Türkiye’de, Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanmasıyla birlikte siyasetten sokağa demokratikleşme, ordu ve terör konularında yoğun bir tartışma yaşanıyor.
Uluslararası Stratejik Araştırma Merkezi’nden (USAK) Prof.Dr. İhsan Bal, “Bence bu aşamada böyle militarizm taraftarları hukuk karşısında daha fazla hesap vermeye zorlanıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde de bunun destekçileri var” dedi.
Türkiye’de her geçen gün askeri yetkililer, gazeteciler ve muhalif kimlikli siyasetçilere yönelik dava sayısı artarken, orgeneral rütbesinde bir subayın tutuklanması Uludere olayını bile bir anlamda gölgede bıraktı. Tutuklama kararında Başbuğ’un “terör örgütü üyeliği” ile suçlanması ise kamuoyunda en dikkat çekici unsur oldu.
Tutuklamayla ile olarak hukuki tartışma da başladı. İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal gibi bazı hukukçular, Başbuğ’un Anayasa’da dayanağı olmayan bir mahkeme süreci ile tutuklandığını belirterek, eski Genelkurmay Başkanı’nın Yüce Divan’da yargılanması gerektiğini bildiren açıklamalar yaptı. Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer de, İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunduğu savunmada, müvekkilinin Yüce Divan’da yargılanmasını talep etti.
Rüştü Erdelhun hatırlatması
USAK’ta güvenlik, terör ve siyaset alanlarında araştırmalar yapan Profesör Dr. İhsan Bal, radyomuza yaptığı değerlendirmede, tutuklama ve terör üyeliği suçlaması ile ilgili olarak şöyle dedi:
“Suçlamadaki ana unsuru darbe girişimi, terör üyeliği suçlamasının tali bir unsur olduğunu düşünüyorum. Sayın Başbuğ ilk yargılanan genelkurmay başkanı da değil. Rüştü Erdelhun Paşa, 1960 darbesiyle Yassıada’da yargılanmıştı. Ama O’nun yargılanması darbeye teşebbüs değil tam tersi darbecilerle birlikte olmadığı için yargılanmıştı. Aradan geçen uzun yıllarda, komutanlar darbe girişimcisi yaklaşımları desteklemediği durumlarda Türkiye’de askeri yetkililere Erdelhun Paşa hatırlatması yapılırdı. Bunlardan birisi de Hilmi Özkök Paşa’nın başına da gelmiştir. Özkök’e de darbeye karşı olması nedeniyle ‘Erdelhun Paşa durumuna düşme’ şeklinde baskı yapıldı. Bugün bunun tam tersi oldu. Darbe girişimi nedeniyle bir genelkurmay başkanı mahkeme karşısına çıkarıldı. Ben bunun Türkiye’nin geleceğine dönük önemli etkileri olacağını düşünüyorum.”
İhsan Bal, Başbuğ’un tutuklandığı yargılama sürecini ise militarizm taraftarlığı ya da karşıtlığı boyutuyla yorumladı. Bal, TSK’nın iç dinamiğinde bu yargılama sürecine destek verildiği iddiasını da ileri sürerek şöyle dedi: “Militarizm ya da askeri darbe taraftarlığı, Türkiye’nin medyasında, siyasetinde, sokağında var. Ancak bunun karşıtları da var. Bence bu aşamada böyle militarizm taraftarları hukuk karşısında daha fazla hesap vermeye zorlanıyor. Bence Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde de bunun destekçileri var. Üniversitede, sivil toplumda buna destek verilmese bu aşamaya gelinemezdi. Geldiğimiz aşamada, epey kişi adalet karşısında hesap vermeye davet edildi. Hepsi suçlu anlamına gelmemekle birlikte sürecin hesap verilebilirlik noktasına geldiği muhakkak. TSK iç dinamik yapısının değişimi arzu etmesi rüzgârıyla bu aşama gelmiştir. Bu sadece mahkeme ya da sivil iktidar arzusu olarak değil de tüm toplum kesimleri arzusu olarak görmek gerekir diye düşünüyorum.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “hukuki eşitlik” dedi.
Gül, Düzce’de yaptığı açıklamada, “hukuki sistemde eşitlik” dışında Başbuğ’un tutuklanmasına ilişkin detaylı bir değerlendirmede bulunmaktan kaçındı. Gül, "Kimse mahkeme kararı ortaya çıkmadan suçlu ilan edilemez. Bunun önce herkes tarafından bilinmesini isteriz Hukuk düzeni içinde bir yargılama sürecine şahit oluyoruz. Herkesin hukuk sistemi içinde sorumluluğu vardır. Dolayısıyla herkes hukuk karşısında eşittir" dedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, İstanbul’da bu konuda basın mensuplarınca yöneltilen soruları yanıtsız bıraktı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise konuyla ilgili olarak bir açıklama yapmadı.
Muhalefet AKP’yi suçladı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bakın bugüne kadar ne zaman AKP’nin aleyhine bir olay olduysa arkasından buna benzer operasyonlar gelişti. Bu bir tek örnek değil ki, onlarca örnek var. Uludere’nin perdelenmesi için bunun yapıldığı belli" yorumunu getirdi. Kılıçdaroğlu, Başbuğ’un özel yetkili mahkemece tutuklanmasını da eleştirerek, "Bunların, siyasi otoritenin aldığı kararları onaylayan mahkeme olduğunu daha önce ifade etmiştim" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı açıklamasında, Başbuğ’un tutuklanmasını "vahim" olarak niteledi. Emekli orgeneralin terör örgütü üyeliğiyle suçlamasına da karşı çıkan Bahçeli, açıklamasında şöyle dedi: "Artık iyice şirazesinden çıkan darbe soruşturma ve iddialarının nerede duracağı ve kimleri kapsamına alacağı belirsiz ve şaibeli bir duruma gelmiştir. Konumu ve görevi ne olursa olsun, hiç kimsenin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli mensuplarını terör örgütü üyesi ya da yöneticisi gibi göstermeye hakkı ve haddi yoktur."
AKP’ye göre, “yargının görevini yapıyor”
Adalet ve Kalkınma Partisi ise tutuklamanın demokratikleşmeyi gösterdiğini öne sürdü. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi ise, "İlker Başbuğ’un tutuklanması Türkiye’nin demokratikleştiğini gösterir. Yargı görevini yapmaktadır. Delillere, bilgilere dayalı olarak yargı, kendi kuralları çerçevesinde ne yapması gerekiyorsa onu yapmaktadır" dedi.