Kamuoyu araştırma şirketi Gallup’un yeni anketine göre, Türkler yabancı ülkeler arasında en çok Almanya’ya destek veriyor. Araştırmaya katılanların %48,9’u Almanya’ya sıcak bakarken ABD’yi dost ülke olarak görenlerin oranı %34.
Amerika hakkında olumsuz düşünenlerin oranı, tıpkı Rusya’ya olumsuz bakanlar gibi yüksek.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan uzmanlar, Türkiye’deki Amerikan algısının olumsuz seyrini Fethullah Gülen’in Amerika’da ikamet etmesi ve ABD’nin PYD’ye desteğine bağlıyor.
Faruk Loğoğlu: ABD’yi günah keçisi olarak göstermek iç politikadadestek buluyor
Türkiye’nin Washington eski büyükelçisi Faruk Loğoğlu, Türk toplumunun Amerikan toplumu ve Amerikan yönetimi arasında her zaman ayrım yaptığını vurguluyor.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Loğoğlu, “Türk toplumunda Kore Savaşı’ndan ve Türkiye’nin NATO’ya girişinden buyana Amerikalılar’a karşı sevgi vardır. Buna mukabil hükümetler arası ilişkiler çok inişli çıkışlı olabilmiştir. İşte Johnson mektubu, ambargo ve 15 Temmuz Darbesi’ndeki Amerikan rolü iddiası, bu iniş çıkışları gösteriyor. Ama en önemlisi FETÖ lideri Gülen’in iadesi konusunda olumsuz yansımalar Türk kamuoyunda Amerika politikalarına karşı olumsuzluk yarattı. Ama Amerikan politikalarına duyulan tepki Amerikalılar’a duyulmaz. Bir de tabii Türkiye’de siyasi iktidarlar iç kamuoyunda destek almak için başta ABD ve İsrail yeri geldikçe de Almanya ya da Rusya’yı hırpalamaktan çekinmez. Ama her zaman en kolay yol, ABD’yi günah keçisi olarak göstermektir” dedi.
Doçent Doster: PYD’ye silah yardımı ABD karşıtlığını besliyor
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doçent Barış Doster’e göre, Türk halkının Amerika’ya olumsuz bakışının uzun bir geçmişi var:
“ABD ile ilişkilere gelince, iki ülke arasında tarihsel olarak, siyasal olarak gerilim alanları mevcut. 1962 füze krizi, 1964 Johnson Mektubu, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle Türkiye'ye konulan ambargo, 2003 Süleymaniye Çuval Hadisesi gibi somut olaylar var. Dahası, ABD'nin darbelere, muhtıralara, darbe girişimlerine verdiği destek yönünde çok geniş, yaygın bir kabul var. Dahası, ABD'nin PKK terör örgütüne verdiği destek de, hele de Irak ve Suriye meselelerinde bir kezdaha görüldü.”
Doçent Barış Doster, 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası Amerika Birleşik Devletleri’nden verilen mesajların da olumsuz algıyı pekiştirdiği kanısında:
“15 Temmuz FETÖ'cü darbe girişimi sonrasındaki tutumu, Türkiye'nin iade taleplerine olumlu yanıt vermeyişi, Türkiye'nin ısrarlarına rağmen Suriye'de PYD terör örgütünü terör örgütü olarak görmeyişi tersine ona ağır silah dahil silah yardımı yapışı da Türkiye'de ABD karşıtlığını besliyor. Hepsi ABD merkezli olan uluslararası ölçüm kuruluşlarının, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türk ekonomisine ilişkin notları da, ABD'ye fatura ediliyor. Öyle ki, kimi anketlerde Türkiye, Küba ve İran'ın da önünde çıkıyor ABD karşıtlığında. Bunun başka nedenleri de var. Misal; Türkiye'de milliyetçi, muhafazakar, dindar, batı karşıtı, içe kapanmacı bir siyasal, toplumsal iklim öne çıkınca, içi boş da olsa, temellendirilmese de, hatta kendi içinde büyük çelişkiler, tutarsızlıklar barındırsa da genel bir Batı karşıtlığı egemen oluyor. Bu ideolojik düzlemde toplumu etkiliyor. Egemen siyaset tarafından da kullanılıyor Dış dünyaya bakışı etkiliyor.”
Ekim Alptekin: Gülen meselesi çözülmeden Türkiye’deki ABD algısının toparlanması zor
Türk-Amerikan ilişkilerinin güçlenmesi için son dönemde en çok çaba sarf eden isimlerin başında gelen Türk Amerikan İş Konseyi Başkanı Ekim Alptekin de Loğoğlu ve Doster gibi Amerikan yönetiminin 15 Temmuz sonrası süreçte Gülen ve PYD politikalarının Türk halkı nezdinde yaralayıcı olduğuna dikkat çekiyor.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Alptekin, “Bin Ladin’in Afganistan’da saklanıyor olması Amerikan halkını nasıl etkilediyse FETÖ lideri Fethullah Gülen’in Amerika’da saklanıyor olması Türk halkını aynı şekilde etkiliyor. Hapisteki gazetecilerden Meclis’teki tüm siyasi partilere kadar herkes bir konuda hemfikir:15 temmuz Darbe Girişimi’nin merkezi sinir sistemi FETÖ terör örgütü. Bu anlamda milli hassasiyetten söz edebiliriz. Gülen meselesi çözülmeden ABD algısının toparlanması zor. Bir de elbette PYD ve PKK’nın aynı anda Kandil’den yönetildiğini 80 milyon biliyor. Obama politikalarının Trump’ın ilk haftalarında da daha önce alınmış kalınmış kararlar bağlamında uygulanması Türk kamuoyunu olumsuz etkiliyor” dedi.
Alptekin: Trump FETÖ ve PYD ile ilgili adım atarsa Türkiye’deki ABD algısı çabuk toparlanır
ABD’nin Vietnam Savaşı’nda olduğu gibi büyük hatalar yapabilen bir ülke olduğu gibi bu hatalardan dönmeyi bilen ve yanlışında ısrarcı olmayan bir sistemi bulunduğunu belirten Türk Amerikan İş Konseyi Başkanı, Trump yönetiminin mevcut hatalardan dönebileceği inancını koruyor:
“Bana kalırsa FETÖ ve PYD konusunda Trump yönetimi iyi niyet adımları atarsa Türkiye’deki Amerika Birleşik Devletleri algısı çok çabuk toparlanabilir. Ben yeni yönetimin bunu yapabileceği inancındayım.”
Loğoğlu: Trump döneminde ilişkiler daha da sıkıntılı olacak
Ancak emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu, yeni dönemden fazla umutlu değil.
Loğoğlu, “ Erdoğan ve Trump’ın tarzları birbirine benziyor. Bu gerilimi arttırabilir.Ben Trump döneminde Türkiye-ABD ilişkileri daha sıkıntılı anlar yaşayacağını düşünüyorum. Özellikle, terörle mücadele, radikal İslam anlayışı ve Ermeni konusu sıkıntılı olacaktır. Trump bir kızgınlık anında Ermeni soykırımından bahsedebilir. Ya da düşünsenize Trump, AKP’nin en büyük zihindaşı Mısır, Suriye ve Ürdün’deki ortağı Müslüman Kardeşleri ‘terörist’ olarak nitelendirdi. Obama yönetimi gibi Trump yönetimi de PYD-YPG’yi terörist olarak görmüyor. Sorunların yaşanacak olması ilişkilerin kopması anlamına gelmez. Çünkü ABD’nin Türkiye, Türkiye’nin de ABD’ye ihtiyacı var. Aklıselim egemen olacaktır” diyor.
Doçent Doster: Türkiye ABD ile ilişkilerini geliştirmeye çalışacaktır
Siyaset bilimci Barış Doster de FETÖ ve PKK- PYD terör örgütleri konusundaki farklı tutum nedeniyle bu gerilim devam edeceğini düşünüyor. O da Faruk Loğoğlu gibi Trump’ın üslubunun yeni gerilimlere neden olacağı varsayımında bulunsa bile Türkiye’nin daha sakin kalmaya çalışacağı görüşünde:
“Türkiye hem içinde bulunduğu diplomatik ve ekonomik durum, hem ülke içindeki siyasal gerilim ve istikrarsızlık nedeniyle ABD ile ilişkileri geliştirmek için çabalayacaktır. Gerilimi yükselten değil, düşüren taraf olmaya gayret edecektir. Türkiye'nin egemen siyasal çevreleri, iş dünyası, siyasi seçkinleri, medyası, üniversitesi de bu yönde çabalayacaktır. ABD'nin Türkiye'yi önemli bir bölgesel müttefik olarak görmesi, Türkiye'nin siyasi, askeri, iktisadi, diplomatik, bürokratik, kültürel, bilimsel hayatı, kurumları, örgütleri üzerindeki nüfuzu dikkate alındığında, Türkiye'nin en fazla ABD'den çekindiği, en çok ABDile ilişkileri önemsediği, öncelediği ve gözettiği, en çok ABD'den etkilendiği de görülür.”
Gallup araştırması Amerika’da eğitim, çalışma, huzurlu yaşam olanaklarının Türk toplumunda büyük kabul gördüğünü gösteriyor. Doçent Doster’e göre, araştırmada böyle bir sonuç çıkması şaşırtıcı değil:
“ABD'deki okullara, üniversitelere, yüksek öğretime, akademik ortamın niteliğine ilişkin, iş dünyasının kalitesine, rekabetçiliğe, fırsatların çokluğuna, kariyer yapmanın avantajlarına dair bizdeki algı ve düşünce, sadece Türkiye'ye has değildir. Dünyada da böyledir. Dahası bu, ABD'nin kamu diplomasisini kurmada, yumuşak gücünü tesis etmede en avantajlı ve iddialı olduğu alanlardan biridir. ABD de en fazla bu yönünü, bu yüzünü öne çıkarır.”