Dünyada Corona virüsünün hızla yayılması birçok sektörü olumsuz yönde etkiledi. Turizm sektörü ise bunların başında geliyor. Zira çoğu ülke virüse karşı önlem olarak ya seyahat kısıtlaması getirdi ya da sınırlarını tamamen kapattı. Bu önlemler, Türkiye ekonomisi açısından çok önem arz eden turizm sektörünü de olumsuz yönde etkiledi. Rezervasyon iptallerinin ciddi boyuta ulaştığı turizm sektöründeki son durumu Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, VOA Türkçe’ye değerlendirdi.
TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, dünya genelinde bütün destinasyonlarda seyahatlerin durduğunu ve hiç kimsenin bir yerlere gitmek istemediğini söyledi.
Bağlıkaya, “Dünya geneline baktığımızda hemen hemen bütün destinasyonlarda seyahat durmuş vaziyette. Dünyada turizmin başladığı günden bugüne seyahatlerin bu kadar keskin bir biçimde durduğu başka bir dönem yaşanmadı. Şu anda hiç kimse hiçbir yere seyahat etmiyor. Yasak olmayan yerlere de seyahat edilmiyor. Dolayısıyla dünya turizmi açısından bakıldığında 2020 yılının ciddi bir daralmayla geçeceği çok açık gözüküyor” diye konuştu.
“Birçok organizasyon iptal edildi”
TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, birçok organizasyonun iptal edildiğini ve erken rezervasyon yapan insanların acentelerden paralarını geri almak istediğini belirtti.
Bağlıkaya, “Sektör olarak bakıldığında Umre yapılamadı. Onun haricinde İran, Türkiye’nin çok önemli bir pazarı. Nevruz dönemi kaçtı. Onun dışında kongreler, toplantılar tamamen ertelendi. Yolcu, rezervasyonunu iptal etmek istiyor. Acente ise ne hava yolundan ne de otelciden parasını geri alabiliyor. Acentelerin tahsil edemediği bir parayı yolcuya ödemesi çok ciddi yükler getiriyor” dedi.
“2020 yılı turizm açısından kayıp bir yıl olabilir”
TÜRSAB Başkanı, iyi ve kötü senaryoları anlatırken her iki senaryoda da sektörün ciddi yara alacağına vurgu yaptı.
Bağlıkaya, “İyi senaryo nedir? Haziran ayına kadar bu işin toparlanması ve sonrasındaki normalleşmesi. Bu bize yüzde 35-40 civarında bir hareket kaybettirir. Devamında ise sektörün kendini toparlaması biraz daha kolay olur. Kötü senaryonun devam etmesi durumunda ise 2020 yılı, turizm açısından kayıp bir yıl olarak sonuçlanabilir. Aslında iki senaryoda da sektörün ciddi yara alacağı açık” diye konuştu.
“Erken yapılan rezervasyonlar tehlike altında”
Çin’de virüsün yayılma hızının düştüğünü belirten TÜRSAB Başkanı, Avrupa’da ise hastalığın yayılmaya devam ettiğini, bunun da erken rezervasyonları olumsuz yönde etkileyeceğini söyledi.
Bağlıkaya, “Türkiye turizm konusunda ve yolcu trafiği açısından bakıldığında dünya altıncısı. Çok önemli bir ülke. Virüs olayının yansımaları doğal olarak ülkemize de olacak. Türkiye’de daha çok yaz turizmi hareketli. Çin’de virüsün yayılma hızı düştü ama Avrupa’da daha yeni başladı ve yayılmaya devam ediyor. Bu olayın ön rezervasyon döneminde ortaya çıktığını da düşünecek olursak, Ocak, Şubat, Mart hatta Kasım ve Aralık aylarında yapılmış ön rezervasyonlar ciddi tehlike altında” dedi.
“Sektörün ayakta kalabilmesi için taahhütlerin dondurulması gerekiyor”
Firüz Bağlıkaya, turizm sektörünün ayakta kalabilmesi için öncelikli adımları şöyle sıraladı:
“Ciddi bir nakit açığı ve eksiği çıkmış durumda. Bu dönemi geçirirken sektörün ayakta durabilmesi için bu nakit eksiğinin tamamlanması gerekiyor. Sektörün kamu bankaları ve özel bankalardaki tüketiciler nezdindeki taahhütlerinin dondurulması gerekiyor. Çünkü herkes birbirinden bir şey isterse yük acentelerin, tur operatörlerinin sırtına kalıyor. Bununla ilgili hükümet tedbirler alıyor. Biz sivil toplum kuruluşları olarak hükümetin bu anlamdaki çalışmalarına yardımcı olabilmek için elimizden geldiği kadar çabalıyoruz. Sektörümüzün durumunu mümkün olduğu kadar bütün açıklığıyla aktarmaya çalışıyoruz ki doğru tedbirler alınsın.”
Bağlıkaya, son olarak hükümete taleplerini ilettiklerini ve cevap beklediklerini söyledi.
“Zaten bu sorun çok global. Bizim tek başımıza aldığımız önlemlerle çözülebilecek bir durum değil. Sektörle ilgili alınması gereken önlemleri de kamu nezdinde girişimlerimizi yaparak çözmeye çalışıyoruz. Acentelerimizi rahatlatacak birtakım taleplerimiz oldu. Bakanlığımızdan onların cevaplarını bekliyoruz.”
Peki Türk halkı, gelişmelerle ilgili neler düşünüyor?
Köktaş: “İnsan bile bile ölüme gider mi?”
Kamu kuruluşunda memur olan Sultan Köktaş, tatil için köyüne bile gitmeyeceğini söyledi.
Köktaş: “Rezervasyon yaptırmadım. Düşünmüyorum da. Dünyada olan bu berbat hastalıktan dolayı bir şey kapmayayım diye köyüme dahi gidemiyorum. Gerekmediği sürece evimden dışarı çıkmayı da düşünmüyorum. Kamu görevlisiyim. Sadece işe gidip geliyorum. İnsan bile bile ölüme gider mi? On binlerce insan öldü. Bugün Avrupa’yı perişan etti. Çin’i perişan etti. İnsanlar dışarı çıkamıyor” diyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Çetinoğlu: “Yazın bu sorun çözülmüş olur”
Özel sektörde çalışan Sezgin Çetinoğlu ise alınan önlemleri yeterli bulduğunu ve yaz tatili zamanına kadar sorunun çözüleceğini düşündüğünü söyledi.
Çetinoğlu, “Ben alınan önlemleri yeterli buluyorum. Tatil zamanına kadar da muhtemelen bu sorunun çözüleceğini düşünüyorum. O yüzden Temmuz ya da Ağustos gibi tatilimizi yapacağız” dedi.
Aksu: “Kıbrıs’a gitmeyi düşünüyordum vazgeçtim”
Özel bir şirkette tasarımcı olarak çalıştığını anlatan Sertan Aksu, tatil planını iptal ettiğini söyledi.
Aksu, “Tatile gitmeyi düşünüyordum vazgeçtim. Corona virüsünden dolayı tedirgin oldum. Kıbrıs’a gitmeyi düşünüyordum. Kıbrıs’ı çok severim ama orası da şu anda kabul etmiyor artık. Nasıl çözecekler bu sorunu onu da bilmiyorum. Büyük bir tedirginlik var” diye konuştu.
Kıvılcımoğlu: “Otel paramız yandı”
Üniversitede öğretim görevlisi olduğunu kaydeden Hüseyin Avni Kıvılcımoğlu, önümüzdeki hafta yapmayı planladığı yurtdışı tatilinin salgın nedeniyle iptal olduğunu anlattı.
Kıvılcımoğlu, “Gelecek hafta İsveç gezimiz vardı, iptal oldu. Ödediğimiz uçak parasını geri alabildik ama otel parası yandı. Ama ne yapalım, kendimizi riske atmaktansa paramızı kaybetmeye razıyız” dedi.
Yıldız: “Bu durum tatil planımızı etkilemez. Biz Türküz”
Belediyede işçisi olduğunu belirten Memduh Yıldız, “Kesinlikle dikkat etmemiz gereken bir durum ama Çinlileri düşündüğümüz zaman gitmedikleri bir yer yok, nasıl kaçacağız? Mümkün değil yani. Bu durum bizim tatil planımızı etkilemez, Türküz yani. Bir plan var sonuçta” dedi.
Cengiz Geçici: “Yazın sonlarına doğru gidebiliriz”
“Yaza doğru sorunun geçeceğini düşünüyoruz. Eğer geçerse de tabii ki gideriz. Bunun böyle devam edeceğini düşünmüyorum. Tedbirler de alınıyor zaten. Yazın sonlarına doğru muhtemelen gideriz.”
Erdoğan Sarı: “Tatilimi iptal etmeyi düşünmüyorum”
İTÜ’de maden mühendisliği 3. sınıfta okuyan Erdoğan Sarı, “Arkadaşımla birlikte Sırbistan’a Temmuz ayı için bir rezervasyon yaptırdık. 5000 TL gibi de bir para ödedik. Bu öğrenci için çok büyük bir para. Vallahi bilmiyoruz ne olacak ne bitecek? O zamana kadar biter diye umuyoruz. Tatilimi iptal etmeyi düşünmüyorum. Çünkü çok istediğimiz bir tatildi” diyor.
Üniversite öğrencisi Oğuzhan Özbay, “Tatil rezervasyonu yapmadım ama okul bittikten sonra gitmeyi düşünüyorum. İnşallah bu virüs yayılmaz ve bir sıkıntıya uğramayız” dedi.
Konservatuar öğrencisi Emir İlgen, tatil planı yapmamasının nedenini şöyle açıkladı:
“Rezervasyon yaptırmamıştım ve yaptırmayacağım. Ne olur ne olmaz. Sonuçta ben de taşıyıcı olabilirim. Yayma riski var. Hem insanlar da uyarıyor. Yaz gelince bitecek diyorlar.”
Gedik: “Tatile memleketime gideceğim”
Emekli olan Hamit Gedik, kalabalık yerler riskli olduğu için tatile kendi memleketine gideceğini ifade etti.
Gedik, “Memleketime gitmeyi düşünüyorum. Giresunluyum. Oranın havası temiz. İstanbul’dan mümkün olduğunca kaçmaya çalışıyoruz. Tatilde, kimde ne olduğu belli değil. Tanımadığın insanlar geliyor. Yoğunluk oluyor. Onun için de korkuyoruz” diye konuştu.