Türk halkının büyük bir kısmı kurbağa toplayıcılığın bir geçim kaynağı olduğunu, Hülya Koçyiğit ile Talat Bulut’un başrollerde oynadığı 1985 yapımı Kurbağalar filmiyle öğrendi. Türkiye’de her yıl yaklaşık 36 milyon kurbağa toplanarak ihraç ediliyor. Kurbağaların ihraç değeri ise yılda dört milyon doları buluyor. Ancak özellikle Çukurova ve Trakya’da yoğunlaşan toplayıcılık, kurbağaların geleceği açısından büyük bir risk oluşturuyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Uluslararası koruma dergisi Oryx’te yayımlanan araştırmaya göre, Seyhan ve Ceyhan deltalarındaki su kurbağalarının popülasyonu her yıl yüzde 20 oranında azalıyor. Araştırma, Tarım ve Orman Bakanlığı ile TÜBİTAK’ın desteğiyle, Ege Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, New York Stony Brook Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ve Celal Bayar Üniversitesi’nden bilim adamları tarafından yapıldı.
“Popülasyon yılda yüzde 20 azalıyor”
Araştırma ekibinden Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Kerim Çiçek “Su kurbağalarının popülasyonu ciddi anlamda tahrip ediliyor” dedi. VOA Türkçe’nin sorularını cevaplayan Çiçek, Anadolu’da daha önce kurbağalarla ilgili böyle bir çalışma yapılmadığını belirterek, “Ülkemizde en çok kurbağa toplanan bölge Seyhan ve Ceyhan deltası. Dolayısıyla bizim çalışmamızın odağı da burasıydı. Biz ekip arkadaşlarımla beraber toplayıcıların mantığıyla sahaya çıktık. Dizayn ettiğimiz deneysel çalışma kapsamında geceleri onlar gibi kurbağa topladık. Bu çalışmayı üç yıl boyunca tekrar ettik. Elde ettiğimiz verileri de popülasyon yaşayabilirlik analizi olarak adlandırılan bir öngörü programıyla tahlil ettik. Popülasyonda her yıl yüzde 20’lik bir kayıp gözledik. Yaptığımız bu çalışma sonucunda su kurbağası popülasyonunun özellikle 2032 yılına kadar yüksek oranda tahrip olacağını öngördük” diye konuştu.
Çiçek, başta Edirne olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesinde kurbağa toplayıcılığından geçinen kişiler olduğunu belirterek şunları söyledi: “Kurbağaları geceleri yakalamak daha kolay. Bir ışık kaynağıyla, fenerle ya da lüks lambasıyla toplayıcılar sabaha kadar hayvanları yakalıyor. Genelde bir kişi 20-30 kilo kurbağa topluyor. Maksimum 60 kilo toplayabiliyorlar. Genellikle ekonomik gelirleri düşük olan insanlar bu işle ilgileniyor. Yakaladıkları kurbağaları fabrikalara satıyorlar. Fabrikalarda da genellikle yörede yaşayan genç kızlar bunları temizliyor. Tamamen karkas şeklinde ya da derisi soyulup arka ayakları alınarak ihraç ediliyor”.
“Popülasyonun azalması ekosistemi etkiler”
Doç. Dr. Çiçek, böylesine yüksek oranda bir popülasyon kaybına rağmen Anadolu’daki kurbağaların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olmadığını da belirtti: “Türkiye’de yaşayan 37 kurbağa türü var. Tüm kurbağalar yenmiyor. Bazılarının boyutu çok küçük, bazılarının derisi zehirli. Bizim bahsettiğimiz en çok bilinen tür. Anadolu su kurbağası diyebiliriz. Çalışmamız popülasyonda hızlı biçimde azalma olduğunu öngörüyor. Saha çalışmalarında da bunu gözlemledik. Ama tamamen yok olması gibi bir durum söz konusu değil. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kırmızı listesine bakarsak, nesilleri tehlike altında değil. Ama sulak alan ekosisteminde bu kadar anahtar bir türün popülasyonu ciddi oranda azalma eğilimine girerse bunun sonuçları olur. Örneğin omurgasız hayvan popülasyonu, mesela sivrisinekler artar. Ya da bu hayvanların tükettiği balıkların ya da su kuşlarının popülasyonu etkilenecektir. Bu nedenlerden dolayı bu grubun korunması aslında çok önemli”.
Toplayıcılık yerine yetiştiricilik önerisi
Yapılan araştırmanın sonunda su kurbağası popülasyonunun korunması için alınması gereken önlemler de belirlendi. Doç. Dr. Çiçek, kurbağa toplayıcılığının hem ülke ekonomisi hem de bu işte çalışan kişiler için önemli olduğunu belirterek, “Biz, önerilerimizde kurbağa toplayıcılığının yasaklanmasını istemedik. Bu gerçekçi bir çözüm değil. Ama doğadan toplama işinin yavaş yavaş azaltılmasını, belki bir süre sonra tamamen ortadan kalkmasını ve yetiştiriciliğin yaygınlaşmasını öngördük. Kurbağa eti çoğunlukla Avrupa, Amerika ve Asya’da tüketiliyor. Avrupa artık toplayıcılığa izin vermiyor. Ama orası yasaklayınca başka ülkelere kayıyor. Türkiye de yasaklarsa farklı ülkelere kayacak. Oralardaki popülasyonlar zarar görecek. Doğaya en az zarar vermek, sürdürülebilirliği sağlamak adına toplayıcılara daha iyi bir eğitim verilmesi, kota sistemine geçilmesi, özellikle üreme döneminde toplama yapılmaması, kontrollerin daha iyi olması gibi öneriler getirdik”.
Önerilerin henüz uygulama aşamasına geçmediğini belirten Çiçek, “Eminim ki bakanlık yetkilileri önerilerimizi dikkate alacaktır ve üç-beş yıl sonra bunun etkisini göreceğiz” dedi. Ekonomi ve ekoloji dengesi açısından doğadan toplamak yerine yetiştiriciliğe geçilmesi gerektiğini savunan Çiçek, bunun da yerli türlerle yapılması gerektiğini vurguladı. Çiçek, aksi takdirde dışarıdan getirilebilecek bir kurbağa türünün doğaya yayılabileceğini ve bunun da doğal popülasyonlara zarar verebileceğini belirtti.