Dünyaca ünlü ressam Ahmet Güneştekin’in eserlerine ilham kaynağı olan Türkiye’de yaşanan faili meçhul cinayetler, kazalar, çatışmaların konu edildiği eserler, Diyarbakır’da açılan ‘Hafıza Odası’ isimli sergide toplandı. Sergi, Türkiye’nin ve bölgenin tanınmış isimlerinin katıldığı törenle açıldı.
Your browser doesn’t support HTML5
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2015-2016 yıllarında yaşanan çatışmalardan sonra kapatılan Keçi Burcu, beş yıl sonra bir sanat etkinliğiyle açıldı. Etkinliğin adı ‘Hafıza Odası’. Resim, kavramsal sanat ve heykel alanında uluslararası üne sahip Batmanlı Sanatçı Ahmet Güneştekin’in eserleri sanatseverlerle buluştu.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın girişimleriyle açılan sergi öncesi gazetecilerle buluşan sanatçı Güneştekin, Diyarbakır’da sergi açmasının nedenlerini anlattı. Güneştekin, “Resim yaptığım zaman önce aileme gösterirdim. Eğer onlar takdir ederlerse, mutluluk duyarlarsa, dünyalar benim olurdu. Ondan sonra başkalarına gösteriyordum. Durum tam da çocukluğumdaki gibi. Burada aileme göstermeye geldim. Bu coğrafya benim ailem benim mahallem. O açıdan çok önemsiyorum. Dünyanın pek çok şehrinde sergi açtım, birçok önemli sanat etkinlikleri içinde yer aldım. Hep bu coğrafyada insanların, kendi içinden çıkmış birinin yaptığı işleri görmesini arzuluyordum. Yani dışarıdan almış olduğum övgüler, alkışlar güzeldir aslında ama aile bundan mutlu olduğu zaman başka bir şeydir” dedi.
Güneştekin, sergide ilk kez yer vereceği eserler olduğunu söyledi. Bunlardan birinin 12 Eylül askeri darbesinin ardından Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananların anlatıldığı tünel olduğuna dikkat çeken Güneştekin, şunları söyledi: ”Bu sergi için özellikle yaptığım bazı önemli işler var, kayıp alfabe oldukça önemli bir iştir. ‘İnsan uçup giden bir kuş değildir’ kadınlarla ilgili yaptığım bir iş. ‘Yoktunuz’ eseri artık bilinen çok önemli bir eserdir. Bir de sergi alanının dışında üst kata doğru çıkarken, arada bir tünel var. O tünel yakın zamanda Türkiye'deki birçok şeyi sorguluyor. İsmini 5 nolu koydum. O tünelden geçerken biraz sıkıntı çekeceksiniz. Ben halen büyük sıkıntı çekiyorum.”
“Hafıza odası”
Sergiye gelenlerin gördüğü ilk eser, "Kayıp Alfabe". Türkiye’de meydana gelen olaylarda hayatını kaybeden onlarca kişinin isimlerinin yazılı olduğu tabelalar. Sabahattin Ali’den başlayarak, Güneydoğu’da faili meçhul cinayetlerde ölenler, kayıplar, Şırnak’ın Uludere ilçesinde uçak bombardımanında ölen köylülere kadar onlarca isim tabelalarda yer alıyor. "Analar duvarı" isimli eserde ise Cumartesi Anneleri ve kaybettikleri yakınları konu ediliyor. Serginin en çok dikkat çeken eserinin adı ise "Yoktunuz". Güneştekin, 2015-2016 yıllarında bölgede yaşanan şehir çatışmalarından geriye kalan enkaz parçalarıyla eseri ortaya çıkardı. Eserin adı, operasyonlar sırasında güvenlik güçlerinin duvarlara yazdığı ‘geldik yoktunuz’ yazısına atfen konulmuş. Yüzlerce lastik ayakkabıdan oluşan "Hafıza tepesi" ise maden kazaları, Uludere bombardımanı gibi olayların anısına yapılmış. Güneştekin'in Diyarbakır için özel olarak yaptığı "5 No'lu Koridor"nda ise ses ve ışık enstalasyonu, ilgi çeken bölümlerdi.
Sergi, siyaset, sanat ve iş dünyasını buluşturdu
Serginin açılışı Türkiye ve bölgeden bir çok siyasetçi, gazeteci, işadamı, sanatçı, yazar ve akademisyeni biraraya getirdi. Açılışa katılanlar arasında HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu da vardı. Sergiyi birlikte gezen İmamoğlu ve Sancar Güneştekin’den eserleriyle ilgili bilgi aldı.
Sergi hafızaları canlandırdı
Serginin açılış etkinliğine katılanlar duygularını VOA Türkçe mikrofonlarına anlattı. Eski HDP Milletvekili Sırrı Sakık, Türkiye’de yaşayan herkesin kendisini sergide bulabildiğini söyledi. Sakık, “Siyaset günü saati gelince bitip gidiyor ama sanat kalıcıdır. Hafızamızı yenilemezsek bu kadar uzun süredir verdiğimiz mücadeleye haksızlık etmiş oluruz. İşte bugün burada cumartesi annelerini gördük. Cumartesi Anneleri mücadelesi burada bir abide gibi duruyor. Roboski'de katledilen ailelerin çocuklarının anısı burada abide gibi duruyor. Bu toprakların kadim halkları cumhuriyet öncesi ve sonrası kim varsa uğradı bütün haksızlıkları burada görebilir” dedi.
Gazeteci İsmail Saymaz ise serginin acıların ifadesi olduğuna vurgu yaparak, “Örneğin burada faili meçhullerle ilgili bir eserine baktık, öte taraftan arkamızda Soma'da ve Ermenek maden kazasında hayatını kaybedenlerin anısına yaptığı başka bir çalışma var. Ahmet Güneştekin Türküyle Kürdüyle toplumun bütün acılar ile beraber, hepsini birden ifade ediyor” diye konuştu.
Sergini açılışına katılanlar arasında DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen de vardı. Serginin önemli bir hatırlatma görevi gördüğüne dikkat çeken Ekmen, şunları söyledi: “Çok sarsıcı bir sergi içinde çok sayıda sarsıcı iş var. İçeri girer girmez faili meçhul ya da şüpheli ölümler hayatını kaybedenlerin isimlerini görüyoruz. Sergi turunu bitirdikten sonra Diyarbakır 5 nolu cezaevini andıran koridordan geçmek, Türkiye'deki bütün yasakları, devlet uygulamalarından kaynaklanan problemli hafızayı bir arada görmek sarsıcı bir şey. En çok ihtiyacımız olan tarihimize kendinizle yüzleşmek ve geçmişte yaşananları bir daha tekrar etmemek üzere bir mutabakata varmak açısından önemli bir hatırlatma görevi görüyor.”
Sergi için Van’dan gelen işadamı Kadri Salaz, bir dönem tutuklu kaldığı Diyarbakır Cezaevi'ni hatırladığını belirterek, serginin kent hafızasına anlam kattığını söyledi.
Yazar Şener Özmen ise açıldığı dönem açısından serginin çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Bu kentte yaşayan sanatçılar bu kentin siyasiler tarafından görülmez hep böyle bir handikapımız oluyor. Ahmet Güneştekin yıllar sonra özellikle kayyumlardan sonra burada gelerek, böyle bir sergi gerçekleştiriyor. Son dönem işleri belki serginin en önemli işlerinden biri. Hem sanatsal hem kültürel hem politik ortam açısından önemli bir sergi diye düşünüyorum” dedi.
Sergi 31 Aralık'a kadar açık kalacak.