Libya’da ‘‘şehit olan MİT mensuplarını’’ haberleştirdikleri için yapılan yargılamada 4 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel ve 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan ile o dönem haberi Odatv’de yayınlanan Hülya Kılınç, istinaf mahkemesinin haklarındaki hükmü onaylaması üzerine bugün yeniden cezaevine girdi.
Avukatların İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 9 Eylül 2020’de verdiği karara itirazını değerlendiren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, 2 Şubat 2022’de yerel mahkemenin kararını onadı ve dün gazetecilere savcılığa teslim olmaları yönünde tebligat ulaştı.
Tebligatı alan gazeteciler bugün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na giderek Cumhuriyet Savcısı’na teslim oldu. Ağırel ve Pehlivan Silivri Ceza İnfaz Kurumu 9 No’lu Cezaevi’ne gönderildi.
Your browser doesn’t support HTML5
Ne zaman serbest kalacaklar?
Barış Pehlivan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, bu davadan yaklaşık 9 ay tutuklu kalan iki gazetecinin infaz işlemlerinin hızla halledilerek kısa süre içinde tahliye edilmelerini beklediklerini söyledi.
VOA Türkçe’nin prosedür hakkındaki sorularını yanıtlayan Ersöz, ‘‘Normalde kapalı ceza infaz kurumuna gitmeleri gerekiyor. Kapalı infaz kurumundan sonra da açık ceza infaz kurumlarına nakillerinin yapılması lazım. Arkasından açık ceza infaz kurumları da COVID-19 tedbirleri kapsamında hükümlü kabul etmediği için onları izinli sayıp oradan tahliye etmesi gerekiyor. Ama bazen kapalı ceza infaz kurumundaki ve açık ceza infaz kurumundaki işlemler uzayabiliyor. Bu farklı cezaevlerindeki uygulamalardan ve infaz hakimliklerinin yoğunluklarından kaynaklanıyor. Bazıları gün içinde bu işlemleri yaparken, bir hafta hatta bir ayı bulan süreçlere de şahit olunabiliyor’’ dedi.
Pehlivan: ‘‘Öfkem var ama umudum da var’’
Her ikisi de birer valizle Çağlayan’daki adliye sarayına gelen gazetecilerden Barış Pehlivan, son 11 yıl içinde üçüncü kez cezaevine giriyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Pehlivan, ‘‘İçimde bir sıkkınlık var tabii. Şundan dolayı, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde üçüncü kez cezaevine giriyorum. Bu bana demokrasi bakımından hiçbir ilerleme olmadığının kanıtı olarak çarpıyor, bu da beni öfkelendiriyor. Hiçbir şeyin değişmediğini, yöntemlerin değişmediğini görüyorum. En nihayetinde bugünlerin geçeceğini de biliyorum. Öfkem var ama umudum da var’’ dedi.
Ağırel: ‘‘Hukuk devleti olan bir ülkenin bu tür hukuksuzluklara sebebiyet vermesi üzücü’’
Anayasasında ‘‘hukuk devleti’’ olduğu yazılı olan bir ülkede böyle bir hukuki sonucun doğmasının kabul edilemeyeceğini söyleyen Murat Ağırel ise kendilerinin tutuklanmasına konu olan MİT şehitlerinin çoktan unutulduğunu söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ağırel, ‘‘2008’den beri mütemadiyen yargılanıyorum. Artık profesyonel sanık haline getirdiler biz gazetecileri. Normalde tatil için çanta hazırlarsınız, biz gazeteciler cezaevi için çanta hazır hale geldik. Hak etmediğimiz davalardan yargılanıyoruz, cezalar alıyoruz. Cezaevlerine girip çıkıyoruz. Bunlar gelip geçicidir ve elbette karanlıklar aydınlığa çıkacaktır. Hukuk devleti olan bir ülkenin bu tür hukuksuzluklara sebebiyet vermesi üzücü. Gazeteciliğin suç olmadığına inanıyorum. Biz şehitlerimizi andığımız için bugün cezaevine giriyoruz. Şehitlerimizin ismini ve onların şehadetini herkes unuttu. Şehit edenlerle uluslararası alanlarda iş tutuluyor’’ dedi.
‘‘Bu davaların amacı gazetecilere ‘susun, korkun ve alışın’ demektir’’
Ağırel, bu yargılamalarla kendileri üzerinden tüm gazetecilere ‘‘susun, korkun, alışın’’ mesajı verilmeye çalışıldığını dile getirdi.
Yeniçağ gazetesi yazarı ve Halk TV analisti, ‘‘Bu davaların amacı gazetecilere susun, korkun ve alışın demektir ve eğer susmazsanız, korkmazsanız, alışmazsanız başınıza gelecek bunlardır denmektedir. Böyle bir mesaj veriliyor. Ama ben bu ülkede kaleminin namusuna sahip çıkan gazetecilerin susmayacağını, korkmayacağını, alışmayacağını çok iyi biliyorum. Bizler de alışmasınlar diye uğraşıyoruz. Bizden sonraki gazetecilere diz çökmemeleri ve baş eğmemeleri için dik durmaları gerektiğini göstermeye çalışıyoruz’’ dedi.
Ersöz: ‘‘AYM’ye başvuracağız ama kısa vadede sonuç beklememek lazım’’
Avukatlar, istinaf mahkemesi kararından sonra süreci Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacak. Ancak Avukat Hüseyin Ersöz, o sürecin nihayete ermesinin üç yılı bulabileceğine işaret ediyor.
Ersöz, ‘‘Elbette Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız. Ancak buradaki cezaların infazını kaldıracak bir şey olmayacak. Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi süreçleri ‘olağanüstü kanun yolları’ olarak geçiyor. AYM'ye başvursanız bile en iyi ihtimalle 3 yıl sonra karar alınabiliyor. Zaten Anayasa Mahkemesi Başkanı da bundan yakınıyor. Öyle ki Barışlar (Terkoğlu ve Pehlivan) tutukluyken (2020 yılında) ifade hürriyeti ve özgürlük haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştuk. Hala daha genel kurulunun gündeminde olmasına rağmen karar çıkmadı. Oradan karar çıksaydı yani ihlal kararı çıksaydı bugün işlem infazı söz konusu olmayacaktı. O yolları kullanacağız. AYM’ye adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü başvurusu tekrar yapacağız. Ama bunlardan kısa vadede bir sonuç beklememek lazım’’ dedi.
Yargılamanın geçmişi
Libya’da şehit edilen Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarının cenaze törenini haberleştirdikleri ve bu kapsamda MİT Kanunu’nu ihlal ettikleri gerekçesiyle yapılan yargılamada Pehlivan ve Ağırel dışında dört gazeteci daha yargılandı.
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 8 Mayıs 2020’de başlayan yargılama 9 Eylül 2020’de son buldu.
Gazetecilerden Barış Terkoğlu beraat ederken, Yeni Yaşam gazetesinden Aydın Keser ve Ferhat Çelik, Murat Ağırel gibi ‘istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek’ suçundan verilen 4 yıl 8 ay 17 gün, Odatv muhabiri Hülya Kılınç ise Pehlivan’la birlikte 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Aynı davada yargılanan gazeteci Erk Acarer’in dosyası ise yurtdışında bulunduğundan ayrıldı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, 2 Şubat 2022’de İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını onadı