruma düşmesinin etkilerinin felaket boyutunda olabileceği öngörüsünde bulunuyor.
Bazı Cumhuriyetçi Partililer, Maliye Bakanlığı'nın Savunma Bakanlığı çalışanlarının maaşları ve borç ödemeleri gibi yükümlülüklerini yerine getirebileceği, diğer ödemeleri ise erteleyebileceği önerisi getiriyor. Maliye Bakanı Yellen ise bunun mümkün olmayacağını kaydediyor.
Ödenmeyen borçların yatırımcıların Maliye Bakanlığı'nın bono ödemelerini yapmasına olan güvenini sarsacağı, bu durumun da küresel mali piyasalarda şok etkisi yaratacağı kaydediliyor. Hükümet bonoları, en güvenilir yatırım araçları olarak kabul ediliyor ve küresel mali sistemin yapı taşlarını oluşturuyor.
Maliye Bakanlığı 1979 yılında bilgisayar sisteminden kaynaklanan bir sorun nedeniyle bazı küçük yatırımcılara zamanında ödeme yapamamıştı. Ancak uzmanlar, bu durumun, mali piyasalar üzerinde geniş çaplı bir etki oluşturmadığını söylüyor.
Washington'u temerrüdün eşiğine sürükleyen 2011 yılındaki bütçe çatışması ise hisse satışlarını tetiklemiş ve Amerika'nın en üst düzeyde olan kredi notunun düşürülmesiyle sonuçlanmıştı. Tüketici güveni ve küçük işletme iyimserliği gibi diğer ekonomik göstergeler de o dönemde gerilemişti.
Amerika'da Sosyal Güvenlik Hizmetleri'nden yararlanan 69 milyon kişinin aylık emeklilik maaşları ve engellilik yardımlarını alamaması ya da hastane ve doktorların, yaşlı vatandaşlara sağlanan sağlık sigortası Medicare üzerinden ödeme alamaması, Amerikan ekonomisinin ciddi bir daralmayla karşılaşmasına yol açabilir.
Amerika'daki borçlanma tavanı tartışmalarına ilişkin kaygıların sinyalleri, yatırımcıların hazine bonolarından daha fazla getiri talepleriyle birlikte mali piyasalara şimdiden yansıyor.