Türkiye’de ilk Corona virüsü vakasının görüldüğü 11 Mart’tan bu yana geçen 11 günlük sürede ekonomik faaliyetler ciddi şekilde azaldı.
Türkiye 20 ülkeye uçuş yasağı uygularken birçok ülkeden Türkiye’ye yönelik uçuşlar durduruldu. İçeride de virüsün yaygınlaşması ile birlikte artan ‘evde kalın’ çağrıları turizm sektörünü olumsuz yönde etkiledi. İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı genelgeyle kafeler, barlar, kahvehaneler, içkili restoranlar, spor salonları, çay bahçeleri, sinema ve tiyatrolar kapatıldı.
Salgının artmasının ardından Türkiye’nin önde gelen tekstil, konfeksiyon, ayakkabı, dekorasyon, mobilya, oyuncak şirketleri de yüzlerce mağazasında faaliyeti belirsiz bir süre için durdurdu.
Özellikle hizmet sektöründe çalışan binlerce insan işsiz kaldı.
Demir: ‘‘Devlet önlem alırken düşündüğü tek şey işveren, üç hafta evimizde oturalım da ne yiyip ne içeceğiz’’
Uzun süredir bir otelde çalışan İbrahim Demir, Corona salgının Türkiye’ye sıçrayacağının anlaşılmasının ardından işten çıkarılanlardan.
Demir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Corona salgınına tedbir için açıkladığı 100 milyar liralık ekonomik pakette çalışanların ihmal edildiğini düşünüyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Demir, ‘‘Devletimiz önlem almaya çalışıyor. Ama bu önlemi alırken düşündüğü tek şey, işverenler. Vatandaşı düşünmüyor. Vatandaşı sadece evine kapatmakla bu virüsten korumaya çalışıyor. Ama aksine şu anda evine kapalı insanlar borçlarını düşünüyorlar, bunları yaşıyorlar. Daha virüs ortaya çıkar çıkmaz işimize son verdiler. Dedikleri tek şey şu; ‘eğer düzelirse bu toplum sağlığını kavuşursa yeniden sizinle birlikteyiz’. Ben de ‘Olmayacak duaya amin demiyorum’ dedim. ‘Evinizde oturun, üç hafta’, Cumhurbaşkanımızın önerdiği sadece bu. 3 hafta evinizde oturalım da ne yiyip ne içeceğiz? Örneğin, ünlüler de aynı şekilde söylüyor, ‘Evinizde oturun, kurban olayım’ diyorlar. Sizin tuzunuz kuru, siz bilemezsiniz bu vatandaşın halini’’ dedi.
Karaman: ‘‘Çalıştığım otel tarafından izne ayrıldım’’
Demir gibi otelde çalışan Gülay Karaman da işsiz kalmış bir turizm sektörü çalışanı. Karaman, ücretsiz olarak izne ayrılmış olmasına üzülse de İstanbulluların Corona önlemi almamasından daha çok şikayetçi.
‘‘Taksim’e metrobüs ve metro kullanarak geldim. Yeterince tedbir alındığını görmedim. Maske yok eldiven yok. Gördüğüm kadarıyla salgın çoğaldı ama kimse önlemini almıyor. Ben toplu taşıma araçlarında maskemi taşıyorum zaten Sağlık Bakanlığı da böyle diyor ama temiz havada kullanmıyorum. Evet, Korona salgınında turizm sektörü çok zarar gördü. Birçok oteller kapalı. Şu anda benim çalıştığım otel de kapalı. İzne ayrılmışım, haberim yoktu. Ben telefonla bilgi aldım’’ dedi.
Sözleşmeli öğretmen Şişik: ‘‘Maaşımız, sigortamız ödenmeyecek, biz ne yapacağız?’’
Corona salgını nedeniyle 13 Mart’tan beri okullar kapalı. 16 Mart’ta başlayan ara tatilin ne kadar devam edeceği henüz bilinmiyor. ‘Uzaktan eğitim’ başlatan Milli Eğitim Bakanlığı, 2019-2020 eğitim yılında okulların yeniden açılıp açılmayacağına dair bilgi vermiyor.
Ancak kimi eğitim kurumları sözleşmeli olarak çalışan öğretmenleri şimdiden işten çıkardı. Kendisi de sözleşmeli öğretmen olan Yalçın Şişik, bu durumun güvencesiz çalışanlar için büyük risk yarattığını dile getiriyor.
Şişik, ‘‘Ben sözleşmeli öğretmenim, kadrolu değilim. Bizim maaşlarımız şu anda ödenmeyecek. Sigortamız ödenmeyecek, peki biz ne yapacağız? Haydi maaşı kestiniz, sigortayı neden kesiyorsunuz? Bu sosyal devlet anlayışına yakışmıyor. Ben hükümetin aldığı bu kararları desteklemiyorum, zenginleri koruduğunu düşünüyorum. Konut kredisi yüzde 10 olmuş, bunun fakire bir katkısı yok ki. Bunun virüsle mücadelesini de görmüyorum. Burada orta sınıf altı fakir kesim, anlaşması kadrosu olmayan öğretmenlerin haksızlığa uğradığını düşünüyorum’’ diye konuştu.
Keskin: ‘‘Devlet üzerine düşeni yapıyor diye düşünüyorum’’
Bir markette çalışan Leyla Keskin ise daha pozitif.
Keskin, ‘‘İnsanın kendisini güvencede hissedebilmesi için önce kendine güvenmesi lazım. Tedbirimizi kendimiz de alalım, çocuklarımızı koruyalım. Tabii ki devletten de bir şeyler bekleyelim. Ama şu an için devlet üzerine düşen şeyi yapıyor diye düşünüyorum’’ diyor.
Bisikletiyle Taksim Meydanı ve çevresinde balon satan Bilal Akın, insanların sokaktan elini ayağını kesmesiyle işlerinin bozulduğunu söylese de gelecekten umutlu.
Akın, ‘‘Devletin açıkladığı önlemler yeterli mi değil mi bilmiyorum çünkü bu aralar fazla Youtube’a bakmıyorum. Kendi işime bakıyorum. Ama işler bomboş. Olsun. Cana geleceğine, mala gelsin yeter. İnşallah hastalık bitsin, mal da gelir her şey de gelir’’ diye önceliğinin halk sağlığı olduğunu dile getiriyor.
Alpuğan: ‘‘Çalışmak riskli ama pastane açıkken çalışacağız’’
Pastanede çalışan Ali Alpuğan ise dükkan açık olduğu sürece çalışacağını söylüyor.
‘‘Biz zaten yıllardır kendi temizlik önlemlerimizi alıyoruz. O yüzden bizde sıkıntı olmaz. Şimdi servis yaparken mesafeyi korumaya daha çok önem gösteriyoruz. İşte çalışmanın illa ki riski var. Ama pastane açık. Ben de çalışmak zorundayım. Tabii ekonomik tedbirlerin alınması iyi’’ diyor.