Uygurlar’ın yaşadıkları Çin’in Şincan ya da Doğu Türkistan bölgesinde kamuoyuna yansıdığı kadarıyla bir değişiklik yok.
Uygurlar’a yönelik baskı politikası ki Amerika dahil bazı ülkeler bu politikayı ‘soykırım’ olarak niteliyor, devam ediyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Çin’in eğitim kampları olarak nitelediği ama Uygurlar’ın zorla tutulduğu merkezlerde işkence iddialarından, cinsel saldırılara, beyin yıkamaya kadar insan hakları ihlalleriyle ilgili dile getirilenler son bulmuş değil.
Uygur İnsan Hakları Projesi Direktörü ve Dünya Uygur Kongresi Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Kanat da 6 yıldır Şincan’da soykırım yapıldığını belirtti.
Washington’da CSIS adlı düşünce kuruluşunun panelinde konuşan Kanat, 2017’den bu yana Uygular’ın kamplarda toplanmaya başladığını söyledi.
Kanat Londra’daki özel Uygur mahkemesinin bulgularını hatırlattı ve “Uygur özel mahkemesinin sonuç bölümüne göre Çin hükümeti soykırıma ve insanlığa karşı suç işlemeye devam ediyor. Mahkeme, 500 görgü tanığının açıklamalarını gözden geçirdi, kamplarda tutulup Çin’i terk etmeyi başaran 30 kişi ve 40 uzmanla görüştü. 100 bin sayfa belge gözden geçirildi. Yapılan zulumün durduğuna dair bir işaret bile bulunamadı. Cinsel ve fiziksel işkence, çocukların anne-babalarından ayrılıp devletin yetimhanelerine yerleştirilmeleri, imamlar için uzun hapis cezaları devam ediyor. Biz de devletin sıkı gizlilik politikasına rağmen binlerce vaka tespit ettik. Mahkeme sonuç bölümünde zorla kısırlaştırma, zorla kürtajla zorla doğum kontrolü olduğuna da yer verdi” dedi.
Amerika’nın geçen yıl Uygurlar’a yönelik yapılanları soykırım olarak tanıdığını da hatırlara Kanat, dünya genelinde 10 parlamentonun yaşanaları soykırım olarak nitelediğini, bu konuda atılan adımlara rağmen Doğu Türkistan’da bir şeyin değişmediğini vurguladı.
Söz konusu 10 parlamento arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi yer almıyor.
İslam dininin uygulamalarına yönelik baskıların da değişmediğini belirten Kanat, uluslararası toplumun duyarsızlığından da yakındı ve “Uluslararası toplumun tepkisi aşırı yavaş ve etkisiz. Uluslararası bir iş birliğinden yoksun. Dünya sınıfta kaldı. Acil harekete geçilmesi gerektiği görmezden gelinmemeli” ifadelerini kullandı.
Doğu Türkistanlılar’ın artan oranda Çinli’lerle evlenmeye zorlandığını da kaydeden Ömer Kanat, insanların zorla Doğu Türkistan’dan çıkartılarak Çin’de fabrikalarda zorla çalıştırıldığını belirtti. Kanat’a göre bu devletin sponsor olduğu bütün bir toplumu köleleştirme politikası.
Kanat’la birlikte panelde konuşan İç Güvenlik Bakanlığı’nda strateji, politika ve planlamadan sorumlu müsteşar Robert Silvers da başta Şincan olmak üzere zorla çalıştırılmaya karşı Washington’un attığı adımlardan bahsetti.
Kongre’nin geçen yıl bu konuda çıkardığı Forced Labor Prevention Act- Zorla Çalıştırmayı Engelleme Yasası’nı hatırlatan Silvers, önemli yol kat ettiklerini ama bu konuda hem küresel şirketlerin hem de uluslararası toplumun desteğinin önemli olduğunun mesajını verdi.
“Zorla çalıştırılarak elde edilen ürünlerin herhangi bir ülkeye ithal edilmesini istemiyoruz” diyen Silvers, “Bu sadece Amerika konusu değil. Müttefiklerimiz ve ortaklarımızla yoğun bir şekilde koordine oluyoruz. Amerika olarak büyük bir piyasa gücümüz var ama bu tür yasaları sadece biz uygularsak bir dizi risk de beraberinde gelir. Uluslararası piyasalarda iki yollu çalışma riski olur. Bir nakliye taşıdığı zorla çalıştırma ürünü nedeniyle Amerika’ya gelemez ama bir başka piyasaya ya da şirkete ürününü satar ve bundan da kar etmeye devam eder. Eğer bu çabayı çok taraflı yapmazsak başarılı olmayacaktır” dedi.