Türkiye’de gençlerin imkan olursa yurt dışında yaşama isteği, son dönemde yapılan her gençlik araştırmasında ele alınan bir konu.
VOA Türkçe’nin Londra’da karşılaştığı Türk gençleri o hayali, birkaç yıl önce gerçekleştirerek Londra’ya gelip yerleşmiş olanlar. Onları harekete geçiren ortak şikayetleri, mezun oldukları üniversitelerin diplomalarıyla bir iş bulsalar bile düşük ücret ya da 'liyakatsiz hiyerarşi' gibi nedenlerle Türkiye’nin bir umut vadetmemesi.
Your browser doesn’t support HTML5
Mühendis diplomalı çekçekçiler
Aralarında makine, jeofizik mühendisleri, turizm otelcilik mezunu, sanat tarihi ve işletme mezunu var. Londra’nın turistik yerlerinde kendi zevklerine göre rengarenk süsledikleri çekçeklerle turist gezdirip hayatlarını kazanıyorlar.
İstanbul’dan geldiğini söyleyen Melih Vuraler, kırmızı peluşla, disko topuyla süslediği şarjlı çekçekiyle turistlerin dikkatini çektiğini, böylece mezun olduğu Turizm Otelcilik Bölümü’ne uygun bir iş yapmakla avunduğunu anlatıyor.
Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu Ömer Yıldırım ise çekçek işinde beş yılı geride bıraktığını söylüyor ve “belki işletmecilik becerileriyle bu işte büyümeyi denerim,” diyor.
“Diploma duvara asılmaktan başka işe yaramıyor”
Sanat Tarihi Bölümü'nü “bitirseydim bile sadece duvarda bir diplomam olurdu” diyerek, daha birinci sınıftayken okulu terk ettiğini söyleyen Emre, “şimdi hiç olmazsa kimsenin emrinde çalışmıyorum ve kendi çalışma saatlerimi kendim belirliyorum” diye konuşuyor.
Günde 100 sterlin ortalama kazanç elde edebildiklerini söyleyen gençler, işlerinden ve Londra’daki hayatlarından epey memnun.
“Türkiye’den arayıp gelmek isteyenler var”
Londra’daki kira, yaşam giderleri gibi ayrıntılarla ilgili de bilgiler veren çekçekçi gençler, Türkiye’deki arkadaşlarının aynı yollarla yanlarına gelmek için sık sık kendilerini aradığını söylüyor.
Parlak tüylerle döşenmiş koltuklar ve şarjlı bisikletlerinde yanıp sönen ışıklarla Türkçe nağmeler eşliğinde turist gezdirirken sanki çok renkli bir hayatları varmış gibi görünse de yine de geride bıraktıklarına duydukları özlem, her anlattıklarının satır arasında kendini hissettiriyor.
Yabancı bir ülkeye alışırken yaşadıkları zorluklara rağmen, bu gençler kendi ülkelerinde düşük bir gelirle ay sonunu getirmeye çalışmak zorunda kalma ve sürekli bir işsizlik tehdidiyle yaşama olasılığını düşünüp avunmaya çalışıyorlar.