UCM’nin Netanyahu kararı AB’yi böldü: Borrell “karar bağlayıcı” dedi, Orban Netanyahu’yu Macaristan’a davet etti

Avrupa Birliği üyesi ülkelerden bazıları, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emrine uyma eğiliminde. AB Konseyi Dönem Başkanı Macaristan ise karara karşı çıkıyor.

Ortadoğu'da bir yılı aşkın süredir devam eden silahlı çatışmaların ardından “soykırım, insanlığa karşı suçlar, saldırı suçları ve savaş suçlarıyla” suçlanan kişileri yargılamaktan sorumlu UCM çatışmalarda dönüm noktası oluşturabilecek bir karara imza attı.

UCM, “Gazze’de insanlığa karşı suç ve savaş suçu işleyen” Netanyahu ve Gallant ile, İsrail’in öldürdüğünü açıkladığı Hamas’ın askeri lideri Muhammed Deif hakkında “yakalama emri” çıkarttı.

UCM Başsavcısı Karim Khan, mahkemeyi tanıyan 124 ülkeyi, “tutuklama emirlerine uygun hareket etmeye” çağırdı; UCM üyesi olmayan ülkeleri de “uluslararası hukuku korumak” için birlikte çalışmaya davet etti.

UCM’nin kurucu anlaşması Roma Tüzüğü’nde imzası olmayan ülkeler arasında yer alan ABD, Netanyahu’ya ilk destek veren ülke oldu. Ancak üye 27 ülkenin tümünün Roma Tüzüğü’nün imzacısı olan Avrupa Birliği yönetimi, “karara uyulmalı” dedi. AB Dönem Başkanı Macaristan’ın Başbakanı Victor Orban ise karara meydan okuyarak Netanyahu’yu ülkesine davet etti.

“Siyasi değil yargı kararı”

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell “Kararın siyasi olmadığını, yargı kararı olduğunu ve imzacı ülkeleri bağladığını” hatırlattı; üye ülkeleri “bu kararı uygulamaya” çağırdı.

İlgili Haberler Almanya Dışişleri Bakanı, UCM'nin Netanyahu hakkındaki tutuklama emrini “değerlendirdiklerini” söyledi

Bu görüşü AB’nin güçlü ülkeleri de paylaştı. Hollanda, İspanya, Fransa, Almanya, İtalya, İrlanda ve Belçika’dan birbiri ardına açıklamalar geldi.

İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, “İtalya, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'yu, ülkeyi ziyareti durumunda, tutuklamak zorunda kalacağını” ilan etti. UCM’ye evsahipliği yapan Hollanda’nın Dışişleri Bakanı Caspar Veldkamp da bu yönde görüş açıkladı.

Ardından, Belçika, İspanya ve İrlanda, “uluslararası hukukun kararlarına uyulması gerektiği” görüşünü yüksek sesle dile getirdi. Fransa Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, “mahkeme kararına saygı duyduklarını” belirtti; ancak Netanyahu’yu tutuklama konusunda görüş belirtmedi.

İsrail’e 7 Ekim saldırılarının ardından Gazze’de başlattığı operasyona tam destek veren Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Avusturya da, “uluslararası hukuka saygı duyacaklarını” açıkladı.

İlgili Haberler UCM'nin Netanyahu ve Hamas liderleri hakkındaki tutuklama kararına tepkiler

Çek Başbakanı Petr Fiala’nın, “kararın dehşet verici ve kabul edilemez” olduğunu söylemesine rağmen, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Daniel Drake, “Çek Cumhuriyeti uluslararası yasal yükümlülüklerine uymuştur ve uymaya devam edecektir. Uluslararası tutuklama emirlerinde savcılık ve polis harekete geçer. Bu siyasi bir karar değil. Hukuk devletinde yaşıyoruz” sözleriyle, mahkeme kararına saygı duyacaklarını belirtti.

UCM'nin en büyük destekçilerinden birisi olan Almanya, kararı uygulayıp uygulamayacağı konusunda açıklama yapmadan “alınacak tedbirleri vicdanla inceleyeceğini” bildirdi. Fransa da, UCM’nin çıkardığı tutuklama emirlerini “dikkate alacağını” duyurdu.

Orban’dan Netanyahu’ya davet

Bu yılın sonuna kadar AB Konseyi dönem başkanlığını yürütecek olan Macaristan'ın Başbakanı Viktor Orban, UCM'nin kararını sert eleştirdi ve karara rağmen Netanyahu'yu ülkesine davet edeceğini duyurdu.

İlgili Haberler Uluslararası Ceza Mahkemesi, Netanyahu ve Hamas yetkilileri için yakalama emri çıkardı

Devlet Radyosu’na konuk olan Orban, “Bu karara karşı gelmekten başka çaremiz yok. Sayın Netanyahu'yu Macaristan'a davet edeceğim, burada UCM kararının hiçbir etkisi olmayacağına dair ona güvence verebilirim. UCM'nin kararı hukuki amaçların arkasına gizlenen utanç verici bir karar ve uluslararası hukukun itibarını sarsacak” diye konuştu.

Netanyahu Orban’ın, “ahlaki açıklığını” överek, daveti için kendisine teşekkür etti.

Kararı, “Yahudi karşıtı” olarak nitelendirdi. Netanyahu, “Aralarında Fransız bir yargıcın da bulunduğu UCM heyeti, Fransa tarihindeki haksızlığın sembolü Dreyfus davasına benzer bir karar aldı” demişti.

1894 yılında Yahudi Yüzbaşı Alfred Dreyfus'un casuslukla itham edilerek Fransa'da haksız yere mahkum edilmesi ile başlayan olaylar zinciri 12 yıl sürmüştü.

“Tarihi karar”

Fransa basını, UCM kararının “tarihi” olduğu görüşünde. Fransız Le Monde gazetesi baş yazısında, “Bu karar tarihi, çünkü mahkemenin kurulduğu 1998 yılından bu yana ilk kez siyasi liderler Batılı müttefiklerinin iradesine karşı suçlanıyor. Batılı devletler, hukukun herkese eşit uygulandığını göstermek durumunda” ifadesiyle açıklıyor.

Avrupa medyasına görüş belirten uluslararası hukuk uzmanları da, “Genelde Afrikalı liderler aleyhinde yakalama emri çıkaran mahkemenin, Rusya lideri Vladimir Putin hariç, ilk kez Batı’nın müttefiki ve güçlü bir devlet lideri hakkında karar aldığının” altını çiziyor.

France 24’e konuşan, UCM uzmanı ve Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Dairesi’nin hukuk ofisinin eski başkanı Johann Soufi için de, bu kararlar yargı açısından “tarihi bir ana” işaret ediyor.

Uluslararası ceza hukuku uzmanı Soufi, “Bana göre bu, UCM için tarihi bir an ve sonuçta onun meşruiyetinin güçlenmesine katkıda bulunacak… Çünkü mahkeme, güçlü olsun veya olmasın, Batı çıkarlarına yakın veya uzak olsun tüm bireylerin, kolektif vicdanımızı rahatsız eden suçlar işledikleri zaman, eylemlerinin hesabını vermesi gerektiğini gösteriyor. Bu, ister suç faili ister mağdur olsun, tüm bireylerin uluslararası hukuk ve uluslararası mahkemeler önünde eşit olduğunu göstermekte” dedi.

Uluslararası Fransız Radyosu RFI’ye kararın pratikte uygulanabilirliğini değerlendiren Özgür Brüksel Üniversitesi'nde uluslararası hukuk profesörü François Dubuisson da “UCM daha önce, Sudan'ın eski cumhurbaşkanı Ömer El Beşir ve Rus lider Putin hakkında bu kararı aldı. El Beşir görevden alınmasına rağmen Sudan'da tutuklu bulunuyor ve iddianamesine rağmen mahkemeye teslim edilmedi. Ürdün, Ömer El Beşir'i karşıladıktan sonra kınandı ancak Sudan cumhurbaşkanını teslim etmeye zorlanmadı” dedi.

Bununla birlikte uluslararası bir tutuklama emrinin bu liderlerin hareket kabiliyetini kısıtlayabileceğini söyleyen Dubuisson, “Örneğin Vladimir Putin, UCM’nin tutuklama emri kapsamında yakın zamanda Moğolistan'a gitti, ancak bu ülke onu tutuklamamayı tercih etti ve bu da eleştirilere yol açtı. İsrail'in Avrupalı müttefikleri için Netanyahu'yu karşılamak bugün daha zor olacaktır. Bu aşamada, bu tutuklama emirlerinin çıkarılması büyük ölçüde sembolik kalıyor. Ancak bu güçlü bir sembol çünkü bu emrin çıkarıldığı suçlar, savaş suçları, zulüm, imha gibi insanlığa karşı suçlar dahil son derece ciddi suçlar” ifadelerini kullandı.