Yolsuzlukla mücadele konusunda çalışmalar yapan, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün yayınladığı 2019 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye, bir önceki yıla göre 13 sıra gerileyerek 91'inci sıraya düştü.
Yolsuzluk Algı Endeksi’nin zirvesini 87 puanla Yeni Zelanda ve Danimarka paylaşırken, bu iki ülkenin ardından gelen Finlandiya 86 puanla üçüncü, Singapur 85 puanla dördüncü sırayı aldı.
180 ülkenin yer aldığı endekste Somali 9 puanla sonuncu olurken, Güney Sudan 12 puanla 179'uncu sırada, Suriye ise 13 puanla 178'inci sırada yer aldı.
Sırbistan’la birlikte 91'inci sırayı paylaşan Türkiye, 53 puanla 51'inci sırada yer alan Suudi Arabistan ile birlikte 48 puanla 60'ıncı olan Küba ve 41 puan alan Çin’in de gerisinde kaldı.
Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin tümünden daha düşük puan alan Türkiye, 36 üyesi bulunan OECD’de bir tek Meksika’yı geçebildi. G20 üyeleri arasında da 16'ncı sırada yer aldı.
Yolsuzluk Algısı Endeksi’nde Türkiye’nin gerisinde kalan ülkeler arasında 35 puanla 106'ncı sırayı paylaşan Mısır ve Brezilya ile 28 puanla 137'nci sırada yer alan Rusya dikkat çekiyor.
Özarslan: ''Türkiye son altı yılda notu en çok düşen 3 ülkeden biri''
Uluslararası Şeffaflık Örgütü Yönetim Kurulu üyesi ve Uluslararası Şeffaflık Derneği Başkanı Oya Özarslan, Türkiye’nin özellikle son altı yılda yolsuzluk konusunda büyük bir irtifa kaybettiğini söyledi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Özarslan, “Türkiye’nin en son 2013’te 50'nciydi. O yıldan bu yana sürekli gerileyerek 2019’da 39’a kadar düştü. Bu da 180 ülke arasında 91'inci sıraya gerilemesine neden oldu. Artık yolsuzluğun çok olarak algılandığı kırmızı bölgede yer alıyor. Bundan daha vahimi, son altı yılda notu en çok düşen altı ülkeden biri. Bu dönemlik, anlık, yıllık bir düşüşe değil belirgin bir düşüşe işaret ediyor. Belirgin olarak kamu kaynaklarının aktarılması, liyakat, usulsüzlük, yolsuzluk gibi alanlarda büyük bir gerileme kaydediyoruz. Sosyal eşitsizlik gibi yansımaları da oluyor. Bazı kişiler bazı gruplar haksız olarak kazanç elde ediyor. Bizim eğitime sağlığa, yatırıma, altyapıya harcanması gereken kaynaklarımız birilerinin cebinde son buluyor’’ dedi.
Özarslan: ''Türkiye rekabetçi olma özelliğini kaybediyor, kamu ihalelerindeki istisnalar büyük yara veriyor''
Yolsuzlukla mücadele konusunda düşen bu performansın Türkiye ekonomisine de olumsuz yansımaları olabileceğinden endişe duyduğunu söyleyen Şeffaflık Derneği Başkanı, çözüm önerilerini de sıralıyor.
Özarslan, ‘‘Türkiye, rekabetçi olma özelliğini kaybediyor. Bu da Türkiye’ye gelebilecek uluslararası yatırımın gelmemesiyle sonuçlanabilir. Sonuçta dünyada yatırım yapılabilecek tek ülke Türkiye değil. Ayrıca Türkiye yalnız yolsuzluk endeksinde değil demokrasi, basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğü endekslerinde de büyük düşüşler yaşıyor. Türkiye’nin dünyaya verdiği manzara iyi değil otoriterleşmeye yaklaşıyor ve irtifa kaybediyor. Ne yapılması gerekiyor? Siyasetin finansmanı kontrol edilebilmeli. Kirli ilişkilerin kontrol edilmesi gerekir. Lobicilikle ilgili düzenlemeler yapılmalı. Bugün Paris Belediye Başkanı’nı kimler ziyaret etti. Hangi enerji şirketiyle hangi inşaat şirketi ile görüştü. Bunlar yayınlanıyor. Türkiye’nin de şeffaf olması gerek. Kamu ihaleleri, en büyük sorunlardan biri. Kamu İhale Yasası’nda istisnalar, en büyük yaralardan biri. Eskiden dört tane istisna vardı, şimdi a’dan z’ye kadar istisna maddesi var’’ diye konuştu.
İstanbul Barosu Başkanı: ''2010 referandumu ile başlayan süreçte denge denetim sitemi ortadan kalktığından yolsuzlukla mücadele zorlaşıyor''
Toplantıya katılan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da yolsuzlukla mücadelenin zorlaştığı kanaatinde.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, ‘‘Bu tablo bizim için sürpriz değil. Türkiye’deki siyasi sistemin son on yılda geldiği boyut, özellikle 2010 referandumuyla başlayan süreçte geldiği boyut, denge ve denetim sisteminin ortadan kalkmış olması, yeni bir sistemden çok yeni bir rejimin ortaya çıkmış olması sonuç itibariyle yolsuzlukların artmasına sebep olabilecek bir ortam yarattı. Bu ortam nedeniyle ortaya çıkan tablo da bizim geriye gidişimizi ifade etti. Türkiye’de siyaset yapanların siyaset içerisinde olanların daha çok da kamu kaynaklarına ortak olmak ya da paylaşmak için siyaset yaptıkları dönemde bunların önlenmesi için bir yaptırım öngörülmüyor. Türkiye’de siyasetin finansmanı ile ilgili bir yasa söz konusu değil. Cumhurbaşkanı seçimleri ile ilgili çıkardığımız yasayı hiç uygulamıyoruz. Garip olan şu ki diğer adaylar da uygulanmasını istemiyorlar. Sistem böyle döndüğü sürece Türkiye’de yolsuzluklarla ilgili olarak yapılması gereken şeyler de çok zorlaşıyor hatta imkansızlaşıyor’’ dedi.
İstanbul Barosu Başkanı: ''Yargı içinde de ciddi problemler var''
Durakoğlu, yolsuzlukla ilgili soruşturmaların yargı tarafından takipsizlik verilerek sonlandırılmasının da sorunu büyüttüğünü ifade etti.
İstanbul Barosu Başkanı, ‘‘Şeffaflık Derneği’nin yayınladığı Adli İstatistikler’de kovuşturmaya gerek görülmediği durumlar yüzde 44’ten yüzde 54’e yükselirken, soruşturmalarda kamu davasına gerek görülen soruşturmaların oranı yüzde 40’tan yüzde 30’a düşmüş. Yargı içinde de çok ciddi problemler var. Bu tablo beni çok etkiledi doğrusu. Çok büyük oranda olayların savcılık düzeyinde kapatılmaya çalışılması açılan davaların azalması, mahkumiyetlerin daha da azalması gibi şeyler sonuç itibariyle bize bütün bu yolsuzlukların aslında tespit edilebildiğini ama tespit edilebilenlerin de giderek cezasızlıkla sonuçlandığı gibi bir tabloyu ortaya koyuyor’’ diye konuştu