31 Mart Seçimleri sonrası Türk ekonomisindeki dalgalı seyir devam ediyor. Seçimlerden önceki Cuma günü piyasalar kapandığında 5,57 olan Dolar-TL kuru, seçimler sonrası 5,48’e kadar düştükten sonra Çarşamba gününden beri 5,60’ın üzerinde dalgalanıyor.
Türkiye’nin iki yıllık devlet tahvili faizi ise seçimden sonra %3 civarında artışla yüzde 21,77’ye çıktı.
Enflasyon verileri de şubat ayındaki gerilemenin ardından Mart’ta bir önceki aya yüzde 1,03 artarak yıllık bazda yüzde 19,71’e yükseldi. Seçimlerdeki tablonun en önemli faktörlerinden biri olarak gösterilen gıda enflasyonunda son bir yılda görülen artış yüzde 70’e ulaştı.
Gelecek hafta Türk ekonomisinin seyriyle ilgili kritik önemde.
Hafta başında 8 Nisan’da Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Yeni Ekonomik Program kapsamında yeni yol haritasını açıklaması umulurken aynı günlerde Yüksek Seçim Kurulu’nun itirazları değerlendirerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanan adaya mazbatasını vermesi bekleniyor.
Prof. Güneş: “Sonucu değiştirmek sermaye piyasalarını ürkütecektir”
VOA Türkçe’ye konuşan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Hurşit Güneş, İl Seçim Kurulu sonuçlarına göre seçimi önde bitirdiği görülen Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu’nun itirazlar sonucu seçimi kaybettiğinin açıklanmasının Türkiye’ye olan güveni zedeleyeceği kanısında.
Prof. Güneş, “Bu iyi olmaz. Bir şaibe bir haksızlık unsuru taşır. Ortada görülmektedir ki ufak bir marjla dahi olsa Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu kazanmıştır. Sonucu çeşitli yollarla değiştirmeye çalışmak ve sonunda değiştirmek Türkiye’de adaletsizlik olduğu, hukukun iyi çalışmadığı izlenimini verecektir. Bu Türkiye ile ilgili daha önceki endişeleri demokrasinin, hukukun işlemediğini hatta bu sorunların derinleştiğini gösterecek ve sermaye piyasalarını ürkütecektir. Bu ürkme, Batı’nın endişelerinin artması ekonomiye çok olumsuz etkiler yapacaktır. Türkiye yabancı sermaye ihtiyaç duyan bir ülkedir.
Your browser doesn’t support HTML5
Mustafa Sönmez: “İstanbul meselesini hazmedememek hükümet için riskleri çoğaltır”
Seçim sonuçlarının dış dünyadaki Türkiye algısını kısmen de olsa iyileştirdiğini ifade een ekonomist Mustafa Sönmez de tıpkı Profesör Güneş gibi, ilk sonuçlara göre İstanbul’da seçimleri kazanan İmamoğlu’nun yerine Cumhur İttifakı’nın adayı Binali Yıldırım’ın atanmasının ekonomiye olumsuz etkileri olacağını dile getiriyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Sönmez, “İç ve dış piyasalar normalleşme bekliyor. YSK’nın işini yapıyor görünmesi Türkiye’nin algısını iyileştirme açısından olumlu. Ama bundan dolayı döviz fiyatlarının hemen düşmesi ve dış yatırımcının gelmesi diye bir durum yok. Türkiye, 2018 ortasında durgunluğa girdi. Sonra krize girdi. Bu tür politik dokunuşlarla her şeyin yola girmesini beklemek mümkün değil. Bu seçimler devlete hakim olan AKP’nin kontrolünde yapılıyor. Kaldı ki YSK itirazları değerlendirir haklı bulursa ne işlem varsa onu yapar. Ama baskı yapılır, başka tür hileler olursa bu Türkiye imajını tekrar bozar. Her tür finansal kurumlar açısından devletler ve devlet üstü kuruluşlar açısından bu böyle. İstanbul meselesini hazmedememesi krizi yönetmek zorunda olan hükümet açısından iyi olmaz. Bekle gör riskleri çoğaltır” dedi.
Prof. Güneş: “ Özel sektörün 225 milyar dolar kredi borcu var, MB’nin net döviz rezervi 25 milyar doların altında, bu felaket”
Geçtiğimiz sonbaharda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomik Program (YEP) 2019 yılında yüzde 2,3 büyüme, yüzde 12,1 işsizlik, yüzde 15,9 enflasyon öngörülüyor. Prof. Güneş’in 2018’in son çeyreğinde ekonomide görülen negatif gelişmeleri yeniden pozitife çevirmek için hazırlanmakta olan reform paketine mesafeli duruyor.
üneş, “Türkiye önemli risklerle karşı karşıya. Türkiye’de özel sektörün 225 milyar dolar kredi borcu var, bunun çevrilmesi gerekiyor. Döviz kuru özel sektörün borcu nu 2,5 milyar dolar arttırdı. Dövizi kontrol edebilir miyiz? Çok zor. Neden? Merkez Bankası’ndaki net döviz rezervleri 25 milyar doların altına inmiş. Felaket bir durum bu. Milli gelirimizin 850 milyar dolar olduğunu düşünürsek bunun yüzde üçüne tekabül ediyor bu çok düşük. Döviz kurundaki dalgalanma hem ekonomik hem politik riski arttırıyor. Bu iki risk de birbirini besliyor. Ben Türkiye ile ilgili ekonomik kriz, mali çöküntü beklemiyorum ama bu olmaz demek değil. Hatalar devam ederse iç politika demokratik dengelerin gözetilmemesi Türkiye’yi bir mali krize sürükleyebilir. İşlerin kötü gittiği mevcut politikaların değişmesi konusunda bazı ipuçları gerekiyor ama ben bunları görmüyorum. Keşke reform paketi açıklansa keşke önemli ders haline gelse, önemli radikal reformlar ve kadro değişikliği hükümet düzeyinde olabilse” dedi.
Your browser doesn’t support HTML5
Sönmez: “Seçim konjonktüründe YEP sulandı, sıkılaştırma gerek”
Yeni Ekonomik Program’da öngörülen hedeflerin seçim nedeniyle akamete düştüğünü ifade eden ekonomist Mustafa Sönmez ise Türkiye’nin IMF’siz IMF programı uygulamak zorunda olduğunu savunuyor.
“Seçim konjonktüründe bu programın hedefleri sulandı. Para politikası ve mali politikanın sıkılaştırılması gerek. Ellerinde program var ve bunu Nisan’dan sonra uygulayacaklardır. Bakan, hedeflerini yeniden dillendirebilir. Asıl istedikleri dışarıya güven vermek zira dışarıdan gelecek paraya muhtacız. ‘Seçimden sonra aksattığımız sıkı para, sakı maliye politikasını uygulamaya başlıyoruz’ denecektir. Bu acı reçetedir. Türkiye’yi sert bir ekonomik iklim bekliyor. Dondurulmuş şirket iflaslarını devreye sokacak, bankaların alacaklarını önceye çekecek, işsizliği artıracak, maliye harcamalarını azaltacak bir program olacaktır. Bunun adı IMF’siz IMF programı olacaktır. Bu piyasalardan para çekmeyi sağlarsa ne ala yoksa IMF kapısı kaçınılmaz hale gelir. Para enjeksiyonu olmadan ekonomin ayakları üzerine oturması kolay değildir.”