Siz de en yeni moda trendlerini yakından takip eden, hesaplı giyim mağazalarının indirim dönemlerini kollayan, her zaman ucuza bulacağı parçalar için bu mağazalara mutlaka uğrayan, çevrimiçi alışveriş sitelerinden ihtiyacı olmasa da ucuz olduğu için alışveriş yapanlardan mısınız?
Küresel ekonomik krizin alım gücünü vurduğu günümüzde ucuza giysi alışverişi yapabilmek, aynı zamanda son trendleri yakalayabilmek amacıyla son yıllarda sayısı artan, hesaplı giyim markalarının ürünlerini ve indirimlerini yakından takip ediyoruz. Ancak bu markalardan aldığımız giysilerin bize maliyeti düşük de olsa çevreye maliyeti oldukça ağır.
Aralarında Çin’de üretim yapan Amerika’da popüler mağazaların da olduğu bu markalar son dönemde çevreye zararları, gençler üzerindeki psikolojik etkileri ve kötü çalışma koşulları nedeniyle eleştiri yağmuruna tutuluyor. Bu eleştirileri takip edenlerin duyacağı terimlerin başında ‘‘Hızlı moda’’ ve ‘‘ultra hızlı moda’’ geliyor. Düşük karbon salımı, kaynakların verimli kullanılması ve sosyal olarak kapsayıcı ‘yeşil ekonominin’ bir ideal olarak karşımıza çıktığı günümüzde, hızlı moda bu değerlerle taban tabana ters düşüyor.
Hızlı moda nedir?
Hızlı moda, çoğu zaman modadaki yeni trendlerin taklit edilerek ucuz giysilerin hızlı şekilde üretilmesine deniyor. ‘Hızlı moda’cı şirketler düşük maliyetle çok sayıda giysi üretiyor. Bu hızlı üretim, markaların değişen trendleri yakalamasını ve haftalar içinde yepyeni koleksiyonları müşterilerine sunmasını sağlıyor.
Ultra hızlı moda ise bunu da bir adım öteye taşıyarak yeni ürünleri müşterilerine günler ya da saatler içinde sunuyor. Bu markalar çoğu zaman fiziksel bir mağazaları olmaksızın satışlarının tamamını çevrimiçi yapıyor.
Örneğin Forbes dergisinde yayınlanan bir makaleye göre ultra hızlı moda tanımı kapsamına girebilecek bir firma, günde 2 bin kadar yeni ürünü stoklarını ekliyor.
Farklı stil, model ve bedenlerdeki hızlı arz, sosyal medyanın ve sosyal medyadaki influencer’ların gücüyle birleştiğinde çoğumuzu dolabımızda yeterince giysi olsa da daha fazlasını almaya teşvik ediyor.
Business Wire şirketine göre küresel hızlı moda pazarı 2021'de 91,23 milyar dolardan 2022'de yüzde 8,8 bileşik yıllık büyüme oranıyla 99,23 milyar dolara çıktı. Pazarın 2026'da yüzde 7,7 bileşik yıllık büyüme oranıyla 133,43 milyar dolara çıkması bekleniyor.
Peki giyim sektöründe üretimin hız limitlerini aşarak gezegeni tehdit eder boyutlara ulaşması nasıl başladı?
Modada devrim yaratan icat: dikiş makinesi
1990’larda ortaya çıkan günümüzün hızlı moda anlayışının kökleri dikiş makinesinin keşfine kadar uzanıyor. Modada dönüşüm sağlayan bu icat 19’uncu yüzyılda giysi sektöründe devrim yaratarak kıyafetlerin hızlı ve daha etkin üretiminin önünü açtı, fabrikalar zanaattan uzaklaşarak seri üretime yöneldi. Bu geçiş, moda endüstrisinin bugün hızlı moda olarak tanımladığımız konsepte dönüşümünün temelini oluşturdu.
Kişiye özel hazırlanan giysilerdense standart bedenlerde üretilen, raflardan hızla çekilip alınabilen giysiler büyüyen kentsel nüfusa ve uygun fiyatlı, şık kıyafetler arayışındaki orta sınıfa hitap etti.
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, 1947’de uygun fiyatlı, seri üretim giysiler sunan İsveçli perakendeci Hennes (şimdi H&M) gibi hızlı moda öncüleri ortaya çıktı.
Hızlı modada zirve ise 20. yüzyılın sonları, 21. yüzyılın başlarında internet ve dijital teknolojilerin ortaya çıkmasıyla yaşandı. Çevrimiçi perakende platformları ve e-ticaret, hızlı moda şirketlerinin dünya çapındaki tüketicilere benzeri görülmemiş bir hızla ulaşmasını sağladı. Zara (1974) ve Forever 21 (1984) gibi hızlı moda devleri, "çok depola, ucuza sat" felsefesini benimseyerek bu trendden yararlandı.
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’na göre moda sektörü 21’inci yüzyılda inanılmaz bir büyüme yaşadı. Şu anda 2,5 trilyon dolardan fazla değere sahip ve dünya çapında 75 milyondan fazla kişiyi istihdam ediyor.
BM’ye göre 2000 ve 2014 yılları arasında giysi üretimi ikiye katlandı. Ortalama bir tüketici 15 yıl öncesine göre yüzde 60 daha fazla giysi satın alıyor. Giyim eşyalarının satın alan kişi tarafından kullanılma süresiyse yarıya indi.
Moda dünyasının bu büyük başarısı aynı zamanda daha sürdürülebilir ve sorumlu bir moda geleceği yaratmak için ele alınması gereken etik ve çevresel sorunları da beraberinde getirdi.
Hızlı yıpranan, kolay atılan giysiler
Çok severek aldığınız giysilerinizin birkaç yıkamada deforme olduğuna, söküldüğüne, yıprandığına, solduğuna veya çektiğine siz de çok kez tanık olmuşsunuzdur. Bu da demek oluyor ki düşük maliyetli giysilerin kalitesi de çoğu zaman düşük oluyor. Yani hızlı moda, bir taraftan da kolay atılabilir, elden çıkarılabilir giysi kültürünü ortaya çıkarıyor. Bu da akıl almaz sayıda giysinin çöplüklerde son bulmasına neden oluyor.
Çevrimiçi alışverişin de bu konuda sorumluluğu var. Gelişmiş ülkelerde bir tıkla satın alınan ucuz giysiler tüketiciler tarafından birçok kez iade etme ve değiştirme zahmetine bile katlanılmadan kenara koyulabiliyor.
Bunun sonucunda da çöplükler ayrışması onlarca yıl süren, biyolojik olarak parçalanamayan kumaşlarla doluyor.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı'na göre giysilerimizi oluşturan iplikler okyanusta her yıl 1,4 milyon trilyon plastik iplik birikmesine neden oluyor. Giysilerde kullanılan malzemenin yüzde 60'ı plastik; buna polyester, akrilik ve naylon kumaşlar dahil... Bu sentetik kumaşlar hafif, dayanıklı, hesaplı ve esnek. Ancak yıkandıkça "mikrofiber" denilen küçük plastik parçacıklara ayrılıyor.
Bu nedenle çamaşır yıkamak her yıl yarım milyon ton mikro plastiğin okyanusa karışmasıyla sonuçlanıyor. Bu da üç milyar polyester gömleğe denk geliyor.
Sudan ayıklanamayan mikrofiberler besin zincirlerine yayılma riski taşıyor.
Geri dönüşüm için üreticisine gönderilen giysiler çöplükten çıktı
Çöpe giden giysilerle ilgili çarpıcı bir örnek geçtiğimiz aylarda İsveçli araştırmacı gazeteciler tarafından ortaya çıkarıldı. İsveç’in önde gelen günlük gazetelerinden Aftonbladet, hızlı moda markalarının geri dönüşüm kapsamındaki giysileriyle ilgili bir araştırma yaptı. Gazeteciler, Türkiye’de de oldukça popüler bir markanın dönüşüm kampanyasına gönderdikleri 10 ürüne takip amacıyla Airtag taktılar. Bu ürünlerin hasarsız ve temiz olduğuna dikkat çeken gazeteciler tüm ürünlerin ilk tasnif için kilometrelerce uzaktaki Almanya’ya gönderildiğini yazdı. Daha sonra giysilerin nerede olduğuna bakıldığında; üç giysinin tekstil çöplüğü olmasıyla bilinen ülkelerde olduğu tespit edildi. Bunlardan biri büyük miktarlarda kullanılmış giysi satın alan ve bunların çoğunun çöplüklere atıldığı ya da yakıldığı Afrika ülkesi Benin’di. Bir diğer giysi Hindistan’ın hem tekstil atığı hem de çocuk işçi sorunuyla bilinen Panipat kentinden çıktı. İki giysi ise 3.730 kilometrelik deniz ve kara yolculuğunun ardından Romanya’da ortaya çıktı. Çarpıcı verilerden biriyse bu 10 giysinin, kamyonlar ve gemiler gibi fosil yakıta bağımlı ulaşım araçlarıyla dünyanın çevresini neredeyse bir buçuk tur dolaşmış olmasıydı.
Jakten på den svartvita jackan: Från H&M i Tyresö centrum till Cotonou i Benin • Skulle återvinnas – färdades 1 000 milhttps://t.co/u6c4IBtWmc
— Aftonbladet (@Aftonbladet) June 11, 2023